Toprak damlı evde zorlu yaşam

Toprak damlı evde zorlu yaşam
Eşinin verilen "müebbet hapis" cezasının ardından Hanım Tanrıverdi 22 yıldır tüm maddi imkansızlıklara rağmen 3 çocuğuyla birlikte hayata tutunuyor.

Diyarbakır'ın Bismil ilçesinde yaşayan ve eşi Ramazan Tanrıverdi'nin 22 yıl önce "Örgüte yardım ve yataklık" ile "Silahlı örgüt üyesi olmak" iddiasıyla tutuklanması sonrası 3 çocuğu ile birlikte yapayalnız kalan 47 yaşındaki Hanım Tanrıverdi, tüm zorluklara rağmen yaşam mücadelesi vermeye devam ediyor.

Eşi Ramazan Tanrıverdi'nin 22 yıl önce Bismil'de çarşı merkezinde özel harekat timleri tarafından gözaltına alındığını ve 22 gün boyunca kendisinden haber alamadığını söyleyen Tanrıverdi, "Onun öldürüldüğünü düşünüyordum. Sonradan öğrendik ki eşim 22 gün boyunca 7 arkadaşı ile birlikte Diyarbakır'da Çevik Kuvvet Müdürlüğü'nde işkence görmüş. Daha sonrada eşim 'PKK'ye yardım yataklık' ve 'Örgüte üye olma' suçlaması ile müebbet hapse çarptırıldı. Ve o günden sonra 3 çocuğum ile birlikte bu 2 odalı toprak evde hayatın bütün zorluklarına göğüs germeye başladık. Yıllardır her kış geldiğinde geceleri yağmur ve kar evimizin içine girecek diye uyuyamadım. Çocuklarım küçük yaşlarda oldukları için evin geçimini ben yapmak zorunda kaldım. Önceleri pamuk tarlalarında sabah 6'dan akşam 7'ye kadar çalışıyordum. Daha sonra kendi emeklerimle tütün ektim. Ama tek başıma olduğum için yapamıyordum. Tarlayı sularken su kanalları taşıyordu. Kadın halimle bu işleri yapmak zorunda kalıyordum. Şu an ise Bismil'in çıkışında bulunan bir pamuk fabrikasında yüzlerce insana yemek yapıyorum. Ayda 800 TL maaş alıyorum. Ancak bu para Rize L Tipi Kapalı Cezaevi'nde bulunan eşimin ziyaretine gitmeme bile yetmiyor" dedi. 


'Çocuklarımı okutamadım'

Eşi tutuklandığında en büyük oğlunun daha 7 yaşında olduğunu belirten Tanrıverdi, yoksulluk ve çaresizlik nedeniyle 3 çocuğunu okutamadığını ifade etti. Eşi tutuklandığı için çocuklarının da devlete tepkili olduğunu ve bu nedenle okula gitme gibi bir taleplerinin olmadığını söyleyen Tanrıverdi, "Eğer 22 yıl önce devlet eşimi alıp götürmeseydi, biz de rahat bir yaşam sürebilirdik. Türkiye'nin batısında yaşayan aileler bizim yaşadıklarımızı yaşıyor mu? Bunu çok merak ediyorum. En büyük oğlumu evlendirdiğimde Adalet Bakanlığı ve cezaevine dilekçe yazdım. Eşimin 2 saatliğine de olsa oğlunun düğününe gelmesini istedim. Ama bize bu zulmü yapan devlet bir kez daha zulmederek buna izin vermedi" diye konuştu.

'Çalıştığım için akrabalarımdan dayak yedim'

Hem kadın olmak hem de fakir olmanın vermiş olduğu büyük acıları geride bıraktığını dile getiren Tanrıverdi, yaşadıklarına ilişkin şunları söyledi: "Evlendiğimde gençtim. Şu an 47 yaşındayım. O zaman akrabalarım kadın olduğum için çalışmamı istemediler. Ama ben çalışmak zorundaydım. Çünkü çocuklarımın aç kalmalarını kötü alışkanlıklara sahip olmalarını istemedim. Ve bu yüzden akrabalarımdan dayak dahi yedim. Hem psikolojik hem de fiziksel şiddete maruz kaldım. 22 yıldır bu toprak evde 3 çocuğumla yaşıyorum. Evimizin damından su damladı. Evimiz caddenin altında olduğu için oradan evimin içine sular gelirdi. Özellikle kış geceleri aylarca uyumadığımı hatırlıyorum. Çünkü uyursam çocuklarımın başına bir şey gelmesinden korkuyordum. Bu yaşam mıdır? Ben ve çocuklarım 22 yıldır devletin zulmünü ve baskısını hala yaşıyoruz. Biz de batıdaki gibi rahat bir aile yaşamı isterdik. Ama devletin bu zulmü yüzünden ömrümüzün sonuna kadar bunu yaşamak zorundayız. Çocuklarıma daha güzel bir yaşam sunamadım diye hep acı çekiyorum. Çocuklarımın okumasını ve yaşadıkları topluma iyi birer birey olmalarını istedim" diye konuştu. 

Kışın gelmesi kar ve yağmurun etkili olması ile başlarını soktukları 2 odalı toprak evde yeniden uykularının kaçtığını belirten Tanrıverdi, yıllardır devam eden bu çilesinin sona ermesi için kendilerine yardım edilmesini istiyor.

 (DİHA)

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.