Kürt partiler tek gündemle toplanmalı

Kürt partiler tek gündemle toplanmalı
ÖSP Genel Başkanı Sinan Çiftyürek, erken seçimde Kürt partilerin tutumunu ve AK Parti MHP ittifakının bölgedeki muhafazakâr Kürt seçmenin tercihine etkileri üzerine önemli tespitlerde bulundu.

Özgürlük ve Sosyalizm Partisi (ÖSP) Genel Başkanı Sinan Çiftyürek, erken seçim, OHAL ve seçim ittifaklarını değerlendirdi.  

‘Korkuların yönlendirdiği ittifak’

Erken seçim tarihi ve hükümeti erken seçime yönelten süreçleri siz nasıl değerlendirirsiniz?

Bizim ÖSP olarak değerlendirmemiz şudur; bir Cumhur ittifakı oluşmuştu ve biz bu ittifakı, korkuların yönlendirdiği bir ittifak olarak tanımlamıştık. Neydi bu korkular; birincisi Bahçeli ile Erdoğan’ın hem partilerine hem de kendilerine dönük korkuları vardı. İkincisi ise devletin bekası olarak ifade edilen ve özellikle de Güney Kürdistan ve Rojava’daki gelişmelerden hareketle, ‘eyvah, etrafımız Kürdistan’la çevriliyor’ tehdidi üzerinden bir korkusuyla oluşturulan bir ittifak var.

‘Korkuların yönlendirdiği baskın bir seçim’

Korkuların yönlendirdiği ittifak bugün korkuların yönlendirdiği baskın bir seçime yöneldi. Baskın seçimde ise hakeza AKP ve MHP’nin ortak korkuları hem de her partinin ayrı ayrı korkuları, hesapları var. Ortak hesaplar açısından öne çıkan sorun yine Kürt ve Kürdistan meselesinde hem dışarıda bir tehdit algısı var ve bu algının büyümesini istemiyorlar. Bu nedenle de biran evvel bir seçim yapmak istediler. Diğer bir ortak korkuları ya da hesapları ise muhalif partilerin toparlanmasının önüne geçmektir. MHP açısından İYİ Parti ön plandaydı, AKP açısından da CHP ve HDP ön plandaydı. Tabir yerindeyse muhalefetin gafil avlanması hesabıyla hareket edildi.

sinan-ciftyurek-(1).jpg

‘MHP’nin fazla bir şekilde erimesi AKP’nin de işine gelmiyordu’

Her iki partinin özgün hesapları açısından ise MHP cephesinde öne çıkan bu partiye ve özellikle de lideri Bahçeli’ye ilişkin son yıllarda kamuoyunda, siyaset kadrolarında, yazarçizerlerde, kanaat önderlerinde bu partinin fazlasıyla AKP’nin yedek lastiği haline geldiği izlenimi vardı. Bahçeli ve MHP bu algıyla 2019 Kasım’ına gitmek istemedi, çünkü bu durum parti tabanında erimeye yol açıyordu. Bahçeli’nin tam da bu erimeyi durdurmak için bir erken seçime ihtiyacı vardı. Üstelik erken seçim önerisini de bir algı operasyonu ile Bahçeli’ye yaptırdılar. Yani, toplumda oluşan Bahçeli AKP’nin yedek lastiğidir, Erdoğan he dediğini Bahçeli’ye yaptırıyor algısını tersine çevirebilmek için erken seçim konusunda Bahçeli’ye görev verildi. Yani, Erdoğan Bahçeli’yi değil, Bahçeli Erdoğan’ı yönlendiriyor ve yarım sat içinde de Erdoğan’ı ikna etti vb. Burada da bana göre ikisinin de ortak bir hesabı vardı.  Çünkü MHP’nin fazla bir şekilde erimesi AKP’nin de işine gelmiyordu. Yani, erken seçim kararı önceden alınmıştı ve malumun ilanı da Bahçeli üzerinden yapıldı.

‘Ekonomik kriz çarşıyı, pazarı, mutfağı kasıp kavurmadan erken seçime gitmek istediler’

AKP cephesinde ise öne çıkan birden fazla korku var. Birincisi ekonomik bir krizin kapıda olmasıdır. Türkiye’nin en büyük sermaye gruplarından Doğuş Grup ya da Ülker, Yıldız Holding’in borç çevirme operasyonunu başaramamaları ve yapılandırma istemeleridir. Yani, bu sermaye grupları borçlarını çeviremedikleri için devletin devreye girmesini istediler. Bunun yanında inşaat şirketleri peş peşe iflas beyanlarında bulundular. Devlet ise yükselen döviz borcunu kesmiyor, durduramıyor. Şuan için erken seçim kararı dövizdeki yükselişi kısmen durdursa da bu geçici bir durumdur, dövizdeki yükseliş devam edecektir. İç ve dış ticaret dengesi itibariyle veriler bunu göstermektedir. Tüm bu gidişatı tersine çevirebilmek için şeker fabrikalarını satışa çıkardılar, yetmedi devlet demiryollarını, yetmedi THY… Yani, kamuya ait olan ne varsa onları da satılığa çıkardılar. Bunlarla da dövizdeki yükselişin önünü alamıyorlar ve dolayısıyla ekonomik kriz yarın öbür gün çarşıyı, pazarı, mutfağı kasıp kavurmadan erken seçime gitmek istediler.

