Bakanlığın aldığı karardan İl Müdürlüğünün haberi yok!

Bakanlığın aldığı karardan İl Müdürlüğünün haberi yok!
Jandarmaya tahsisi istenilen kent ormanına ilişkin yeni bir gelişme yaşandı. Çevre Şehircilik Bakanlığının aldığı karardan İl müdürlüğünün haberdar olmadığı ortaya çıktı.

 

Ali Abbas YILMAZ/özel

Diyarbakır Şehir Plancıları Odası Şube Sekreteri Fatma Büşra Cizrelioğulları, kent ormanının jandarmaya devredilmesine ilişkin önemli açıklamalarda bulundu.  Çevre ve Şehircilik Bakanlığının almış olduğu kararın katı merkeziyetçi bir anlayışın ürünü olduğunu vurgulayan Cizrelioğulları, "Bir Bakanlık düşünün ki, yereli bire bir ilgilendiren bir konu ile ilgili bir karar alıyor ve kendine bağlı il Müdürlüğüne dahi danışma ihtiyacı duymuyor. Çevre ve Şehircilik Bakanlığı Diyarbakır'daki Kent yaşamını etkileyen çok önemli bir karar alıyor ve bu karardan Diyarbakır Çevre ve Şehircilik İl Müdürlüğünün haberi yok. Diyarbakır Çevre ve Şehircilik İl Müdürlüğü bu karardan, plan onaylanıp askıya çıkarılması için gönderilmesinden sonra ancak haberi olabiliyor."

Çevre ve Şehircilik Bakanlığının, Diyarbakır'daki Kent Ormanı projesine ait hazine arazisinin bir bölümünün askeri alan olarak Jandarmaya devrine ilişkin kararı, kentte büyük tepkiye neden oldu. Diyarbakır'daki sivil toplum kuruluşları, Büyük Şehir belediyesi yöneticileri, sivil halk, Bakanlığın bu kararına itiraz etti.

Diyarbakır Şehir Plancıları Odası Şube Sekreteri Fatma Büşra Cizrelioğulları, Çevre ve Şehircilik Bakanlığının, Diyarbakır Büyük Şehir Belediyesi Merkez Kayapınar ilçesinde oluşturulan Kent Ormanı arazisinin, hazineye ait olan bir bölümünün Jandarmaya tahsisine ilişkin olarak almış olduğu kararı gazetemize değerlendirdi.

Çevre ve Şehircilik Bakanlığının kararına itirazınızın gerekçeleri nelerdir?

BAKANLIK KENDİ PLANLAMASINI YOKSAYIYOR

Çevre düzeni planları üst ölçek plan kararlarıdır. Ve genel olarak kentlerin arazi kullanımlarına karar verilen planlar çevre düzeni planlarıdır.  Çevre düzeni planları doğrultusunda yerel yönetimler alt ölçek planları hazırlarlar. Yani, 100 bin ölçekli planda karar verilen bir alan bütün plan kademelerinde aynı fonksiyonda kullanılmak zorundadır. Bizim, Çevre ve Şehircilik Bakanlığının hazırladığı ve 15 Ekim 2015 tarihinde onaylanan plana itirazımızın nedenlerinden biri, daha önce Çevre ve Şehircilik Bakanlığının kendi yapmış olduğu çevre düzeni planında bu alan aktif yeşil alan olarak öngörülmüş. Ve diğer bütün plan kademelendirmeleri de bu plan kararı doğrultusunda hazırlanmıştır. Şu an yürürlükte olan ve uygulamaya geçilen plan kararlarının tamamı üst ölçek plan kararı doğrultusunda hazırlanmıştır. Bu üst ölçek plan kararı bu alanı konut gelişim alanı olarak ön görmüş ve kent alanının doğal karakterinden dolayı bu bölge aktif yeşil alan olarak bırakılmış.  Bu alan hem kentin yeşil alan ihtiyacının karşılanması açısından hem de topografik açıdan kentin rüzgar koridoru olabilecek bir özellikte olması açısından da önem taşımaktadır. Dolayısıyla şehir planlamanın iklimle de çakıştırılması açısından da can alıcı bir noktadır bu. Zira, karasal iklimin etkilerinin kırılmasıyla, yazın da daha yaşanılabilir bir kent yaratılabilir. Şimdi böyle bir alanda ve daha öncesinde Bakanlığının kendi vermiş olduğu plan kararı da ortadayken; ayrıca yerel yönetimlerin, Büyük Şehir Belediyesinin  bu alana dair uygulamış olduğu projeler, ağaçlandırma çalışmaları  varken, bütün bunların yok  sayılarak  yeni bir karar alınması kabul edilemez. Bir kentin gelişme alanının orta yerine konulan bir askeri alan  ve üstelik de yerel hiç bir kurumun görüşü, önerisi alınmadan, tepeden inmeci bir yaklaşımın ürünü bir kararla yapılan böylesine bir planlamayı kabul etmek mümkün değil.

