Türkiye'de çocuk ihlali

Türkiye'de çocuk ihlali
BM Çocuk Hakları Sözleşmesi'nin 24. yıldönümünde, Türkiye'de çocuk hakları ihlalleri artarak devam ediyor. 24 yılda bölgede asker ve polis müdahalesi sonucu 569 çocuk yaşamını yitirirken, anadil ve dini inanç eğitimi hala yasaklı.

NURCAN AYDIN / FARUK ŞEHİR

DİYARBAKIR - 20 Kasım 1989 yılında BM Genel Kurulu tarafından kabul edilen ve 2 Eylül 1990 yılında resmi olarak yürürlüğe giren Çocuk Hakları Sözleşmesi, bugüne değin 193 ülkenin taraf olduğunu ilan etmesi bakımından dünyanın en yaygın biçimde kabul gören sözleşmelerinden biri. Çocuğun yüksek yararı, yaşama ve gelişme hakkı, katılım hakkı, ayrım gözetmeme şeklinde belirlenen temel ilkeleri ile sözleşme, Türkiye tarafından da 1990 yılında kabul edilmesinin ardından 1995 yılında resmi gazetede yayımlanarak yürürlülüğe konuldu. Ancak 54 maddeden oluşan sözleşmeye taraf olan Türkiye, 17, 29 ve 30'uncu maddelere çekince koydu. Kimlik, kültür, dil, eğitim bakımından çocukların fiziksel ve zihinsel yaşamını tehdit eden uygulamalara karşı korunmasını ve tedbir alınmasını öngören bu maddelere çekince konulmasının gerekçesi, "Lozan Antlaşması'nın hükümlerine ve ruhuna uygun olarak yorumlama hakkını saklı tutma" olarak açıkladı.
 

Raporlar ihlallerle dolu

Türkiye her ne kadar 1995 yılından bu yana sözleşmeye taraf olarak yükümlülüklerini yerine getirdiği söyleyen bir ülke olsa da, çocuklar alanında izleme çalışmaları yapan sivil toplum örgütlerinin açıkladığı raporlar, Türkiye'nin en fazla çocuk ihlallerinin yaşandığı ülkeler arasında yer aldığını gösteriyor. Raporlarda açıklanan hak ihlalleri ile ilgili veriler ve bilançolar, çocuklara yönelik koruyucu politikaların üretilmediğini, var olan politikaların ise geliştirme ve uygulamada sorunlu olduğu sonucunu ortaya çıkarıyor. Türkiye genelinde İnsan Hakları Derneği, Gündem Çocuk Derneği ve Göç Vakfı'nın, çocuklarla ilgili medya izleme çalışmaları sonucunda tespit ettikleri ihlaller, çocukların çatışmalı süreçlerden etkilendiklerini, resmi ve önlenebilir ihmaller sonucunda yaşamlarını yitirdiklerini, yaralandıklarını ve kalıcı travmatik sorunlar yaşadıklarını gösteriyor. Gündem Çocuk Derneği, 2012 yılını kapsayan raporunda, 609 ihlal tespitinde bulunurken, aynı yılı kapsayan raporda Göç Vakfı, 1096 olayda açığa çıkan ihlallerde 5 bin 285 çocuğun etkilendiği sonucuna ulaştı. Yine 2012 yılını kapsayan bir başka raporda İnsan Hakları Derneği (İHD) Diyarbakır Şubesi tarafından açıklandı. Dernek, bölge üzerinde aynı kategorik konularda gerçekleştirdiği ihlal izleme, tespit ve değerlendirme raporunda, 661 ihlalin meydana geldiğini kaydetti. Ayrıca raporda, bölgede gerçekleşen ihlallerde, çatışmalı ortamda yaşamını yitiren çocuklar ile gözaltına alınan ve tutuklanan çocukların sayısındaki artışa dikkat çekiliyor. 

569 çocuk yaşamını yitirdi

Bölgede çocuklara yönelik ayrımcı politikalardan kaynaklı oluşan ihlaller, insan hakları örgütlerinin açıkladığı verilerde ortaya konuluyor. İHD Diyarbakır Şubesi'nin bölgede yaşamını yitiren çocuklara ilişkin açıkladığı raporunda, 1988 yılından bu yana toplumsal gösterilerde polis ve askerlerin direkt ya da dolaylı müdahalesi sonucu ile sahipsiz bırakılan askeri patlayıcı ve mayınların patlaması sonucu, 569 çocuğun yaşamını yitirdiği belirtiliyor. Farklı raporlarda ise, yine bu nedenlerden dolayı ağır yaralan ve sonrasında ise fiziksel ve travmatik tahribatla yaşamını sürdürmek zorunda kalan çocukların sayısı ise yüzlerle ifade ediliyor. Toplumsal gösterilerde gözaltına alınan ve tutuklanarak cezaevine konulan çocukların sayısı 2 binin üzerinde. Sadece 2010-2012 yılları arasında 464 çocuk gözaltına alınırken, bunlardan 380'i tutuklandı. 2013 yılı itibariyle toplam bilanço ise, 1880. 405'inin hüküm giydiği 1880 kişinin çoğu kamuoyunda, "TMK mağduru" olarak bilinen çocuklar.

