Kışanak: Geçmişle yüzleşerek güzel bir gelecek kuralım

Kışanak: Geçmişle yüzleşerek güzel bir gelecek kuralım
Yazar Mıgırdiç Margosyan’ın hayatı üzerinden Diyarbakır’da ve Türkiye’de öteki olmanın, çok kültürlülüğün, yerinden edilmenin anlatıldığı belgeselin gösteriminde konuşan Büyükşehir Belediyesi Eş Başkanı Gültan Kışanak

         

, “Bu toprağın bütün renklerini canlandırmak, hep birlikte güzel bir gelecek kurmak istiyoruz” dedi.

Yazar Mıgırdiç Margosyan’ın hayatı merkeze alınarak, ötekileştirme, çok kültürlülük, yerinden edilme ve göç üzerine çekilmiş bir belgesel olan Taxa File’nin (Gavur Mahallesi) gösterimi Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi Tiyatro Salonu’nda yapıldı.

Büyükşehir Belediyesi  Eş Başkanı Gültan Kışanak’ın da izlediği belgeselin yönetmenliğini Yusuf Kenan Beysülen’in yaptığı film, Margosyan’ın babası Sarkis’in Ermeni tehcirinde Piran’ın Heredan köyünden kafileler halinde yola çıkışının anlatımıyla başlıyor. Margosyan’ın anlatımıyla devam eden filmde, uyuyakaldığı için kafileden kopan ve Siverekli Zaza kadınların bulduğu Sarkis’in; 17 yıl sonra Diyarbakır’da yoğurt pazarında annesi Saro ve halasıyla yeniden buluşması ve babasını bir daha göremeyişi anlatılıyor. 1953 yılına kadar demirci çıraklığı yapan Mıgırdiç Margosyan’ın hikayesini merkez alan film, Diyarbakır’da Ermenilerin yaşadığı Gavur Mahallesi olarak adlandırılan Xançepek’te hayata tutunmaya çalışan Margosyan ailesinin yolculuğunu anlatıyor. Margosyan ailesi, 1915’te hayatları meçhule doğru götürülen sayısız Ermeni aileden sadece biri. Film, Mıgırdiç Margosyan’ın Diyarbakır’dan İstanbul’a uzanan yaşam öyküsü ekseninde ilerliyor.

Belgesel, bir zamanlar etnik, dinsel, kültürel çeşitliliğin bir arada yaşandığı bir coğrafyada geçiyor. 1915 yılından itibaren sürgünler, ölümler ve göçler ile bu çeşitliliğin yok olduğu bir kente Diyarbakır’a uzanıyor.

Belgesel Diyarbakır’da ve Türkiye’de ‘öteki olmak’ üzerinden anlatıldı

Belgeselde, demirci çırağı olarak kızgın demirlere çekiçle şekil veren Mıgırdiç Margosyan’ın ana dilini öğrenmek için 1953’te İstanbul’daki Karagözyan Ermeni Yetimhanesi’ne gönderilişi ve daha sonra ailesinin de buraya göç edişi anlatılıyor. Margosyan, “Benim fikrim alınmadan karar verilmişti ve geri kalan hayatım İstanbul’a postalanmıştı. Biletimiz İstanbul’a kesilmişti” şeklinde ifade ediyor.

Belgeselin hikayesi, Diyarbakır’ın sosyal ve kültürel yapısı, dinsel ve etnik çeşitliliğinin yanı sıra Diyarbakır’da ve genel olarak da Türkiye’de ‘öteki olmak’ olgusu üzerinden anlatılıyor. Gavur Mahallesi Belgeseli, Türkiye’de toplumsal barış ve çoğulculuğa destek olmayı, yitmiş ve yitirilmiş ötekilerin toplumsal hafızada yerini almasına katkıda bulunmayı amaçlıyor. 4 yıl süren bir çalışma sonucunda; Heredan Köyü, Diyarbakır sokakları, Diyarbakır’daki Ermeni Mezarlığı, kiliseler ve camilerin mekan olarak kullanıldığı film,  Margosyan’ın anne ve babasının yattığı Şişli Ermeni Mezarlığı’nda son buluyor. 

Margosyan: Bu umut hep yeşerecek

Film gösteriminin ardından Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi Eş Başkanı Gültan Kışanak, Mıgırdiç Margosyan ve Yönetmen Yusuf Kenan Beysülen’i kutladı. İzleyicilere teşekkür eden Margosyan, “Gerçekleri mümkün olduğu kadar dile getirmeye çalıştık. Elimizden bu kadar geldi. Umut ediyorum buradan birçoğunuz hüzünle ayrılacaksınız; ama bu umut yeşerecek ve yeşerecek ve yeşerecek. Ben yine umut ediyorum ki, bundan böyle belgesellerimizi belki de mezarlıklarda sonlandırmayacağız. Hep birlikte yeni paydalarda, yeni güzel günlere ulaşacağız” şeklinde konuştu. 

Yönetmen Yusuf Kenan Beysülen de “Gavur Mahallesinin doğduğu topraklarda olmak çok güzel. Bu hayatı tekrar yeşerteceğimize inanıyorum” dedi.

Kışanak: Unutarak yaralarımızı iyileştiremeyiz

Büyükşehir Belediyesi Eş Başkanı Gültan Kışanak ise birkaç gündür yaşadıkları ve hep içlerinde taşıdıkları bu hüznü yıldönümlerinde dışa vurduklarını belirterek,  “Ama biz artık bu hüznü taşımak istemiyoruz. Biz artık gerçeğimize dönmek, bu toprağın bütün renklerini yeniden canlandırmak, hep birlikte güzel bir gelecek kurmak istiyoruz” dedi. “Bu hikayeyi duymaya ve bilmeye ihtiyacımız vardı” diyen Kışanak, şöyle konuştu: “Unutarak yaralarımızı sağaltamayız. Üzerinden atlayarak, yokmuş gibi davranarak, inkar ederek kendimize bir gelecek kuramayız. İyi ki varsın, iyi ki yazdın.  İyi ki bu belgesel ortaya çıktı. İyi ki bu hakikatle yüzleştik.  Gelecek kuşakların da bu hakikati bilerek, gerçeğe uygun Diyarbakır’ın, Amed’in bütün renklerine sahip çıkacağını umuyorum.”

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.