Bölge Baroları Şırnak’ta Bir Araya Geldi

Bölge Baroları Şırnak’ta Bir Araya Geldi
Şırnak’ta bir araya gelen ve aralarında Diyarbakır, Şırnak, Adıyaman, Ağrı, Batman, Bitlis, Bingöl, Hakkari, Muş, Mardin, Siirt, Şanlıurfa, Van ve Tunceli barolarının bulunduğu bölge baroları, iki gün süren toplantının ardından sonuç bildirgesi yayınladı.

Cumhurbaşkanlığı hükümet sisteminden 15 Temmuz darbe girişimine, Çocuk istismarı ve Tahir Elçi cinayetinden KHK’lara kadar birçok konunun ele alındığı toplantılarda konuşulan konular, yayınlanan bildirge ile açıklandı.

YENİ SİSTEM BEKLENTİLER OLUŞTURDU 

Hayata geçirilen Cumhurbaşkanlığı hükümet sisteminin, bürokratik ve statükocu siyaset tarzının aşılması ve insan haklarına dayalı demokratik bir sosyal hukuk devleti anlayışının geliştirilmesi beklentisi oluşturduğu ifade edilen bildirgede “Cumhurbaşkanlığı hükümet sisteminin hayata geçtiği şu günlerde; yeni sistemle yönetimde ve bürokraside yaşanan aksaklıklar giderilerek, bürokratik ve statükocu siyaset tarzının aşılması ve insan haklarına dayalı demokratik bir sosyal hukuk devleti anlayışının geliştirilmesi beklentisi tüm ülkede olduğu gibi bizlerde de öncelikli beklenti olmuştur. Ülkemizde yaşanan kutuplaştırıcı, ayrıştırıcı, dil söylem ve siyaset tarzının terk edilerek, toplumun tamamını kucaklayan bir siyaset dilinin yerleşmesi ve farklılıkların zenginlik olarak görülmesi gerekmektedir. Her demokratik sistemde olduğu gibi demokrasinin temel şartı olan erkler ayrılığı ve denge denetlemenin yeni sistemde güçlü bir şekilde tesis edilerek eksiksiz bir şekilde uygulanmasının gerekliliğini ve demokratikleşme yönünde adımlar atılması gerektiğini vurgulamak isteriz” denildi.

DARBE GİRİŞİMİNİ KINIYORUZ

Yapılan toplantıların FETÖ/PDY’nin 15 Temmuz’daki darbe girişiminin yıldönümüne denk geldiği belirtilen bildirgede darbe girişimi kınandı. Darbe girişiminde çıkarılması gereken dersler olduğu belirtilen bildirgede, “15 Temmuz darbe girişiminin 2. Yıldönümüne denk gelen toplantımızda FETÖ/PDY darbe teşebbüsünü bir kez daha kınıyoruz. Bundan çıkarılması gereken dersler olduğunu ve bir daha ülkemizin darbelere zemin hazırlayacak tüm oluşumlardan arındırılması gerektiğinin ve darbelerin panzehirinin demokratikleşme olduğunun altını çizmek istiyoruz. Buradan yola çıkarak vurgulanması gereken ana konu; millet iradesinin üzerinde bir güç olmadığı gerçeğidir” ifadeleri kullanıldı.

OHAL, OLAĞAN BİR YÖNETİM MODELİNE DÖNÜŞMESİNDEN KAYGILIYIZ

Yayınlanan bildirgede olağanüstü bir yönetim şekli olan OHAL’in giderek olağan bir yönetim modeline dönüşmüş olmasından kaygı duymaklarını dile getiren barolar, “2 yıllık sürecin ve KHK hukukunun sadece hak arama özgürlüğünü kısıtlamakla kalmadığı giderek hukuksuzluğu kalıcı hale getirdiği yönünde toplumun tüm kesimlerinde ortak bir kanı oluşmuştur. OHAL ile gelen mağduriyetleri giderme konusunda kurulan OHAL Komisyonunun hızlı ve adil bir şekilde karar vermesi sağlanmalı, yeni mağduriyetlere sebebiyet verilmemelidir. OHAL’in kaldırılması, hızla normalleşmeye dönülmesi, demokratik, temel hak ve özgürlüklerin korunduğu bir toplum düzeni inşaa edilmesi hukuk kurumları olarak temel talep ve beklentimizdir. OHAL uygulamasına son verilmesi yönündeki açıklamalar tarafımızca olumlu bir gelişme olarak değerlendirilirken; bazı yasal düzenleme ve uygulamaların OHAL’i yerel makamların inisiyatifi ile uygulanabilecek şekilde kalıcı hale getirilmesinin demokratik toplumun gerekleri ile temel hak ve özgürlükler yönünden kabul edilemez” olduğu vurgulandı.

 BÖLGE BAROLARI HEDEF GÖSTERİLMESİ KABUL EDİLEMEZ

Diyarbakır Barosu özelinde bölge barolarını hedef göstererek yapılan talihsiz açıklamanın ve kullanılan dilin kutuplaştırıcı, ayrıştırıcı bir siyaset yöntemi olduğu bu nedenle terk edilmesi gerektiğini belirtilen bildirgede, “Türkiye’nin ihtiyacı olan; ırk, dil, din ayrımı yapılmaksızın tüm vatandaşların kendini mutlu ve güvende hissedeceği, eşit vatandaş anlayışına sahip çıkan, birleştirici ve yapıcı bir yönetim tarzının benimsenmesi ve kullanılan dilde bu hususlara özellikle dikkat edilmesi gerekliliğidir. Ülkede kutuplaşma yaratan ve seçim atmosferinde kullanılan dilin derhal bırakılması yönündeki çağrımızı da bu vesileyle yineliyoruz” denildi.

