3. Amed Film Festivalinde dünya hikâyeleri
Mümin Ağcakaya
TİGRİS HABER - Film festivalleriyle de Amed Film Festivali 8 yıl aradan sonra perdelerini açıyor. 3. Amed Film Festivalinde birbirinden farklı, dünyanın hikâyeleriyle seyirci karşısına çıkıyor. 7-14 Aralık tarihleri arasında bir hafta sürecek olan festivalde; kısa, uzun ve belgesel türde 84 film seyirciyle buluşacak. Festivalde sinema tarihinde önemli bir yer tutan Yılmaz Güney de unutulmadı.
Festivalin ilk günkü açılış programında yer alan ve festival boyunca sanatseverlerin ziyaretine açık olacak; ‘Yol’, ‘Rê’ sergisi; Yılmaz Güney’in ‘Yol’ Filminden esinlenen sanatçıların eserlerinden oluşuyor.

Sergi Festivalin en ilgi çekici etkinliği olacak
Küratörlüğünü Mahmut Wenda Koyuncu ve Remzi Sever’in yaptığı sergide 21 sanatçının; fotoğraf, video, resim gibi çeşitli sanatsal üretimleri yer alıyor. ‘Yol’, ‘Rê’ sergisinin festival boyunca ilgi çeken ve çok sayıda sanatseverlerin ve Yılmaz Güney sevenlerinin ziyaret edeceği dile getiriliyor.

RÊ’ sergisinin küratörlüğünü yapan; Mahmut Wenda ve Remzi Sever ile DBB Sosyal ve Kültürel İşler Daire Başkanı Zeynep Yaş Tigris Habere Film Festivali ve serginin öyküsünü anlattılar.

‘Rê’ Sergisinin küratörlüğünü yapan Mahmut Wenda Koyuncu serginin yolculuğunu şöyle dile getirdi;
Şimdiki kuşaklar o döneme nasıl bakıyor?
“Sergi doğal olarak ilhamını Yılmaz Güney’in Yol filminden aldı. Bu sergiye başlarken elimizde bir kitap vardı. Sergiye ilham olan Zürih Kaktüs filminin yapımcısı Edi Hubsmidt’in “Yol-Bir Sürgün Hikâyesi” kitabı oluyor. Yol filminin yapımcılığını yapmış ve aynı zamanda Yılmaz Güney’in kaçış öyküsünün baş rol oyunculuğunu oynamış İsveç’li yapımcı Edi Hubsmidt genç yaşında Yılmaz Güneyi keşfediyor. Sürü Filmi sonrası Yılmaz Güney’le başlayan diyalogları sonrasında Yol filmi Kan Film Festivalinde Altın Palmiye ödülüyle sonuçlanıyor. Biz kitaptan ve Yol filminden yola çıkarak bir sergi düzenlemeye başladık. Bu serginin içerisinde üç dört katman var. Bu katmanlardan birincisi bu anı kitabıdır. İkincisi Yol Filmi. Üçüncüsü Diyarbakır’da yaşayan genç sanatçıların 45 yıl önce çekilmiş filme nasıl baktıkları ve orda kullanılan imgelerin, orada vurgulanan toplumsal gerçekçi sinemanın bakışına bugün nasıl bakılacağı ile ilgili yaptıkları üretimler. Dördüncü katman olarak da Yılmaz Güney’in dünyasını bilen biraz daha tecrübeli, o dönemleri yaşamış, 90’ların kaotik ortamını geçirmiş sanatçıların üretmiş oldukları sanatsal üretimler.

Dört katmanlı bir sergi
Böylece dört katmanlı bir sergi ortaya çıktı. Burda vurgulanmak istenen nedir? Bu film ortaya çıktığı koşullarda Türkiyede militer koşulların ağır baskısı altında bir ülke söz konusuyken; bugünkü yol bize ne söylüyor? Bugünkü ülke bize ne söylüyor? Değişen imgeler nelerdir? Biz buna bakmaya başladık. Birincisi kadın meselesi, o filmde birçok kadın figür var. O kadınlar kendi kaderlerine razı, hem töresel hem de feodalitenin baskısına boyun eğmiş hem de siyasal baskılara maruz kalmış kadınlar. Bugün artık bu kadın imgesinin dağıldığını düşünüyoruz. Bir başka vurgulanmak istenen şey coğrafyadır. Bugünkü coğrafya algısı hem şehir anlamında hem doğa anlamında nasıl bir yer teşkil ediyor. Yılmaz Güney’in bize göstermiş olduğu imgelerde sahipsiz terk edilmiş her türlü etkiye maruz bırakılmış bir coğrafyada insan profili söz konusuyken biz sergimizde; ayağa kalkmış bir coğrafya, mücadele etmiş bir coğrafya söz konusu. Özellikle kadınların mücadelesinin bunda önemli bir yer teşkil ettiğini düşünüyoruz.