Uğur, Ceylan, Enes… 

Raporlarda, aynı zamanda yargısız infaz edilen, toplumsal gösterilerde polisin müdahalesi sonucu gaz fişeği çarpması ya da gerçek mermilerin kullanımı sonucu yaşamını yitiren çocuklar ile ilgili yürütülen hukuki süreçlerin sağlıklı yürütülmediğine de işaret ediliyor. Soruşturma süreçlerinin zamana yayıldığı ya da yöntemsel hatalar nedeniyle davalara dönüşmediği ve bununda bir cezasızlık politikasına dönüştüğü sonucuna ulaşıyor. Kamuoyunun hafızasında hala canlı duran Uğur Kaymaz, Ceylan Önkol, Mehmet Uytun, Enes Ata gibi yargısız infazlar ya da toplumsal gösterilerde öldürülen çocuklarla ilgili yürütülen soruşturmalar veya davalar da, "zaman aşımı, takipsizlik" gibi kararlarla kapatıldı. 

Çocuklar zorunlu göç mağduru

1990'lı yıllardan itibaren çatışmalı süreçlerde bölgede bulunan binlerce köyün yakılması ya da boşaltılması nedeniyle yerlerini-yurtlarını terk etmek zorunda bırakılan yüz binlerce yurttaşın kentlere göç etmesi sonucunda, yurttaşların kentlerde adaptasyon sorunu ile birlikte sosyo-ekonomik sorunlar yaşamasının en çok çocuk nüfusu etkilediği sosyolojik bulgularla kanıtlandı. Ağır ekonomik koşullar vasat iş gücünün ortaya çıkmasına neden olurken, çocuklar dahil bütün aile bireylerinin çalışmak zorunda olması, çocuk nüfus üzerinde yaşamsal etkiler bırakan bir diğer sosyolojik konu olarak değerlendiriliyor. Türkiye'de 8 milyon 397 bin kişi olarak ifade edilen çocuk işçi sayısının oransal olarak büyük kısmının bölgede ya da Türkiye'nin batısındaki illerde mevsimlik işçi olarak bulunduğu kaydediliyor. Türkiye'nin çocuk işçiliğinin önlenmesi konusunda etkin çalışmalar yapmazken, kayıt dışı iş alanlarında ucuz ve güvencesiz koşullarda çocuklar, yaşanan iş kazalarında ya yaşamını yitirdi ya da sakat kaldı.

Aile içi şiddet, başlık parası!

Bölgedeki yoksulluğun ve geleneksel-feodal geri yaşam özelliklerinin bir sonucu olarak berdel, başlık parası, beşik kertmesi gibi çağdışı yöntemlerle "çocuk yaşta" evlendirilen ve çocuk yaşta anne olmak zorunda bırakılan çocuklar için Türkiye, koruyucu önlemler almazken, aile içinde veya toplumsal alanda çocukların şiddet görmesi, cinsel taciz ve tecavüze maruz kalması gündemdeki yerini hep korudu. 

İHD Diyarbakır Şubesi'nin verilerine göre, bölgede 2012 yılında aile içi şiddete uğrayan çocuklardan 11'i yaşamını yitirirken, 3'ü yaralandı ve bir kişi ise tacize maruz kaldı. Toplumsal yaşamda ise, 9 çocuk uygulanan şiddetin sonucunda yaşamını yitirirken, 9 çocuk yaralandı, 9 çocuk tecavüze uğradı ve 4 çocuk da taciz edildi. Yine aynı raporda 20 çocuk intihar ederek yaşamını yitirirken, 4 çocuk da intihara teşebbüste bulundu. Raporda intihar eden çocukların gördükleri şiddetin ve cinsel sömürünün yarattığı psikolojik sorunlar nedeniyle yaşamını sona erdirdiği ifade edilirken, eğitim alanlarında yaşanan sorunların yarattığı psikolojik etkiler de bir diğer neden olarak görülüyor. 

Yarın: Diyarbakır'daki sivil toplum örgütü temsilcilerinin çocuklara yönelik ihlallere ilişkin görüşleri ve ihlallerin önlenmesine dair yürütülen çalışmalar.

 

cocuk-ihlali-1.jpg

cocuk-dayak-3.jpg

Kaynak:

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.