Serhatlı: Şeyh Sait ve arkadaşlarıının mezar yerlerini gösteren haritayı gördüm

Serhatlı: Şeyh Sait ve arkadaşlarıının  mezar yerlerini gösteren haritayı gördüm
Serhatlı: Şeyh Sait ve arkadaşlarıının mezar yerlerini gösteren haritayı gördüm

Bölgede yaşanan önemli olaylara ilişkin araştırmalar yapan Kerem Serhatlı, 1925 yılında idam edilen Şeyh Sait ve arkadaşlarının mezar yerleri başta olmak üzere birçok konuda önemli açıklamalarda bulundu.

Tigris Haber gazetesi olarak, Kürt tarihi üzerine araştırmalar yapan Kerem Serhatlı ile Tarih yolculuğuna başlıyoruz. Çocukluğundan bu yana tarihi konular üzerine büyük ilgisi olan ve medrese eğitimi almış olan Kerem Serhatlı, Türkçe’nin dışında  Arapça, Farsça, Kürtçe, Osmanlıca ve orta düzeyde de İngilizce bilmektedir.

Her hafta bir gün gazetemizde bölge tarihi üzerine yazıları yayınlanacak olan Serhatlı, Bölge tarihi üzerine çarpıcı bilgi ve belgelere sahip bir araştırmacı olarak Kürt tarihine karınca kararınca ışık tutma iddiasında.

Bu haftaki kısa röportajımızda Şeyh Sait ve 46 arkadaşının mezar yerlerine ait bir haritayı gördüğünü, söz konusu bu harita ile bölgede ölçüm yaparak mezar yerlerini tespit ettiğini ifade eden Serhatlı,  bu haritaya ilişkin, “1928 yılında Vakıflar Bölge Müdürlüğüne bağlı teknik elemanı, haritacısı tarafından çizilmiş bir haritadır” dedi.

 

Şeyh Sait ve arkadaşlarının idamından 3 yıl sonra çizilen haritaya göre mezar yerleri hakkında bilgi sahibi olduğunu belirten Serhatlı, “Ben o dönem o haritayı inceledim ve haritaya göre de bölgede gidip ölçüm yaptım. Eski hastane var, tabii ki, hastaneye giden yol haritada küçüktür, şuan o yol fiili olarak daha da büyütülmüştür. Haritalarda teknik olarak sabit noktalar gösterilir. Bu haritadaki sabit nokta ise Sur’du. Ben o gün Sur’dan itibaren ölçüm yaptım. Şuan orada çalışmayan bir hastane var. Hastanenin bir kısmı içine girebilir ya da girmeyebilir. Hastanenin oradan başlayan mezarlık Kolorduya kadar uzanıyor” diye konuştu.

Kürt tarihi üzerine araştırma yapan Kerem Serhatlı ile yaptığımız röportajın satır başları ve Serhatlı’nın kendi ağzından kısa biyografisi şöyle:

Kerem Sehatlı…

 “1946 yılında Van’ın Erciş İlçesine bağlı Zêvik ( Ortayayla) köyünde doğdum. İlkokulu Erciş, Ortaokulu Van, Liseyi ise Diyarbakır İmam hatip Lisesinde okudum. Muhasebe ve İşletme bölümünü ise, Dicle Üniversitesi Meslek Yüksek Okulunda okudum. Siirt ve Hatay’da öğrenci yurt müdürlüğü yaptım. 1979’da Diyarbakır Vakıflar Bölge Müdür muavinliğine atandım. 1980’den 1990’a kadar Vakıflar Bölge Müdürü olarak Diyarbakır’da görev yaptım.

“Güncelliğini yitirmiş eski kayıtları imha ettim”

12 Eylül’ü Diyarbakır’da geçirdim. 12 Eylül’den sonraydı ve o zamanki genel müdürümüz Galip Yiğitgüden bir General’di. Genel müdürlüğümüzden bir yazı geldi ve o yazıda denildi ki, ‘eski yazıları, evrakları yakın.’Ben arşive indim ve Vakıflar Bölge Müdürlüğündeki bütün arşivi taradım. İşe yarayan bütün evrakları ayırdım ve muhasebe kayıtları, memur maaşları kayıtları vs… güncelliğini yitirmiş eski kayıtları imha ettim.

“Şeyh Sait ve arkadaşlarının mezar yerlerini gösterir haritayı gördüm”

Arşiv’deki evrakları taradığım sırada bir harita buldum. Bulduğum harita bir mezar yeri haritasıydı ve teknik açıdan o kadar özenle çizilmiş bir harita idi ki,  her mezarın iki mezar taşı dahi harita üzerinde çizilmişti. Ve bu mezar yeri haritası ölçekli, eski adıyla mikyaslı olarak çizilmişti. Ben merak ettim bu haritayı. Vakıflar kanunu 8.maddesine göre, hayrat nevinde olan yerler kimin mülküne geçse de sonrasında geri alınabilirler. Bu konuda herhangi bir zaman aşımı da söz konusu değildir. Bu mezar yerlerinin Vakıflara geri verilmesi için yasal işlem başlatacaktım ve iade başvurusu için de bu harita çok önemliydi. 1925’ta Şeyh Sait ve 46 arkadaşıyla beraber ve onlardan önce ve onlardan sonra idam edilenlerin ki, haklarında idam kararı verilenlerin sayısı 660 kişidir, bunların da 432’si idam edilmiş, diğerleri hakkında ise zamanla af çıkmıştır. Ben şu an idam edilen Şeyh Sait ve 46 arkadaşının mezar yerlerini biliyorum.  Vakıflar Bölge Müdürlüğü arşivinde gördüğüm ölçekli harita, idam edilen Şeyh Sait ve arkadaşlarının mezar yerlerini gösterir haritaydı.

