NACİ SAPAN

NACİ SAPAN

Kürtler- Türkiye-Mezhep savaşı

Kürtler- Türkiye-Mezhep savaşı

Ortadoğu coğrafyasında yüzyıllar boyu yaşayıp mezhep savaşlarının tarafı olmamak son derece stratejik bir durum olmakla birlikte insani yanıyla da önemli. Böyle değerlendirdiğimizde; Türkiye’nin ve Kürtlerin Ortadoğu coğrafyasındaki duruşlarının nasıl olduğunu konuşmamız gerekiyor. Kimlik savaşı ve inkâr politikası dışında değerlendirdiğimizde; mezhep çatışmalarında taraf olmamaları tek ortak nokta olarak karşımıza çıkıyor.

Emperyal güçler tarafından dört devlet arasında dörde bölünmüş topraklarda yaşamaya mecbur edilmiş Kürtlerin kavgası; kimlik ve var olmak kavgasıydı.  Kürtler kendilerine ait bu coğrafyalarda, birlikte yaşadıkları halklar, dinler, mezheplerle sıradan bir kavganın, mezhep içerikli bir kavganın içinde hiç olmadılar.

 

Kürtler; Ezidiler, Türkmenler, Asuriler, Araplar, Türkler, Ermeniler, Süryaniler, Keldaniler, Farslar, Azerilerle din üzerinden, bunun yanı sıra bugün savaşına tanıklık ettiğimiz Sünni, Şii gibi ayırımların içine hiçbir şekilde girmeyerek, verdiği kimlik savaşına gölge düşürmedi. Bu tarz ve tavır, Kürtlerin bugünkü koşullarda Ortadoğu’da tek güvenilir halk olma özelliğine katkı sunmaktadır. 

Osmanlı’dan Türkiye Cumhuriyeti Devletine ve bugüne uzanan süreçte Ortadoğu’da yaşananları, dönemsel olarak yükselen ve alçalan politikaları incelediğimizde, Türkiye’nin yaşanan mezhep kavgalarının tarafı olmadığını görüyoruz. Türkiye’nin, komşuları İran, Irak, Suriye’de yıllarca üstü kapalı yürütülen mezhep kavgalarında taraf olmamasının önemli nedenlerinden biri Kürtler olmuştur.

Taraf olmak istemiş midir, istememiş midir?

Daha farklı ve geniş platformda tartışılması gereken bu sorunun cevabı aslında kendi içindedir.

Şöyle de değerlendirmek mümkün; Türkiye bugünkü gibi mezhep çatışmalarında taraf olmuş olsa, komşu ülkelerle Kürtler konusunda yürüttüğü ‘Ortak kontrol mekanizmasını’ veya politikasını elden kaçırmış olabilirdi!

Tarafsızlığı belki de bu nedenden dolayıydı.

 

Gerçekçi olmak gerekirse;

Bugün, bu kontrolün elden kaçmak üzere olduğunu söylemek mümkün.

 İran, Irak ve Suriye’de Kürtlerle ilgili politikaların bundan sonraki süreçte uzlaşma ve diyalog yöntemlerinin uygulanarak hayata geçirilmesi daha ehven bir durum olarak karşımıza çıkıyor.

 

Türkiye’de Kürtlerin haklarından kaynaklı sorunlarının çözümü konusunda atılmış/atılacak olan adımların mezhep kavgalarının ve çatışmaların dışında,  dünyadaki çağdaş örnekleri dikkate alınarak çözümünün süratle gündemleştirilmesi gerekiyor.

 

IŞİD-EL-KAİDE-El-NUSRA-HİZBULLAH gibi unsurların devreye girmek için uğraş ve çaba gösterdiği bu dönemi onlar dâhil olmadan değerlendirmek herkesin yararına bir durum olacaktır.

 

 

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
NACİ SAPAN Arşivi
SON YAZILAR