Zaman aşımına 1 gün kala açılan davada 'duran' adalet

Zaman aşımına 1 gün kala açılan davada 'duran' adalet
Diyarbakır Lice ilçesinde, 22 Ekim 1993 tarihinde Tuğgeneral Bahtiyar Aydın'ın da aralarında olduğu 16 yurttaşın askerler tarafından katledilmesinin üzerinden 21 yıl geçti.

Katliamın 21'inci yılında açılan dava, bir yıl bile sürmezken, mahkeme aldığı her kararda sanık olan dönemin Jandarma Alay Komutanı Emekli Albay Eşref Hatipoğlu ve Üsteğmen Tünay Yanardağ'ı koruması dikkat çekti. Diyarbakır'da görülen dava güvenlik gerekçesi ile İzmir'e nakledilirken, burada da mahkeme katliam emrini veren iki subay hakkında HSYK'dan izin alınmadığı gerekçesiyle, yargılanmalarına "durma" kararı verdi.


Lice katliamı, bir generale yönelik suikast sonrası bir ilçenin yakılışını ve yıkılışını anlatan Kürdistan'ın yakın tarihindeki en kanlı trajedilerden biri. Katliam, bugün dahi tazeliğini ilk gün olduğu gibi koruyor. 22 Ekim 1993 tarihinde çatışma olduğu gerekçesiyle Lice'ye giden Tuğgeneral Bahtiyar Aydın, kanas marka suikast silahla vurularak hayatını kaybetti. 22 Ekim'de ilçede başlayan çatışmalar, 26 Ekim gününe kadar devam etti. Çatışmaların sürdüğü 4 gün boyunca giriş-çıkış yasağının uygulandığı ilçede çıkan olaylarda resmi kayıtlara göre, 17 kişi hayatını kaybederken, 401 konuttan 302'sine tam, 86'sına orta, 13'üne de az hasarlı raporu verildi.

ZAMAN AŞIMINA 1 GÜN KALA DAVA AÇILDI 

Katliamın üzerinden 20 yıl geçtikten sonra, katliama ilişkin açılan soruşturmanın düşmesine 1 gün kala Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından, katliamın emrini veren dönemin İl Jandarma Alay Komutanı J. Alb. Eşref Hatipoğlu ile Kıdemli Üsteğmen Tünay Yanardağ hakkında TCK'nin "Taammüden öldürme", "Halkı isyana ve birbirini öldürmeye teşvik", "Cürüm işlemek üzere teşekkül oluşturma" suçlarından ağırlaştırılmış müebbet hapis ile 24 yıla kadar hapis cezası istendi. 

Yanardağ ve Hatipoğlu, Lice katliamı kapsamında 20 yıl aradan sonra ilk defa 16 Ocak'ta hakim karşısına çıkması bekleniyordu. Ancak sanıklardan Yanardağ yurt dışında olduğu, Hatipoğlu ise da hasta olduğu bildiriminde bulunarak duruşmaya katılmadı.

Daha katliamın ilk duruşması olmasına rağmen sanık avukatlarının "Güvenlik" gerekçesi ile davanın başka ile nakledilmesini istemesi ve mahkeme heyeti tarafından bu talep doğrultusunda Yargıtay'a davanın başka ile nakledilmesi başvurusunda bulunması, davanın sonucunu da bir nevi göstermiş oldu. Kısa bir süre içerisinde Yargıtay tarafından mahkemenin talebi doğrultusunda Lice davası Eskişehir'e nakledildi. "Güvenlik nedeniyle" Eskişehir'e taşınan Lice katliamı davası üzerinden bir hafta geçmemişken, Eskişehir'de TMK 10. maddeyle yetkili ağır ceza mahkemesi olmadığından dava tekrar Diyarbakır 8. Ağır Ceza Mahkemesi'ne gönderildi. 

KARARLAR HEP SANIKLARDAN YANA VERİLDİ

Diyarbakır 8. Ağır Ceza Mahkemesi tarafından dava tekrar Yargıtay'a gönderildi. Yargıtay'da bu defa davayı İzmir 1. Ağır Ceza Mahkemesi'ne gönderdi. Sanık avukatlarının duruşmada, "yayın yasağı" ve sanıkların en üst dereceli kolluk amiri olduğundan kovuşturma izninin Adalet Bakanlığı'ndan istenmesi taleplerinde bulunması duruşmaya damga vurdu.
Davanın her aşamasında olduğu mahkeme heyeti, iddia makamı da sanık avukatlarının her dört talebinin reddi yönünde görüş bildirmesine rağmen mahkeme verdiği kararında yine sanıkları korudu. Mahkeme, sanıkların en üst dereceli kolluk amirleri olması sebebiyle soruşturma ve kovuşturma izninin Adalet Bakanlığı'ndan istenmesi talebini kabul etti. Mahkeme heyetinin bu kararı ile davada sanıkların yargılanması durduruldu.Yasin Kobulan(Diha) 

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.