BAKANLIĞIN KARARINDAN İL MÜDÜRLÜĞÜNÜN HABERİ YOK

Çevre Şehircilik bakanlığının bu kararı öyle bir karar ki, kendi il Müdürlüğünün dahi bu kararla ilgili bir bilgisi yoktur. Bir Bakanlık düşünün ki, yereli bire bir ilgilendiren bir konu ile ilgili bir karar alıyor ve  kendine bağlı il Müdürlüğüne dahi danışma ihtiyacı duymuyor. Çevre ve Şehircilik Bakanlığı Diyarbakır'daki Kent yaşamını etkileyen çok önemli bir karar alıyor ve bu karardan Diyarbakır Çevre ve Şehircilik İl Müdürlüğünün haberi yok. Diyarbakır Çevre ve Şehircilik İl Müdürlüğü bu karardan, plan onaylanıp askıya çıkarılması için gönderilmesinden sonra ancak haberi olabiliyor. Bütün bu yaşananlar bize, tepeden inmeci, merkeziyetçi zihniyetin nasıl  ibretlik kararlar alabildiğini çok açık bir şekilde göstermektedir. Bizim Şehir plancılar Odası olarak, alınan  bu karara itirazımızın bir yönü de elbette ki, bu kararın alınış tarzındır. Bizim itirazımız, kararın içeriğine olduğu gibi, kararın alınış tarzınadır da. Hiç bir yerel kurumun haberi olmadan, görüşü alınmadan, çekinceleri gözetilmeden alınan bu karar katı merkeziyetçi yönetim anlayışının çok tipik bir örneğidir.

TOPLAM KENT YAPILAŞMA ALANININ %10'U ASKERİ ALAN

Kararın içeriğine gelecek olursak; bugün zaten hali hazırda Diyarbakır İlinde askeri alan olarak ayrılan alan şehrin toplam yerleşim alanın onda biridir. 13.702 hektarlık kent yapılaşma alanı içerisinde 1450 hektarlık bir askeri alan mevcuttur. Diyarbakır'ın kent yapılaşmasına baktığımızda Elazığ Caddesi yolu üzerinde iki tarafımız askeri alanla çevrili. Bu askeri alanlar, kentten tamamen izole gettolaşmış olan alanlardır. Sadece transit trafiğin işleyebildiği alanlardır buralar. Şu an Kaya pınar'da yapılması düşünülen askeri alanı, park yapabiliriz, piknik alanı yapabiliriz. Kamuya ait bir alanı siz kalkıp askeri alan olarak düzenlerseniz, o alanı kamuya kapatırsanız, hele ki böylesine kırılgan bir süreçte  yaparsanız bunu hiç de iyi bir şey yapmamış olursunuz. Yerellerin yaşam haklarını göz ardı ederek alınan bu kararları kabul etmek mümkün değildir.

Her şey  bir yana Kent ormanı alanı içinde askeri alan olarak ayrılan bölge kendiyle sınırlı bir alan olarak da kalmayacaktır.  Çünkü biz geçmiş deneyimlerden de biliyoruz ki askeri alan olarak ayrılan bölgelerin etrafı da askeri bölgenin güvenlik zafiyeti vs.. bahanesiyle kullandırılmayacaktır. Kent ormanı arazisi de atıl duruma düşecektir. Bugün 290 hektarlık bir askeri alan, çevresini çok çok daha fazla etkileyecektir. Yani sadece 290 hektarlık bir alanla sınırlı kalmayacaktır, kaldı ki 290 hektarlık bir alan bile başlı başına çok büyük bir alandır.

