Şeyhmus DİKEN

Şeyhmus DİKEN

Arkeoloji, Antroploji ve Kürdistan Tarihi

Arkeoloji, Antroploji ve Kürdistan Tarihi

Geçtiğimiz yüzyılın ilk yarısında 1925 yılı ile birlikte kara bir taassup gibi Anadolu ve Mezopotamya halklarının biri hariç (Türk Halkı), tümünü yok sayan tekçi zihniyet Türkiye siyasetine hükmetti. Tekçi, yoksayıcı, retçi, inkârcı ve imhacı siyaseti devletin bütün olanaklarını kullanarak yürüttü.

Bu baskıcı, tahakkümcü politika sadece güvenlik eksenli yürümedi elbette. Bu politikanın dil, kimlik, kültür, tarih bilinci üzerinden de ağır uygulamaları hayata geçirildi. Bunların en başında geleni Türk Tarih ve Türk Dil Tezleri idi. 1930’lu yıllarla birlikte örgütlenen Türk Tarih ve Türk Dil Kurumları bu politikanın başat aktörleri oldular. Unvan sahibi şahsiyetler buralarda günlerce, aylarca toplanıp o tekçi politikanın altyapısını oluşturdular.

Her şeyi çok iyi ve güzel kurduklarını sanıyordular. Ama tarih onlara öyle bir ders verdi ki adeta tarihin çöp sepetine atıldılar. Başlattıkları Türk Tarihi, Türk Kültürü, Türk Antropolojisi, Türk Arkeolojisi her şeyi, geçmişi, geleceği Türk’e bağlıyordu. Ezel ve Ebed onlar için Türk’tü. Türk’ten ötesi yoktu adeta. Coğrafyadaki diğer bütün halklar da zaten Türk’tü. Türk’ün bozulmuş, deforme olmuş halleriydiler. Ve onları “titretip” kendilerine getirmek gerekiyordu. Hatta kafatası ölçümleri ile gerçek Türk prototipinin tespitlerini bile ölçüm merkezlerinde yaptılar. Ama birşeyin farkında değillerdi. Yanlış başlamışlardı. Başka halkları yok sayarak başlayan ve adı “bilimsel” olan hiçbir çalışma “hayırlı” sona ulaşamazdı. Öyle de oldu nitekim. Üzerinden elli yıl geçmeden öyle bir “bela” başlarına aldılar ki! Şaşırdılar.

Kürt halkı 1980’li yıllarla birlikte başlattığı yeniden diriliş, varoluş felsefesi ile sadece siyaseten hak talepkarlığı ile gündeme oturmakla yetinmeyip! Tarih, kimlik, kültür, dil üzerinden de bir yeni yaşam felsefesi sundu halklara. İşte bugün Kürt halkı Kemalist Cumhuriyetin ret, inkâr ve imha tekçiliğine karşı; Demokratik Kültürle bir alternatif sunuyor Ortadoğu, Mezopotamya ve Anadolu Halklarına.

Amed’de 28-29 Mart 2015 tarihlerinde Demokratik Toplum Kongresinin Kültür Sanat Komisyonu bünyesi içinde bir komisyon olarak faaliyet yürüten Kürdistan Tarihi ve Arkeolojisi Komisyonu iki günlük Çalıştayını yaptı. Çalıştayda; Mezopotamya Tarihinin Eksik Halkası: Kürt Tarihi, Sanatı ve Arkeolojisi, Kürt Tarihi ve Arkeolojisi Çalışmalarında Edebiyatın Önemi, Kürt Tarihi ve Arkeolojisinde Kavram, Yöntem ve Amaçların Antropolojik Değerlendirmesi, Kürt Mimarisi ve Kürt Mimarisi Kavramının Mimarlık Terminolojisine Kazandırılması, Alternatif Arkeoloji ve Sanat Tarihi Yaklaşımları Bağlamında Kürtçenin Kullanımı, Rojava Bölgesi Arkeolojik Araştırmaları Önerisi, Tarih Bilimi ve Metodoloji başlıklarında sunumlar yapıldı.

 

Arkeolog, Tarihçi, Edebiyatçı, Mimar, Sanat Tarihçi, Antroplog ve Sosyolog değişik disiplinlerden oluşmuş bir grup önemli kararlar aldı ve bir sonuç bildirisi ile kamuoyuna deklere edildi.

Kürt Tarihi ve Arkeolojisi bağlamında alternatif bir tarih ve arkeoloji yaklaşımı vurgusuyla siyasi sınırlara bağlı ve milliyetçi arkeolojik yaklaşımları kabul etmeyerek gerek tarihte gerekse de günümüzde kültürel çeşitliliğin maddi kültürünün izlerini sürebilecek bir arkeolojik yaklaşımın gerekliliği vurgusu yapıldı.

Bugüne kadar Ortadoğu ve Mezopotamya coğrafyasında yapılan arkeolojik çalışmalarda ortaya çıkarılan maddi kültür varlıklarının detaylı araştırma ve incelemelere tabi tutulmadan egemen kültürlere atfedilmesinin önüne geçilmelisi vurgusuyla; coğrafyada yaşamış ve yaşayan Kürt, Ermeni, Asurî-Süryani, Keldani, Arap halklarının maddi kültür kalıntılarının araştırılmasına ve akademik alanda yer bulmasına yönelik çalışmaların bir an önce başlaması gerektiği belirtildi.

Kürdistan ve Mezopotamya’da yapılan kazılarda ortaya çıkan maddi kültür varlıklarının ait olduğu halklara, inançlara ve merkezlere geri verilmesi ve Barajlar nedeniyle sular altında kalan ve kalma tehdidiyle karşı karşıya olan kültürel değerlerin yerinde korunmasınının altı ısrarla çizildi.

2016 yılı içerisinde “Kürdistan Tarihi, Arkeolojisi, Mimarisi ve Antropolojisi” konusunda uluslararası bir sempozyumun yapılması kararını aldığı çalıştay; Sayın Abdullah Öcalan’ın ortaya koyduğu Tarih Metodolojisi ve Bakış Açısının öneminin altını çizdi.

Yanıbaşımızda insanlık düşmanı kiralık katiller, IŞİD canileri tek başına bir halkın değil bütün insanlığın mirası sayılan müzelerdeki insaniyet değerlerini balyozlarla parçalarken Kürt insanı Amed’den dünyaya sesleniyordu. Yok, edilmeye çalışılan sadece maddi değerler değil, insanlığın binlerce yıldan bu yana biriktirdiği hafızadır, haberiniz olsun.

Not: 06.Nisan.2015 Pazartesi günü saat 19.30’da Berlin Gorki Teather’da Udi Yervant Bostancı ile birlikte “Ula Fılle Hoş Geldin” kitabım üzerinden söyleşi ve imza olacak.

 

 

 

 

  

 

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Şeyhmus DİKEN Arşivi
SON YAZILAR