Baro, İHD ve GGC arasında ‘istismar’ polemiği

Baro, İHD ve GGC arasında ‘istismar’ polemiği
Diyarbakır’ın Kulp İlçesi’nde 3 yıl önce F.B adlı kız çocuğuna onlarca kişinin istismarda bulunması ve olayın habere konu olması polemik konusu oldu.

Baro ve İHD’din Kadın Hakları Komisyonu bir açıklama yaparak, yapılan haber ile mağdurun can güvenliğinin tehlikeye atıldığını belirtip haberi yapan gazeteci Felat Bozaslan’ı eleştirdi. GGC ise, haberi yapan gazetecinin hedef gösterilmesi nedeniyle her iki kuruma tepki gösterdi.

Konuyla ilgili ilk açıklama Baro ve İHD’nin kadın hakları komisyonundan geldi. İki kurumun komisyonu  tarafından yapılan yazılı açıklama şöyle; “ Özgür Gazetecilik Susturulamaz. Evet, bu cümle son zamanlarda ülkemiz geneli için gazetecilerin ve demokrasiden yana olan herkesin en sık kullandığı slogan oldu. Basın özgürlüğü ülke tarihi boyunca en kötü dönemini yaşıyor. Muhalif gazete ve televizyon kanallarının nerdeyse hepsi kapatıldı. Mesleğinden ötürü tutuklanan gazeteci sayısı sıralamasında ülkemiz dünyanın açık ara liderliğini yapmaktadır. Medya organları iktidarı eleştiri mahiyetinde haberlerin yayınını yapmakta bile açıkça zorlanmaktadır.

Yaşam hakkı haktır

Diyarbakır Barosu Kadın Hakları Merkezi ve İnsan Hakları Derneği Diyarbakır Şubesi Kadın Komisyonu olarak basın özgürlüğünün önemine inanmakla birlikte, kin, nefret ve şiddete teşvik içermeyen her fikrin topluma ulaştırılmasından yanayız. Basın özgürlüğü demokratik her toplumun olmazsa olmazıdır ve teminat altına alınmalıdır. Ancak bireylerin en temel hakkı olan yaşam hakkına zarar verici durumlarda basın özgürlüğünün esnetilebileceği kabul edilen bir gerçektir. Çünkü yaşam hakkı uluslararası sözleşmeler ve Anayasa tarafından güvence altına alınan birincil haktır. Toplumun bilgiye erişim hakkı, temel yaşam hakkının önüne geçemez.

Tutuklu sanıklar tahliye edildi

Kamuoyunun Doğan Haber Ajansı (DHA) Diyarbakır muhabiri  Felat Bozarslan’ın 02.03.2018 tarihi itibariyle çeşitli gazetelerde yayınladığı haberler ve muhabirin konuya ilişkin sosyal medya paylaşımlarıyla öğrendiği üzere; 2015 yılı Mart ayında 92 kişi hakkında Diyarbakır’ın Kulp ilçesinde yaşayan F.B adlı kız çocuğuna cinsel istismar suçlamasıyla Kulp Cumhuriyet Başsavcılığınca soruşturma başlatılmış olup, soruşturması tamamlanan 21 kişi hakkında ise Diyarbakır Ağır Ceza Mahkemesinde kamu davası açılmıştır. Yargılamasına devam edilen bu istismar vakasında, tutuklu tüm sanıklar tahliye edilmiştir. Diğer 71 kişi hakkındaki soruşturma ise henüz tamamlanmamıştır.

Mağdur çocuk yurttan çıktı

Soruşturma aşamasında soruşturmanın gizliliği, kovuşturma aşamasında ise mahkemenin çocuğun yüksek yararı gereği aldığı yayın yasağı kararı uyarınca kamuoyu bu vaka hakkında bilgilendirilememiştir. Soruşturmanın başladığı ilk günden bugüne kadar kurumsal olarak mağdur çocuğa destek sunarak hem adaletin tecelli etmesi için hukuki mücadele vermekte, hem de mağdur çocuğun yaşadığı ağır travmanın etkilerini minimalize etme gayretindeyiz. Yine yaşanılan olayın adli mercilere intikal etmesiyle, mağdur çocuk ve annesi şüpheli ve sanıkların yakınları tarafından ciddi baskı ve tehditlere maruz kalmış, mağdur çocuk hakkında mahkeme tarafından bakım tedbiri uygulanarak, koruma altına alınmıştır. Bakım tedbirinin uygulayıcısı olan Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığının ilgili birimlerince yeteri kadar psikolojik destek sunulamaması nedeniyle çocuğun yerleştirildiği kurumda kalması sağlanamamıştır. Mağdur çocuk koşulların yetersizliği nedeniyle en son yerleştirildiği yurtta kalmayı reddetmekte ve hala can güvenliği tehlikesi yaşamaktadır.

