KİTAPLA GÜNLÜK STRESE MOLA

KİTAPLA GÜNLÜK STRESE MOLA
Diyarbakır'a gelen televizyon dünyasının tanınmış oyuncularından Kerem Fırtına Tigris Haber Gazetesi'ne konuştu.

KİTAPLA GÜNLÜK STRESE MOLA

Mümin Ağcakaya/ÖZEL

Tigris Haber Beyaz perde ve ekranlarda; ‘Kurtlar Vadisi’, ‘Karadayı’, ‘Üvey Baba’, ‘Bu Kalp Seni Unutur mu’ ve ‘Kiralık Aşk’ gibi dizileriyle dikkati çeken ve ikinci cildini yazdığı ‘Arkadaşım Bir Deli’ kitabıyla devam ettiren, Kerem Fırtına ile Diyarbakır Yayın Ağacı Kitapevinde okuyucularıyla buluştu. Tigris Haber Gazetesi olarak bizde; merak edeceğinizi düşündüğümüz soruları sorduk. Yaptığımız bu söyleşiyi siz değerli okuyucularımla paylaşıyoruz.

Önceden Diyarbakır’a geldiniz mi?

Geçen sene geldim. Bu ikinci gelişim. Yarın Sur’a gidip gezeceğim.

Diyarbakır sizde nasıl bir çağrışım yapıyor?

Geçen sene geldiğimde çok etkilenmiştim. Özellikle Sur’dan ve oradaki Sülüklü Han’dan. Zaten geçmişini ve kültürünü çok önemsediğim bir kent Diyarbakır. Bizzat görmek daha etkileyici oldu benim için. O yüzden bu davet geldiğinde koşa koşa geldim diyebilirim.

Geçen sene gördüklerinizin bir kısmını bu sefer göremeyeceksiniz?

Her yerde olduğu gibi. Nereye gitseniz geçen sene gördüğünüz şeyleri maalesef özellikle Türkiye gibi ülkelerde bir kısmını göremiyorsunuz. Eserleri çok korumayı beceremiyoruz.

Çok olduğu için herhalde?

Olabilir. Bilmiyorum.

Ekranlardan edebiyata bir geçiş yaptınız. Birbirinden çok ayrı olmamakla birlikte,  birbirine kaynaklık da ediyor. Yazmak mı daha kolay yoksa oyunculuk mu?

İkisinin de kendine göre apayrı bir keyfi var, kolay ve zor olarak değerlendirmiyorum. İkisini de seviyorum. Geçiş yaptığımı da söyleyemem. Oyunculuğu bırakmadım. Küçüklüğümden beri yazıyordum. İlla kitap için konuşmuyorum. Daha önce uzun metrajlı film senaryosu da yazdım. İç içe devam edecek.

img_8075.jpg

Yoğun okumalar yaptığınızı biliyoruz. Okuyorsunuz ama yazmak daha farklı. Yazdığınızda ruh haliniz nasıl oluyor, yazımınız bittiğinde neler hissediyorsunuz?

Yazım bittiği zaman her şeyden önce huzur hissediyorum. Yazma süreci tatil olmadığı için kitap bitene kadar midem dönüyor. Ama yazma bittikten sonra huzur hissediyorum. Sonra yazdığımı okumuyorum. Yazdığımı o kadar beğendiğimi de söyleyemem.

Yazmadan önce bir birikim oluyor, tabi bunu yazıya dökmeden önce nasıl bir yol izliyorsun?

Tabi yazmadan önce bir planım, bir yol haritam oluyor. Ona uyarak devam ediyorum.

Yazarken kendinizi dış dünyadan tamamen soyutluyorsunuz o zaman?

Mecburen. Başka türlü olmuyor. Bambaşka bir şey yaparken birden oturup kurduğunuz dünyayı yazmaya başlayamazsınız. En azından ben yapamam. Şekil olsun ya da trip olsun diye değil; ama bir dünyanın içine girmeyince onu başarmak zor.

Tanınır olmanın ya da meşhur olmanın getirdiği zorluklar olmalı. Sürekli göz önünde olmak sizi sıkıyor mu?

Hayır, ben mutluyum halimden. Hem oyunculuk yapıp hem de tanınıyor olmaktan sıkılıyorum demek bana pek tutarlı ve samimi gelmiyor. Oyunculuk yapınca tanınırsınız. Eğer tanınmıyorsanız projelerde oynamıyorsunuz demektir.

Diyarbakır’a ilişkin bir projeniz var mı? Sonuç da kültürel birikimi yoğun bir kenttir. Kültürel ve sosyal yapısı da çok renkli ve içinde farklılıkları barındırmaktadır. Ama batıda bu yapısının fazla tanındığı da söylenemez. Bunu görünür kılma açısından böyle bir projeniz var mı?

Benim ürettiğim böyle bir proje yok. Kendimi böyle bir misyon adamı olarak da görmüyorum. Böyle bir şeyin altına girmek de büyük bir şey. Bana gelene kadar da yapacak çok daha donanımlı, çok daha yaşı büyük insanlar var.

Okuyucularınız genelde gençler?

Aslında skala değişiyor. Daha yetişkinler de var. Yazdıklarım on beş yaşın altındakiler için pek uygun değil.

‘Arkadaşım Bir Deli’ ismini neden seçtiniz?

Hisleriyle konuşan bir kitap. Ben ve ben konuşuyoruz. Kendi kendine konuşma hali bütün kitap. Bu sebeple.

Kitabınızın ikincisi de çıktı, devamı var mı?

