68 günlük işkencenin izlerini 30 yılda silemedi

68 günlük işkencenin izlerini 30 yılda silemedi
Diyarbakır'da 1980 askeri darbesi sonrasında gözaltında kaldığı 68 gün boyunca işkence gören Şükrü Kızılkaya, aradan geçen 30 yıla rağmen yaşadıklarının izlerini silemiyor.

DİYARBAKIR - 23 Eylül 1983'te Diyarbakır'da Kürdistan Ulusal Kurtuluşçuları (KUK), ana davasından gözaltına alınan ve tutuklanarak Diyarbakır E Tipi Cezaevi'ne yerleştirilen Şükrü Kızılkaya, emniyetteki ilk 4 günün ardından 7. Kolordu Komutanlığı'na götürüldüğünü anlattı. Burada ağır işkencelere maruz kaldığını belirten Kızılkaya, "Burada 'Hoş geldin' dayaklarıyla başladılar. O kadar çok vurdular ki, defalarca kez baygınlık geçirdim. Elektriğe verdiler. Filistin askısına astılar. Sırtımdan ve böbreklerimden kum torbalarıyla vuruldum ve kanamam başladı. Soruşturmada iken böbrek kanaması geçirdim ve bu kanama 6 ay sürdü" dedi.  

“8 gün gözlerim bağlı bekletildim”

Kızılkaya, bilmediği bir yerde 8 gün boyunca gözleri kapalı öylece bekletildiğini belirterek, "Bu süre zarfında ensemden bir darbe aldım ve aldığım darbe ile baygınlık geçirerek kusmaya başladım" diye konuştu.

Ne şekilde yaralandığı ile ilgili hiçbir fikri olmadığını söyleyen Kızılkaya, kendisi ile birlikte gözaltında bulunan bir doktorun müdahalede bulunduğunu, doktorun kendisine beyin kanaması geçirdiğini söylediğini aktardı.  Bunun üzerine kendisine 3 gün boyunca işkence yapılmadığını belirten Kızılkaya, "Gece 12'de beni tek başına gözaltına götürdüler. Gözaltında gözlerimi açtıkları zaman iki asker koluma girdi, gözlerimi açtıkları zaman baş dönmesi ve yere yığılma gibi bir durum oldu. Beni götürdüler ve sonradan mahkemeye çıktım 2 yıl ceza verdiler ve 2 yılın ardından tahliye edildim" dedi.

“Hepatit B'ye yakalandım”

Cezaevinde işkencenin devam ettiğini belirten Kızılkaya, "Cezaevinde hijyen dışı koşullardan dolayı lağım suları, her türlü pislik içerisinde olduğumuz için ben orada Hepatit B'ye yakalandım. Vurulan darbelerden kaynaklı kronikleşmiş iltihaplanma meydana geldi" diye konuştu.

Gördüğü işkence nedeniyle devletin mutlaka hesap vermesi gerektiğini kaydeden Kızılkaya "Bunun üzerinden ben şikâyet ettiğim için, 2013 yılında beni Adli Tıp'a sevk ettiler. Adli Tıp'a gittim onların tespiti de var zaten. Savcılıkta şu anda o belgelerim duruyor, fakat bana hiçbir şekilde bilgilendirme yapılmıyor. Devlet, vahşice yaptığı bu zulmün hesabını bir gün mutlaka ödeyecektir. Ve buna inanıyoruz ki; Kürt halkı bu yapılanların hesabını soracaktır" dedi. 

Kaynak:

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.