“Kamulaştırma Şerhi” mağduriyet yaratıyor

“Kamulaştırma Şerhi” mağduriyet yaratıyor
DİSİAD Yönetim Kurulu Başkanı Burç Baysal ve Diyarbakır iş insanlarından Reşit Cantürk, Sur’daki Acil Kamulaştırma kararı ‘kamulaştırma Şerhi’nin mağduriyet yarattığını dile getirdi.

Diyarbakır Sanayici ve İş İnsanları Derneği (DİSİAD) Yönetim Kurulu Başkanı Burç Baysal ve Diyarbakır iş insanlarından Reşit Cantürk, Sur’daki Acil Kamulaştırma kararı sonucunda 6 bin 400 parsele konulan ‘kamulaştırma Şerhi’nin hem iş insanlarında hem esnaflarda hem de vatandaşlarda bir mağduriyet yarattığını ifade etti.

‘Kamulaştırma şerhi’ konulan parsellerde iki yıl öncesine göre ciddi oranda değer kayıplarının yaşadığı belirtilen ifadelere göre, fiyatlar iki yıl öncesinin yüzde 75 altında kaldı.

Söz konusu “Kamulaştırma Şerhi”nin gerek vatandaşlarda gerek esnaflarda gerekse de iş insanlarında oluşturduğu mağduriyeti dile getiren Baysal ve Cantürk, “Kamulaştırma Şerhi’nin biran önce kaldırılmasını talep ettiler.

‘Kamulaştırma şerhi’nden sonra ekspertiz firmaları gayrimenkullerin değerini daha da düşürdü

DİSİAD Başkanı Burç Baysal, Diyarbakır’daki işverenlerin kendi menkulleriyle ilgili değerlendirme yapılma koşulları ile ilgili sıkıntıların genel bir sıkıntı olduğuna değinerek, “Bölgenin kendi koşuları gereği gerek ekspertiz kuruluşları gerekse de finans kurumları kentteki gayrimenkulleri değerlendirirken yarın olası en kötü koşulları ortaya koyaraktan işverenin gayrimenkulünü değerlendirme yapıp, buna göre karşılığında bir finans yaratıyor. Hal böyleyken bir de üstüne 2015 yılında yaşanan çatışmalı ortamın sonrasında 25 Mart 2016’da resmi gazetede yayınlanan tebliğ ile beraber Sur ilçesinin yüksek çoğunluğu bir şekilde kamulaştırıldı. Bununla ilgili de ‘kamulaştırma şerhi’ tapuların üzerine düştü. Tabii söz konusu bu kamulaştırma şerhinin üzerinden iki yıl gibi bir zaman dilimi geçti ve bu ortamda yurttaşlara bu karar ile ilgili net bir açıklama yapılmazken, burada işverenlerin kendi menkulleri konusunda, ticari hayatlarını devam ettirebilmeleri için söz konusu bu menkullerin değerlendirilmesinde başka bir handikap ortaya çıktı. Bu kamulaştırma şerhi ekspertiz kuruluşları tarafından çok daha düşük bedelle, raişin çok altında bir bedelle değerlendirme yapılmasına olanak sağladı” diye konuştu.

‘1 milyon TL değerindeki gayrimenkul 200 bin TL’ye düştü’

“Kamulaştırma şerhi” sonrasında ekspertiz firmalarının Sur’daki gayrimenkulleri değerlendirmesine ilişkin bir örnek veren Baysal, şunları söyledi: “Yani, şu ki 1 milyon TL’ye değerlendirilmesi yapılan bir gayrimenkul, bugün bu kamulaştırma şerhi ve çıkan bu yasanın uygulanmamasından ötürü 200 bin TL gibi bir rakam olarak değerlendiriliyor. Bu da söz konusu gayrimenkulün bugün itibariyle yaklaşık yüzde 75 gibi bir değer kaybı yaşamasına yol açıyor. Zaten ekspertiz kuruluşlarından kaynaklı Diyarbakır genelinde bir sıkıntı vardı. Ekspertiz kuruluşlarının finans kurumlarından yapmış olduğu anlaşmalar gereği gayrimenkulü takdim eden işveren bir sıkıntıya girdiği zaman bu SPK lisanslı ekspertiz kuruluşları banklara bununla ilgili vermiş oldukları bedelin altında bir değer tespit edilirse bunu taahhüt etmeyle ilgili bir sözleşmeleri var. Bu sözleşmeye binaen SPK lisanslı kuruluşlar çok yüksek oranda kırpmalara giriyorlar. Bir de gidiyor bunun bankaların inşaat emlak kısımları var. İnşaat emlak büroları da bu değerlendirmenin üzerinden bir kez daha bir kırpıntı yapıyor ve buradaki yurttaşın gayrimenkulü bin iken on TL’ye düşüyor. Ki Sur için bunun da üzerinde bir mağduriyet ortaya çıktı. Sur’daki Acil kamulaştırmadan kaynaklı tapulara ‘kamulaştırma şerhi’ düşüldü ve finans kuruluşları da bu gayrimenkulleri değerlendirmeye alırken – yarın başlarına neler geleceklerini bilmediklerinden ötürü- çok garip rakamlarla yurttaşın karşısına çıkıyorlar.”

