PAK Genel Başkanı: “PKK ateşkes ilan ederse devlet ofsayda düşer”

PAK Genel Başkanı:  “PKK ateşkes ilan ederse devlet ofsayda düşer”
Merkezi Diyarbakır’da bulunan Kürdistan Özgürlük Partisi (PAK) Genel Başkanı Mustafa Özçelik, bölgede yaşanan çatışma ve yasaklara ilişkin çok önemli açıklamalarda bulundu.

Türkiye’de Kürt sorunu, bölgede Kürdistan sorunun olduğunu belirten Özçelik, “İstanbul’daki bir Kürtün gözüyle bakarsak Kürt sorunu, Diyarbakır’daki Kürtün gözüyle bakarsak bir Kürdistan sorunudur. Bu ayrımı koymak gerekiyor” dedi.

Cizre’de yaşanan olaylara da değinen Özçelik, “Cizre’de 30 değil 300 katliam da yapsa devlet bir başarı elde edemez. Devletin şuan izlediği siyaset çözümsüzlük siyasetidir. Devlet, çatışmalardan bir şey kazanamayacağını görmeli” dedi.

Tigris Haber Gazetesi olarak, merkezi Diyarbakır’da bulanan Kürdistan Özgürlük Partisi (PAK) Genel Başkanı Mustafa Özçelik ile Türkiye’de ve bölgede yaşanan gelişmelere ilişkin konuştuk. Bölgede yaşanan çatışmalar, sokağa çıkma yasakları, Kürt partilerinin ortak hareket etme girişimi, Rojava’da yaşanan gelişmeler,  öz yönetim kararı, PYD’nin Cenevre’ye çağrılmaması başta olmak üzere birçok konu hakkında önemli tespitlerde bulunan Özçelik röportajının tamamı bugün ve yarın Tigris Haber Gazetesinde olacak.

“PAK, siyaseten birbirine yakın düşünen ama dağınık, bölük pörçük birçok grubun var olduğu tespitinden yola çıkarak kurulmuş bir partidir”

Partiya Azadiya Kürdistan / Kürdistan Özgürlük Partisi 18 Ekim 2014 yılında Diyarbakır’da yaptığı kuruluş kongresiyle varlığını ilan etmiştir. PAK’ın kuruluşundan önce 1,5 yıla yakın bir dönem kuruluş hazırlık sürecini yaşadık.  Partinin kurucularının önemli bir kısmı yıllardır, 30, 40,50 yıl Kürt siyasetinin içinde yer alan, güçleri oranında Kürt sorunun çözümü için çaba harcayan, mücadele eden kadrolardır. PAK, siyaseten birbirine yakın düşünen ama dağınık, bölük pörçük birçok grubun var olduğu tespitinden yola çıkarak kurulmuş bir partidir. Ve bu dağınık, bölük pörçük yapının Kürt siyaseti açısından bir lüks olduğunu düşündük. PAK, siyasetin ana parametrelerinde, Kürt / Kürdistan sorununun çözümünde, mücadele ve örgütlenme tarzında, Kürdistan’ın diğer parçalarına bakış açısında, genel olarak örgüt içi demokrasiye, özgürlüğe bakışta aynı düşünen kişi, grup ve oluşumların aynı partide birleşmesi anlayışının bir ürünüdür.

“PAK kendisini, Kürdistan’da en geniş toplumsal kesimlerin açık, legal kitle partisi olarak ifade eder”

