90 yaşındaki anne 24 yıldır oğlunu bekliyor
Diyarbakır'ın Bağlar ilçesinin Fatih Mahallesi'nde yaşayan 90 yaşındaki Cemile Özkol, PKK'ye katılan oğlu Mehmet Özkol'u (Numan) görme umuduyla yaşıyor. Özkol, oğlunu ve 24 yıl içindeki beklentileri anlattı. Oğlunun ilkokul ve ortaokulu Atatürk İlköğretim Okulu'nda okuduğunu kaydeden Özkol, oğlunun okulda parti çalışmalarında yer aldığını söyledi. Özkol, "Daha 15 yaşındaydı ama çok zekiydi. Oğlum ve arkadaşları çoğu defa bizim eve gelip bir odada toplantılar yapıyorlardı. O dönem hemen hemen her gün gelip evde toplantı alıyorlardı. Fakat biz aile olarak anlamıştık, oğlumun ve diğerlerinin parti çalışmalarında yer aldığını" diye konuştu. Oğlunun arkadaşlarıyla birlikte toplumun sorunlarına çözüm aradıklarını belirten Özkol, mahallelerdeki hırsızlara ve o dönemin okul müdürlerine karşı mücadele ettiklerini söyledi. Oğlunun çalışmalarda yer alırken Diyarbakır'ın Ergani ilçesinde yolda yakalandığını belirten Özkol, "Oğlum 17 yaşındaydı. Parti çalışmalarında yer alıyordu. Bildiriler ve partinin notlarını dağıtıyordu. Örgüt tarafından verilen notları Ergani'ye götürmek için yola çıkmıştı. O dönemler bildiri ve notları il ve ilçeleri dolaşarak dağıtıyordu. Ergani'de yakalanırken notlarda yanındaydı. Oğlum gözaltında 60 gün kalıp çeşitli işkencelerden geçirildi. O dönemler 1980 yılıydı. Askeri darbenin başladığı tarihti. Oğlum tutuklanarak Diyarbakır 5 Nolu Cezaevi'ne getirildi" dedi.
'Esat Oktay yaptığı işkencelerle gençlerin ölümlerine neden oldu'
Cezaevine aile görüşüne çok zor şartlarda gittiklerini kaydeden Özkol, "Ben oğlumun görüşüne gidiyordum. Fakat oğluma işkenceler yaptıkları için çoğu zaman görüşe çıkarmıyorlardı. Bir ayı bittikten sonra tekrar görüşe gittik, bu sefer görüşe çıkardılar. Ama sekerek ve yaralı bir şekilde geldi görüşe. Çok büyük işkencelerden geçmişti. O dönemler Kürtçe yasaktı. Ben de yeterli derecede Türkçe bilmiyordum. Sadece oğlum nasılsın diyordum. Oğlumda her defasında 'Ben iyiyim' diyordu. Görüşler 5 dakikaydı. Kürtçe konuştuğun zaman askerler hem görüşe gelen aileleri hırpalıyorlardı hem de mahkumlara işkenceler yapıyorlardı. O dönem Esat Oktay, onlara bela olmuştu. Esat Oktay yaptığı işkencelerle cezaevinde bulunan gençlerin ölümlerine neden oldu" ifadelerini kullandı.
'Mazlum'un şahadeti oğlumda çok etki bırakmıştı'
1982 yılında PKK'nin öncü kadrolarından Mazlum Doğan'ın Diyarbakır 5 Nolu Cezaevi'nde kendini yaktığında oğlunun da o zaman o cezaevinde olduğunu belirten Özkol, oğlunun Mazlum Doğan'ın cezaevindeki şahadetini kabul etmediğini ve kendisinin de bir takım eylemlerde bulunduğunu söyledi. Mazlum Doğan'ın eylemi oğlunu büyük ölçüde etkilediğini belirten Özkol, "Ben tekrar oğlumu görmek için cezaevine gittim. Fakat bana 'cezaevinde cenaze var bugün görüş yok' dediler. Sonra görüş yerinden ayrıldık, dışarıya geldik. Dışarıda Mazlum Doğan'ın ablasını gördük, çok ağlıyordu. Ablasının yanına geldim, ablası bana 'kardeşim kendini yaktı' demişti. Bir hafta sonra tekrar görüşe gittim. Bu sefer oğlumla görüşebildim. Oğlumla görüşme yaptığımda aşırı derecede çok üzgündü. Mazlum Doğan'ın eyleminden çok etkilenmişti. Oğlum Mazlum Doğan'ın eylemini kabullenmeyip, kendini asma girişiminde bulunmuştu. Fakat cezaevinde olan diğer arkadaşları buna engel olmuştu" dedi.
'Ben oğlumun şehid olduğuna inanmıyorum'
Oğlunun cezaevinde 6 yıl kaldıktan sonra serbest bırakıldığını ama asker kaçağı olduğu için aileye hiç gösterilmeden askere gönderildiğini söyleyen Özkol, oğlunun askerliği bitimine kadar izin verilmediğini belirtti. Askerlikten sonra 2 yıl Diyarbakır'da kaldıktan sonra aileye haber vermeden PKK'ye katıldığını belirten Özkol, "Oğlum 1988 yılında bize hiç haber vermeden PKK hareketine katıldı. Oğlum 2 yıl kırsal alanda kaldı. 1990 yılında Diyarbakır'a geldi. Bizi buldu. Kırsal alanda çıkan çatışmalarda yaralanmıştı. 3 gün bir köyde toprağın dibindeydi. Düşman onu görmesin diye toprağın altına girmişti. Arkadaşları tarafından yaralı bir şekilde eve getirildi. Her yerde aranıyordu. 10 gün boyunca onu gizli olarak tedavi ediyorduk. Doktor tutmuştuk onun için. Tedavisi bitmeden bize 'Tekrar gitmem gerekir' diyerek gitti" diye konuştu.
'Umut içindeyim'
Oğlunun İstanbul'a gittiğini ve o süre zarfında kendilerine telefon açtığını belirten Özkol, oğlunun 1990 yılında İstanbul'dan ayrıldığını ve bir daha haber alamadığını söyledi. 24 yıldır oğlunu beklediğini ve umudunu hiç bir zaman kaybetmediğini belirten Özkol, "Ben 24 yıldır oğlumu bekliyorum. Ben bu yaşıma kadar yaşadıysam hep bir umut içinde yaşadım. Ben halende umutluyum. Ben oğlumun şehid olduğuna inanmıyorum. Bir gün oğlumun geleceği umudu içerisindeyim" şeklinde konuştu.
Kaynak:
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.