‘Tapular üzerindeki kamulaştırma şerhi kaldırılsın’

 Sur’daki 6 bin 400 parsel konan ‘kamulaştırma Şerhi’nden kaynaklı yaşanan mağduriyetlerin giderilmesi noktasında taleplerini dile getiren Baysal, “Bugün yaşanan bu mağduriyetle ilgili talebimiz, kamulaştırmayla ilgili hükümetin şeffaf ve net olaraktan yurttaşa hangi şartlar altında çıkacağının beyanını vermesi, yurttaş bunu kabul etmiyorsa da bununla ilgili kamulaştırma şerhinin ortadan kaldırılmasıdır. Çünkü anayasanın içerisinde çok net bir hüküm vardır, herkes mülk edinme hakkı, hukuku içerisindedir. Bu mülk edinme hakkının hukukunun çiğnendiği bir ortamın içerisindeyiz. Vatandaş eğer kendi menkulü ile ilgili kamulaştırma talebinde değilse vatandaşın tapuları üzerindeki şerhin ortadan kaldırılması ve finans kuruluşlarına da bunun deklere edilmesi lazım” şeklinde konuştu.

‘Kamulaştırma şerhi kalkarsa böyle mağduriyetler de ortadan kalkacak’

Sur içindeki ‘kamulaştırma Şerhi’nin 6 bin 400 parselde mevcut olduğuna vurgu yapan iş insanı Reşit Cantürk ise kamulaştırma şerhi konulan tarihten sonraki ekspertiz firmalarının değerlendirme rakamları ile önceki rakamlar arasında uçurum olduğunu dile getirdi. Cantürk, şunları söyledi: “Resmi gazetede yayınlandığı kadarıyla gerçekten kamulaştırılması gereken yerler var ama kamulaştırma yapılmayacak yerler de mevcuttur. Kamulaştırma yapılmayacak yerlerle ilgili de biran önce kamulaştırma şerhinin kaldırılması lazım, çünkü bu durum ciddi mağduriyetlere sebep oluyor. Ekspertiz firmaları önce değerlendirme yaptığı zaman iki sene önceki değerinin yüzde 70 altında bir değer biçiyor. Niye, kamulaştırma şerhinden dolayı. Buna bir örnek vereyim; bir arkadaşımızın bir milyon TL’lik gayrimenkulüne banka üç sene sonra 200 bin TL değer biçti. Bunun üzerine dediler ki ya 800 bin TL’lik ek teminat getirin ya da bu farkı kapatın dediler. Eğer bu kamulaştırma şerhi kalkarsa böyle mağduriyetler de ortadan kalkmış olacak. Tabii bu kamulaştırma şerhinin de kalkması için gereken makul bir süre vardır. Bu süre içinde ya söz konusu gayrimenkuller üzerindeki kamulaştırma şerhinin kalkması ya da kamulaştırmanın yapılması gerekiyor. Yani, kamulaştırma şerhini koydum üç sene bekliyorum daha beş sene de beklerim gibi bir yaklaşım olamaz.”

‘Hükümet değerlendirme yaparken hangisini baz alacak?’