PAK, programında da açıkça belirttiği gibi, kendisini bir etnisite, din, mezhep, sınıf, kişi, grup partisi olarak ifade etmez. PAK kendisini, Kürdistan’da en geniş toplumsal kesimlerin açık, legal kitle partisi olarak ifade eder. Programatik olarak da Kürdistan diye bir ülke olduğunu, Kürt milletinin varlığını, bu temelde Kürtlerin kendi geleceklerini belirleme haklarını ve özgürlük temelinde Kürtlerin devletleşme hakkını programımızda ifade ettik. Devletleşmeyi de federal, konfederal ve bağımsız devlet seçeneklerinden herhangi birinin sürece ve koşullara göre gündemleştirilmesi olarak ifade ettik. Bugün Türkiye ve Kuzey Kürdistan’ın eşit ortaklığını içeren federal bir çözümün olabileceğini söylüyoruz. Kürt sorununun çözümüne genel siyasal bakışımızın yanı sıra güncel, acil talepler etrafında da bir program oluşturduk. Kürtler bugün hala kabul edilmiyor, düşünce ve örgütlenme özgürlükleri kabul edilmiyor, anadilde eğitim hakkı kabul edilmiyor, Kürtlerin, Kürdistan’ın varlığı kabul edilmiyor. Kürdistan’da binlerce insan cezaevlerinde, binlercesi yurtdışında sürgünde, binlercesi dağdadır. Bütün bu sorunların çözümü için güncel, acil taleplerimizi içeren ikili bir program hazırlayarak çalışmalarımızı başlattık. Kürdistan Özgürlük Partisi her şeyden önce kendisini meşru bir Kürdistan partisi olarak ifade ediyor. PAK bir etnisite partisi değildir, sadece Kürtlerin partisi değiliz, Kürdistan coğrafyasında yaşayan bütün halkların partisiyiz ve kendimizi Kürdistani bir parti olarak ifade ediyoruz.

“Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının partimize yaptığı ihtarda ırkçılık yapmakla suçlandık”

PAK her şeyden önce meşru bir partidir ve 19 Kasım’da da İçişleri bakanlığına yasal parti başvurumuzu yaptık. Türkiye partiler yasasında parti kurmak izne tabi değildir. En az 30 kişinin kendi kimlik bilgileri, parti programı ve parti tüzüğü ile İç işleri Bakanlığına bildirimde bulunması yeterlidir. İç işleri Bakanlığından evrak alındı belgesi alınmasından itibaren siz bir yasal partisiniz. Ve PAK olarak bize bu alındı belgesi İç işleri Bakanlığı tarafından 24 gün sonra verildi. İçişleri Bakanlığından aldığımız alındı belgesiyle yasal bir parti olduk ancak Şubat 2015’te Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı, partimizin adı başta olmak üzere birçok konuda bize ihtarda bulundu. Hatta bu ihtarda çok ilginç bir tespit vardı,  ‘Siz Türk milleti dışında başka bir millet ve dilden bahsettiğiniz için ırkçılık yapıyorsunuz’ denildi. Yani Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının partimize yaptığı ihtarda ırkçılık yapmakla suçlandık. Bu çok ağır ithamlar karşısında biz partimizin hukukçularıyla bir araya gelerek değerlendirmede bulunduk ve bu ithamlara yanıt verdik. Birincisi biz bir milletin, bir ülkenin özgürlük mücadelesini üstlenen bir partiyiz. İkincisi, sözünü ettiğiniz, Kürtler, Kürdistan, Kürdistan Özgürlük Partisinin mutfakta kendisinin oluşturduğu bir şey değildir, bunlar reel ve tarihsel gerçeklerdir. Üçüncüsü, Anayasanın 90. Maddesinin hükmüdür. Anayasanın 90. Maddesine göre Avrupa hukuku ile Türkiye hukuku karşı karşıya geldiğinde Avrupa hukuku geçerlidir. Avrupa hukuku da şiddete başvurmayan her türlü siyasal fikrin partileşebileceğini güvenceler. Söz konusu ihtara yanıt olarak bu üç hususta itirazlarımızı yaparak programımızı olduğu gibi yeniden yolladık. Bir yıldır yasal bir parti olarak faaliyetlerimizi sürdürüyor ve şubelerimizi açıyoruz. Tabii ki, biz bu partiyi kurarken bu tür sorunlarla karşı karşıya kalacağımızı biliyorduk. Ama bugün Kürdistan adıyla bir partiyi Türkiye partiler sistemi içerisine koyduk ve Kürdistan Özgürlük Partisini yasallaştırdık. Kürdistan ismini, Kürdistan milletinin varlığını, Kürdistan’ın devletleşme ve özgürlük hakkını savunan bir partiyi kurduk. Biz herhangi bir şiddete başvurmadan, siyasal, sivil, demokratik yollarla bu meselenin çözümünü önüne koyan bir partiyiz.

