Amed KESK Şubeler Platformu'nun TİS açıklaması

Amed KESK Şubeler Platformu'nun TİS açıklaması
TİS görüşmeleri sonrası Hakem Kurulu'ndan kamu çalışanlarına çıkan zamma  ilişkin Amed KESK Şubeler Platformu dün akşam bir açıklama yaptı.

 

Sanat Sokağı'nda akşam saatlerinde yapılan açıklamaya Diyarbakır BES Şube Başkanı Suphi İzol,Diyarbakır KESK Şubeler platformu dönem sözcüsü Nasır Demirkıran ve kamu emekçileri katıldı.

Açıklama öncesi Diyarbakır BES Şube Başkanı Suphi İzol kısa bir konuşma yaptı.İzol, "Ağustos ayında hükümet ile memurlar arasında yapılan toplu görüşmenin sonucunda, anlaşma sağlanmamıştır. Yandaş Sendikalarla perde arkasında anlaşma yapmışlardır. Bu nedenle emekçileri sefalete süreklemişlerdir." ifadelerini kullandı.

Ardından basın açıklamasını Diyarbakır KESK Şubeler platformu dönem sözcüsü Nasır Demirkıran okudu.

TİS süreci bir orta oyun

2020-2021 yıllarını kapsayan 5. dönem toplu sözleşme görüşmeleri 1 Ağustos tarihinde başladığını belirten Demirkıran, şunları söyledi: "1 Ağustos’ta adı toplu sözleşme olan fakat çalışanların yıllardır çözülmemiş yüzlerce talebini dile getirdiği, işverenin ise giderek dineleme gereği bile duymadığı, yetki, imza, kapsam gibi her açıdan sorunlu garabet bir TİS düzeni ile görüşmelere başlandı. Konfederasyonumuz bu görüşmelerin daha ilk oturumunda yeni bir satış sözleşmesine dair kaygı ve öngörüsünü masada da açıkça dile getirmiştir. Konfederasyonumuz bir yandan mevcut TİS sürecinin bir ortaoyunundan ibaret olduğunu teşhir ederken bir yandan da diğer konfederasyonlara grevli, gerçek ve özgür bir toplu sözleşme düzeni için birlikte mücadele ve eylem çağrısında bulunmuştur." 

"İktidardan önce Memur Sen saldırıyordu"

TİS görüşmelerinin başladığı Ağustos başı ile ay sonu arasında dövizdeki dalgalanmaya işaret eden Demirkıran, "1 Ağustos’ta TİS görüşmeleri başlarken dolar 5.3 TL dolayında iken bugün 6 TL’ye dayandı. Görüşmelere başladığımızda, yılın ilk 7 aylık döneminde gıda fiyatlarındaki artış yüzde 28’i aşmıştı. Görüşmeler devam ederken iğneden ipliğe zam üzerine zam devam ediyordu. Masada defalarca açlık sınırının 2100 TL, yoksulluk sınırının 6800 TL’yi aştığını, kamu emekçileri olarak on yılda reel gelirimizin %40 eridiğini, emekçi kesimlerin yaşadığı gerçek enflasyonun %30’ları bulduğunu, krizden en çok emekçilerin etkilendiğini, dolaysıyla insan onuruna yaraşır temel bir ücret belirlenmesini istedik, söyledik.Biz bunları söylerken yandaş konfederasyon, masada KESK’in ve T.KAMU-SEN’in bulunmaması gerektiği, kendilerinin tüm işkollarında ve genelde yetkili olduğu, dolayısıyla masada tek başına olması gerektiğini ifade ediyor, bunun kavgasını yürütüyordu. Bizler taleplerimizi dile getirmek için Bakanlık önünde polisin gazlı, coplu saldırısına uğrarken ve gözaltına alınırken, masada bunu protesto ettiğimizde iktidar temsilcilerinden önce MEMUR SEN yöneticilerinin saldırısına uğruyorduk!" ifadelerine yer verdi.

"Görüşmelerden KESK'in haberi yok"

Memur Sen'in görüşmeler sırasındaki tavrını eleştiren Demirkıran, sözlerini şöyle sürdürdü: "1-15 Ağustos tarihleri arasında yetkili sendikalar ile hükümet arasında yapılan görüşmelerden konfederasyonumuzun haberi ve bilgisi olmamıştır. 16 Ağustos’ta işkolları görüşmelerinin komisyon raporuna dair yapılan sunumda ise yetkilendirilmiş Konfederasyon yöneticileri hemen tüm başlıklarda “zaman almamak için burayı atlıyoruz” diyerek sunumu yarım saat içinde sonlandırmışlardır. Sunumun bitiminde birlikte belirledikleri yöntem çerçevesinde hükümet ilk teklifini açıklamıştır. Öyle ki, basına toplantı henüz başlamadan yetkilendirilmiş konfederasyon genel başkanının salon dışında açıklama yapacağı bilgisi verilmiştir!"

