“Adaletsizlik , hiçbir şekilde doğru sonuca götürmez”

“Adaletsizlik , hiçbir şekilde doğru sonuca götürmez”
Dr Şemsettin Koç, Dr. Selçuk Mızraklı ve diğer sağlıkçıların tutuklanmasına yönelik Diyarbakır Merkez Tabip odasında; yöneticilerin ve kurum başkanlarının da katıldığı bir basın açıklaması yapıldı.

Merkez Tabip odasında gerçekleştirilen basın toplantısına TTB 2. Başkanı Prof. Dr. Sinan Adıyaman, TTB Genel Sekreteri Sezai Berber, Ses Eş Başkanı Gönül Erden, TİHV Genel  Sekreteri Metin Bakkalcı, İHD Bölge Temsilcisi Abdülselam İnceören, TTB MK Üyesi Şeyhmus Gökalp, Ses Şube Başkanı Eşbaşkanı Recep Oruç, TİHV Şube Temsilcisi Serkan Delidere, Baro Başkanı Yrd. Sertaç Buluttekin, Mardin Tabip Odası Başkanı Zeki Uzun katıldı. Basın toplantısında , TTB 2. Başkanı Prof. Dr. Sinan Adıyaman, Ses Eş Başkanı Gönül Erden sağlıkçıların tutuklanmasına yönelik açıklamalarda bulundular. Basın açıklamasını ise Tabip Odası Başkanı Dr. Mehmet Şerif Demir okudu.

“ADALETSİZLİK , HİÇBİR ŞEKİLDE DOĞRU SONUCA GÖTÜRMEZ”

Dr Şemsettin Koç , Dr. Selçuk Mızraklı ve diğer sağlıkçıların tutuklanmasına yönelik açıklama yapan Üyesi Şeyhmus Gökalp tutuklanmalara yönelik şunları kaydetti. “Bir hafta öncesinde gözaltına alınan çeşitli grup temsilcileri arkadaşlarımızın sorguları bitti serbest bırakılanlar oldu gözaltı süreci sonrası tutuklananlar oldu. Duruma dair Türk Tabipler Birliği olarak Ses Sendikamız, Türkiye İnsan Hakları Derneği ve Diyarbakır’daki diğer Sivil Toplum örgütleri  bu durumu değerlendirmek ve kamuoyuna görüşlerimizi paylaşmak için buradayız hep birlikteyiz. Bildiğiniz gibi 15 yıldır İktidar olan ve topluma adalet kavramını vaat ettiği için biraz da toplum tarafından kendisine iktidar teveccüh edilen bir partinin yönetimindeyiz. Ama bugün gelinen noktada sadece kendi partililerine ve yakın çevresindekilere adalet ve öğünme vaat eden bir hale gelmiş bulunmakta. Bu yönüyle sevgili arkadaşlar diyebilirim ki bu durum uzun ömürlü olamaz. Çünkü hakikate varmak için yürütmesi gereken tek yol adalet yoludur adaletsizlik hiçbir şekilde doğru sonuca götürmez ülkeleri, toplumları, partileri, kurumları bu yönüyle biz buradan tekrardan adalete davet ediyoruz. Bu adaletsizliklere son verilmesini istiyoruz.”

“SONUNA KADAR BERABER MÜCADELE EDECEĞİZ”

15 Temmuz askeri darbe girişiminden sonra Türk Tabipleri birliği olarak, askeri ve sivil tüm darbelere karşı olduklarını ve darbe girişimindekileri lanetlediklerini dile getiren 2. Başkanı Prof. Dr. Sinan Adıyaman, şunları dile getirdi. “Darbe girişiminin hemen ardından hükümet darbeye karşı mücadeleyi demokrasi yöntemleriyle değil olağanüstü hal ilan etmeyi tercih etti ve 20 Temmuz 2016' da ilan edilen olağanüstü hal ile birlikte temel hak ve özürlüklerin askıya alındığı hatta ayaklar altına alındığı ülkenin kanun hükmünde kararname ile yönetildiği bir sürece girdik. 2016 Eylül ayı itibariyle Türk Tabipleri Birliğinde yöneticilik yapmış ve kurumlarında çalışmalarıyla bilindik değerlerine demokrasi barış hak ve özgürlükler mücadelesine yoğun emek ve katkıda bulunmuş ayrıca akademik alanda önemli çalışmalara imza atmış sağlık mücadelesini birlikte yürüttüğümüz çok sayıda tabip üyesi arkadaşımız da kamuda zaman zaman üniversitelerden ihraç edildi ama çok çarpıcı bir olay var; şurada son on yıl içinde Diyarbakır Tabip Odası başkanlığı yapmış veya yapmakta olan 5 meslektaşımız olağanüstü hal sürecinde ihraç edildi. Son olarak da geçen hafta Diyarbakır Tabip Odası olarak görev almış Dr. Necdet Pekyüz Dr. Şemsettin Koç Dr. Selçuk Mızraklı gözaltına alındılar. Hekimlerin haksız ve hukuksuz görevlerinden ihraç edilmeleri ne ohal ne de darbe girişimiyle ilişkilendirilebilir. Üyelerimiz ve yöneticilerimiz olan hekimler Türkiye’de iyi hekimlik değerlerini savundukları akademik özgürlük, emek, barış ve demokrasi mücadelesi verdikleri için hedef seçildiler. Biz Türk Tabipleri birliği olarak bunun takipçisi olacağız bu arkadaşlarımızın ve ailelerinin yanında olarak sonuna kadar beraber mücadele edeceğiz.”dedi.