Şuana kadar PAK olarak, Diyarbakır, Mardin, Batman, Muş, Van, Siverek, Kozluk, İstanbul, Ankara, İzmir‘de teşkilatlarımız var. Geçen yıl Van’da 5 bin kişiyle açık alanda Van kalesi önünde Newroz yaptık.

“Türkiye’de Kürt sorunu, Kürdistan’da Kürdistan sorunu”

Kürdistani bir parti olarak Kürtlerin olduğu her yerde çalışma yapmayı önümüze hedef olarak koyuyoruz. Programatik olarak iki farklı tespitte bulunuyoruz, diyoruz ki bir Kürt sorunu var bir de Kürdistan sorunu var. Kürt sorunu Türkiye coğrafyasında yaşayan Kürtlerin özgürlük, demokrasi, eşitlik, adalet sorunudur. Belli yerlerde kültürel özerklik sorunudur, belli yerlerde, Avrupa yerel yönetimlere özerklik şartı kapsamında kendi kendini yönetebilme sorunudur. Ama iki ülke tespit ediyoruz; Türkiye ve Kürdistan. Türkiye’de Kürt sorunu, Kürdistan’da Kürdistan sorunu. İstanbul’daki bir Kürtün gözüyle bakarsak, Kürt sorunu, özgürlük, demokrasi, eşitlik ve bazı kolektif haklar sorunudur. Ama Diyarbakır’daki Kürtün gözüyle bakarsak bir Kürdistan sorunudur. Bu ayrımı koymak gerekiyor. Ve Kürtlerde yüz yıldır bu tartışma var. Eskiden Osmanlılık ekseninde vardı bugün Türkiyelilik ekseninde var. Kürdistanı yok sayan, Kürt milletinin millet olarak varlığını yok sayan siyaset, Osmanlı döneminde de Cumhuriyet döneminde de sürekli olarak var olagelmiştir. 70’li yıllarda Kürtler Türkiye sol hareketiyle bu meseleyi çok tartıştılar ve ayrı Kürdistan örgütleri oluştu.

“PAK, özgürlükçü, demokrat Kürdistani bir partidir”

PAK, özgürlükçü, demokrat Kürdistani bir partidir.  PAK’ın ilk günden beri bir sloganı var; siyaseten ve düşünsel olarak birbirine yakın olanlar birleşsin diyoruz. Birleşemeyecek olanlar ise, ortak eksenlerde ittifak yapsınlar. İttifak yapamayanlar ise, diyalog ve dayanışma içinde olsunlar. Bunu da yapamayanlar ise, birbirine düşmanlık yapmasınlar. Biz PAK olarak bu eksende bir siyaset yürütüyoruz ve hemen hemen Kürdistan’da siyaset yapan bütün partilerle ilişkimiz var. HDP ile de diyaloglarımız var, HDP’yi bütün etkinliklerimize davet ediyoruz.  HDP 7 Haziran öncesi PAK’a seçim ittifakı teklifi getirmişti ama biz üç nedenden dolayı o çalışmaya katılmadık. Birincisi, HDP ortak vatan, demokratik cumhuriyet, demokratik ulus ekseninde bir seçim çalışması yapıyordu ve bütün bunlar PAK’ın programatik bakışıyla uyuşmuyordu. İkincisi, üç beş parlamenter için siyasal kimliğimizi ezdirmek istemedik. Üçüncüsü, yeni bir partiydik ve böyle bir süreçte bir seçim ittifakına girmek istemedik.

