Umutluyuz, umudun korunması lazım’

Umutluyuz, umudun korunması lazım’
OSGİAD Başkanı Mahmut Şanlı, süreci, bölgedeki gelişmeleri Tigris Haber’e değerlendirdi.

Ortadoğu Sanayici Genç İşadamları Derneği Başkanı Mahmut Şanlı, Bölgedeki gelişmeleri, Kürt sorunu ve çözüm süreci ile birlikte, atılması gereken adımların ne olması gerektiğini Tigris Haber’e anlattı. Şanlı, OSGİAD olarak halk gibi çözüm ve barış sürecine umut bağladıklarını, somut adımlar atılmasa da, söz düzeyinde beklentilerin ve umudun büyük olduğunu söyledi.

Mahmut Şanlı, umudun mutlaka korunması gerektiğini de belirterek, “Bunun için somut adımların atılması şart. Yapılacakların yol haritası mutlaka açıklanmalı. İş adamlarımızın büyük çoğunluğu sürecin olumlu çözümünü bekliyor. Atılacak adımlarla ilgili program açıklandıktan sonra çok ciddi yatırımların olacağını biliyoruz’ dedi.

İlyas Akengin/Özel Röportaj

Ortadoğu Sanayici Genç İş Adamları Derneği Başkanı Mahmut Şanlı, bölge ve çözüm süreci ile birlikte derneklerinin kuruluş amacını, hedeflerini, üyeleriyle birlikte yapmak istediklerini Tigris haber’e anlattı. Derneklerinin 2005 yılında kurulduğunu anlatan Şanlı’ya, neden Ortadoğu ismini kullandıkları yönündeki ilk sorumuzu sorarak söyleşimizi başlatıyoruz.

Mahmut Şanlı sorumuzu şöyle yanıtlıyor;

“Neden Ortadoğu dedik? Çünkü içinde bulunduğumuz coğrafya Ortadoğu’ydu. Ticarette iki ortak noktada var. Biri tarihtir diğeri coğrafya. Tarih zaten değişmiyor, coğrafya değişse de işler yürütülebilinir. Bizde sancılı bölgede doğduk. Bu nedenle Ortadoğu’ya açılmak istedik. 19 Ortadoğu ülkesi var, çok zengin bir pazar. Biz bu pazarı aktif bir hale getirip Türkiye’nin ticari büyük elçisi olmak istedik. Ortadoğu’da temsilciler açarak Türkiye’yi oralarda temsil edip entegreyi sağlamak istiyorduk. Başta üyelerimiz olmak üzere ticaretini artırmayı hedefledik. Bu işler ekonomik, siyasi istikrarla paralel yürüyor. Bunu yaparken de siyasi telkinlerde bulunmak bizim vazifemizdir. Siyasal, ekonomik ve sosyal anlamda da bu böyledir. Sosyal anlamda duyarlı olmayan hiçbir sivil toplum kuruluşu bu kavramın içine giremez. Bunun yanında sosyal projelerinde ortaklığını yürütüyoruz. Örneğin sosyal bir kurum olan sarmaşık derneği ile ortağız. Dicle Tekno kentin proje ortağıyız. İktisadi Bilimler fakültesinin açılmasında yüzde 80 bizim katkımız var. Odamız Ankara’da bunun ciddi şekilde yürütücülüğünü yaptı. Tabi bu başarılarımızın yanında öz eleştirilerimizi de veriyoruz. Biz, yapmamız gereken çok şeyin gerisinde kaldık. Ortadoğu’daki 19 ülkede temsilcilik açmak için yola çıktık. Ancak 10. Yılımızda maalesef Irak’ın Kürdistan bölgesi dışında temsilciliğimiz yok.”

Sadece Kürdistan bölgesi ile sınırlı kalınmış olmasının eksikliğini nasıl gidereceklerini, yeni süreçte OSGİAD’ın sadece bölge ile mi sınırlı kalıp kalmayacağı sorusunu yöneltiyoruz OSGİAD Başkanı Şanlı’ya, şu cevabı alıyoruz;

“Bizim önümüze koyduğumuz orta ve uzun vadeli projelerimizin hedefinde kesinlikle Irak, İran ve Suriye’de birer temsilcilik açmak var. Bu bizim kısa vadeli planımız. Temsilcilik açmak çok büyük resmi prosedür istiyor. Merkezi hükümetten talebimiz, bunun önünü açacak yasal düzenlemeler yapmaları ve ön açıcı olmalarıdır.  Türkiye’nin en büyük sorunu dış ticaret açığıdır. Bizim faydalı olabileceğimiz kısım, dış ticarette yeni kapılar açıp bu dış açığı kapatmaya yönelik olacaktır. Düzenleme ile birlikte temsilciliklerimizi açıp daha iyi işlere imza atmak istiyoruz. Biz sadece kendi üyelerimiz için değil, Türkiye’nin farklı illerinden gelebilecek iş adamları içinde arabulucu olacağız. Örneğin bizde çuval üretimi yok. Antep’ten istiyoruz. Biz Gaziantep’li iş adamına ön ayak olup orada çuval satmasına yardımcı olacağız. Buna benzer birçok örnek var. Önümüz açılırsa ihracata yönelik çalışan bütün firmalara bu kapıyı açmak istiyoruz.”