“Ben o gün Sur’dan itibaren ölçüm yaptım”

Ben o dönem o haritayı inceledim ve haritaya göre de bölgede gidip ölçüm yaptım. Bu eski hastane var, tabii ki, hastaneye giden yol haritada küçüktür, şuan o yol fiili olarak daha da büyütülmüştür. Haritalarda teknik olarak sabit noktalar gösterilir. Bu haritadaki sabit nokta ise Sur’du. Ben o gün Sur’dan itibaren ölçüm yaptım. Şuan orada çalışmayan bir hastane var. Hastanenin bir kısmı içine girebilir ya da girmeyebilir. Hastanenin oradan başlayan mezarlık Kolorduya kadar uzanıyor. Bu harita 1928 yılında Vakıflar Bölge Müdürlüğüne bağlı teknik elemanı, haritacısı tarafından çizilmiş bir haritadır. Mezarlıklar ve camiler 1935’e kadar Vakıflar Genel Müdürlüğüne aitti. O zaman Diyanet işleri yoktu, sonradan 633sayılı Diyanet işleri kanunu çıktı. O zamana kadar mezarlıklara, camilere, hanlara, hayratlara vs…  ait bütün evraklar Vakıflar Genel Müdürlüğü arşivindeydi.

“Şuanda elimde Eyyübiler ait vakıfnameler vardır”

Benim tarihe merakım çocukluğumdan beri var. Benim Medrese tahsilim de var. Ben birçok hususu da medreseye borçluyum bunun da burada özellikle altını çizmek isterim. Eskiden beri Kürt tarihi üzerine bir merakım vardı. Ve elime geçen bütün tarihi belgeleri biriktiriyordum. Vakıflar Bölge Müdürlüğüne girince bütün arşivleri araştırdım. Şuanda elimde Eyyübiler ait vakıfnameler vardır. Eyyübü dönemine ait vakıfname dediğimiz el yazma vakıf tüzüğü vardır. Bunları köylerden kendim bulup bir araya getirdi. Bunlar Vakıflar Genel Müdürlüğü ya da Bölge Müdürlüğü arşivinde yoktu. Belki şuan genel müdürlük arşivinde dahi olmayabilir çünkü bölgemizde medreselerin vakıfları devlete değil, medreseye ait olduğu için resmi kayıtları bulunmamaktadır. Halk arasında vakfediliyordu. Ben halktan bu belgeleri topladım.

“İlk vakıf, 1048’de Erzurum’un Pasinler ilçesinde Melle Halil tarafından kurulmuştur”

 Şunu da söylemekte yarar görüyorum 1980’den sonra Vakıflar Genel Müdürlüğü tarafından kabul edilen bir karardır; o zaman kadar Aralık’ın ilk haftası Vakıf Haftası olarak kutlanıyordu. Şuanda ise Mayıs’ın ilk haftası Vakıf Haftası olarak kutlanıyor. Bu değişikliğin sebebi nedir? Şu an bulunduğumuz coğrafya’da Türkiye’de ilk vakıf 1048 yılında kurulmuştur.  İlk vakıf, 1048’de Erzurum’un Pasinler ilçesinde Melle Halil tarafından kurulmuştur. Bu tarihte Selçuklular yoktu, o zaman bu bölge kimin egemenliğindeydi, Mervanilerin egemenliğindeydi ve o dönem Mervanilerin dönemiydi. İkinci Vakfiye 1521 tarihlidir ve o da Harput ta’dır. Şuan Elazığ dediğimiz Harput bölgesinde Melle Ahmedi Bezirci Medresesine vakfedilen arazilerdir.

“Bir yerde bir halk yaşıyorsa o halkın kültürü, örf adetleri de vardır”

Bütün Vakıfnamelerde şartlar vardır ve Medreseye, fakirlere, yolculara tahsis edilen gelirin miktarı burada belirtilmektedir. Ve bu vakıfname Kürtçe yazılıydı ve o yıllarda Kürt kültürü yazılı kayıtlarda bulunmaktadır. Yani bir yerde bir halk yaşıyorsa o halkın kültürü, örf adetleri de vardır.  

“Bugün halk arasında Melik Ahmet denen kişi aslında Mirek Ahmet’tir”

Diyarbakır’ın tarihini ki, Diyarbakırlıların çoğu bu tarihi bilmez, gün ışığına çıkarmak istiyorum. Diyarbakırlılara soruyorum Fatih Paşa kimdir diye, Kimi Mehmet Fatih Paşa diyor, kimi ise bilmiyor.  Osmanlıda Cumhuriyete kadar bu bölgeye tayin edilen birçok paşa vardır. İskender Paşa, Ali Paşa, Hüsrev Paşa, Mehmet Paşa var. Mesela bugün Melik Ahmet Paşa deniyor ama bu Melik Ahmet değil Mirek Ahmet’tir. Mirek Ahmet Diyarbakır’da Mir’lik yapan bir Kürt Beyi’dir. Bugün halk arasında Melik Ahmet denen kişi aslında Mirek Ahmet’tir. İşte istiyorum ki, bu tarihi gerçekler aydınlığa çıksın. Halkımız, gençlerimiz kendi kültürünü, tarihini bilsinler. Diyarbakır ve İlçelerine bağlı yerleşim yerlerinin eski isimleri nelerdir, bunlar bilinsin istiyorum. Kürtçe, Ermenice, Asurice hangi dilden olursa olsun bu bölgenin asıl isimlerini açığa çıkaralım. Bu bizim için bir eksiklik değil, kültürel bir zenginliktir.

 

Ali Abbas Yılmaz / ÖZEL HABER

Etiketler :
HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.