“PAK olarak seçim sürecinde tekçi, şoven partilere oy yok dedik”

PAK olarak seçim sürecinde tekçi, şoven partilere oy yok dedik. Kürt ve Kürdistan sorununu kabul etmeyen, Kürdistan’a statüyü, Kürt milletinin varlığını, demokratik hak ve özgürlüklerini programına koymayan ve seçimlerde bunu savunamayanlara da oy yok dedik. Ama önümüzdeki yerel seçimlere parti olarak hazırlanıyoruz ve kendimize siyaseten yakın bulduklarımızla bir seçim ittifakına da açığız.

“Sivil itaatsizlik temelinde bir mücadele bugün bizim için daha makuldür”

Temmuz’da çatışmalar başlayınca biz PAK olarak konferans yaptığımız 6 parti ve artı HAK PAR ve PDK/T ‘ye çağrı yaptık, gelin görüşelim ve savaşa karşı tutum alalım dedik. Bizim ikili bir yaklaşımımız var. Birincisi Türk devletine seslenerek,  90 yıldır izlenen bu siyasetin anlamsız olduğunu, ölme ve öldürmeyle, yıkımla Kürt meselesinin ne durdurulabileceğini ve çözülebileceğini söyleyeceğiz. PKK’ye de şuanda Kürtlerin Kuzey Kürdistan’da geldiği siyasal, sivil, demokratik, diplomatik düzey ve kazanımlar itibariyle şehir içi çatışmaların Kürtlere zarar verdiğini, hatta şu an çatışmanın silahlı mücadelenin Kürtlere bir yararının olmadığını söylüyoruz. Ve biz 6 parti olarak konferansa bu eksenle başladık. Biz PKK’ye çatışmalara son verin diyoruz. Şuanda 100 belediyeyi, onlarca parlamenteri, yüzlerce televizyonu, yüzlerce sivil örgütü yönetebilecek durumdaysan, çatışmak senin yararına değildir. Devlet seni çatışmaya zorlasa bile senin çatışmaman lazım. Sivil itaatsizlik temelinde bir mücadele bugün bizim için daha makuldür. Bizim çıkış zeminimiz bu ve bugün 6 parti olarak bir girişimde bulunduk. HAK PAR VE PDK/T henüz bu girişime katılmadılar. Elbette ki bu konuda DTK ile de görüştük. Kürt partileriyle diyalog anlamında bu tür görüşmelere açık olduğumuzu ifade ediyoruz. İlla ki öyle yüksek siyasi talepler etrafında bir araya gelemezsek de güncel birçok konuda bir araya gelebiliyorsak gelmeliyiz. İttifak yapamazsak dahi diyalog içinde olalım diyoruz.

“Kürtler olarak anayasal teminata kavuşmuş hiçbir hakkımız yok”

PAK’ın kuruluşunun kendisi bir sivil itaatsizlik eylemidir. HDP Newroz’da 1 milyon insanı alanlara toplayabilecek güçtedir. Peki, sormak lazım, HDP parlamentoda yapılan milletvekili yeminine neden itirazda bulunmuyor. Burada hendek kazılacağına bu andın değişmesi için Diyarbakır’da 1 milyon insanın toplanması daha anlamlıdır. Parlamento’da yemin edildikten sonra dahi yeminin değişmesi için önerge verilebilir. Bizim bugün Kürtler olarak anayasal teminata kavuşmuş hiçbir hakkımız yok. Anadilde eğitim için öncelikle 100 belediyenin kendisi 100 okul açsın, yasağı fiilen kırsın, hakkı var çünkü. Çatışmanın olmadığı ortamda HDP’nin kendisi bile oyunu 3’e 5’e katladı. Belediye sende, imkânlar sende her şey sende, Kürt olarak örgütlenebiliyorsun. Peki, neden savaşılıyor, neden savaş şehirlere kaydırılıyor? 

