Oral’dan 10 Ocak mesajı: Gazeteciler serbest bırakılsın

Oral’dan 10 Ocak mesajı: Gazeteciler serbest bırakılsın
Türkiye Gazeteciler Sendikası Diyarbakır temsilcisi Mahmut Oral, 10 Ocak Çalışan Gazeteciler Günü nedeniyle hazırladığı gözlem raporunu açıkladı.

 

TGS bölge temsilcisi Mahmut Oral, 10 Ocak Çalışan Gazeteciler Günü nedeniyle bir açıklama yaptı. Sendika binasında yapılan basın açıklamasına kentte görev yapan ulusal ve yerel gazetelerin muhabirleri destek verdi.

Gazetecilere yönelik hak ihlalleri ve gözlem raporunu açıklayan Mahmut Oral, “Bilindiği gibi 10 Ocak, 1961-1971 arasında “Çalışan gazeteciler bayramı” adıyla kutlanmış; 1971 yılındaki askeri darbe sonrasında, gazetecilerin bazı haklarının tırpanlanması hatta geri alınması üzerine kutlama gününün adı, ” 10 Ocak Çalışan gazeteciler günü” olarak değiştirilmiştir.

Gazetecilere bayram olarak armağan edilen 10 Ocak Çalışan Gazeteciler Günü, Türkiye Gazeteciler Sendikası olarak bizim için mücadele günüdür. Cezaevlerinde 145 gazeteci varken işsizlik oranı yüzde 30’larda seyrediyorken, sendikalaşma oranı yüzde 5 bandında iken, gazetecilerin neredeyse tamamı güvenceli ve toplu sözleşmeli çalışmıyorken, gazetecilerin meslek ve dayanışma örgütü TGS olarak kimse, bizden 10 Ocak Çalışan Gazeteciler Günü’nü bir bayram olarak kutlamamızı beklemesin. Gazeteciler, çalıştıkları işyerlerinde birkaç kişinin işini birden yapmak zorunda kalıyor. Ağır çalışma koşullarına karşın, alınan ücretler, günden güne eriyor, gazeteciler yoksullaşıyor. Bu tablo ortada iken bizim için 10 Ocak, ancak tüm meslektaşlarımız özgür kalıncaya, sendikalı oluncaya ve güvenceli çalışmaya başladıkları zaman bayram olacaktır.

2017 karanlık yıllar olarak tarihe geçecek

2016 ve 2017 yılları Türkiye’de basın özgürlüğü bakımından karanlık yıllar olarak tarihe geçmiştir. Sadece 20 Temmuz 2016-31 Aralık 2016 tarihleri arasında toplam 178 medya kuruluşu kapatılmıştır. Bu kuruluşlar arasında gazeteler, televizyonlar, radyolar, haber ajansları, internet haber siteleri, yayın evleri, kültür sanat dergileri, yerel gazeteler, yerel, televizyon kanalları, yerel radyolar, çocuk televizyon kanalları, tematik yayınlar yer almaktadır. Kapatmalar, sadece KHK’ler ile sınırlı kalmamış, daha sonra RTÜK kararlarıyla da bir dizi televizyon kapatılmış ya da Irak Kürdistanı merkezli yayınlar yapan kimi Kürt kanalları (Rudaw, Waar, K24) gibi Türksat uydusundan çıkarılmıştır. 2017 yılında da yayınlanan KHK’ler ile yine bir dizi basın yayın kuruluşunun kapatılmasına karar verilmiştir. Bu bağlamda kapatılan yayın sayısa en az 35’tir. Bu durum da keza işsiz gazeteciler ordusuna yeni bireylerin katılmasına neden olmuştur.

KHK’ler sonucu on binler işsiz kaldı

Kapatılan basın yayın organlarının halkın haber alma hakkı dışında kalan en önemli olumsuz sonucu hiç kuşkusuz yarattığı işsizlik dalgasıdır. Türkiye’de basın yayın kuruluşlarındaki en büyük işsizlik dalgası, ilan edilen bu KHK’ler sonrasında basın yayın kuruluşlarının kapatılmasıyla gerçekleşmiştir. En iyimser tahmine göre, KHK’ler sonucunda basın yayın kuruluşlarında çalışıp da işsiz kalanların sayısı, 10 binin üzerindedir. Türkiye basın özgürlüğü bakımından da 2016 ve 2017 yıllarında çok kötü bir görünüm sergilemiştir. Birçok uluslararası meslek ya da gözlemci örgütünün verilerine göre, Türkiye basın özgürlüğü bakımından en alt sıralarda yer almıştır. Bu tablonun sorumlusu olan hükümet ise durumu düzeltmek yerine, uluslararası kurumların açıkladığı endekslerin, batı merkezli endeksler olması nedeniyle sorunlu olduğu eleştirisini getirmiş, adeta batıyı basın özgürlüğüne değer verdikleri için suçlamıştır.