 Sur’da konut sahibi olan vatandaşların yaşadığı mağduriyete değinen Cantürk, “Yani Sur’da 50 bin TL değerinde bir dairesi olan bir vatandaşın, kamulaştırma şerhinden dolayı evinin değeri beş on bin TL’ye düşebiliyor. Şimdi hükümet değerlendirme yaparken hangisini baz alacak? İki sene önce yapılmış olan bir değerlendirmeyi mi baz alacak yoksa kamulaştırma şerhi konulduktan sonra yüzde 70’lere varan değer kaybı yaşanan rakamı mı baz alacak? Bu durum Sur içindeki 6 bin 400 parselin hepsi için de geçerlidir. Yani, bu 6 bin 400 parsel içinde ister konut, ister dükkân, ister işyeri, isterse de ticarethane hepsi için geçerlidir. Buradaki sıkıntı şu; şuan kamulaştırmaya ihtiyaç duyulmayan yerler var. Bu yerle için şifahen söyleniyor; bazı yapıların fiziki yapısından ve bulunduğu tarihi ortamdan kaynaklı kamulaştırılması gerekiyor ama bu kamulaştırma yapılırken baz alınacak değerlendirme konusunda bir soru işareti var. İki sene önceki değer mi yoksa kamulaştırma şerhi konulduktan sonra ekspertiz değeri düşen rakam mı baz alınacak? Elbette ki, makul olan iki yıl önceki değerin de günün koşullarında güncellenmesi, uygun bir artışın sağlanmasıdır. Ancak son yıllardaki ekonomik krizden dolayı yüzde 15 civarında bir düşüş yaşandığı söyleniyor. Yalnız bugün gayrimenkullerin değerlendirilmesindeki düşüş kabul edilir sınırların çok çok ötesindedir. Bugün bu düşüş yüzde 75 civarındadır ve bu da hem vatandaşlar için hem de iş insanları için kabul edilebilir bir rakam değildir. Bu düşüşün nedeni de kamulaştırma şerhinden dolayı ekspertiz firmalarının yaptığı yeni değerlendirmedir. Peki, yarın biz kamulaştırma ile karşı karşıya kaldığımızda hangi değerlendirme esas alınacak, kamulaştırma şerhinden önceki ekspertiz değerlendirmesi mi yoksa sonraki mi? Burada ciddi bir soru var ve bunun aydınlatılması, netleştirilmesi gerekiyor. Sur’da zaten sıkıntılı bir ortam vardı ve insanlar ciddi ekonomik kayıplar yaşadılar ve bugün kamulaştırma şerhinden dolayı ekstra bir sıkıntı ve mağduriyet tüm bu sıkıntılara ekleniyor” ifadelerini kullandı.

‘Sürecin işleyişi kamulaştırmanın mantığıyla çelişiyor’

Sur’daki kamulaştırmaya ilişkin Diyarbakır Barosu Başkanı Ahmet Özmen’in görüşleri ise şöyle:

