Avuç içindeki kurşun izleri infazı gösteriyor

Siirt-Eruh karayolunda geçtiğimiz 6 Temmuz günü kaçakçılık için kurulan arama noktasında durmayan bir araçtan polise ateş açılması sonucu çıktığı ileri sürülen çatışmada Bünyamin Torğut (30) isimli bir polis memuru ile aracı kullanan Şerafettin Özekinci (37) isimli bir yurttaşın yaşamlarını yitirdiği olayın üzerindeki sır perdesi aralanmayı bekliyor. Olayla ilgili Siirt Emniyet Müdürlüğü'nden yapılan açıklamada, olayda kullanılan silahların Diyarbakır Kriminal Polis Laboratuvarı Müdürlüğü'ne gönderildiğini, burada yapılan balistik inceleme sonucunda, polis memuru Bünyamin Torğut ve araçta ölen sivil Şerafettin Özekinci'nin aynı silahtan çıkan mermilerle öldürüldüğü belirtildi. Açıklamada, polis memurunu öldüren saldırganın, daha sonra aynı araç içerisinde bulunan Şerafettin Özekinci isimli şahsı da henüz tespit edilemeyen bir sebepten dolayı infaz edip, kırsal alana kaçarak izini kaybettiği ifade edildi.

Ancak ardında iki çocuğu ve hamile eşini bırakan müteahhit Özekinci'nin ailesi, polis tarafından çatışma olarak yansıtılan olaya inanmıyor. 

Buna dair kanıt olmadığı için olayın aydınlatılmasını isteyen ailesi, Özekinci'nin katledildiğini gece saat 02.00 civarında polislerce evlerinin aranması sonucu öğrendi. Olayın üzerinden bir hafta geçmesine rağmen halen oğlunun ne şekilde öldürdüğünü bilmediğini ifade eden baba Mehmet Özekinci, oğlunun "cinayet" ya da "infaza" kurban gittiğini ifade etti. 

'Araçta bir damla kan ve bir kurşun izi yok'

Siirt Devlet Hastanesi'nde yapılan otopsinin ardından cenazenin kendilerine teslim edildiğini, ancak otopsi raporunun henüz verilmediğini dile getiren baba Özekinci, "Devlet, oğlumun arkadaşı tarafından öldürdüğünü söylüyor. Ancak araçta bir damla kan ve bir kurşun izi bile yok. Oğlumun sürdüğü aracın bir kaç metre ötesinde, her iki eline ve vücudunun farklı yerlerine ona yakın kurşun sıkarak infaz etmişler " dedi. 

Baba Mehmet Özekinci'nin vücudunun farklı bölgelerinin yanı sıra her iki avuç içinde kurşun izlerinin bulunduğunu belirtmesi, öldürülen Şerafettin Özekinci'nin, araçta bulunan ve kimliği tespit edilemeyen kişi ile polisler arasında bilinmeyen bir nedenle yaşanan çatışma sonrası ellerini kaldırıp polise yaklaştığı sırada önce her iki avuç içinden vurulup, katledildiği kuşkusuna yol açtı. 

İnfaza kaçakçılık kılıfı!

Baba Özekinci, müteahhit olan oğlunun kaçakçılıkla hiçbir alakası olmadığını da söyledi. "Devlet işlediği cinayete kaçakçılık kılıfını uydurdu. Sonraki açıklamalarda da oğlumun bir PKK'li olduğunu söylediler. Devletin amacı bu cinayeti örtbas etmektir" diyerek, cinayetin iyi araştırılması gerektiğini ifade eden baba Özekinci, insan hakları savunucularını da olayı araştırmak üzere harekete geçmeye çağırdı. 

İşlenen cinayetin ardından Özekinci'nin küçük kardeşi olan Mazlum Özekinci de, ağabeyinin kullandığı otomobil kendisine ait olduğu için polislerce gözaltına alınıp, ifadesi alındıktan sonra bırakıldı. Küçük kardeş, gözaltındayken polislerin kendisine "Kardeşin ne iş yapıyor? Kardeşinin PKK ile bir alakası var mı?" şeklinde sorular yönelttiğini aktardı.

Jandarma bölgesinde polisin ne işi var?

Kardeş Mazlum Özekinci, ayrıca gözaltındayken polislerin kendisine ağabeyinin aynı araçta bulunduğu kişi tarafından öldürdüğünü söylediklerini de paylaştı. Yaşanan olaya dair var olan gerçeklerin, kendileri ile paylaşılan otopsi sonuçları ile çeliştiğini de söyleyen Mazlum Özekinci, bu çelişkilere ise şu sözlerle dikkat çekti: "Eğer arkadaşı, ağabeyime kurşun sıksaydı, bunu arabada yapardı. Ancak infaz dışarıda yapılmış. Ayrıca infazın yapıldığı bölge, Jandarma bölgesi olmasına rağmen polisin orada ne işi var? Kaçakçılık Şubesi'nden polisin olay yerinde olmasının amacı neydi? Olay yerinde bir çatışmada çıkmamış. Araçta bir çizik bile yok. Bu durumda nasıl ağabeyimin arkadaşı ona kurşun sıksın?"