Ev mi arsa mı?

Ev mi arsa mı?
Sefer Yegül, Suriçi Fatihpaşa mahallesinde dedesinden kalma ev geçtiğimiz yıl yaşanan olaylar nedeniyle yıkıldı.

 

 

Sur’da yıkılan evi devletin bir kurumu kamulaştırırken arsa olarak değerlendirdi ancak devletin bir diğer kurumu ise satış işlemleri sırasında deprem sigortası ve emlak vergisi istedi.

Ev mi arsa mı?

Devletin iki kurumu arasındaki uyumsuzluktan dolayı çifte bir mağduriyet yaşadığını belirten Sefer Yegül, “Çevre ve Şehircilik Bakanlığınca evimiz arsa olarak değerlendiriliyor ve arsa bedeli üzerinden kamulaştırılıyor. Tapudaki satış işlemlerinde ise arsa olarak bizden kamulaştırılan bir yer için ev vergisi, deprem sigortası vs. ödüyoruz. Yani, devlet evimizi alırken arsa diye kamulaştırıyor ama bizden satış işlemleri için ev vergisi, deprem sigortası vs. alıyor. Satış için tapu bizden sanki evimiz kamulaştırılmış gibi işlem yaptırıyor ancak Çevre ve Şehircilik bizim evimize arsa muamelesi yapıyor. Eğer arsa olarak kamulaştırıyorlarsa bizden neden tapuda ev vergisi, deprem sigortası vs. alınıyor. Ev mi arsa mı, devlet kendi kurumları arasında buna bir karar versin” şeklinde konuştu.

 

 

Sur’da dededen kalma 4 odalı bir evde çocukluğu geçen Sefer Yegül, müşterek olan bu evin yılan hikayesine dönen öyküsünü şöyle anlatıyor:

Bu evde çocukluğum geçti

 “Sur’da dedemizden kalma bir evimiz vardı. Suriçi, Fatihpaşa Mahallesi, Altay Yeni Adı Özdemir sokakta avlulu müstakil bir taş ev vardı. 226 metrekare arsası olan evin 4 odası vardı. Çocukluğumun geçtiği bu ev yıllardır boştu ve kullanılmıyordu. Yani, bu olaylardan çok öncesinde boş bir evdi. Aileden kimse gidip evde kalmıyordu ve ev öylesine orada duruyordu.”

Çevre ve Şehircilik İl Müdürlüğü ile görüştüğünü ancak bir netice alamadığını belirten Yegül, “ Sur’da yaşanan çatışmaların ardından yapılan kamulaştırma döneminde amcalarım ve amca çocuklarıyla bir araya geldik. Ve aldığımız ortak karar neticesinde devletin yaptığı kamulaştırmaya rıza gösterdik. Çevre ve Şehircilik İl Müdürlüğü ile yapılan görüşmelerimizde söz konusu evin uydu görüntülerinde yıkık olduğu ve bu taşınmazın ev değil arsa olarak kamulaştırılacağı tarafımıza bildirildi bu mahallede sokağa çıkma yasağı olduğu için bizim gidip görme şansımız olmadığından Çevre ve Şehircilik İl Müdürlüğünün vermiş olduğu bilgi bizim için yeterli oldu ancak kamulaştırmanın gerçekleşmesi için gerekli evrakları hazırlama aşamasında Vergi Dairesi, Belediye vb. kurumlarda işlemler tamamlandıktan sonra tapu müdürlüğündeki son işlemler için tapuya gittiğimizde ilgili memurun yaptığı incelemeler sonrası Deprem Sigortasının yapılması gerektiği aksi takdirde işlemin yapılamayacağı tarafımıza bildirildi, biz Çevre ve Şehircilik İl Müdürlüğünün söz konusu evin yıkık olduğunu ve arsa olarak kamulaştırılacağını söylesek de elimizdeki tapuda ve Tapu Kayıtlarında Kargir ev gözüktüğünden İşlemin Devam etmesi için Sigortacıya giderek DASK yaptırmak zorunda kaldık” diye konuştu. .

Olmayan evin deprem sigortasını yaptık, vergisini ödedik

Uzun yıllar evin kullanılmadığını ifade eden Yegül, “ Tabii ki, evimizin bulunduğu Fatihpaşa hala daha yasak kapsamında olduğu için gidip evimizi görme imkânı bulmadık. Ancak Çevre ve Şehircilik Bakanlığının bize ifade ettiği ve uydu görüntülerine dayanan beyanda parseldeki evin yıkık olduğu ve herhangi bir duvarının kalmadığı belirtildi. Bu nedenle de bu parselin arsa olarak değerlendirildiği ifade edildi. Tapudaki evraklar sırasında ise tapu bizden deprem sigortası istendi. Biz, tapuda evin yıkık olduğunu ve Çevre ve Şehircilikte evin arsa olarak değerlendirildiğini ve o şekilde kamulaştırıldığını söyledik. Tapuda ise Kargir ev olarak geçtiği için Tapu Müdürlüğü bizden deprem sigortası istedi ve biz de gidip deprem sigortasını yaptırdık. Vergi dairesinde ve Belediyede bu evin emlak vergilerini yatırdık” dedi.

