Şeyhmus DİKEN

Şeyhmus DİKEN

Bayzar Baco da Gitti İşte!

Bayzar Baco da Gitti İşte!

Fotoğraf karesindeki görüntü beni yanıltmıyorsa Diyarbakır’ın Ergani ilçesindeki Makam Dağı’nın tepesindeki Meryemana Manastırı’nın yıkıntıları arasında çekilmiş olmalı!

O fotoğrafa en iyi yakışan sözü şuydu; kısa bir belgeselde dillendirmişti.

“Bu dağlar olmasaydı

 Bu güller solmasaydı

 Ölüm Allahın emri

 Gurbetlik olmasaydı”

Evet, görüntünün ve sözün sahibini yitirdik.

Kardeşim Doktor İlhan’ın ölümünün, öte yakaya göçüşünün acısı ile hemhalken acı haber dördüncü günümüzde ulaştı.

Son birkaç yıldır Diyarbakır’ın adeta birer Ermeni simgesi haline dönüşmüş Sarkis (Sıtkı) Abi ile Bayzar Abla çiftinden artık biri, Bayzar Alato yok. O da öte yakaya göçtü.

Çokça fotoğraf verdi Bayzar Abla son yıllarda. Hüzünle karışık bir gülümsemesi vardı. Yoksuldu ama zengin gönüllüydü. Meryemana kilisesindeki “Barınak”larına ya da kilise avlusuna girdiğinizde tez kalkmaya yeltendiğinizde kahve ikramı teklifinde ısrar ederdi.

Nerdeyse son on yıldı geçtiğimiz yıl da dâhil. Kışlık patlıcan, biber dolmalık kurutmalarımızı kilisenin arka avlusunda Bayzar Abla yapardı.

Giderayak bir Surp Giragos Ermeni Kilisesinin avlusunda eşiyle henüz yapmadığı resmi nikâhını yapıp cüzdanını koynuna koymuştu. Herkese demişti ki “Bugün toy’dur kalkın oynayın” Harika bir Ermeni düğünüydü. Ama bütün kimliklerin ortağı paydaşı olduğu bir Ermeni Düğünü…

Ölüm haberi aldığımda bir yanda kardeş acısı, öbür yanda kırık alçılı ayağımla anamın Ahlat bastonuna tutunarak eşimle Meryemana Kilisesine gittik cemaate başsağlığı diledik. Ve dahi başsağlığı dileklerini kabul ettik. Gözüm kaldıkları müştemilat bölümünün kapısındaydı, sanki Bayzar Abla gelecekmiş gibi. Ama yoktu. Bir sonraki günün cenaze defin töreni konuşuluyordu.

Kocası, can yoldaşı Sıtkı-Sarkis Axparig sandalyede oturmuş sessiz sedasız olanı biteni izliyordu.

“Elinde bir gopalı (baston) vardı Sıtkı Abi, nerde o” dedim. Evdedir dedi ve gidip getirdi.

Meğerse doksan yıllık ve Bayzar Baco’nun anasından tek yadigâr boynu eğri fukara bir gopalmış.

Hemen Cemilpaşa kent müzesinden Zeyneb’i aradım. Tez zamanda bu gopalı teslim alın ve Surp Giragos Ermeni Kilisesinde tasarladığınız Ermeni arşivi bölümüne Bayzar Abla’nın fotoğrafının altına yerleştirin dedim.

Bugün günlerden Salı, yazı bitince alçılı ayağımla yola revan olacağım. Kilisedeki törene Bayzar Abla için son göreve gideceğim. Oradan hep beraber Urfakapıdaki Hristiyan Mezarlığına..

Güle güle Bayzar Baco.

Ermeni, Süryani, Kürt velhasılı kelam bu coğrafyanın kara bahtlı sakinleri; sözün kelamın sırrı gibi…

Sahi!

Biz vurulduk

Biz Kırıldık

Hangi dağda menekşeler göğerdi ki!

 

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Şeyhmus DİKEN Arşivi
SON YAZILAR