Şanlı’ya bir sorumuzda çözüm süreci ve ekonomiye katkısının ne olacağıydı, şöyle bir yanıt alıyoruz;

“Sermaye örnek bir yapıdır. Dolayısıyla sermaye gergin ve savaş ortamını sevmez. İşverenler olarak barış sürecine halk gibi bizde büyük bir umut bağlamışız. Somut adımlar ortada olmasa da söz düzeyinde büyük bir beklenti var. Bu umudun korunması için bir an evvel somut adımların atılması lazım. Bu işin yol haritası açıklanmalı. İş adamlarımızın çoğu da çözüm sürecini bekliyor, bu program açıklandıktan sonra çok ciddi yatırımlar olacak.

Devletin Kürtçe okullara yönelmesi yerine, biz devlet eliyle bu yıl Kürtçe okulların açılmasını bekliyorduk. Bir insan Türkiye’de nasıl rahatlıkla İngilizce bir okul açıyorsa Kürtçe okul neden açılmasın. Anadil bir taleptir. Tartışmaya açık bir konu değil. Bunun bu yıl tamamlanması gerekirdi. Açılmaması büyük bir eksiklik. Devletin kapatmaya yönelik girişimi bizce ciddi bir yaklaşım değildir.”

‘Bu durumda yatırımlar olur mu, olursa nasıl olur’ gibi bir sorunun tam zamanı ve sormuş oluyoruz Mahmut Şanlı’ya, o da şu cevabı veriyor;

“Kıyı şeritlerindeki birçok işletmenin sahibi Güneydoğulu. Onların gitmesinin nedeni bölgenin gergin olması. Bugün Almanya’dan gelen yatırımcı bir arkadaş vardı. Yatırım yapmak isteğini söyledi. Barış süreci olumlu gelişirse ilk etapta 15 milyon dolarlık bir yatırım yapacak. Bunun gibi onlarca kişi de sıradadır. Sermaye güvensiz bir ortamda duramaz. Onların burada yatırım yapmamalarının nedeni geçmişteki çatışmalı ortamdan kaynaklıdır. Süreç başarıya ulaşırsa ciddi yatırım olur. Hatta bence çözüm süreci başarıya ulaşırsa buraya 1 milyar dolarlık bir yatırım gelecek. Bu Türkiye’deki işsizlik oranını çok ciddi bir şekilde düşürecektir. Bunun sadece Diyarbakır’a yansıması 100 bin kişiyi ilgilendirir. ‘’

‘İşsizliğin sona erdirilmesine ilişkin neler yapılmalı, neler olmalı’ sorumuzu ise Şanlı şöyle yanıtlıyor;

“Bizim yönetim kurulumuzda bulunan işadamlarının istihdam ettiği kişi sayısı bine yakındır. Bu veri bile projelerimizin istihdama yönelik olduğunu gösteriyor. Tabiî ki bu yeterli değil. Biz karınca kararınca çalışıyoruz. Bizim teşvikten beklentilerimiz farklı. Devleti suiistimal eden kesimlerde var, ama biz büyük bir özveri ile elimize geçen her kuruşu inşaat sektörüne bağlamaktansa makineye bağlayıp burada iki kişi daha çalışsın mantığı ile hareket ediyoruz. Devlet özür mahiyetinde bölgeye özel bir teşvik sistemi çıkarılmalı. Diyarbakır’da ciddi bir turizm potansiyeli var. Biz sur içini halka kazandırmak istiyoruz. Kentsel dönüşümde betonlaştırmaya karşıyız. İnsanları orada bırakarak bir şeyler yapmak zorundayız.’’

Son sorumuz, Devletin bölgeye bakış açısı ile ilgili oluyor. Şanlı, şunları söylüyor;

“Devlet bölgeye el attı ama yetersiz. Kırsal kalkınma projeleri ile birlikte burada küçükte olsa bazı girişimler yapıldı. Ancak bunlar yetersiz kaldı. Bakın Türkiye’nin ekilebilir tarım arazisi, Türkiye ortalamasının yüzde 20’sidir. Mardin yüzde 47, Batman yüzde 48, Diyarbakır 49 ve Şanlıurfa yüzde 52. Birde Türkiye ortalamasına bakın, bu 4 ilimiz Türkiye ortalamasından fazla bir tarım arazisine sahip demektir. Devlet verimli tarım, tekstil sanayi ve turizm konusunda gerekli teşvikleri verirse bölge Türkiye’nin ekonomisini sırtlayabilir. Bu üç sektörde yatırımcı için imkân sağlanmalı. Bu 4 ilde tarımsal üretim yapan çiftçi modern olmayan tarım sistemi ile üretim yapıyor. Buda verimin yüzde 60’a düşmesine neden oluyor.’’

 

 

 

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.