10 çalışandan 6'sı bel ve boyun ağrısı çekiyor

10 çalışandan 6'sı bel ve boyun ağrısı çekiyor
Çalışma hayatında performansı etkileyen unsurların başında sağlık geliyor. Peki, sağlığın bozulması mı iş hayatını etkiliyor? Yoksa iş hayatı mı sağlığı bozuyor?

 

‘İş Dünyasının Sağlığı’ araştırmasına göre her 10 çalışandan 4’ü sürekli yorgun, 6’sı bel ağrısı çekiyor ve yarıdan fazlası geçtiğimiz 6 ay içinde doktora gitmiş.

İnsan kaynakları yönetimi ve yönetici eğitimi konusunda danışmanlık hizmeti veren Human Group, 2012 Aralık’ta ‘İş Dünyasının Sağlığı’ ile ilgili araştırma yaptı. Araştırmaya yüzde 47’si orta ve üst düzey yöneticilerden oluşan 350 kişi katıldı.

Araştırmaya göre çalışma hayatındaki birçok insan, yöneticisinden çok stres sorunundan şikâyet ediyor.

Çalışanların yüzde 51,2’si ise en çok ‘iş yükü’ nedeniyle strese giriyor. İş yükünü; yüzde 41,3 ile iş hayatında yaşanan iletişim zorluğu, yüzde 32,9 ile iş-özel hayat dengesi ve yüzde 32,2 ile mali zorluklar izliyor.

“Çalışanlar öncelikle yöneticisinden ayrılır” savının aksine, yöneticilerle yaşanan sorunlar yüzde 25,8 ile stres kaynağı olarak daha alt sıralarda yer alıyor.

Katılımcıların yüzde 61’i haftanın 3 veya daha fazla günü kendisini stresli hissettiğini söylüyor. Bu durum, çalışanların yoğun bir stres altında olduğunu gösteriyor.

Stres, çalışanların zaman içinde fiziksel ve ruhsal sağlığını yitirmesine neden oluyor. Çalışan 10 kişiden 6’sı bel, boyun ve eklem ağrısı çekiyor. Kadınlar, erkeklere göre daha yüksek oranda bu ağrılardan şikâyet ediyor.

Araştırmaya göre, çalışanların yüzde 38,2’si ‘sürekli yorgunluk’ çektiğini söylerken, yüzde 36’sı ‘moral bozukluğu ve sinirlilik halinden’, yüzde 33,9’u baş dönmesi/baş ağrısından, yüzde 31,8’i stres kaynaklı mide ve sindirim sistemi rahatsızlıklarından şikâyet ediyor.

Moral bozukluğu ve sinirlilik hali yine kadınlarda erkeklere oranla daha yüksek. Human Group Genel Müdürü Gaye Özcan, Avrupa standartlarıyla karşılaştırıldığında bu rakamın çok yüksek olduğunu söylüyor.

10 kişiden 6’sı ilaç kullanıyor

Katılımcılara, fiziksel ve ruhsal sorunları için ilaç alıp almadıkları sorulduğunda yaklaşık yüzde 60’ı sürekli ya da sorun yaşadıkça ilaç kullandığını söylüyor. Kadınlarda erkeklere oranla ilaç alma eğilimi daha yüksek. Stres azaltmak için anti-depresan kullananların oranı düşük (yüzde 4,2) gibi görünse de, Özcan bu durumu anti-depresanların sürekli değil, zaman zaman kullanılıyor olmasına bağlıyor.

Anti-depresan kullanımı erkeklerde, kadınlara oranla daha yüksek. En az tercih edilen ‘stresle savaşma’ yöntemi ise sakinleştirici kullanmak (yüzde 2,1). Aynı şekilde psikolog ya da psikiyatrdan destek alanların oranı da yüzde 3,5 gibi düşük bir seviyede. Erkekler, kadınlara göre daha yüksek oranda psikolog/psikiyatrdan destek alıyor.

Araştırmaya katılanlar, çevrelerindeki insanların yüzde 50’sinin sağlığından sürekli şikâyetçi olduğunu belirtiyor. Araştırma, çalışanların büyük bölümünün “fiziksel ve ruhsal sağlıklarını” iyileştirmek için çaba gösterdiğini de ortaya koyuyor. Her 10 katılımcıdan 4’ü, ‘önceliklerini doğru belirlemeye ve eve iş götürmemeye çalıştığını’ söylüyor.

Üst düzey yöneticilerde ‘önceliklerini doğru belirleme’ çabası, yönetici ve uzmanlara oranla daha yüksek. Daha sağlıklı olmak için beslenmesine dikkat edenlerin ve iş sırasında kendisine rahatlatıcı küçük molalar verenlerin oranı da yüzde 37’yi buluyor. Spora ve hobilerine zaman ayırdığını belirtenlerin oranı yüzde 32,9 iken, her beş kişiden biri “Pek bir şey yapmıyorum” diyor. Üst düzey yöneticiler diğer kademelerde çalışanlara göre daha yüksek oranda spor yapıyor.

Haber: Dilek SEZER

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.