MUTLAK SU KORUMA ALANI YEŞİL ALAN OLMAZ

Bir de şöyle bir yönü var bu alınan kararın. Mevzuata göre, aldığınız alan kadar ve aynı özellikte sosyal donatı alanını vermek zorundasınız.  Yani, kamudan 290 hektarlık bir yeşil alan alıyorsanız, kamuya 290 hektarlık bir yeşil alan vermek zorundasınız. Çevre ve Şehircilik Bakanlığının ise, Kent Ormanı arazisinden aldığı 290 hektarlık yeşil alan karşılığında verdiği alan hem yüz ölçüm olarak eksik hem de nitelik olarak yeşil alan olarak uygun değildir.  Burada Çevre ve Şehircilik bakanlığının yeşil alan olarak önerdiği, Bağlar ilçesi Gömmetaş mahallesi 39 no'lu parselin, yürürlükteki imar planlarında, " Gözeli Yeraltı Su Kaynakları Koruma Alanı" olarak geçmektedir. Bu alan hem 170 hektarlık bir alan olmasından kaynaklı eşdeğer bir alan değildir hem de yeşil alan olarak kullanılmaya uygun bir alan değildir. Çünkü bu alan imar planlarında da mutlak su koruma alanı olarak geçmektedir. Bakanlığın kendi koyduğu yasalar, yönetmelikler, planlama mevzuatları var, bu karar bunlarla çelişen bir karardır.

Peki neden kent orman arazisi, askeri alan olarak tahsis edilecek başka hazine arazisi yok mu?

DEVLET HER YERDE KENDİ GÜVENLİĞİNİ SAĞLAYABİLİR

 Çevre ve Şehircilik Bakanlığı bu alanı seçmesine gerekçe olarak; alanın askeri güvenlik açısından zafiyet oluşturmayacak bir alan olmasını gösteriyor. Diğer alanların askeri güvenlik açısından zafiyet taşıdığı yönünde bir gerekçe sunuyor. Ancak bu gerekçe bize inandırıcı gelmiyor. Devletin her yerde kendi güvenliğini sağlayabilecek güçte olması gerekiyor. Kaldı ki şehrin çevresinde çeperinde askeri alan olarak kullanılabilecek birçok alan vardır. Buralar pekala askeri alan olarak kullanılabilir. Şehrin çevresinde, çeperinde askeri alan olarak kullanılmaya uygun alanlar varken, kentin doğal gelişim yapısını bozacak şekilde, kentin orta yerinde bir yeşil alanı askeri alan olarak belirlemek bizim için anlaşılır da inandırıcı da değildir.  Ayrıca bölgede bir askeri alan ihtiyacı olduğunu da düşünmüyoruz. Var olan askeri alanların fazlasıyla yeterli olduğunu düşünüyoruz. Hatta şehir içinde kimi askeri alanlar kent yaşamının yararı gözetilerek sivilleştirilebilir.

Çevre ve Şehircilik Bakanlığına itirazınızdan umutlu musunuz?

KARARA İTİRAZDA SON GÜN:5 ARALIK

Biz şöyle umutluyuz: Diyarbakır'da yaşayan bütün vatandaşların buna itiraz edeceğini düşünüyoruz. Tüm vatandaşlarımız bu karara bireysel olarak itirazda bulunabilirler. 5 Aralık'a kadar herkes bu karara bireysel olarak itiraz hakkına sahiptir. Biz tüm duyarlı vatandaşlarımızı, sivil toplum örgütlerini, kent yaşamımızı olumsuz etkileyen bu tepeden inme karara itiraz etmeye çağırıyoruz. Ve Şehir Plancıları Odası olarak yakın zaman içinde bu yönde bir çalışmanın içinde olacağız. Biz burada kentimize sahip çıkıyoruz. Sokaklarımıza, meydanlarımıza, parklarımıza, yaşam alanlarımıza sahip çıkıyoruz. Bizim dışımızda bir mekanizma bizim kent yaşamımızla ilgili karar vermemelidir. Diyarbakır halkının fıtratında bu vardır. Kent yaşamımıza sahip çıkalım ve toplumsal olarak demokratik yollardan haklarımızı arayalım.  İtiraz hakkımızı kullanalım ve olası dava süreçlerinin takipçisi olalım.

Etiketler :
HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.