Özbudun: Irkçı saldırılar sadece Kürtlerle sınırlı kalmaz

Özbudun: Irkçı saldırılar sadece Kürtlerle sınırlı kalmaz
Akademisyen Sibel Özbudun, Kürtlere dönük ırkçı saldırılara ilişkin değerlendirmelerde bulundu

ANKARA -  Ülkede Kürt kimliği ile yaşamak isteyenlere dönük saldırganlığın yeni olmadığını, etnik-merkezci söylemlerin cumhuriyet öncesine dayandığını belirterek, Kürtlerin 1990'lı yıllardan itibaren başlattıkları kalkışmanın, milliyetçiliğin en diplere bastırılmış, en derinlerde yatan paranoyasının su yüzüne vurmasını tetiklediğini söyledi.

Türkiye'de, Kürtlere dönük artan ırkçı söylem ve saldırılara her gün bir yenisi ekleniyor. Çok sayıda yurttaş saldırılar sonucu yaşamını yitirirken, kimi yurttaşlar ise yerlerinden göç etmek zorunda kalıyor. Irkçı söylemlere ilişkin değerlendirmelerde bulunan Akademisyen Antropolog Sibel Özbudun, ülkede Kürt kimlikleriyle yaşamak isteyen ve bunu ihsas (ima etme) ve ifade eden Kürtlere yönelik saldırganlığın, yeni bir şey olmadığını belirterek, dahası saldırıların salt Kürtlere yönelik bir durum olmadığını da ifade etti. Özbudun, "Kökü, 'Kurucu Baba'ların 'Bu ülkenin aslî unsuru Türklerdir, diğer anasır (ögeler) ancak Türklere kölelik etmek için vardır' söylemlerine dayanan bu etnik merkezcilik, Kürdün olduğu gibi Ermeni'nin, Rum'un, Yahudi'nin, Roman'ın, zamanı gelir Laz'ın, Çerkes'in, Boşnak'ın, Alevî'nin üzerine boşanır zincirlerinden" dedi.

'Etnik-ırkçı söylemler cumhuriyet öncesine dayanır'

Meselenin başlangıçta coğrafyayı, asıl olarakta sermayeyi Türkleştirmek olduğuna işaret eden Özbudun, ülke topraklarında etnik-merkezci söylemlerin tarihinin cumhuriyet öncesine dayandığına vurgu yaparak, Kürtlerin 1990'lı yıllardan itibaren başlattıkları kalkışmanın, milliyetçiliğin nicedir en diplere bastırılmış, en derinlerde yatan paranoyasının suyüzüne vurmasını tetiklediğini söyledi. Dinin, milliyetçiliğin ve erkek egemenliğinin, egemenlerin, yöneticilerin, halkın kendisini homojen bir kitle olarak algılamasını sağlayabilmek için başvurduğu en yalın ve kaba söylem olduğunu vurgulayan Özbudun, özellikle alt ve orta sınıfların kendilerini iktisadi veya siyasi risk altında hissettikleri zaman ırkçılık söylemlerinin patlak vererek öfkeyi tetiklediğini söyledi. 
Özbudun, Kürtçe konuşan, Kürtçe türkü söyleyen ya da Kürtlüğünü şu ya da bu biçimde açık edenlerin milliyetçi-ırkçı saldırıların hedefi olmasının, AKP iktidarını "demokrat, liberal, açılımcı" bulanların dışında, şaşırtıcı olmadığını söyledi. AKP iktidarının hiç de "demokrat, liberal, açılımcı, vb." olmadığını kaydeden Özbudun, tam tersine, Marx'ın "Tarihi üreten kötü yanıdır" aforizmasını doğrularcasına, toplumun en sıradan, en milliyetçi-muhafazakâr, en eril merkezci, en ötekileştirici vasatından türediğini ifade etti.

'Evdeki hesap çarşıya uymadı'
AKP'in açılım adı altında Kürtlere seçmeli Kürtçe ders, Kürtçe TV, yer isimlerinin iadesi gibi "lütuflarda" bulunmaya çalıştığını belirterek, "AKP'nin beklentisi Kürtlerin bu 'lütuf'ları sevinç ve minnetle kabullenip, AKP'ye tam destek sağlamalarıydı. Böylece, AKP toplumun kronikleşmiş bir yarasını 'çözüm'e kavuşturmuş olacaktı. Ancak evdeki hesap çarşıya uymadı. Kürtlerin AKP'nin kendilerine 'bahşettikleri'yle yetinmediğini, kendi gündemlerini izlediklerini görmek, AKP için acı bir düşkırıklığı oldu. Kuzey-Batı yani Türkiye Kürdistanı'nda Kürt partisinin etkisini kıramayacağını anlamak da öyle" diye konuştu. Kürtleri de, AKP karşısında "hayırhah" bir tutum beklememeye çağıran ve saldırıların bu konuda uyarıcı olmasını umduğunu dile getiren Özbudun, "Nihayetinde kimsenin kimseyi ötekileştirmediği, aşağılamadığı, vurup-kırmadığı kardeşlik coğrafyası, milliyetçilikten ya da dincilikten nemalanmayan mülksüzlerin, Kürt ve Türk emekçilerin özgür iradesi ve mücadelesiyle biçimlenebilecektir" diye konuştu. 

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.