HAK İHLALLERİNDE AZALMA VAR AMA!

HAK İHLALLERİNDE AZALMA VAR AMA!
İnsan Hakları Derneği Diyarbakır Şube Başkanı Raci Bilici, barış süreciyle birlikte hak ihlallerinde azalmanın yaşadığını ifade ederek, “Barış süreciyle birlikte yaşam hakkı ihlali durdu. Toplumsal gösterilere müdahale noktasında da bir azalma var” dedi.

TİGRİS HABER - HACİ GÜNEŞ

ÖZEL RÖPORTAJ

İnsan Hakları Derneği (İHD) Diyarbakır Şube Başkanı Raci Bilici, önemli açıklamalarda bulundu. Barış süreci ve süreçle birlikte hak ihlalleri, cezaevleri sorunları, koruculuk sistemi ve izleme komisyonlarının çalışmalarını Tigris Haber’e değerlendiren Bilici, hak ihlallerinde ciddi bir azalmanın olduğunu ifade etti. Bilici, hak ihlallerinde belirli bir azalmanın yaşanmasıyla birlikte, yaşamın birçok alanında ihlallerin halen devam ettiğini vurguladı. Cezaevlerinde ciddi sıkıntıların yaşandığını ifade eden Bilici, koruculuk sisteminin de bir suç unsuru olarak varlığını sürdürdüğünü kaydetti.

Barış süreciyle birlikte hak ihlallerinde bir azalma var mı?

Barış süreciyle birlikte hak ihlallerinde ciddi bir azalma var. Son 4-5 aydır, çatışmaların durmasıyla yaşama hakkı ihlali durdu en azında. 4-5 aydır insanlar yaşamını yitirmiyor, bu de herkesi sevindiren bir durum. Yine toplumsal gösterilere müdahale noktasında, hak ihlallerinde bir azalma var. Müdahale yok mudur?  Var elbet ama ciddi bir azalma var. Fakat cezaevlerinde ve yaşamın diğer alanlarında halen ciddi sıkıntılar var.

Bölgede birçok yerde toplu mezar var, faili meçhul cinayetle kaybolan binlerce insan var. Bu süreçle birlikte, yakınlarını kaybeden ailelerin başvurularında bir artış var mı?

Evet, başvurularda ciddi bir artış var. 30 yıllık savaş sürecinde çatışmalarda yaşamını yitiren ya da devletin bazı karanlık güçleri tarafından kaçırılıp öldürülen binlerce insan var. Coğrafyamız adeta toplu mezarlarla doldu taştı. Nereyi kazarsanız altında toplu mezarlar ve kemikleri çıkıyor. Yıllardır çocuklarını arayıp da bulamayan,  yerlerini bilmeyen, akıbetleri hakkında bilgisi olmayan binlerce aile var. Daha önce de buna ilişkin çok başvuru vardı. Ama bu süreçte başvurular artı. Daha önce korkudan sesini çıkaramayan aileler, sürecin biraz yumuşamasıyla birlikte kayıplarının peşine düştü.  Anneler, 30 yıldır çocuklarını bekliyorlar. Kim çocukları kaybetmişse, kim öldürmüşse istiyorlar ki yargılansınlar. Ancak 30 yıldır bu annelerin talebine hala cevap verilmedi ve onlar her hafta eylem yapıyor. Geçen sene Başbakan helallik istedi Kürt annelerinden. Anneler de çocukları bulunmayana ve katilleri yargılanmayana dek haklarını helal etmeyeceklerini söylediler. Biz de diyoruz ki annelere saygınız varsa, içten ve samimi olarak bunları söylüyorsanız; halen vakit var, yarın Kürt annelerinden özür dileyin ve gereğini yapın. Kalıcı bir barış sağlansın ve annelerin de en azından ziyaret edebilecekleri bir mezarları olsun. 

Toplu mezarlarla ilgili elinizde bir veri var mı?

Bölge genelinde çoğu PKK militanlarına ait olduğu belirtilen 253 toplu mezarda 3 bin 248 kişiye ait cenazeler olduğu belirtiliyordu. Gelen ihbarlar sonucunda bu sayının 4 bini geçtiği belirtiliyor. Ancak, bu mezarların tamamı halen açılmayı bekliyor. Bu konuda İHD'nin savcılıklara yaptığı başvurular zaman zaman olumlu karşılansa da, son olarak Bitlis'teki toplu mezar örneğinde görüldüğü gibi, mezarların kepçelerle özensiz bir şekilde açılması, İHD'yi mezarların açılmasını durdurma noktasına getirdi. İHD'ye göre, toplu mezarların Minnesota Protokolü'ne göre açılması ve delillerin sağlıklı bir şekilde muhafaza edilmesi gerekiyor. Bugüne kadar yaptığımız çalışmaların halen yetersiz olduğu sonucuna vardık. Özellikle kayıplar ve faili meçhul cinayetler konusunda eksik bilgilere sahip olduğumuzu gördük. Yine toplu mezarların yerlerine ilişkin daha kapsamlı bir çalışmaya ihtiyaç olduğunu tespit ettik. Böyle olunca bu çalışmayı daha sistematik ve bilimsel yöntemlerle yürütmemiz gerektiği sonucuna vardık.

