Acılı eş: 20 yıl umutla bekledim, en azından külünü verin

Acılı eş: 20 yıl umutla bekledim, en azından külünü verin
JİTEM tarafından 1994 yılında kaçırılan Abdullatif Yağızay'ın eşi Erdixan Yağızay, "Başvurmadığım yer kalmadı, savcı bana ölüm ilanı ver dedi vermedim. Umutla bekledim. Artık eşimin en azından külünü istiyorum" dedi.

MARDİN - JİTEM merkezi olarak bilinen Mardin İl Jandarma Komutanlığı binası ve bahçesinde yapılan bir inşaat çalışması sırasında insana ait olduğu iddia edilen kafatası ve kemiklere rastlanmıştı. Bulunan kemiklerin kime ve kaç yılına ait olduğu konusunda 9 aileden DNA örneği alındı. Alınan kan örnekleri Adli Tıp Kurumu'na gönderilen kayıp yakınları, kaybedilen yakınlarının bir mezar taşının olması için umutlu bekleyişlerini sürdürüyor. 19 yıl önce kaybedilen Abdullatif Yağızay'ın eşi Erdixan Yağızay, "Bana 3 gün sonra 'bıraktık' dediler. Ama tam 19 yıl geçti. Devamlı televizyona bakıyorum. Belki çıkan kemiklerden bir tanesi eşimin olur diye" dedi. Nusaybin ilçesi Akarsu beldesine bağlı Yewrikê köyünde ikamet ettikleri dönem askerlerin eve gelip eşini sorduğunu dile getiren Yağızay, "Zaten bizim bir şeyimiz yoktu. Sadece bir iki halı ve birkaç eşyamız vardı. Askerler birkaç sefer eve geldiler eşimi sordular bende kendilerine Nusaybin'de çalıştığını söyledim. Sonra evi aradılar ama ararlarken ne aradıklarını hiçbir zaman söylemezdiler ve sonrada giderlerdi" diye anlattı. Yağızay, köyde ikamet ettikleri dönemlerde eve devamlı askerlerin gelmesinden dolayı Nusaybin'e taşındıklarını ifade etti. Nusaybin'de eşinin inşaat, hamallık gibi işler yaptığını ifade eden Yağızay, bir gün komşularının evi için toprak eleyen eşinin devriye gezen sivil polisler tarafından gözaltına alındığını ve bir daha kendisinden haber alamadıklarını söyledi.

'Mahkeme kağıdında adı var ama mahkemeye getirilmedi'

Başvurdukları tüm birimlerin kendilerine bir cevap vermediğini dile getiren Yağızay, evlerine bir gün eşinin Diyarbakır'da mahkemeye çıkacağı tebligatının geldiğini söyledi. Yağızay, tebligatı alırken eşinin yaşadığına dair bir umudunun olduğunu ifade ederek bu duruma çok sevindiğini kaydetti. Mahkeme gününde Diyarbakır'a gittiklerini vurgulayan Yağızay şöyle devam etti: "Mahkeme günü mahkemeye gittik. Eşimin kız kardeşi listeye baktı evet onun adı da sonlarda yazılmış ve listede vardı. Bizde bu duruma çok sevindik. Çünkü artık yaşadığını biliyorduk. Gelenlerin hepsi mahkemeye çıktı. Ama nedense eşim mahkemeye çıkmadı. Bizde bunu sorduğumuzda eşimin mahkemeye gelmediğini söylediler. O durumda içime bir kuşku düştü ve ağlamaya başladım. Çünkü eşim onların elindeydi. İsteselerdi getirirlerdi. Eşim neden getirilmemişti ki. "

'Ne zaman bir kuyu haberi çıksa umutla bekliyorum'

Yağızay, eşinin kaybedilişinin ardından birgün Nusaybin savcılığı tarafından çağrıldığını belirterek eşinin ölüm ilanını vermesini istediklerini söyledi. Yağızay, "Ben savcının yanına çıktığımda 'savcı bana başın sağ olsun' dedi. Bende kendisine neden sağ olsun dedim. Sizler onu aldınız ve kaybettirdiniz. Şimdi de bana onun ölümünü vermemi istiyorsunuz. Hiçbir şekilde ben bunu vermem. Eğer sizler verseniz de ben olayın takipçisi olacağımı söyledim" diye belirtti. Eşinin gözaltına alındığı dönemleri duygulanarak anlatan Yağızay, o dönemlerde yaşadığı zorluklara da dikkat çekti. Yağızay şöyle devam etti:  "Benim yapmadığım iş kalmadı. Ama çocuklarımı en sonunda bir şekilde büyüttüm. Şuanda da durumumuz pek farklı değil ama en azından idare ediyoruz. Tabi ki babaları olsaydı durum daha farklı olacaktı. Şimdide ne zaman televizyondan bir kuyu haberi çıksa bir yerlerden bir kemik çıksa hemen

bekliyorum. Bir umutla belki eşimindir diyip bakıyorum. Hani en azından külüne bile ulaşsam bu benim eşimindir deyip sevineceğim."

'Artık eşimin en azından külünü istiyorum'

JİTEM merkezi olarak bilinen Mardin İl Jandarma Komutanlığı binası ve bahçesinde yapılan bir inşaat çalışması sırasında insana ait olduğu iddia edilen kafatası ve kemiklere de dikkat çeken Yağızay, il jandarmanın araştırıldığı takdirde bir mezar gibi olduğunun yörede herkesçe bilindiğini söyledi. Yağızay, "Artık eşimin en azından külünü istiyorum. Artık onun nerde olduğunu bilmek istiyorum. Bu devlet eşimi aldı. 3 gün sonra bıraktık dediler. Ama tam 19 yıl geçti. Bu dönemde eşimi kaybettirdikleri gibi bizleri de perişan ettiler. Bizler bu davanın daima takipçisi olacağız. Aynı zaman da sorumlularında devamlı yakasından tutacağız" dedi.

Kaynak:

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.