YENİ ANAYASAYA İHTİYAÇ VAR

Yürürlükte olan 1982 Anayasasının bir darbe Anayasası olduğunu ve birçok kez değiştirilmesi gerektiği belirtilen bildirgede, “Bölge Baroları olarak, her fırsatta ve platformda dile getirdiğimiz üzere bir darbe ürünü olan ve toplumun ihtiyaçlarını karşılayamayan, defalarca değişikliğe uğrayan 1982 Anayasasının yerine yeni bir anayasaya ihtiyaç duyulduğuna ilişkin görüşümüzü bir kez daha tekrarlamak isteriz. Toplumun ihtiyacı olan siyasi partilerin, sivil toplum örgütü ve kuruluşlarının yani toplumun tüm kesimlerinin hazırlık sürecine dahil edileceği katılımcı, demokratik, özgürlükçü, evrensel insan haklarına dayalı, ülkedeki bütün farklılıkları birer zenginlik olarak gören yeni bir anayasa yapılmasıdır” ifadeleri kullanıldı.

TAHİR ELÇİ SORUŞTURMASI

Tahir Elçi’nin soruşturmasının halen tamamlanamamış olmasının kabul edilemez olduğunun kaydedildiği bildirgede, “28 Kasım 2015 tarihinde suikaste kurban giden Diyarbakır Barosu Başkanı sevgili dostumuz Av. Tahir Elçi’nin soruşturmasının halen tamamlanamamış olması, hatta dosyada tek bir şüphelinin dahi olmaması, faillerinin yargı önüne çıkarılmamış olması kabul edilemez niteliktedir. Aradan bunca zaman geçmiş olmasına rağmen faillerinin bulunmayışı, dosyanın gündemden düşürülmeye çalışılması etkili ve failleri ortaya çıkarmaya yönelik bir soruşturma yürütülmediğini açıkça ortaya koymaktadır. Dönemin Başbakanından, Adalet Bakanına ve İçişleri Bakanına kadar Tahir ELÇİ’nin faillerinin bulunacağı, olayın tüm yönleriyle aydınlatılacağı yönündeki sözlerini tutmalarını tekrar talep ediyor ve dosyanın faili meçhul dosyalar arasına eklenmesine müsaade etmeyeceğimiz” denildi.

ÇOCUK İSTİSMARLARI

Çocuk istismarının son dönemlerde ülkenin en önemli gündemlerinden birini oluşturturduğuna dikkat çeken barolar yayınladıkları bildirgede, “Tüm barolarımızın çocuk hakları merkez ve komisyonları çocuk haklarının sağlandığı çocuklar için güvenli bir geleceğin sağlanması konusunda çalışmalar yürütmektedir. Çocuklarımızın korunması için daha etkin tedbirlerin alınması ve daha etkin bir şekilde uygulanması bu konuda bu alanda çalışma yürüten başta STK’lar olmak üzere tüm kurumlardan görüş alınarak yeni düzenlemeler yapılmalıdır. Ancak idam konusunun bu tartışmalar içerisinde yer almasının doğru olmadığını, idam veya idam cezasının bu sorunun çözümünde etkili olamayacağını” savundu.

SURUÇ OLAYINDA TÜM TARAFLAR ADALET ÖNÜNE ÇIKMALI

 Adalet, yargı mekanizmasının bağımsız ve tarafsız işlemesi ile mümkün olduğu vurgulanan bildirge de “Adalet duygusu zedelenmiş bireylerin bir arada yaşaması mümkün değildir. Suruç ilçesinde meydana gelen vahim olaydaki soruşturma dosyasının adil bir kararla neticelenmesi için soruşturmanın etkin, adil bir şekilde yürütülmesinin şart olduğunu bir kez daha vurgulamak istiyoruz. Bu anlamda olaya karışan hangi taraftan olursa olsun, tarafına bakılmaksızın tüm faillerin adalet önüne çıkarılması gerektiği yönündeki beklentimizi yineliyoruz” denildi.

HUKUK EĞİTİMİ ALMAYANLAR HUKUKA UYGUN DOĞRU KARAR VEREMEZ

Hukuk fakültesi dışındaki üniversite mezunlarına 703 sayılı KHK ile idari yargı hakimi olma yolunun açılması ciddi anlamda kaygı verici olduğu belirtilen bildirgede, “Hukuk eğitimini almamış kişilerden hukuka uygun ve doğru bir karar beklemek mümkün değildir. Bu düzenlemenin hukuk devletinde ve bağımsız yargıda yeri yoktur” denilerek bu yanlıştan ivedi olarak dönülmesini istendi.

PKK İNFAZLARI KINANDI

Ağrı, Hakkari ve Diyarbakır’ın Lice ilçesinde yapılan PKK infazlarının da kınandığı bildirgede, “Yaşam hakkı kutsaldır; bu hakka saldırı niteliğindeki her türlü eylem ve müdahaleyi kabul edilemez olarak görüyoruz. Bu anlamda son zamanlarda özellikle bölgemizde (Ağrı, Hakkari ve Lice) meydana gelen infazları kınıyoruz” denildi.

KÜRT MESELESİNİN KALICI ÇÖZÜM

Kürt meselesinin kalıcı çözümü için demokratik ve sivil siyaset kanallarının açılmasının gerekliliğine inandıklarını belirten bölge baroları yayınladıkları bildirgede, “toplumsal tüm sorunlarımızı diyalog, hukuk, akıl ve vicdan ekseninde çözmenin mümkün olacağını vurguluyoruz. Bu anlamda siyasal iktidardan, tüm siyasi partilerden, seçilmiş tüm milletvekillerinden  yeniden bir barış ve huzur ortamını hayata geçirmelerini beklemekteyiz” ifadeleri kullanıldı.

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.