Cezaevlerindeki sorunlarda bir azalma var mı? Cezaevlerinde de ne tür sıkıntılar var?

Birkaç gün öncesinde bile mahkeme, Sağlık Emekçileri Sendikası’nın (SES) genel başkanına ve Eğitim-Sen’in genel saymanına 8’er yıl ceza verdi. Örgüt üyesi olmamakla beraber, örgüt adına suç işlemek ve buna benzer bir örnek çoğaltmak mümkün. Türkiye'deki cezaevlerinde her gün hak ihlali yaşanmaya devam ediyor. Cezaevlerindeki yaşanan sevklerin, sürgünlerin, işkence ve kötü muamelelerin, tecrit ve izolasyon hale devam ediyor. Sayın Öcalan üzerinde devam eden tecrit, Türkiye'nin hem politik ve siyasi atmosferini geriyor ve ciddi anlamda bir insan hakkı ihlalidir. Tecridi zamana yayılmış bir işkence olarak görüyoruz. Biz İHD olarak kesinlikle İmralı Cezaevi'nin kapatılması, buradaki tecridin son bulması ve diğer hak ihlallerinin bir an önce son bulması için çağrıda bulunuyoruz.

Cezaevlerinde yaşanan hak ihlalleriyle ilgili elinizde bir veri var mı?
 

Tabi 2012 yılın sonunda hazırladığımız bir rapor var. Cezaevlerinde yaşanan ölümler, sevk ve sürgünler, işkence ve kötü muamele, tecrit ve izolasyon, ailelerle görüş engelleri, haberleşme haklarının engellenmesi gibi çok sayıda hak ihlali yaşanmaktadır. Yaşanan ihlallerin içerisinde en ön palana çıkanı hasta tutsakların durumudur. Cezaevlerinde halen yüzlerce hasta mahpus bulunmaktadır ve bunlardan çoğu artık ölüm sınırındadır. 2012 yılında, bölge cezaevlerinde 26 kişi yaşamını yitirdi 
Cezaevlerinde ölen ve yaralananlar: 26 ölü - 65 yaralı
Cezaevlerinde işkence vakası: 186
 Sevk uygulamaları: 1303
 Sağlık hakkı ihlali: 239
Aile görüşü engellenenler: 25
Tecrit ve izolasyon: 28
Haberleşme vb hakları engellenenler: 319
Cezaevlerindeki açlık grevleri sırasında yaşanan ihlaller: 15
 Cezaevlerinde diğer ihlaller ve başvurular: 32

Bu süreçte korucular ne olacak?

Koruculuk sistemiyle ilgili sürekli çalışmalarımız var. Eli silahlı yasaları tanımayan bir suç unsuru olan koruculuk sistemi var karşımızda. Bunlar derhal silahları bırakmalıdırlar. Silahlı bu suç unsurları silahları bırakıp evlerin dönmelilerdir. Bizim tespit ettiğimiz, yerinde incelediğimiz ve suç duyurusunda bulunduğumuz verilere dayanarak konuşuyoruz. Köy korucuları; köy yakmalar-boşaltmalar, taciz ve tecavüz, kaçırma, silahlı saldırı, saldırı sonucu insanların yaşamını yitirmesi, gözaltına alma, intihara sebebiyet verme, kayıp ve infaz olayları, gasp, işkence ve kötü muamele, ormanlık alanları yakma suçlarını işlemişlerdir. Korucular tarafından meydana gelen bu ihlallerle ilgili birçoğunun bu suçlarla ilgili davaları devam etmektedir. Ve halen potansiyel bir tehlike olarak karşımızda duruyor. PKK nasıl ki sınır dışına çekilme kararı aldı, aynı şekilde 90 binin üzerindeki köy korucusu ve özel hareket timinin de silahlarını bırakıp evlerine çekilmeleri gerektiğini söyledik. Çatışmalı dönemlerin sona erdiği bu günlerde korucular ve diğer güvenlik amacıyla bölgede bulunan unsurlarının da varlık göstermesinin bir anlamını olmadığını belirttik. Savaş sonucunda kuruldular, şimdi ise savaş ve çatışmalar bitiyor. Dolayısıyla normalleşme sürecine geçiş yapabilmek için, biz bunların derhal silahlarını bırakıp işgal etmiş oldukları köyler, arazi ve meraları asıl sahip sahiplerine teslim etmelerini bekliyoruz. 

 
 

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.