Fatih Yokuş

Fatih Yokuş

Diyarbakır ve ismi

Diyarbakır ve ismi

Bir manayı ifade eden isimler şehirlere verilir eğer halk tarafında kabul görmüşse hep bu isimle anılır.

    Tarihin en eski şehirlerinden biri olan Diyarbakır, Dicle havzasının yukarı kesiminde, nehir'in sağ yakasında denizden 650 metre yükseklikte bir platoda, önemli ticaret ve ulaşım yolları kavşağında kurulmuştur.

     Irak ve İran ı Akdeniz ve Karadeniz'e bağlayan yolların kavşağında kurulan şehirin milattan önce 2300 den beri bir yerleşim merkezi olduğu düşünülür.

     Dünyanın ikinci büyük Kalesi'nin bir kısmının milattan önce dördüncü yüzyılda kaldığı sanılmaktadır.

   Milattan sonra 349 da Roma imparatoru 2. Konstantinos, Sasanilere karşı şehrin etrafını surlarla çevirerek burasını bölgenin askeri ve idari merkezi haline getirmiştir.

       Şehrin ismine gelince farklı rivayetlerde Amidi veya Amedi olarak kullanıldığı gerçeğidir.

   Osmanlı döneminde Diyarbakır genelde Amida veya Kara Amid olarak anılırken beyler beyliği döneminde bu bölge Diyar Bekır veya Diyar-ı Bekr ismiyle anılmıştır.

   Bu yüzden  sağ medyanın veya dindar kesimin Amed ismine duydukları öfkeyi anlayamıyorum.

    Şöyle biraz araştırma yapsalar Amed  isminin Osmanlı dönemi Diyarbakır ili için kullanıldığını öğrenirlerdi. Ermenilerin ise Amed ismini kullanmadıkları gibi bu ismi  Diyarbakır'a onların vermediği de gayet açıktır. Tam teyit edilmese de Ermenilerin  bu bölgeye Tigrakent dedikleri düşünülüyor.

   Ustad BEDİUZZAMAN:

   "Ey insafsız adam! Şimdi bak ki: Mü'min kardeşine kin ve adavet ne kadar zulümdür. Çünki nasıl ki sen âdi küçük taşları, Kâ'be'den daha ehemmiyetli ve Cebel-i Uhud'dan daha büyük desen, çirkin bir akılsızlık edersin. Aynen öyle de: Kâ'be hürmetinde olan iman ve Cebel-i Uhud azametinde olan İslâmiyet gibi çok evsaf-ı İslâmiye; muhabbeti ve ittifakı istediği halde, mü'mine karşı adavete sebebiyet veren ve âdi taşlar hükmünde olan bazı kusuratı, iman ve İslâmiyete tercih etmek, o derece insafsızlık ve akılsızlık ve pek büyük bir zulüm olduğunu aklın varsa anlarsın!..

   Evet tevhid-i imanî, elbette tevhid-i kulûbü ister. Ve vahdet-i itikad dahi, vahdet-i içtimaiyeyi iktiza eder. "

(Uhuvvet Risalesi - 8)

    M.Ö. 87-85 Büyük Tigran Elde ettiği büyük başarılarla "Krallar Kralı" unvanı alır. Büyük Ermenistan devletini kurar. Kuzey Mezopotamya, Mignodia, Osroyeno (Yedisa, Urfa) Adiabane ve bir çok yeri alır. Yeni kuruduğu devletin başkentini Tigrankent yapar. (Türkçe çev. Diran lokmagzyan)

    VII. yy. kaynaklarda geçtiği tespit edilen Diyar-ı Bekır ismi ise Osmanlı hakimiyeti Diyarbekir şeklini alarak Amid şehri ve sancağı merkez olmak üzere teşkil edilen beyler beyliğinin adı olmuştur. ( Diy. ans. 9 cilt. 465)

    Bölge genelde Diyar-ı Bekir olarak bilinirken il merkezi ismi olarak da Amid veya Kara Amid kabul görmüştür.