BBC ve JinNews olayı bilmelerine rağmen haberi yapmadı

Yargılamanın başından beri önceliğimiz çocuğun yüksek yararını gözeterek korunmasını sağlamak, yaşadıklarının onun suçu olmadığını hissettirmek, her daim yanında olacağımız güvenini oluşturmak, rızası olmaksızın davanın basın ile paylaşılmaması ve daha fazla örselenmemesi için çaba harcamak olmuştur. Ancak bu tür vakalarda kamuoyu desteğinin önemini düşünerek  mahkemeden yayın yasağını kaldırmasını talep ettik. Mahkeme ??? tarihli son celsede yayın yasağını kaldırsa da, çocuğun bundan sonraki yaşamında güvenli bir yere yerleştirilmesi hususunda çocuk hakları alanında çalışan kurumlarla yaptığımız görüşmeler sonucu hem çocuğun can güvenliğini sağlayabilecek hem de çocuğa psikolojik destek sunabilecek ve bu alanda uzman olduğuna inandığımız kişilerin kabulü ile kısa süre içinde mağdur çocuğu güvenceye aldıktan sonra bu tür davaların en önemli ayağı olan basın kanadını aktif olarak kullanmayı hedefledik. Hatta bu davayı başından beri takip eden Voice of Amerika, BBC Türkçe ve JinNews gibi ajanslar davanın haberini hazırlamalarına rağmen mağdur çocuğun vekilleri olarak tarafımızdan aldıkları görüş ve mağdur çocuğun menfaati gereği haberi yayınlamayı ertelemişlerdir.

Gazetecilik değeri ile bağdaşmamakta

Maalesef, 02.03.2018 tarihi itibariyle DHA muhabiri Felat Bozarslan, davayı doğrudan takip etmediği halde, mağdur çocuğun can güvenliğine dair tüm tehlikelerin farkında olup dava avukatları olarak bu aşamada haber yapmaması yönündeki uyarımıza rağmen istismar vakasını sosyal paylaşım sitelerinde yayınlayarak, tüm basın kanallarında haberin hızlıca yayılmasını sağlamıştır. Dava dosyasında herhangi bir yayın yasağı olmadığı için bu olaya ilişkin haber yapmalarında kanunen bir sakınca bulunmamaktadır. Fakat gazetecilik meslek etiği ve cinsel istismar mağdurunun hayati tehlikesinin devam etmesi nedeniyle bu vakanın haber olarak işlenmesini öncelikle zamansal olarak yanlış bulmaktayız. Diğer taraftan davaya ilişkin can güvenliği tehlikesini bilmesine rağmen bu hassasiyetin gözetilmemesi, bu davayı başından beri takip eden kadın avukatlardan görüş alınmaması, bu davanın takipçisi olan örgütlü kadın mücadelesinin görünmez kılınması, , Diyarbakır’da ilk defa bir istismar davasında müdahillik talebinde bulunan tüm kurumların (İHD, Baro’nun KHDUM ve Çocuk hakları komisyonu) davaya müdahilliklerine mahkemece karar verilmesi gibi hususlara yer verilmemesi gazetecilik etik değerleri ve sorumluluğu ile bağdaşmamaktadır. Haberin veriliş tarzına ve diline bakıldığında davanın eril bir dille, sadece “sansasyonel” kısmı alıntılanarak yayınlandığı ve böylece bahsi geçen ajans ve muhabiri nezdinde bu davanın yalnızca magazinselleşmiş  halinin haber değeri taşıdığı anlaşılmaktadır.

Reyting uğruna haber yapıldı

Diyarbakır Barosu Kadın Hakları Merkezi ve İnsan Hakları Derneği Diyarbakır Şubesi Kadın Hakları Komisyonu olarak, DHA  ve muhabirinin cinsel istismar mağduru bir kız çocuğunun hayatını riske atma pahasına zamansız bir şekilde ve muhataplarından bilgi almadan sırf reyting uğruna haber yapmalarını gazetecilik sorumluluğu ile bağdaşmadığından kınıyor ve çocuğun bu haberden kaynaklı başına gelebilecek her türlü tehlikenin vicdani sorumluğunun kendilerinde olduğunu kamuoyunun bilgisine sunuyoruz” ifadelerine yer verildi.

