Müslüm Üzülmez

Müslüm Üzülmez

“Bir Âlimle Eylemcinin Nadir Rastlanan Bir Bileşimi”: İKBAL AHMET

“Bir Âlimle Eylemcinin Nadir Rastlanan Bir Bileşimi”: İKBAL AHMET

 

Müslüm Üzülmez

 

Her şey çok hızlı bir devinim içinde. Sanki sanal bir dünyada yaşıyoruz. Gündem denilen şey belli bir zaman aralığında sabitlenmiyor, sürekli değişiyor. Sarsıcı her olay bir öncekini anında gölgede bırakıyor. Yaşamın seyrini olayların gün, ay, yıl içindeki yoğunluk akışı belirliyor.

Yaşam çok hızlı ve yoğun bir tempoda geçince olaylar ister istemez belli bir süre sonra zaman aşımına uğruyor. Yaşanan politik kavgalar ve acı verici kanlı olaylar toplumun kimyasını bozuyor, ama sonra sıradan olaylarmış gibi unutuluyor. Hiçbir özellikleri yokmuş gibi günlerin veya olayların bir kısmı “günler çöplüğü”ne atılıyor. Zaman geçtikçe insan her şeye alışıyor: “Yaşa ve unut” hükmü mührünü basıyor.

Günlerin böyle birinden ötekine sürekli akışına iradi olarak müdahale edebilir, belleklerimizi güncelleyerek ve önemli olayları kayıt altına alarak “ortak iyiye hizmet” için “yaşa ve unut” hükmünü birazcık işlevsiz bırakabiliriz. Mesela, can sıkıcı bu berbat zorlu süreçte hem belleğimizi güncelleme hem de küresel ölçekte yeni bilgiler edinme için İkbal Ahmet’ın “İmparatorluğa Meydan Okurken/ David Barsamian İle Söyleşiler kitabını okuyabiliriz.

İkbal Ahmet, bilindiği gibi çağımızın en önemli aktivist entelektüellerinden biridir. Yaşam öyküsü ilginç olmanın yanında serüven doludur. 1933 ya da 1934 yılında Hindistan Bihar’daki Irki köyünde doğdu. Çocukken bir toprak anlaşmazlığı yüzünden babası öldürüldü. 1947 yılında Hindistan’ın bölünmesi sürecinde kardeşiyle birlikte Pakistan’a göçtü. 1957 yılında Amerika’ya gitti. Çeşitli okullarda öğrenim görüp siyaset bilimi ve Ortadoğu tarihi konusunda doktora yaptı. 1960’tan 1963’e kadar Cezayir’de kaldı ve Cezayir Ulusal Kurtuluş Cephesi’ne katılıp Frantz Fanon’la birlikte çalıştı. Barış görüşmelerinde Cezayir delegasyonunun üyeleri arasında yer aldı. 1964’te Amerika’ya döndü ve 1964-1968 yılları arasında üniversitelerde ders vermeye ve bu yıllarda “Vietnam ve Kamboçya’daki Amerikan politikalarının ilk ve en yüksek sesli muhaliflerinden biri” olarak adını duyurmaya başladı. 1969 yılında öğretmen ve yazar Julie Diamond ile evlendi. 1970’li yılların sonlarında Edward Said’in isteği üzerine Yaser Arafat’la ve başka Filistinli liderlerle tanıştı. 1971 yılında savaş karşıtı Katolik rahipler Daniel ve Phillip Berrigan’ın yanı sıra dört Katolik barış yanlısıyla birlikte Henry Kissinger’ı kaçırma komplosuyla suçlandı ve sonrasında jüri davanın hatalı yargılama yüzünden düştüğünü ilan etti. 1972’den 1982’ye kadar çeşitli enstitü ve kolejlerde akademisyen olarak çalıştı. 11 Mayıs 1999 tarihinde İslamabad’da kolon kanseri ameliyatının ardından geçirdiği kalp krizi nedeniyle vefat etti.

Birleşmiş Milletler Eski Genel Sekreteri Kofi Anna’nın belirttiği gibi; “İkbal Ahmet, hakiki bir enternasyonalistin nasıl olması gerektiğinin parlak örneğiydi. (…) Dünyanın en büyük medeniyetlerinin tarihinde yabancısı olduğu hiçbir şey yoktu. Hem geçmişteki hem de günümüzdeki devletlere dair ansiklopedik bir bilgisi vardı ve bu devletlerin oynadığı rolleri iyi biliyordu.”

İkbal Ahmet, Müslüman bir toplumdan çıkmış dünya çapında bir entelektüel eylemciydi, daha doğrusu “bir âlimle eylemcinin nadir rastlanan bir bileşimiydi.” Noam Chomsky’nin deyişiyle; “Kendini adamış ve onurlu bir aktivist olarak İkbal, her şeyin ortasındaydı… Devrimin ve emperyalizmin öğrencisiydi ve bunda çok da iyiydi.” Bu nedenle, dünyanın dört bir yanından devrimciler, gazeteciler, hareketlerin liderleri ve politikacılar, verimli bir yazar ve eylemci olan İkbal Ahmet’in görüşlerine başvurmuşlardır.

Başvuranlardan biri de Colorado’da bulunan Alternative Radio’nun kurucu ve yöneticisi; The Progressive, The Nation ve Z dergilerine düzenli katkı sunan David Barsamaian’dır.

David Barsamaian, bir kitapta toplanmak üzere 1996 ve 1998 yıllarında farklı günlerde üç bölüm halinde İkbal Ahmet’le söyleşiler yapar ve bu söyleşilerin sonucunda da “İmparatorluğa Meydan Okurken” adlı kitap ortaya çıkar. İkbal’i politik meselelerde akıl hocası olarak benimseyen Edward W. Said ise “Bir İnsanın Cesaretinin Üstüne Titremek” başlığıyla kitaba Önsöz yazar.

Kitapta yer alan söyleşilerde İkbal Ahmet’in Hindistan, Pakistan, Cezayir, Amerika Birleşik Devletleri ve Filistin’e dair ilham verici fikirlerini; Mahatma Gandi ve Yaser Arafat’la karşılaşmalarını; Türkiye ve Ermeni Soykırımı’na dair bakışını, Batı’nın Bosna ve Kosova konusundaki tutumuna karşı öfkesini; Keşmir çatışmasına önerdiği çözümü ve Pakistan’da Arap tarihçi ve sosyolog İbn-i Haldun’un adını taşıyan bir üniversite kurma planlarına dair düşüncelerini bulmaktayız.

Çeşitli devletlere bölünmüş 40 milyondan fazla bir nüfusa sahip Kürtlerin temsiline dair bir soru ve açıklamanın kitapta yer almaması, teğet geçilmesi bir eksiklik olsa dahi; çokkültürcülük, özgürlük, toplumsal adalet gibi meselelerle uğraşanların belleklerini güncellemesi ve yeni bilgiler edinmesi açısından İkbal Ahmet’in söyleyişi kitabı “İmparatorluğa Meydan Okurken” bu süreçte tam da okunacak türden yakın tarihe ilişkin düşündürücü önemli bir yapıt.

 

 

Künyesi:

İkbal Ahmet, İmparatorluğa Meydan Okurken/ David Barsamian İle Söyleşiler, Zoomkitap, Çev: Utku Özmakas, 2016 İstanbul, 264 sayfa.

 

 

e-posta: [email protected]

web: http://www.uzulmez.info/muslum

 

 

Önceki ve Sonraki Yazılar
Müslüm Üzülmez Arşivi
SON YAZILAR