Lice katliamı davasının gerekçeli kararı açıklandı

Lice katliamı davasının gerekçeli kararı açıklandı
Diyarbakır'ın Lice ilçesinde 1993 yılında, dönemin Jandarma Bölge Komutanı Tuğgeneral Bahtiyar Aydın ile birlikte 16 kişinin hayatını kaybettiği  ve 7 Aralık 20118 tarihinde beraatla sonuçlanan Lice olayları davasının gerekçesi açıklandı.

Tigris Haber- Diyarbakır'ın Lice ilçesinde 22 Ekim 1993'te 16 kişinin öldürüldüğü katliamın, beraatla sonuçlanan davanın gerekçeli kararı açıklandı.

7 Aralık 2018'de görülen davanın tek sanığı Diyarbakır Jandarma Alay Komutanı emekli Albay Eşref Hatipoğlu'nun beraatıyla sonuçlanmıştı. İzmir 1'inci Ağır Ceza Mahkemesi’nin açıkladığı gerekçeli kararında, olay günü Tuğgeneral Bahtiyar Aydın ve Uzman Çavuş Yüksel Bayar olmak üzere 16 kişinin ölümü, çok sayıda kişi yaralanması, sayısız ev, iş yerlerinin zarar görmüş olmasının, askerlerin eylemi olarak kabul edilmesinin mümkün olmadığı belirtildi.

'İddialar somut delile dayanmıyor,duyum, söylenti'

Kararın gerekçesinde, olayın mağdurlarının ve bir kısım tanığın, olay sırasında şehit olan Bölge Jandarma Komutanı Bahtiyar Aydın'ın halkla diyalogdan yana, uzlaşmacı bir tutum içerisinde olduğu, bu sebeple ordu içinde bulunan bir grup tarafından ve dava dosyasının sanığı olan Albay Hatipoğlu tarafından sevilmediği, istenmediği, aralarının iyi olmadığı ve bu nedenle öldürülmüş olabileceği yolundaki açıklamalarına ilişkin ise "Bu iddiaların somut bir delile dayanmadığı, başkalarından duyum, söylenti şeklinde aktarıldığı , özellikle sanık Tünay Yanardağ'ın Bahtiyar Aydın'a yönelik husumetinin bir dönem birlikte çalıştıkları okuldaki anlaşmazlıklardan kaynaklanan bir husumet olduğu yönündeki iddianın böyle bir olaya gerekçe olarak kabulünün mümkün olmadığı" değerlendirmesine yer verildi.

'Olayda 39 ayrı silah kullanılmış'

Kararda ayrıca, Lice'yi yakıp yıkan bu derece büyük bir olaya, çok sayıda PKK'linin katılması gerektiği, çok sayıda PKK'linin katılacağı böyle bir eylem sırasında hiçbir örgüt mensubunun öldürülmemiş olmasının mümkün olmayacağı, bu sebeple olayın senaryo olduğu ve olayın PKK tarafından gerçekleştirilmediği savlarının da "Olaydan sonra ele geçirilen boş kovanlar, silahlar ve bunlardan birisinin yine olayın meydana geldiği bölgede başka bir eylemde kullanılan silahlardan olması, ekspertiz raporuna göre; olayda tespit edilebilen 39 ayrı silahın kullanılmış olması, olayda önceden planını, hazırlığını yapıp komando bölüğünün operasyon için araziye çıktığı gün önceden şehir merkezine gelip yerleştikleri ev, cami gibi yerlerden ateş eden, saldıran tarafın teröristler olması, jandarma ve polisin teröristlerin saldırmasından sonra karşılık vermesi, saldırı kararını veren teröristlerin saldırıdan önce can kaybı yaşamayacak şekilde mevzilenmeleri ve sonrasında ateş etmeleri ve amaçlarına ulaştıktan ya da ulaşamadan kaybedeceklerini anlayınca destekçilerinin de yardımı ile ilçeyi terk etmelerinin mümkün olması, hatta ölü ve yaralılarını da yanlarında götürmelerinin örgütün genel uygulaması olup bu olayda da aynı şeyi yapmaları sebepleriyle olayda hiç terörist öldürülmemiş olmasının da ilçeye teröristlerin saldırmadığı ve hiç bir şey yokken üstelik komando bölüğünü operasyona gönderdiği bir günde askerler tarafından gerçekleştirildiğinin delili olarak kabul edilmesinin mümkün olmadığı, olay günü teröristlerin yoğun saldırısı üzerine çıkan çatışmada en üst rütbeli asker olan Jand. Bölge Kom. Tuğgeneral Bahtiyar Aydın'ın askerleri sevk ve idare ettiği sırada teröristlerce vurulup yaralanması, ardından şehit olmasından sonra en yüksek rütbeli asker olan sanık Eşref Hatipoğlu'nun yasalar gereği emir ve komutayı ele alıp askerleri sevk ve idare ettiği, sevk ve idaresi sırasında kanunsuz bir emir vermediği, bizzat kendisinin de kanunsuz bir eylemde bulunmadığı" gerekçesiyle kabul görmeyeceği anlatıldı.

'Kesin delil elde edilemediğinden...'

Kararda ayrıca "Kovuşturma aşamasında yazılan müzekkerelerle kimlikleri tespit edilebilen ve tanık olarak beyanı alınan tanıklar ve tutanaklar düzenleyen çok sayıdaki asker ve polis ile tanıkların, teröristlerin saldırıda bulunduğunu beyan ve tutanakları ile doğruladıkları, iddianamedeki suçlamaların somut delillere değil varsayımlara dayandığı, maddi deliller karşısında soyut iddia ve beyanlara itibar edilemeyeceği hususları hep birlikte değerlendirildiğinde, sanık Eşref Hatipoğlu'nun üzerine atılı suçları işlediği hususunda mahkumiyetlerini gerektirir, yeterli ve her türlü şüpheden uzak kesin delil elde edilemediğinden sanık Eşref Hatipoğlu'nun üzerine atılı suçlardan ayrı ayrı beraatine, sanık Tünay Yanardağ'ın kovuşturma aşamasında ölmesi sebebiyle hakkındaki davanın düşürülmesine karar vermek gerekmiştir" denildi.

 

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.