‘Devletin iki kurumu arasındaki bu uyumsuzluğu anlayabilmiş değiliz’

Devlet kurumları arasındaki uyumsuzluğa değinen Yegül, “Çevre ve Şehircilik Bakanlığınca evimiz arsa olarak değerlendiriliyor ve arsa bedeli üzerinden kamulaştırılıyor. Tapudaki satış işlemlerinde ise arsa olarak bizden kamulaştırılan bir yer için ev vergisi, deprem sigortası vs. ödüyoruz. Yani, devlet evimizi alırken arsa diye kamulaştırıyor ama bizden satış işlemleri için ev vergisi, deprem sigortası vs. alıyor. Kamulaştırma için arsa satış işlemleri için ev muamelesi gören bir yerden bahsediyoruz. Devletin iki kurumu arasındaki bu uyumsuzluğu anlayabilmiş değiliz. Satış için tapu bizden sanki evimiz kamulaştırılmış gibi işlem yaptırıyor ancak Çevre ve Şehircilik bizim evimize arsa muamelesi yapıyor. Eğer arsa olarak kamulaştırıyorlarsa bizden neden tapuda ev vergisi, deprem sigortası vs. alınıyor. Ev mi arsa mı, devlet kendi kurumları arasında buna bir karar versin” şeklinde konuştu.

‘Çevre ve Şehircilik bu parselin arsa olarak uydudan görüntülendiğini söylüyor’

Çevre ve Şehirciliğin baz aldığı uydu görüntülerinin zamanlamasına vurgu yapan Yegül, “Ben şahsım olarak bunları gidip Çevre ve Şehircilik İl Müdürlüğünde görüştüm. Çevre ve şehirciliğin baz aldığı uydu görüntüleri ancak bu görüntüler ne zamanın görüntüleridir, yıkımdan önceki mi sonraki mi? Eğer olaylardan, yıkımdan sonraki uydu görüntüleri ise bu görüntülerde ev olmaması gayet doğal. Çevre ve Şehircilik bu parselin arsa olarak uydudan görüntülendiğini söylüyor. Hatta İl Müdürlüğünde bana bir de şöyle bir örnek verdiler; ‘Siz biriyle karşılıklı anlaştınız ve bir ev alacaksınız, evin tapusu da var anacak gidip bakıyorsunuz ki, ev yıkılmış ve yerinde dümdüz bir arazi var. Siz bunu ev olarak mı arsa olarak mı alırsınız?’ Evimizin uydu görüntülerinde yerinde olmaması üzerinden arsa olarak değerlendirilmesi ve arsa bedeli üzerinden bir kamulaştırma yapılması durumu ile karşı karşıyayız. Peki, o zaman devlet bizden olmayan evin deprem sigortası, vergisi vs. niçin alıyor. Mademki, ev yok arsa var. O halde biz neyin deprem sigortasını, vergisini ödüyoruz” diye sordu.  

 

 

 

Çifte mağduriyet yaşatılıyor

Kurumlar arası uyumsuzluktan dolayı çifte mağduriyet yaşadığını belirten Yegül, son olarak şunları sözlerine ekledi: “Burada vatandaş olarak hem bir mağduriyet yaşıyoruz hem de büyük bir şaşkınlık içindeyiz. Devletin bir kurumu çocukluğumun geçtiği evin yok olduğunu söylüyor ama aynı devletin bir başka kurumu ise evin olsa da olmasa da vergisini ödeyeceksin diyor. Yani, devlet bizden olmayan evin vergisini alıyor. Hem evimizi arsa diye nitelendirip arsa bedeli üzerinden kamulaştırıyor ve bize bir mağduriyet yaşatıyor hem de arsa diye kamulaştırdığı bir yerin satış işlemleri sırasında ev olarak vergisini alıyor, deprem sigortası yaptırmamızı istiyor. Son olarak eklemek istediğim şudur: zaten yaşana olaylardan dolayı insanlar mağdur haldedir buna bir de devlet eliyle bir mağduriyet eklenmesin diyorum.”

Ali VURANEL/ÖZEL

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.