Türkiye büyüyebilir

Türkiye büyüyebilir
Diyarbakır Ticaret ve Sanayi Odası Başkanı Mehmet Kaya, Türkiye ile Bölgesel Kürt yönetimi arasında yaşanan gerilim sonrası askıya alınan ilişkilerin yeniden düzelmesi için hükümete çağrıda bulundu.
Dilek AKİN- Özel Haber

Kaya, “Evet; siyasi anlamda aynı yerde durmayabiliriz. Biz Almanya ile aynı nokta da mı duruyoruz? Ama ticaretimiz etkilenmiyor. Her ne akılsa maalesef Türkiye’de Irak’la Kürdistan Bölgesel yönetimle siyaseten ayrıldığımızda, devlet aklı ticareti de engelliyor. Böyle bir şey yok. Artık Türkiye dolara karşı savunmadan çıkıp, atağa geçmeli. Sen dolar ne olacak beklentisi içerisinde olursan bizim hayatımız dolarla uğraşmakla geçer” dedi.

Diyarbakır Ticaret ve Sanayi Odası Başkanı Mehmet Kaya, ABD’nin Türkiye’ye yönelik yaptırım kararı, ekonomik sorunların çözümü, bölgesel Kürt yönetimi ile ilişkiler ve Türkiye’nin Avrupa Birliğine üye olma sürecine ilişkin önemli açıklamalarda bulundu.

Türkiye’nin içinde bulunduğu ekonomik sorunların çözümü için Bölgesel Kürt yönetimi ile bozulan ilişkilerin düzelmesinin ticarette etkili olacağını kaydeden Kaya, “Biz komşularımızla ticaret yapmasak denizaşırı yapacağımız ticaretlerle biz, bu işi kurtaramayız. Yani hala Irak ile bir Habur üzerinden gidiyorsak, hala Suriye’de işin ticaretini nasıl yapacağını tartışmıyorsa bu toplum; bu bölgede güvenliğin değil ekonominin konuşulacağı ve bunu yapılacağı bir politikanın izlenmesi gerekiyor. Ekonomik ve siyasi adımları atmasak bu kriz fırsata dönmez. Bu kriz atlatılabilir, fırsata da çevrilebilir. Fırsata dönüşmesini istiyorsak hem ekonomik hem siyasi adımı birlikte atmalıyız. Neçirvan Barzani’nin kongreye çağrılması; bu konuda hükümetin artık; toplumu, şirketleri, kamu kuruluşlarını, sınır illerindeki vali ve kaymakamları gerçekten Irak Suriye ile ticareti öne çıkartacak bir mantaliteye taşıması için bununla ilgili çok net ifadeler kullanmalı. Temel sıkıntı da aslında yerel yöneticilerden kaynaklı. O refleks bunu getiriyor. Onun için de hükümetin bunu fırsata çevirirse; Türkiye iki şeyi yakalar. Birincisi; sonuçta komşularla ticaret yapmadan ekonomi gelişmez. Ki dövizin bu kadar yükseldiği petrole bağlı bir ülke için bu çok önemli bir adım. İki; ekonominin temel kurallarından biri de çalışmak kadar doğru tüketimdir de. Türkiye büyüyebilir, Türkiye’nin iş insanları büyüyebilir. Türkiye ekonomisi de büyüyebilir ama tüketimde de bir disiplinin olması gerek. Yani bu uçsuz bucaksız bir yerin toprakaltı zengini bir ülkesi değiliz, tamamen emekle üreten bir ülkeyiz.

Avrupa’ya karşı adım at

Ekim ayında hem Irak’ın hem de Türkiye’nin odalarını bir araya toplayacağız. Evet; siyasi anlamda aynı yerde durmayabiliriz. Biz Almanya ile aynı nokta da mı duruyoruz? Ama ticaretimiz etkilenmiyor. Her ne akılsa maalesef Türkiye’de Irak’la Kürdistan Bölgesel yönetimle siyaseten ayrıldığımızda, devlet aklı ticareti de engelliyor. Böyle bir şey yok. Evet, siyaseten ayrı olabiliriz ama ekonomimiz de gelişmeli. Evet, ters olabiliriz ama sınırda hala tek kapı ile ticaret yapılır mı? Türkiye’nin tüm kapılarından geçen TIR sayısı kadar TIR, Habur’dan geçiyor. Biz tek kapı ile geçiriyoruz. Böyle bir akılsızlık yok. Artık Türkiye dolara karşı savunmadan çıkıp, atağa geçmeli. Sen dolar ne olacak beklentisi içerisinde olursan bizim hayatımız dolarla uğraşmakla geçer. Bir anda Trump’ a karşı sana sahip çıkıyorlarsa; sen bunu sadece “sahip çıkma” olarak değerlendirme. Sen de dönüp 2 adım daha at Avrupa’ya karşı. Sahip çıkmayı güçlendir. Onu da “arkanda durma” değil de aslında “önüne alarak” hareket etmeye çevir.” Diye konuştu.