Suriçi’nde 16 Sur dışında ise iki mahalle olmak üzere toplamda 18 mahallede Çevre ve şehircilik Bakanlığının Bakanlar Kurulundan talebi üzerine Bakanlar Kurulu tarafından acele kamulaştırma kararının alındığını belirten Özmen,  “Sur’daki kamulaştırma Sur’un yaklaşık yüzde 80’ine tekabül ediyordu ve biz bu kararının alındığı ilk günden beri bu kadar geniş bir alanda yapılan bir kamulaştırmanın hukuka uygun olmadığını dile getirmiştik. Diyarbakır Barosu olarak da Diyarbakır barosu adına bir kamulaştırma işleminin iptali için bir dava açtık. Bu dava bu davamız Danıştay’da görüldü ve Danıştay'ın bakmış olduğu dava reddedildi.  Daha sonra biz temiz Mahkemesi sıfatıyla Danıştay İdari Davalar Genel Kuruluna bu davayı temyiz itirazımız yönlendirildik, ancak temiz aşamasında da itirazımız reddedilerek kamulaştırma kararının iptaline yönelik karar onandı.  Şimdi bizim Sur ilçesine ilişkin temel görüşlerimizi birçok kez kamuyla defaatle paylaştık.  Bunun dışında yerel yetkililerle ulaşabildiğimiz derecede irtibatta kurmaya çalıştık ve görüşelim dile getirmeye çalıştık.  Sur Diyarbakır'ın ruhu, 7000 yıllık kesintisiz olarak hayatın devam ettiği iyi bir yer. Bir antik kente dönüşmemiş bir yer hem tarihsel hem kültürel hem Diyarbakır halkı için manevi öneminin hepimiz farkındayız. Bu sebeple bizim Sur ilçesine ilişkin tahayyülümüz şu; oradaki en küçük tarihi eserin taş yapının korunması suretiyle yeniden bir restorasyon ve İhya çalışması yapılmasından yana olduğumuzu defaatle dile getirdik. Bildiğiniz üzere 6 mahallede takip edebildiğimiz kadarıyla yeniden bir yapılaşmaya girişildi ve oradaki tarihi birçok yapı yok oldu. Onun ötesinde de şu an diğer mahalleleri açısından devam eden ve edecek olan bir kentsel dönüşüm kapsamında bir çalışma var. Bunun somut en yakın iki örneği de Ali Paşa ve Lalebey mahalleleridir.  Alipaşa’da yıkımlar yapıldı ve şu an yeni evler yapılıyor ama bizim Sur’’a ilişkin tahayyülümüz, eski tarihi ve kültürel dokunun korunması suretiyle bu tarihi yapıları bozan sonradan yapılmış olan eklentilerinin ayıklanması yönünde.  Bildiğiniz üzere UNESCO dünya kültür mirası listesinde yer alan bir tarihi yer ve Sur Dünya Kültür Mirası listesini alınırken sadece orada bulunan somut tarihi eserler kriteri üzerinden değil ayrıca somut olmayan kültürel özellikleri sebebiyle de UNESCO listesine alınmıştır. Yani dolayısıyla oradaki kültürel Yapı oradaki sokak yapısı yaşam tarzı ve benzer kültürel yapılarla listeye alınmasında çok etkili olmuştur. Dolayısıyla biz bu talebimizi sizleri aracılığıyla tekrar kamuoyuyla yine diyoruz ve yetkililere tekrar çağrıda bulunuyoruz. Sur ilçesi içerisinde yetkinliği uzmanlarca oluşturulacak bir heyet tarafından bu tarihi eser ve taş yapı vasfı taşıyan tüm yapıların korunması yönünde.  İkincisi bu yüksek oranda kamulaştırmada hukuka aykırı yani çünkü kamulaştırma işleminin esası ve özü orada yaşayan insanların sakin ihtiyaçlarına yönelik kamu hizmetlerinin götürülmesi amacıyla özel mülkiyetin kamu mülkiyeti ne dönüştürülerek bu kamu mülkiyetine dönüştürülen alanda da kamu hizmetinin sunulması hizmeti amacıyla bir yapı hastane okul veya benzeri bir inşa etmek. Ama bu kamulaştırma oranının yüksekliği nazara alındığında neredeyse oradaki mahallede yaşayan insanların tamamının oturduğu evleri ve iş yerlerinin kamulaştırması anlamına geliyor. Dolayısıyla oradaki halkın neredeyse büyük bir çoğunluğu tamamına yakını ilçe dışına çıkarılmış oluyor. Dolayısıyla kamulaştırmanın mantığına ters bir şekilde bir çelişki oluşturuyor.

‘Kanaatim makul sürenin aşıldığı yönünde…’

“Kamulaştırma Şerhi” üzerinden geçen makul süreye ilişkin konuşan Özmen, “ Aslında hukukun belirttiği bir süre yok ama uygulamada makul dediğimiz hayatın olağan akışı içerisinde eğer özel bir mülkiyet kamulaştırılıyorsa ve acele bir kamulaştırmaya tabi ise bu kamulaştırma işleminden sonra da değer biçilme aşmasında iş ve işlemlerin yapılabilesi için gereken makul süre nedir diyelim ki üç aydır. Yani, kriter budur. Ama o 16 mahallede 25 Mart 2016 tarihinden geçen bu süre zarfında henüz birçok mahallede değer biçme işlemi filan yapılmadı. Dolayısıyla bir acele kamulaştırma kararı var ise ve üzerinden de iki yıl geçmiş ise ve bu süre içinde bir değer tespiti yapılmamış ise makul süre içerisinde bu işlemlerin yapılmadığı anlamına gelir. Benim de kanaatim bu yöndedir” şeklinde konuştu.

 

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.