Şahin DOĞAN

Şahin DOĞAN

TEMMUZUN SICAKLIĞINDA SERİNLEMEK (2)

TEMMUZUN SICAKLIĞINDA SERİNLEMEK (2)

                                  

Her halkın tarihinde kendisine örnek alacağı kişilikler vardır. Yaşamlarıyla, kişilikleriyle, anlayışlarıyla, eylemleriyle bir döneme damgasını vuran bu kahramanlar sonraki kuşaklar tarafından anılarda sürekli yaşatılır, abideleştirilir. Halklar ulusal kişiliklerini, kimliklerini şekillendirirken bu kahramanların özelliklerini kendilerine örnek alırlar. Bu kahramanlar oynadıkları rollerin büyüklüğünden dolayı ünleri çoğu kez ulusal sınırları aşarak dünya halklarının sempatisini de kazanırlar. 

            Halkların, sınıfların kurtuluşuna ışık tutan, insanlığın ilerlemesine katkı sunan emek ve halk kahramanları örnek kişiliklerdir. Ardılları minnettarlığını, onların üslendikleri görevleri, bıraktıkları yerden devralarak; daha da ilerleterek gösterirler. Yaşamları, kişilikleri, eylemleri ve oynadıkları roller açısından yeni insanın temsilcileri olurlar.

            12 Eylül’ün halkın, devrimcilerin, demokratların üzerinde bir kasırga gibi estiği, yaman yıllardır. Yer Diyarbakır zindanıdır. Yiğidin harman olması misali, ateşle sınavın yapıldığı bir arenadır. Burada kavga çırılçıplaktır. Zulmün sınır tanımadığı; devrimcilerin de bütün direncini, gücünü ve yeteneğini, insanlık adına ne varsa tüm değerleri ayaklandırdığı, her şeyin ak ile kara gibi ayan beyan olduğu bir alandır. Burada gerçekler hiçbir şeyin onu muğlâklaştıramayacağı kadar yalındır.

            Bir hışım gibi çöker karanlık zindanın üzerine. İşkence yeterli gelmez, yaşananları dillendirmeye. Vahşet sarar dört bir yanı. Çığlıklar kalas seslerine karışır. Teslimiyet bir ölü toprağı gibi örtülür tutsakların üzerine. İnsanlık onuru ayaklar altındadır. Tutsaklara yönelim amansızdır. Teslimiyet yetmez, peşinden ihanet dayatılır. Direnmek ve teslim olmak, başka seçeneği olmayan ikilem. Direnişin başını çekmek her babayiğidin harcı değildir. Ateşten bu gömleği ancak içlerinde en cesaretlileri, en inanmışları öncelikle giyebilir. Tarihin bireye rolünü dayattığı andır. Böylesi dönemlerde zulme karşı tavır geliştirmek sıradan bir iş değildir. Olağanüstü koşullarda yol göstermek, gecenin karanlığında yolunu kaybedene ışık olmak,  sıra dışı kişilik özelliklerine sahip olmayı gerektirir.

Bu tarihle hesaplaşma anıdır. Tarihe not düşmek kolay değildir.  Ölüm pahasına, son nefesine kadar direnmektir, kanının son damlasını bile, özgürlük ağacına yaşam suyu ederek, gelecek özgür yaşamın muştucusu yapmak ve zindanın karanlık duvarlarını parçalayarak umudu yeşertmektir.

            Halkın yüreğinin bir parçası, umudu, geleceği, düşü zindanaydı. Burada boğulmak istenen halkın sesiydi. Bu ses Mazlum ve Dörtlerin eylemiyle ilk kıvılcıma dönüşür, fakat İlahlar kurban istemeye devam eder. Yanıt 14 Temmuz direnişçilerinden gelir. Ölümü yenmeye and içenler, tarihin kendilerine dayattığı zorunluluğun bilincine varmışlardı. Tarih yazıcıları bu direnişe kayıt düşeceklerdi.

Yüzlerce yıldır Kürt halkının gözyaşı olup durmadan akan Dicle ve Fırat artık özgürlüğün muştusunu taşır okyanuslara. Başarmışlardır. Altı kişiyle de olsa dikmişlerdir burçlara zaferin bayrağını. Bastil’le ele geçirilmiştir. Selam salarlar Ağrı’ya Cudi’ye.

(Devamı yarın)

             

 

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Şahin DOĞAN Arşivi
SON YAZILAR