     Evliya çelebi: Acem'ler bu bölgeye Diyarı Bikr(kız şehri) diyorlardı. Şehir merkezinde güzelliği ile meşhur "Amida" isminde bir kadının hükümdarlık etmekte olduğunu  (evl. çelb. seyahat.) ve onun ismi ile şehrin anıldığı da söylenmektedir. Yine şehrin surlarının Hz. Yunus aleyhi selam tarafından kalkan biçiminde çizildiği ve bu kadın tarafından ilk surların yapıldığı düşünüldüğünde mantıklı gelir.

      Asur hükümdarı Adad-Nirari I ( M.Ö. 1320-1281)' den kalma bir kılıç kazasında yazılı olan Amidi veya Amedi (josef Sandalgan), yine aynı ad, M.Ö. 800, 762, 726 ve 705 yıllarında kullanıldığı.

     Kalma Asur valilerin isimlerin bildirildiği belgelerde de bu adın olması, yine bölgenin ilk egemen medeni halkı Subaru (hurilerde) bu ismi kullanmaları, Arapça eserlerde de Amed olarak geçmesi, Diyarbakır ının ilk isminin Amidi veya Amedi olduğu fikrini pekiştirmektedir.

     Romalılar zamanında 349 yılında yapılan onarımda şehre Augusta ismi verilmişse de tutulmamış ve kısa bir sürede unutulmuş tekrar Amidi diye anılmıştır. (Gregory ebul farecr çev. Ömer rıza doğru. Ttk. Yayını.)

      Hafid efendi, (Diyarbekir) adının "Darabkerd"ten geldiğini söyler.(Mehmet Hafid. Diy. Tar. Cilt 1 say.5)

      Cebrail aydına göre "Diyarbekir"adı , Urfa kralı "Bukro" nün ismine izafeten "Diyar-i Bukro"da olduğunu teyit eder.

      Bir başka rivayette; Müslüman Araplar bölgeyi fetih ettikten sonra, Rabia Arapları'nın iki büyük kabilesinden biri olup Dicle kenarında yaşayan Bekir b. Vail kabilesinin yayıldığı topraklara verilen Diyar Bekr veya Diyar-ı Bekir adına dayanır. Bu şehre değil bölgeye verilen isimdir.

     Türk Dil Kurumu Atatürk'ün talimatıyla oluşturulan komisyonca 1938 yılında bu güzel ilimize Diyarbakır ismini resmen vermiştir. Osmanlı İmparatorluğunun ortadan kaldırılması ve bölge ismi olan Diyarıbekır isminin Diyarbakır olarak ile verilmesi toplum tarafından kabul görmüş ve benimsemiştir.

    Son dönemlerde siyasi bir söylem olarak karşımıza çıkan Amed ismi de, Diyarbakır ismi olduğunu Osmanlı döneminde burası bu isimle anıldığını Ermenilikle hiç bir alakası olmadığı bir gerçektir. Türk ve Kürt halkı tarih boyunca beraber yaşamış, savaşmamış birlikte hareket etmiş ve Osmanlı imparatorluğunu gönüllü olarak kabul etmiş ve beyler beyliği unvanını almıştır.

   BEDİUZZAMAN;

    Üçüncü Düstur:

   Adavet etmek istersen, kalbindeki adavete adavet et; onun ref'ine çalış. Hem en ziyade sana zarar veren nefs-i emmarene ve heva-i nefsine adavet et, ıslahına çalış. O muzır nefsin hatırı için, mü'minlere adavet etme. Eğer düşmanlık etmek istersen; kâfirler, zındıklar çoktur; onlara adavet et. Evet nasılki muhabbet sıfatı, muhabbete lâyıktır; öyle de adavet hasleti, her şeyden evvel kendisi adavete lâyıktır.

   Eğer hasmını mağlub etmek istersen, fenalığına karşı iyilikle mukabele et. Çünki eğer fenalıkla mukabele edersen, husumet tezayüd eder. Zahiren mağlub bile olsa, kalben kin bağlar, adaveti idame eder. Eğer iyilikle mukabele etsen, nedamet eder; sana dost olur.

Uhuvvet Risalesi - 11

   İnşaAllah önümüzdeki yazılarda bu konuyu detaylı biçimde yazacağım.

   Dua ve selamlarla.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Fatih Yokuş Arşivi
SON YAZILAR