‘Türkiye’nin Suriye sahasındaki sınırlılığı…’

İkincisi Afrin meselesi önemlidir. “Afrin zaferi” hezimete dönüşmeden erken seçim kararı aldılar. Hezimetteki kastım şudur; birincisi Cumhurbaşkanı ısrarla dile getirdi, bugün Afrin yarın Menbiç, Kobani, Telabyad, Kamışlo ve Şengal. Bunların tümünü temizleyeceğiz dediler. Ama bizim gördüğümüz, algıladığımız, okuduğumuz kadarıyla Türkiye’nin Suriye’deki operasyon sınırı Afrin olarak belirlendi ve daha ileri gidemeyeceği söylendi. Burada ilk tepki de Rusya’dan geldi ve Türkiye’nin Afrin’i Suriye hükümetine devretmesi gerektiği ifade edildi. Eğer kimyasal silah nedeniyle bir Suriye basıncı olmasaydı bizim kanaatimiz odur ki, Rusya’nın Türkiye’ye Afrin’den çıkın basıncı artacaktı. Dolayısıyla Türkiye’nin Suriye sahasındaki sınırlılığı netleşmeden seçim meydanlarında “Afrin Fatihi” propagandası yapılmak istendi.

‘Yerel seçimlerde Cumhur ittifakı çatırdayabilirdi’

Son bir nokta ise aynı zamanda yerel seçimlerin öncesine alınan bir genel seçimde olası yerel seçim riskleri de bertaraf edilmiş oldu. Çünkü yerel seçim sonrasında Cumhur ittifakının yara alama ihtimali vardı. Yerel seçimlerde Cumhur ittifakı çatırdayabilirdi. Çünkü hesaplar yerellerde farklılaşabilirdi.

‘Bütün Kürdistani partilerle görüşmeli’

Yerel seçim kararı alındı ve partiler açısından seçim çalışmalarının startı verildi. Siz PSK olarak gerek Kürt partilerin kendi aralarındaki ittifaka gerekse de Cumhur ittifakının karşısında oluşacak bir Hayır ittifakına ilişkin neler söylemek istersiniz?

Kısa bir süre önce partimizin bir çağrısı oldu ve çağrımız üç noktada somutlaştı. Birincisi zaman kaybetmeden 24 Aralık 2017’de gerçekleşen ve 120 kişilik geniş toplantıda seçilen 20 kişilik bir komisyon acilen toplanmalı. Bütün Kürdistani partilerle görüşmeli. İkincisi tek gündemle toplanılarak bu baskın seçim karşısında Kürdistani partilerin nasıl bir tutum alacağı üzerine konuşulmalı. Üçüncüsü ise Türkiye demokrasi güçleri, ilerici güçleriyle bir demokrasi cephesi düşünülmeli. Dolayısıyla bu dar dar zamanda bütün bu çağrılar acilen pratikleşmeli.

‘OHAL’in kaldırılması için AB’nin de bir basıncı vardı’

OHAL koşulları altında sağlıklı bir seçim çalışması yürütebilecek misiniz?

Değil tabii ki, zaten seçimlerin öne alınması ve OHAL koşulları altında yapılması maksatlıdır. Çünkü OHAL’i 2019 Kasım’ına kadar sürdüremeyeceklerdi. Bununla ilgili Avrupa Birliği Müktesebatının, AB Parlamentosunun OHAL üzerine aldığı bir karar ve yayınladığı ağır bir rapor var. Yani, OHAL’in kaldırılması için AB’nin de bir basıncı vardı. Bunun dışında seçimlerle ilgili 26 maddelik çıkarılan yasayı da dikkate alırsak, bu seçim gerçekten de özgür bir seçim olmayacaktır. Ama tarih daima uzun vadede güçlü olanın değil haklı olanın yanında olacaktır.

‘Kürdistan’daki muhafazakâr seçmeni etkileyecektir’

AK Parti MHP ittifakının bölgedeki muhafazakâr Kürt seçmende nasıl bir etkiye neden olur?

İki önemli gelişmenin seçimlere yansımasının olacağını düşünüyoruz. Birincisi Bağımsızlık referandumuna karşı İran ve Türkiye’nin almış olduğu ortak tutumdur. Bir kutsal ittifak gerçekleştirdiler ve garip bir durum oluştu, yeni bir sömürgecilik türü gelişti. İran Irak’ta devreye girdi, Türkiye ise Suriye’de devreye girdi. Yani, karşılıklı olarak İran ve Türkiye birbirini desteklediler. Kürt halkı ise bunu not etti. Şunu gördük biz; Kobani’de Kürt halkı dört parçada birlikte sevindi, birlikte ağladı. 25 Eylül Bağımsızlık referandumunda da Diyarbakır halkı Hewler halkı kadar ayağa kalktı. Kerkük yıkıma uğradığında ise Diyarbakır halkı da Hewler halkı kadar ağladı. Hakeza Afrin meselesinde Kürt halkı, siyasi partilerimizden bir adım önce olarak partiler üstü ve parçalar üstü bir tutum sergiledi. Buradan şunu kast ediyorum; Güney Kürdistan’a ilişkin, Afrin’e ilişkin AKP’nin izlediği politika Kürdistan’daki muhafazakâr seçmeni etkileyecektir. MHP ile ittifakı hakeza etkileyecektir. Tam da o nedenle fısıltı gazetesi el altından “Cumhurbaşkanı Kürt dostudur” diyerek zaten gündemlerinde bir çözüm olduğunu ve gündeme getireceklerini söylerlerse şaşırmayın ama gerçek bu değil.

‘Cumhur ittifakı hezimetle sonuçlanacak’

Seçimlerle ilgili bir tahmininiz var mı?

Bizim kanaatimiz Cumhur ittifakının yüzde 50+1’i bulamayacağıdır. Bu seçimler Cumhur ittifakının hezimetiyle sonuçlanacaktır.

 

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.