“SAVUNDUĞUMUZ DEĞERLERİ SAVUNMAYA DEVAM EDECEĞİZ”

Ses Eş Başkanı Gönül Erden çok uzun süredir hukuksuzluklar ve anti demokratik uygulamaların yaşamda ve toplumda olduğunu özellikle 15 Temmuz darbe girişiminden sonra ohal sürecinin ve çıkarılan kanun hükmünde kararnamelerin hukuku ortadan kaldırdığını, ifade eden Erden “Artık siyasal iktidar 15 yıldır kendi politikaları sonucunda ülkeyi soktuğu savaş hali ve yine siyasal iktidarın politikaları sonucunda ortaya çıkan darbe girişimi ve son olarak da darbe girişimini fırsata çevirerek ilan ettiği ohal ile beraber kendi iktidarını korumak için çırpınmaya devam ediyor. Ohal ile birlikte ülkede tamamıyla parlamento askıya alındı ülke bir parlamenter sistemde değil ohal rejimi  ile kanun hükmünde kararnameler ile yürütülüyor. Bir gece yarısı çıkan kanun hükmünde kararnameler ile yüz binlerce kamu emekçisi işinden ihraç ediliyor; binlerce kamu kurumu, dernekler ve sendikalar kapatılıyor. İktidar kendisi gibi düşünmeyen kendisi gibi bakmayan kendisine biat etmeyen bütün ötekileri herkese bir düşman mantığıyla bakarak yok etme politikası güdüyor. Bunlardan bir tanesi de tutuklamalar .Bugün içerde on binlerce kişi yatmakta. İlk duruşmaları bile olmadan haklarında bir iddianame bile olmadan içerde aylarca hatta yıllarca suçsuz yere tutuklu kalan insanlar var. Bu gözaltı süreçlerinden birini de geçen hafta Diyarbakır’da yaşadık çoğu sağlık ve sosyal hizmet emekçisi olan 13 arkadaşımızı sabah yaptıkları bir operasyonla evlerinden gözaltına aldılar. Biz bunu çok iyi biliyoruz ki bu arkadaşlarımızın verdikleri tek mücadele demokrasi barış ve özgürlükler mücadelesiydi. İnsan hakları mücadelesiydi halkın sağlık halkı mücadelesiydi toplumsal barış ve toplumsal sağlık mücadelesiydi. Bundan bir adım geri atmayacağız bu savunduğumuz değerleri savunmaya devam edeceğiz. Sağlık hakkı mücadelesi ile birlikte barış mücadelesini de yürüttük. Ama biz bu halkın sağlık hakkı için toplumsal barışın şartı için arkadaşlarımızın sonuna kadar yanındayız. Bu sürecin takipçisi olacağız. Arkadaşlarımızın yürüttüğü mücadeleyi inatla aynı kararlılıkla yürütmeye devam edeceğiz. Biz haklıyız bu haklılığımızla biz kazanacağız. “dedi.

Tabip Odası Başkanı Dr. Mehmet Şerif Demir ise şunları söyledi:

"Bilindiği gibi Diyarbakır'da 19 Temmuz'da Demokratik Toplum Kongresi'ne (DTK) yönelik soruşturma kapsamında yapılan ev baskınlarında aralarında sağlıkçı ve eğitimcilerin de bulunduğu 13 kişi gözaltına alınmıştı.

