Göç ve yoksullukla geçen bir ömür!

Göç ve yoksullukla geçen bir ömür!
ANKARA - Devletin baskısı ile topraklarından zorla göçertilen ve gittikleri büyük kentlerde her türlü zorluğu yaşayan Abdullah (80) ve Adile Taşkın çifti, şimdi tek başlarına iki gözlü bir gecekondu da yaşam mücadelesi veriyor.

Göç ve yoksullukla geçen bir ömür!

ANKARA  - Devletin baskısı ile topraklarından zorla göçertilen ve gittikleri büyük kentlerde her türlü zorluğu yaşayan Abdullah (80) ve Adile Taşkın çifti, şimdi tek başlarına iki gözlü bir gecekondu da yaşam mücadelesi veriyor. İlerleyen yaşına rağmen çöplerde atık kağıt toplayarak yaşama tutunmaya çalışan çiftin en büyük isteği tekrar kendi memleketlerine dönebilmek.

Türkiye'de 1990'lı yıllarda devletin Kürtlere karşı uyguladığı zorunlu göç ve köy yakmalarının yarattığı mağduriyetin izleri hayatın her alanında yaşanmaya devam ediyor. 8 çocukları olan Abdullah ile Adile Taşkın çifti de, devletin köylerini yakması sonucu büyükşehirlere sığınan ailelerden sadece biri. Abdullah (80) Adile (78) Taşkın çifti, yaşları ilerlemesine rağmen hayata tutunmak için yaşam mücadelesi veriyor. 1994 yılında Hakkari'den Adana'ya göç eden ve orada tarım işçiliği yaparak geçimini sağlayan Taşkın çifti, 15 yıl Adana'da kaldıktan sonra Ankara'ya göçmek zorunda kalmış. Adana'da yaşları ilerlediği için tarım işçiliği yapamayarak Ankara'ya gelen çift, şimdi yaşamlarını atık kağıt toplayarak geçindirmeye çalışıyor. 

'Parası olmadığı için hastaneye gidemiyor'

Ankara Türközünde bulunan akrabalarının yanına yerleşen Taşkın çifti, gece kondu bir ev kiralayarak geri kalan yıllarını burada geçiriyor. Bütün çocuklarını evlendiren ve daha sonra yalnız bırakılan Abdullah Taşkın 80 yaşında olmasına rağmen evin geçimini sağlamak için Ankara'nın sokaklarını karış karış gezerek, çöp kutularında bulunan pet şişe, kağıt, naylon gibi atık malzemeleri toplayıp satarken, eşi Adile de bütün zamanını evde yalnız başına geçiriyor. Astım, kalp, şeker ve tansiyon gibi kronik hastalıkları olan Adile Taşkın, parası olmadığı için hastaneye gidemiyor. 1 oda ve 1 salon olan gece kondularının çatısı delik için yağan her damla yağmur kabusları oluyor.

Abdullah Taşkın, sabah 05.00'da kağıt toplamaya başladığını ve gece geç saatlere kadar dışarıda olduğunu belirterek, kağıt toplamanın zor olmasından kaynaklı iki günde bir çalışabildiğini aktardı. Ankara'nın her yerini gezerek çöp topladığını söyleyen Taşkın, yaşadıkları acı dolu yılları ise şu sözlerle anlattı: 

'Zorluklardan kaynaklı ömrüm çürüdü'

"Devlet bizim köyümüzü yaktı. Çoluk çocuk demeden katlettiler. Hayvanlarımızı bile öldürdüler. Neler neler oldu. Nerede kalacağımızı bilmiyorduk her şeyimizi bırakıp göç etmek zorunda kaldık. Aklınıza gelebilecek her türlü işte çalıştım. Şimdide çöplerde kağıt, pet şişe topluyorum. Başka iş yapamıyorum zaten. Çok zor olduğunu biliyorum ama mecburum. Aç kalmamak için kağıt topluyorum. Ekmeğim için çalışıyorum. Bütün sokakları gezip her çöpte ancak bir pet alabiliyorum. Çok zorlanıyorum, yoruluyorum. O kadar yorulunca yemekte yiyemiyorum. Günde bir parça ekmek yiyebiliyorum. Geçimimi sağlayamıyorum. Hayatım zorluklardan kaynaklı çürüdü." 

'Türkiye yaşlılarını aç bırakarak öldürüyor'

Taşkın, devletin yaşlılara verdiği maaşa da dikkat çekerek 3 ay da bir aldıkları 500 TL maaşın kendilerine yetmediğini ifade etti. Devletin verdiği maaşın yetmediğini dile getiren Taşkın, şunları aktardı: "Aç kalıyoruz. 1 milyar verseler iyidir. 3 ayda bir 500 TL maaş alıyorum nasıl yetecek bana. Kira ödüyorum evin bütün faturalarını ödüyorum yetmiyor. Yaşlıları huzur evine atıyorlar. Ben huzur evine gitmek istemiyorum maaşımızı biraz fazla artırsalar kendimiz geçimimizi sağlayabiliriz. Erdoğan yaşlılara bakacaklarını söylüyor. Verdikleri sözler ile yaşlıları kandırıyor. 3 ayda bir verdikleri maaş ile bizi açlıktan öldürüyorlar." 

Sadece ev kiralarını ödeyebiliyorlar

Bir çok hastalığı olan Adile Taşkın, hasta olduğu zamanlar da parası olmadığı için hastaneye gidemediğini belirterek, devletin yaşlılara nasıl bir yaşam imkanı sunduğunu gözler önüne seriyor. Şuan eşi ile tek başına yaşadıklarını söyleyen Taşkın, durumlarının iyi olmadığını ve geçim kaynaklarını sağlayamadığını ifade etti. Taşkın, evlerinin bir tarafının çöktüğünü, yağmur yağdığında ise evin su altında kaldığını kaydederek, neredeyse dışarıda kaldıklarını söyledi. Eşinin akşama kadar kağıt topladığını dile getiren Taşkın, toplanan kağıt ile sadece ev kiralarını verdiğini söyledi. 

'Göç ve yoksulluk peşimizi bırakmadı'

Taşkın, yaşadıklarına dikkat çekerek şunları kaydetti: "İlaçlarım yok, pahalı ilaçlar. Devlette bana ilaç vermiyor. Bu fakirlikte rezil oluyoruz. Ağzımda diş kalmamış. Göç ile birlikte de yoksulluk hiç bir zaman peşimizi bırakmadı. Ben Hakkari'ye gitmek istiyorum. Birkaç defa evi temizlemeye çalıştım kalbim sıkıştı yapamadım. Yani artık evin temizliğini bile yapamıyorum. Bir yere gidip gelemiyorum. Çocuklarımın her biri başka yerde kimse yanımızda kalmıyor."(diha)

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.