İmgelerin Gücü
Bir başka şey de imge, zaman içerisinde dönüşür. Bazen bazı imgeler bazı fotoğraflar bazı gerçeklikler zaman içerisinde değerini bulmaz. Değişen zamanla birlikte başka imgelerle bir araya gelir. Yepyeni anlamlar üretir. Bu da bizim yolumuzu aydınlatan bir görsel bellek sunar.

Bu sergiyi Diyarbakır’da yapmamızın bir başka anlamı da; Diyarbakır gittikçe yükselen festivallere ve kültür- sanat etkinliklerine ve kitap fuarlarına, gastronomiye kadar uzanan birçok etkinliğe ev sahipliği yapıyor. Bu etkinlikler kent için önemli şeylerdir. Kentin hem hafızası için, kültürünü korumak hem de geleceğine dair bir projeksiyon sunma anlamında önemlidir.

Diyarbakır her zaman tarihsel olarak da Ortadoğu’nun önemli bir kenti olmuştur. Batıyla Doğu arasında önemli bir kültürel hafızayı teşkil ediyor. Buradaki enerji, buradaki dinamizm, buradaki kültürel sanatsal ve diğer alanlardaki çalışmalar bu kentin önemini daha da artıracaktır. Bu tür faaliyetlerin artmasının hem kent hem de bölge için daha da yaralı olacağını düşünüyorum.”
Yılmaz Güneyi Film Festivalinde unutulmadı
Serginin küratörlerinden Remzi Sever de; “8 yıl aradan sonra yeniden düzenlenen 3. Amed Film Festivalinin gerçekleştirileceğini duyduktan sonra; festivalde bir Yılmaz Güney sergisinin, Diyarbakır sineması için de kaçınılmaz olduğunu düşündük. Bunun için Yol filminden hareketle bir sergi oluşturmaya çalıştık.
Tabiki bu çalışmalarımızda Yılmaz Güneyin çok güçlü imgelerinin bulunduğu bu filmin; bu günkü yansımaları üzerinde durmaya çalıştık. 45 yıl önce çekilmiş bu filmin bugünkü kuşak tarafından nasıl algılandığını bu güçlü imgelerin bu kuşak tarafından nasıl değerlendirildiğini ortaya çıkarmanın arayışı içine girdik. Sonuçta böyle bir çalışma ortaya çıktı.”
Sergide farklı bir üretimle dikkat çeken sanatçı Fevzi Koyuncu da çalışmasında neden etkilendiğini ve nasıl bir mesaj vermek istediğini şöyle dile getirdi;
Traktör Römorkunun metamorfoza uğramış hali
“Yılmaz Güneyin Yol Filmindeki Urfa etabındaki kaçakçıların içine konulduğu traktör römorkunu bu çalışmada simgesel olarak ele aldım. Römork tek başına hareket edemeyen edilgen bir nesnedir. Römorku bu edilgen çirkin yapısından kurtarmak için böyle metamorfoza uğramış şekilde bir koza şeklinde tasfiye etmek istedim. Artık o kaderini yenecek. Burada kullandığım malzemeler de kadın tülbendidir. Bu çalışma kadının günümüzdeki siyasal hayattaki rolünün ne kadar kıymetli olduğunu, ne kadar değerli olduğunu, siyasal hayatı, kültürel hayatı, sosyal hayatı ne kadar estetize ettiğini bir anlamda ifade ediyor.” Diye yaptığı çalışmayı ifade etti.

Orta doğunun kalbi Diyarbakır’da atıyor
DBB Sosyal ve Kültürel İşler Daire Başkanı Zeynep Yaş’da;
“3. Amed Film Festivaliyle Diyarbakır’la yeniden Ortadoğu’nun bütün halklarıyla buluşuyoruz. Aynı zamanda Ortadoğu’nun hikâyeleriyle buluşuyoruz. Diyarbakır artık uluslararası film festivalleriyle kendini her konuda hazır hissediyor. Diyarbakır uzun süredir hazırlık içerisinde birçok konser atölyeler, paneller, kültürle ve kültürel mirasla ilgili birçok çalışmalar yaptı. Şimdi gerçekleştireceğimiz 3. Amed Film Festivali ile herkesi kucaklıyor. Ortadoğu’nun kalbi Diyarbakır’da atsın istiyoruz. Ortadoğu’nun ve dünyanın gözü burada olduğunu biliyoruz. Barış herkesin umudu, güzellikler herkesin umudu. Diyarbakır bu çalışmalara kendisini uzun zamandır hazırlıyor. Biz umut ediyoruz ki bu festivallerde, hikâyeleri buluşturarak dünyaya anlamlı mesajlar verecektir. Diyarbakır’ı daha da güzelleştirecek festivalleri daha anlamlı kılacak günlerini yaşayacağız umudundayız.” Diye konuştu.




Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.