“Sen devletsin, biri silahlı yığınak yapıyor neden göz yumuyorsun?”

Devlet 2013’ten beri çatışmalarla ilgili hazırlıklar içerisinde. Başbakan Davutoğlu şunu söylüyor; ‘Biz 2013 yılı Kasımından beri 12 tane kritik ilçe belirledik.’ Yine çözüm süreci devam ederken Başbakan Davutoğlu şunu söylüyor; ‘Çözüm süreci görüşmeleri devam ederken PKK şehirlere silahlı yığınak yapıyor.’ Sen devletsin, biri silahlı yığınak yapıyor neden göz yumuyorsun? Oslo görüşmelerinde Türk devletinin temsilcisi PKK temsilcisine diyor ki, ‘Biz biliyoruz siz şehirlere silah yığıyorsunuz.’ Bir devlet şehirlere silah yığıldığını biliyor ama karışmıyor, bu ne demek, yoksa işine mi geliyor? Onun işine gelen şey senin işine gelmez, bunu görmen lazım.

“HDP’nin özyönetim anlayışıyla hendeklerin arkasındakilerin özyönetim anlayışı aynı değil”

Bütün bunlar aslında Kürtlerin siyasallaşmasını, Kürtlerin örgütlenmesini, Kürtlerin parlamentoda, belediyelerde büyümesinin hazmedilememesinin belirtileridir. Devlet seni çatışmaya sürüklese bile senin bu şeye girmemen lazım. Kitlesel sivil eylemlere devlet saldırabilir, ama senin hendek kazarak, barikat kurarak saldırılara zemin hazırlaman onun işine gelir. Şuan Silopi, Silvan, Nusaybin, Cizre, Sur darmadağın, yüz binlerce insan yerlerini terk etti. Bu Kürtlerin çıkarına değil,bunu çok net söyleyeyim. Özyönetim deniliyor, şimdi DTK bir kongre yaptı ve 14 madde ilan ettiler. Nedir bu 14 madde, aslında Avrupa yerel yönetimlere özerklik şartıdır. Türkiye’nin Avrupa yerel yönetimler özerklik şartına koyduğu şerhler var bunlar kaldırılır ve bu sorun çözülür. Bunun için hendeklere, barikatlara gerek yok, bu şerhler sivil eylemlerle, diplomasiyle, demokratik mücadeleyle kaldırılır. Ayrıca HDP’nin özyönetim anlayışıyla barikatların, hendeklerin arkasındakilerin özyönetim anlayışı aynı değil. HDP Avrupa yerel yönetimlere özerklik şartı kapsamında bir özyönetim istiyor, hendeklerin arkasındakiler kurtarılmış özgür alanlar diyor. Her şey bir yana HDP özyönetim diyorsa, hendek ve barikatları savunuyorsa bunu neden bütün belediyelerinde istemiyor, neden sadece sınırlı sayıda belediyede özyönetim diyor. Zaten halkın bu sürece aktif destek vermediği de açıktır.

 

PAK Genel Başkanı Mustafa Özçelik ile bölgedeki sorunlar ve PAK’ın bu sorunların çözümüne ilişkin değerlendirmelerini içeren röportajın son bölümünde, devletin Kürt sorununa yaklaşımından yeni çözüm sürecine, PKK’nin tek taraflı şiddeti durdurmasından Kürt siyasetindeki tek sesliliğe, Kürt partilerinin birlikte hareket etmesinin gerekliliğinden PYD’nin Cenevre’ye çağrılmamasına, sivil itaatsizlik eylemlerine yaklaşımdan Sur mağdurlarıyla dayanışmaya birçok konu yer alıyor. Röportajın devamı yarın Tigris Haber Gazetesinde.

Haber:Ali ABBAS YILMAZ-ÖZEL

Etiketler :
HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.