Devamı olacak. Üçleme olacak. Böyle final yapmayı düşünüyorum.

Öykülere de bir yönelme olabilir mi?

Her şey olabilir. Bir hedef koyup da sınırlama yapmak istemiyorum. Öncelikle ilk planım; kitabımın üçüncüsünü çıkarmak. Sonrasına bakacağım. Hislerim beni nereye götürürse.

Çünkü bu coğrafya da edebiyatın birçok türüne kaynaklık edecek konu zenginliği fazlasıyla var. Bir tarafta trajediler yaşanırken diğer taraftan da kara mizahlar… Yazımınızı sadece böyle monolog türünde değil de;  yaşanan bu insan öykülerini yazmak daha farklı ilgi alanı oluşturmaz mı?

Olabilir. Her şey olabilir. Bir hedef koyup kendimi sınırlamıyorum. İçimden neyin çıkabileceğine inanırsam, onun üzerine çalışma yapacağım.

Leman ablayı biraz anlatır mısın?

Leman Fırtına sevgili babaannem. Çocukluğumuzda beraber yaşadım. Hem babaanneydi hem de arkadaştı. Yoldaştı. Ömrünün sonuna kadar da direnen bir kadın olarak yaşadı. Ömrünün sonuna kadar bize son derece yoğun sevgi göstererek yaşadı. O yüzden özlüyorum onu.

En son cenazesinde onunla ilgili metni okurken neler hissettin?

Babaannemin anmalarında, ya da cenaze dönemi, babaannemi herkes kadar sahipleniyoruz. Çünkü gerçekten çok fazla evladı gibi olan insan var. Onu; ablası, annesi, yoldaşı olarak gören çoktur. Kalabalık bir insan topluluğu var. O yüzden mezarın başında okuduğum metni de, bir devrimci ağbimiz babaannem için yazmıştı. Aile adına da benim okumamı istemişlerdi. Çok duygulu bir metindi. Bu kadar geniş bir aileye sahip olmak çok güzel.

Gençlere tavsiyen var mı? Neler önerirsin onlara?

Araştırmalarını.

Neleri?

İnanmadan önce araştırmalarını tavsiye ederim. Onlara dikte edilen, gerçek diye sunulan durumların; iç yüzünü araştırmalarını ve kendi fikirlerini oluşturmalarını.

Yani okumalarını?

Mutlaka.

Kitap okumanın insan üzerinde nasıl bir etkisi oluyor? İnsanı nasıl değiştiriyor. Dönüştürüyor? Gençlerin hep kitap okumasını tavsiye ediyoruz, okuyunca onlara nasıl bir hayat sunacak ya da onlara nasıl yardımcı olacak?

Her şeyden önce bu topraklarda zor ve stresli bir hayat yaşıyoruz. Kitap bir kere o stresli o hayattan bizi uzaklaştırıyor. Yazarın dünyasıyla sizin yazardan ne anladığınız arasında başka bir dünyanın içinde kalıyorsunuz. Bu her şeyden önce rehabilite ediyor. Bu kesinlikle psikolojik olarak iyi geliyor. Yani entelektüel bir karşılık olarak söylemiyorum. Psikolojik olarak tedavi edici bir yanı var bence. Rahatlatıyor. Dolayısıyla bu hayatın hızlı dönen bir çarkı var ve o durumda da birçok şeyi düşünmeyi, farkına varmayı unutuyoruz. Kitap bize mola verdiriyor. Hayatın çarkıyla ilgili bir mola verdiriyor. O zaman da; dur bir düşün derler ya, durup düşünecek bir alanı açıyor kitap bize.

Aynı zamanda bir amaç oluşturuyor. Bir dünya kurduruyor. Okumazsan boş ve amaçsız bir yaşam seni bekliyor?

1509201110.jpg

Durup analiz etme alanı açıyor okumak.

Okuma alışkanlığı zayıflıyor. Kitaptan uzaklaşma söz konusu. Bilgisayar, tablet, akıllı telefonlar çıktı. Yeni teknolojilere daha fazla eğilim gösteriyor. Tüketme eğilimi fazla. Kitap hızlı tüketilmiyor çünkü.

Şimdiye kadar oynadığınız dizilerde kendini ifade ettiğin bir rol oldu mu?

Kiralık aşk dizisinde oynadığım İso karakteri hem mahalleli, hem de dostlarıyla dostluğa çok önem veren bir karakter ve de Beşiktaşlı bir karakter. Bu açılardan bana benziyor.

 Gelecekte oynamak istediğiniz, kendimi bulacağım diye düşündüğünüz bir karakter var mı?

Normalin dışında, olanın dışında bir karakter. Mesala seri katil ya da akıl hastasını canlandırmak isterim.

Niye böyle bir karakter?

Oynaması zevkli olur gibi geliyor, bu yüzden.

Son olarak Diyarbakır Tigris Gazetesi okuyucularına ve Diyarbakır’daki genç okuyucularına ne söylemek istersiniz?

İnsanlarla empati kurmayı unutmamak çok önemli. Çünkü hemen öfkelenmek çok kolay.  Ama bir durup düşünüp empati kurmak, kendimizi karşımızdaki insanın yerine koymak bir çok sorunu başlamadan çözer. Herkese huzur ve barış dolu bir Türkiye diliyorum.

Sanat ve edebiyat hayatınızda başarılar diliyor, zaman ayırdığınız için teşekkür ediyoruz.

Yayın hayatınızda başarılar.

 

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.