 

Yaşam kredisi

Türkiye’nin ABD yaptırımlarına karşı avantajlarını kullanması gerektiğini belirten Kaya, “Trump bugün dünyada, dış politikada kendi ülkesinde nasıl kabul edilirse edilsin ama dünyadaki ülkelerce yanlış yolda olduğuna inanılan bir lider. Senin düşmanlılığının şuan dünya topluluğunda karşılığı yok. Senin de yapacağın şey, kendi komşuları ve Avrupa gibi ülkeleri Trump’ a karşı yanına almak. Bir iş adamının batması sadece onu bağlamaz; aynı zamanda ne kadar işçi varsa onlar da işsiz kalır. İşsiz sayısı zaten fazla iken bunla beraber bu oran yüzde 25- 30’lara tırmanır. İnsanların krediye ulaşmasında büyük sorun var. Hiç kimse öz kaynakları ile işletmesini yürütemez. Çünkü siz malı üretip piyasaya valörlü, uzun vadeli verirsiniz. Siz hep kendi öz kaynağınızla üretip veremezsiniz. Sonuçta bunun karşılığında bir kredi kullanmak zorundasınız. Karlılığından fedakarlık ederek kullanacaksınız bu krediyi. Ama şimdi gelinen noktada kredi alamazsanız üretim yapamazsanız ve piyasaya mal veremezsiniz. Ve bu da batışınızı etkiler. Veya yüksek faizli kredi veyahut tefeciye giden krediyi bu defa da satarken kazanamadığın zarara sebep olacak. Ve nihayetinde bu da seni kara delik olarak batıracak. TOBB üyeleri öyle bir yöntem geliştirmeli ki insanlar, kurumlar paralarını düşük faizle yatırıp karşılığında, düşük oranlı kredi alacak. E tabi bunun adı da yaşam kredisi olur. Bir an önce bunup sağlanıp, buna bankalar birliği net olarak bu işin içinde olmalı. TOBB, GÜSİAD, DESOB bu bir şekilde sadece söylemle değil milli bir kimlikle bu kampanyanın içerisinde olmalı. Öncelikle bayram şekerini bile Diyarbakır’da üretilen şekerciden almalı.

Türkiye krizi fırsata çevirebilir

Bu krizi fırsata Türkiye çevirebilir. Cumhurbaşkanı da açıklıyor; Diyor ki; bu krizin tek başına ekonomik rakamlara dayanmadığı başka bir siyasi manipülasyon olduğu görülüyor. Evet, doğrudur kabul ettik. O zaman bunu fırsata çevirebiliriz. Öncelikle o sanal krize karşı hepimiz paralarımızı düşük faizle yatırıp, aynı tüketiciye ve üreticiye düşük faile banka kredilerine açıp olanak sağlamalıyız. İkincisi önceden devletten başlayan tasarrufun topluma yerleşmesi lazım. Artık Türkiye’de ithal araç oranı; yerli araç oranını kaça katlamışken; sen kalkıp devlette araç kullanımına, harcamalara baktığın zaman, devletin ve yerel yönetimlerin kullandığı ithal ürünlere baktığın zaman; sen devletten tasarrufa başlamazsan vatandaşa dönüp tasarruf yap demenin karşılığı yok. Bu krizi fırsata çevirmek istiyorsak bu iki adım çok önemli. Evet bu işin temelinde siyaset var. Eğer bu siyasete karşı da bir adım atmazsak, o da eksik olur. Türkiye’nin Avrupa Birliği süreci bugün devreye sokulmalı. Türkiye dönüp AB ile yarım kalan görüşmeleri ile ilgili en yetkili ağızdan çok net mesajlar vermeli. Yani biz bu süreçte Trump’ın müdahalesi Türkiye’nin antidemokratik yapısı değildir. Trump Türkiye’den daha antidemoratik yapıda bir liderken, bizim demokrasinin beşiği olan Avrupa ile bunu yapma zorunluluğumuz var. Trump’ın bu dili sadece Türkiye’ye karşı değil, Avrupa’ya karşı da aynıdır” şeklinde konuştu.

Siyasi adımlarla sorun çözülür

Yaşanan sorunun siyasi olduğunu belirten Kaya, “Hükümet de bu krizin siyasi nitelikte bir kriz olduğunu ifade ediyor. Ekonomideki rakamlar; bu krizi getirmiyor net olarak siyasidir. Bunun da çözümü siyasi adımlardır. Siz Avrupa Birliği’ne adaysanız Kopenhang kriterlerine de uyacağım diyorsanız, önce kendi içinizde adaleti oturtacaksınız. Aslında doğru ve milli kimliği sağlamak da budur. Millilik insanın içinde olmalı. Ben ne hata yaptım diye düşünülmeli. Millilik yerel ve reel olmalı aksi takdirde bu milliyetçiliğe döner” ifadelerini kullandı.

 

 

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.