Diyarbakır’ı fazla seviyorum

Diyarbakır’ı fazla seviyorum
Çukur dizinin İdris babası olarak bilinen Ercan Kesal Diyarbakır'da sevenleri ile buluştu.

Mümin Ağcakaya/ÖZEL

Çocukluğundan itibaren sürekli okuyarak, edebiyat dünyasıyla arasına kopmaz bağlar oluşturuyor. Hekimliği, senaristliği, dizi ve filmlerdeki oyunculuğunda edebiyat dünyasından besleniyor. Uğraş alanlarının yanında hayatını, kişiliğini ve sanatını şekillendiriyor. Her şeyi okumaya borçlu olduğunu söyleyen; Çukur dizisinin İdris Babası Ercan Kesal; Yayınağacı Kitapevinde okurlarıyla buluştu. Özellikle genç okurların yoğun ilgi gösterdiği imza gününde ilginizi çekecek kısa bir röportaj gerçekleştirdik.

Özellikle çok genç yaştaki okurlarınızın yoğun bir ilgi gösterdiğini gördük. Bu kadar genç yaştaki insanların okuru olmak sizi nasıl etkiledi? Bu ilgiyi gelecek açısından nasıl değerlendirmek gerekir?

Bu kadar yoğun ilgi beni çok ümitlendirdi. Heyecanlandırdı. Çünkü Türkiye’nin yaşadığı entelektüel çölleşmenin, mutlaka burayı da etkilemiştir diye düşünüyorsunuz. Bu olumsuzluk genel bir şey. Fakat burada ki gibi, okurla buluştuğunuzda, onlardaki heyecanı, okuma arzusunu gördükçe; ‘evet ümit etmeye değer’ diye düşünüyorsunuz ve daha iyi duygularla ayrılıyorsunuz.

ercan-keser-roportaj-(3).jpg

Diyarbakır’a yabancı değilsiniz. Diyarbakır okuyucularına ne söylemek istersiniz?

Ben bu coğrafyayı; Diyarbakır’, Batman’ı, Mardin’i, Urfa’yı çok seviyorum. Diyarbakır’ı sanki biraz daha fazla seviyorum. Çünkü çok iyi tanıdığım, çok iyi dostlarım olan, gelip gittikçe güzel duygularla ayrıldığım bir kent burası. Ayrıca; eşim burada uzun yıllar, dokuz yıl kadar devlet tiyatrosunda görev yaptı. Bu yüzden de buraya da ayrı bir önem atfediyorum.

Film festivalleri genellikle Antalya, Adana ve İstanbul’da yapılıyor. Bu şehirlerin dışında; Malatya’da sizin de jüride görev yaptığınız bir festival düzenlenmişti. Diyarbakır’da da bir film festivalinin düzenlenmesi iyi olmaz mı? Bu konuda bir çağrınız olacak mı?

Avrupa’da birçok küçük kentte festivaller oluyor. Çok uzun yıllara dayanan bir gelenekleri de vardır. Diyarbakır’ın bunu karşılayacak, bunun üstesinden gelecek gücü, hafızası ve arzusu vardır. Bence yapılmalı ve buna uygun mekânlar ve sinema salonları da açılmalıdır.

ercan.jpg

 

Hekimlik, yazarlık oyunculuk kariyerinizde ilerliyorsunuz. Bir hedefiniz var mı?

Yaptıklarım baştan benim de öngörmediğim, zamanla kendi içinde evrilen, değişen bir yolculuk. 47’sinden sonra sinemaya girmiş birisiyim. Hedefimi; somut bir hedef ya da kariyer yerine, yaşadığım hayatın hakkını vermek olarak özetleyebilirim. Bu bir hedef olmasa da; bunu ölünceye kadar devam edecek bir yolculuk olarak görüyorum.

Edebiyatla ilişkinize ilişkiniz?

 Ben 4o yaşından öncede kendimce yazan çizen okuyan birisiyim. Belki sinema beni görünür kıldı. Hep söylediğim gibi bunu da edebiyata borçluyum. Yazdıklarıma dönüp baktığımda sizlere şunu söyleyebilirim: İnsanın çocukluğundan başka kaynağı ve belleği yokmuş meğer. Bu yüzden buzdağının görünmeyen tarafı çocukluktan başkası değildir.

ercan-2.jpg

Yazma yeteneği konusunda ne söylemek istersiniz?

Yazmak sürekli tekrarlanarak edinilen bir meleke, yapıldıkça, çoğaltıldıkça ve tekrarlandıkça gelişen bir şeydir. Bu yüzden başlangıçta bir yetenekten söz edilse de devamı, olgunlaşması ve kendine ait bir üslubun ortaya çıkması ancak sürekli ve devamlı çalışmakla ve yazmakla mümkün olan bir şey. Bu yüzden yeteneği sadece başlangıç noktası olarak düşünülebilirsiniz. Ama yazmak baştan sona emekle ilgili bir şey.

Çukur dizisi çok ilgi gördü. Dizideki oyunculuğunuz la da dikkatleri çektiniz. Oyunculuğunuz hakkında ne söylemek istersiniz?

Ben farklı bir oyuncu olduğumu biliyorum. Çukur öncelikle senaryosuyla, çok iyi oyuncu kadrosuyla son derece olgun ve güçlü rejisiyle ve bütün çalışanlarıyla izlenmeyi hak eden bir dizidir. Böylesi iyi bir işin içinde olduğum içinde yaptığım şeyin kıymeti açığa çıkıyor. Bu yüzden tek başına kendi oyunculuğumun fazlasıyla öne çıkmasını istemem doğrusu. Ama ben oyunculuk yaptığımı hissetmiyorum. Ben oynamıyorum da. Rol yapmıyorum da. Ben o oluyorum.

Yazar olarak bilinirken oyuncu olarak öne çıkmanız?

Hekimim, oyunculuk eğitimi almadım. Bu yüzden sezilerimle, biraz da el yordamıyla bir oyunculuk, bir yolculuktur benimkisi. Ama dinlediklerim, okuduklarım, şahit olduklarım üzerine gözlem çabalarım bütün bunları olgunlaştırıyor ve ortaya böyle bir oyunculuk çıkartıyor diye düşünüyorum.

Ünlü olmanıza rağmen içimizden biri gibi yaşamayı nasıl başarıyorsunuz?

Bu benim kendiliğinden ve hiçbir şey yapmadan, gayret etmeden ortaya çıkan doğal halim bu benim. Başka türlü davranamam zaten Çünkü samimiyetten başka benim bir gücüm yok. İnsanın en vazgeçilmez gücünün samimiyet olduğunu biliyorum. Fark ettim ve keşfettim onu. Ondan vazgeçmem. Bugüne kadar böyle oldu. Bundan sonra da böyle olacak.

Teşekkür ediyorum. Sanat ve edebiyat hayatınızda başarılar dilerim.

Ben de teşekkür ediyorum.

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.