GGC’den açıklama

Baro ve İHD’nin yaptığı açıklamaya karşın GGC’de yazılı bir açıklama yaptı. GGC tarafından yapılan yazılı açıklama ise şöyle, “Diyarbakır Barosu Kadın Hakları Merkezi, İnsan Hakları Derneği Diyarbakır Şubesi Kadın Hakları Komisyonu, DHA Muhabiri Felat Bozarslan’ın, Kulp ilçesinde cinsel istismara uğrayan engelliyle ilgili yaptığı habere ilişkin talihsiz bir açıklama yapmışlardır."

Açık hedef gösterildi

Açıklamanın içeriği ne olursa olsun, özünde meslektaşımız ve üyemizi açıkça hedef haline getirmiştir. Açıklama yapılmadan önce Diyarbakır Barosu Kadın Hakları Merkezi üyeleri Genel Sekreterimiz ile telefonla görüşmüşler. Görüşmede Genel Sekreterimiz, açıklamanın içeriğine karışmayacaklarını ancak isim kullanarak muhabiri hedef haline getirecekleri uyarısında bulunarak isim kullanılmaması ricasında bulunmuştur. Ancak uyarıya rağmen açıklamada isim kullanılmış ve haber bazı sitelerde isimle yayınlanmıştır. Bu da meslektaşımızı açık hedef haline getirmiştir.  Kadın merkezlerinin tepkisinin odağında mağdur kızın can güvenliği bulunduğu iddiası yer alıyor. Bu hassasiyete elbette katılıyoruz.

Bir haberle can güvenliğinin tehlikeye girdiğini iddia edenlerin bir ay önce 4 gazeteciyi bürolarına davet ederek dosyayı vermeleri, iddialarında samimiyetsizlik ve tezat oluşturmuyor mu?

Avukatlar gazetecileri büroya çağırmış

Taraflar bu konuda Genel Sekreterimiz Mahmut Bozarslan’ın da aralarında bulunduğu 4 gazetecinin olaydan haberdar olduğunu ve haberi beklettiğini söylemişler. Ancak Genel Sekreterimizle yaptığımız görüşmede, bizzat avukatların kendisi ve üyemiz olan bir başka gazeteciyi büroya çağırarak, olayla ilgili bilgi vermiş, haber yapmaları için de hazırlayacakları raporu beklemelerini söylemişler.(Raporun birkaç gün içinde hazır olacağını söylemelerine rağmen, hala yazılmadı).

Mağdur çocukla ilgili hassasiyeti paylaştığımızın tekrar altını çiziyoruz. Ancak aynı hassasiyete sahip olduklarını iddia edenlerin mahkemenin verdiği yayın yasağını kaldırtması nasıl izah edilebilir?

Haberin magazinleştirildiğini iddia edenler ya magazinin ne olduğunu bilmiyorlar, ya da art niyetliler. Olayla ilgili duruşma 18 Ocak 2018 tarihinde görülmüş. Yani duruşmanın üzerinden neredeyse iki aya yakın bir zaman geçmesine rağmen bu süre zarfında mağdurun koruma altına alınması için bir adım atmayanların haber yayınlandığı gün mağdurun korunması gerektiği hatırlamalarını kamuoyunun değerlendirmesine bırakıyoruz. Açıklamayı yapmadan önce kullanılan, ‘muhabiri teşhir edeceğiz’ söyleminden ne amaçlandığı tarafımızca bilinmektedir.

Açıklama bireysel

Olaya adı karışan fail ve şüphelilere, çocuğun korunmasında kusuru bulunan yetkililere ve ilgili mahkeme kararına karşı tepkisiz kalanlar, bu tarz birçok olayın açığa çıkmasını ve faillerin cezalandırılmasını sağlayan bir muhabire tepkilerini kusması çok manidar ve izahı mümkün omayan bir durumdur. Yaptığımız araştırmada, açıklama her iki kurumun yönetim kurullarının bilgisi dışında, bu komisyonların bazı üyelerinin kendi inisiyatifleriyle yaptığı bilgisine ulaştık. Yani açıklama korsan bir açıklama ama sonucu itibariyle arkadaşımız hedef gösterildi.  Ayrıca açıklamadan sonra gerek bizi, gerek muhabir arkadaşımızı arayan çok sayıda avukat açıklamaya karşı çıkmıştır.

İki kurumu da kınıyoruz

"Buradan uyarıyoruz, bu açıklamadan sonra üyemiz ve meslektaşımız Felat Bozarslan’ın yaşayacağı en küçük bir sorundan, onu açıkça hedef gösteren Diyarbakır Barosu Kadın Hakları Merkezi ve İnsan Hakları Derneği Diyarbakır Şubesi Kadın Hakları Komisyonu sorumludur. Her iki kurumu da kınıyor ve meslektaşımızdan özür dilemelerini bekliyoruz” ifadelerine yer verildi.

HABER MERKEZİ

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.