Türkiye Gazeteciler Sendikası (TGS) verilerine göre şu anda Türkiye’de cezaevlerinde en az 145 gazeteci ve medya çalışanı bulunmaktadır. Bu rakamla Türkiye dünya üzerindeki bir çok ülkeye geride bırakmıştır. Gazeteciler üzerinde ayrıca gözaltı tedbirleri de sürekli uygulanan bir yöntemdir. Hemen her gün ülkenin bir yerinde bir ya da birden çok gazetecinin gözaltına alındığı haberleri alınmaktadır. Gözaltına alınan gazetecilerin daha çok bölge kentlerinde görev yapan gazeteciler olduğu dikkati çeken bir başka noktadır.

Gazetecilerin görevlerine yerine getirdikleri sırada yaptıkları saha çalışmaları, bölgede kimi zaman dilimlerinde büyük riskleri barındırmaktadır. Özellikle sokağa çıkma yasakları ve paralelinde yürütülen operasyonlar sırasında, gazeteciler büyük risk altında görev yapmışlardır. Birçok gazeteci, bu zaman dilimi içerisinde güvenlik güçlerinin uyguladığı göz yaşartıcı gaz, basınçlı su, kovalamaca, plastik mermi, gözaltı, kelepçe, silahlı tehdit, küfür, hakaret, yere yatırma, coplama, kaba dayak, tekme, yerde sürükleme gibi şiddet türlerine maruz kalmıştır.

Bunun yanı sıra kitlesel gösteriler ya da karşıt görüşlerin çatışması sırasında da gazeteciler, benzeri şiddet türleriyle mustariptir. Gazeteciler zaman zaman siyasi angajmanla gösteri yapan toplulukların de hedefi olmaktadır. Bu tür gösteriler sırasında birçok arkadaşımız, kitle tarafından şiddete maruz bırakılmış, kimi gazeteciler bıçaklanmış, kimileri de linçe maruz kalmıştır.

Gazetecilerin ve medya çalışanlarının karşı karşıya kaldıkları bu baskıların üstesinden gelmelerinin en önemli aracı örgütlenmeleridir. Günümüzde gazeteciliğin altın kuralı olan 5N1K’a, sendikalı olmak da eklenmiş, bu kural artık “5N1K1S” olarak anılmaya başlanmıştır. Gazeteciler artık nerede, nasıl, neden, ne zaman, neyin, kimin haberini yaparsa yapsın, sendikanın gücünü de yanıla almalıdır. Haberin gücü haberci ile, habercinin gücü de sendikasıyla çoğalır. Sendikasız çalışmak; haklarından mahrum olmak, anayasa va yasalara aykırı koşullarla çalışmak, keyfi uygulamalara maruz kalmak demektir. Demokratik ülkelerde tüm gazeteciler sendika üyesidir. Bu bağlamda, patron ve Hükümet baskılarına karşı koymak, özlük hakları, stajyer sömürüsünün son bulması için, tüm meslektaşlarımızı TGS’ye üye olmaya davet ediyoruz.

Gazetecilik için cendere gibi geçen 2016 ve 2017’den sonra 2018 yılının bu ilk günlerinde, ülkemizde demokratik iklimin yeniden yerleşmesi için, öncelikle hayatın her alanına müdahale etme aracı haline gelen OHAL rejimine son verilmesini, ceza evinde bulunan 145 meslektaşımızın serbest bırakılmasını, medya kuruluşları ve gazeteciler üzerinde Demokrasinin kılıcı gibi sallanan yasal düzenlemelerin demokratikleştirilmesini, gazeteciler hakkında açılan davaların düşürülmesini, iktidarın korku salma aracı haline gelen gazetecilere dönük gözaltı ve tutuklama furyalarına son verilmesini talep ediyoruz.

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.