Diyarbakır Tabip Odası (DTO) Başkanlığı ve Türk Tabipler Birliği Merkez Konseyi Üyeliği görevini üstlenmiş olan Dr. Necdet îpekyüz, yine DTO eski Başkanları Dr. Şemsettin Koç (2008-2010), Dr. Selçuk Mızraklı (2010-2012) ve DTO eski Yönetim Kurulu Üyesi Dr. Osman Doğan (2012-2014), Sağlık ve Sosyal hizmet emekçileri sendikası (SES) Diyarbakır Şubesi eski Başkanlarından Hülya Alökmen Uyanık, SES Diyarbakır Şubesi eski Başkanı ve DTK Divan üyesi Saliha Aydeniz, DTK Sağlık Komisyonu üyeleri Zühre Taş, İHD MYK üyesi ve İçanadolu bölge temsilcisi Ali Rıza Yurtsever, DTK çalışanı Fırat Tursun, Erdal Balsak, Prof. Dr. İrfan Açıkgöz, Eğitim Sen Genel Merkez Yürütme Kurulu (MYK) üyesi Ebru Yiğit ve Eğitimsen üyesi öğretmen Sadrettin Kaya'nın olduğu 13 kişi gözaltına alınmıştı.

Gözaltına alınanlardan Dr.Nejdet İpekyüz aynı günün gecesinde sağlık sorunları nedeniyle ifadesi alınıp serbest bırakılmıştı. Dr. Şemsettin Koç, emekli öğretmen Zöhre Taş ve DTK Divan üyesi Saliha Aydeniz 21 Temmuz'da, Dr. Selçuk Mızraklı, Eğitim-Sen MYK üyesi Ebru Yiğit ve İHD MK üyesi Ali Rıza Yurtsever ise 6 günlük gözaltı süreci sonrasında 24 Temmuz da "Örgüt üyesi" oldukları iddiası ile tutuklanmıştı.

Bir yıldır yürürlükte olan, ciddi insan hakları ihlallerine yol açan ve keyfi baskı rejimi haline gelen OHAL ile birlikte gazetecisinden insan hakları savunucularına kadar toplumun tüm kesimlerinden hak mücadelesi yürütenlere yönelik baskı ve tutuklamalar gerçekleşmektedir. Bu hukuksuz tutuklanma furyasının son kurbanları arkadaşlarımız olmuştur.

"KINIYORUZ"

Dr .Demir ayrıca "Yaşamları boyunca iyi hekimlik değerlerine sahip çıkarak mesleklerini icra eden, mesleki faaliyetlerin yanında sağlık için barışçıl demokratik bir ortamın olmazsa olmaz olduğu bilinciyle Barış, Demokrasi ve insan hakları mücadelesi yürüten önceki dönem tabip odası başkanlarımız ve SES Şube başkanlarımızın aralarında bulunduğu arkadaşlarımızın tutuklama gibi ağır bir karar ile hastalarından, sevdiklerinden ve ailelerinden koparılmalarını hangi gerekçeyle olursa olsun kabul edilemez buluyor ve en sert biçimde kınıyoruz.

Tutuklanan arkadaşlarımız Diyarbakır'da ve bölgede halkın sağlık sorunlarına sahip çıktıkları, yoksullukla mücadele ettikleri için halk tarafından çok iyi bilinmekte ve tanınmaktalar. Adresleri, çalıştıkları işyeri belli olan, her gün onlarca hastayı tedavi eden, ameliyatlar yapan arkadaşlarımız ifadeye çağrılmaları durumunda gidebilecek iken evlerine yapılan baskınlarla gözaltına alınıp hiçbir somut delil ortaya konulmadan istisnai bir durum olması gereken tutuklama ile karşı karşıya bırakılma ülkedeki hukuksuzluğu, her gün katmerleşen antidemokratik uygulamaların yeni bir örneği olmuştur.

Bizler tanığıyız: Arkadaşlarımız suçsuzdurlar. Biliyoruz ki arkadaşlarımız yaşamları boyunca iyi hekimlik değerlerine, halkın sağlık hakkına sahip çıktıkları, mesleki faaliyetlerinin yanında barış ve demokrasi mücadelesi sürdürdükleri için bu haksız ve hukuksuz muameleye maruz kalmışlardır.

Tüm meslektaşlarımızdan ve duyarlı kamuoyundan bu haksız tutuklamalara karşı seslerini yükseltmelerini bekliyoruz. Umuyor ve diliyoruz ki bir an önce keyfi ve evrensel insan hakları hukuku açısından suç niteliğinde olan bu hukuksuz tutuklanma kararları gözden geçirilir ve arkadaşlarımız bir an önce serbest bırakılırlar" dedi


Dilek Akın

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.