Hükümet sürpriz bir adım attı, ‘İç güvenlik Paketi’nin kalan maddelerinin komisyona geri çekilmesi için tezkere sundu. Muhalefet ise paketin tamamının geri çekilmesini istiyor.

Doğru olan da paketin tamamen geri çekilmesinde ısrarcı olmak

Paketin geri çekilmesi, yumruk yumruğa kazanılmış bir ‘zafer’ olarak muhalefet partilerinin hanesine yazıldı mı?

Bence yazıldı

Durumu 7 Haziran seçimleri öncesinde demokrasi adına kazanılmış zafer mi yoksa başarı olarak mı telaffuz etmek gerekir?

Bu da herkesin baktığı yer açısından önemlidir.

Parlamento çatısı altında bulunan muhalefet partileri HDP, CHP ve MHP’nin paketin geçmemesi yönünde verdikleri mücadele, son dönemlerde parlamentodan beklenmeyen bir performans oldu.

3 partinin bu anlamda ortaya koyduğu direnç iktidarın ısrarındaki kırılmaları doğal olarak gündemleştirdi ve geri adım attırdı.

Tabii ki bundan sonraki süreç çok önemli

Komisyona geri çekilen paketin daha sonra torba yasa şeklinde orasından burasından kırpılarak yasallaşmasına da izin verilmemesi gerekir.

Her şeye rağmen parlamentodaki muhalefetin, paketin geri çekilmesinde önemli ve kıymetli katkılarının olduğunu gözden kaçırmamak gerekir.

**

Parlamento içi muhalefeti gözden kaçırmıyoruz

Ancak, parlamento dışı muhalefetin katkılarının çok daha ciddi bir noktada durduğunu, asıl yansımanın bu noktada olduğunu ise hiç gözden kaçırmamak gerekiyor.

Toplumsal muhalefetin tepkileri ve direniş biçimi son derece etkili oldu.

En önemli etki ise;

İmralı ve Kandil’in kararlı tavrı oldu diye düşünüyorum.

İmralı ve Kandil’in ‘İç güvenlik Paketi’nin meclisten geçmemesi gerektiği konusundaki net tavrı, müzakerelerin devamının bu şarta bağlı olduğunu açık bir dille ifade etmeleri, paketin geri çekilmesinde önemli bir etken oldu.

Parlamento çatısı altında geçip-geçmemesi kavgaya esas olan paketin, parlamento dışında bulunan ve kavgaya daha açık muhalif güç olarak görülen PKK tarafından müzakereye esas olarak engellenmiş olmasını yeni ve ciddi bir durum olarak değerlendirmek gerekiyor.

Ortaya çıkan sonuçtan; Çözüm süreci ile ilgili müzakerelerin PKK/KCK açısından, Türkiye demokrasi güçleri adına kıymetli bir yerde durduğunu görmek ve anlamak gerekiyor.