"Sefalet ücretini Saray belirledi"

Memur Sen'in hükümet ile anlaştığına dikkat çeken Demirkıran, "18 Ağustos tarihinde, gece saatlerinde yetkilendirilmiş yandaş konfederasyon genel başkanı ile görüşen Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanı 2020 yılı için %4 + %4, 2021 yılı için ise %3 + %3 olarak, ilk tekliflerini toplamda 2 puan artırarak revize etmiştir.  Açıklamada kamu emekçilerinin yıllardır çözüm bekleyen onlarca sorununa ve hizmet kolları toplu sözleşmelerinde üzerinde uzlaşma sağlandığı söylenen konulara ilişkin tek cümle dahi edilmemiştir. Konfederasyonumuz bir gün sonra tüm illerde alanlara çıkarak bunun sefalet ücreti olduğunu belirtmiş ve kabul etmediğimizi ilan etmiştir. Yine yandaş konfederasyona “hodri meydan, genel grev dâhil her tür eylem ve etkinliğe hazırız, siz de var mısınız?” diyerek hayatı durdurma çağrısında bulunmuştur. Ancak Yandaş Konfederasyon daha önce yaptığı gibi yüzünü emekçilere değil Saray’a dönerek, “Çalışma Bakanının asli unsur olmadığı anlaşılıyor, asıl yetkilinin devreye girmesini istiyoruz” demiştir. Oysa bildiğimiz ve dün yapılan itiraftan da netleştiği üzere mevcut sefalet ücret dayatması bizzat Saray tarafından belirlenmiş olup tüm süreç oradan koordine edilmiştir." diye konuştu.

"Danışıklı dövüş vardı"

'Hakem heyeti'nin eleştirildiği açıklamada, "Ortada açık bir danışıklı dövüş yaşanmaktadır. Yandaş Konfederasyon, üyelerinin giderek artan isyanı karşısında, sonucun değişmeyeceğinin net olduğu Hakem Kuruluna giderek üzerindeki üye baskısını azaltmayı, gaz almayı hedeflemiştir. Göstermelik bir iki eylemle de bunu pekiştirmek istemiştir. Hakem Kuruluna gidilirken Konfederasyonumuz, üyelerinin ağırlıklı kısmının hükümet tarafından belirlendiği bu Kuruldan kamu emekçileri lehine herhangi bir karar çıkmasının mümkün olmadığını ifade etmiş, diğer konfederasyonlara bir kez daha birlikte mücadele çağrısında bulunmuştur. Ancak yetkilendirilmiş Konfederasyon “Hakem Kurulu’nun haktan, emekten, hakikatten ve uyuşmazlığın çözümüne dair yetki ve görevlerini yerine getireceği inancından hareketle” ile başlayan ifadelerle Hakem Kuruluna başvurusunu yapmıştır. Dolaysıyla şimdi kameralar karşısına çıkıp da “Hakem bekliyorduk, noter çıktı” demek samimiyetsizliğin ifadesidir. Noter olduğunu yeni anlamışlarsa “günaydın” demek gerekiyor! Konfederasyonumuz ilkesel olarak mevcut haliyle Kamu Görevlileri Heyetine başvuru yapılmasını doğru bulmamış, buradan bir beklenti içerisinde olmamıştır." denildi.

"5 milyon emekçinin hiç bir temel sorunu çözülmedi"

Hakem Kurulu'nun emekçiler aleyhine karar aldığına vurgu yapılan açıklamada şunlar ifade edildi: "Bu sonucun ortaya çıkmasının birinci derece sorumlusu hükümet iken diğer sorumlusu yetkilendirilmiş yandaş konfederasyondur. Yandaş Konfederasyon Hakem Kurulunda “bari işkollarının uzlaşılan konularını kabul edin” talebini cılız bir sesle söylemekten öteye bir şey yapmamıştır. Yetkilendirilmiş Konfederasyon temsilcileri ““Uyuşmazlık tutanağı tutulsaydı o anda uzlaşılan konular ve uzlaşılmayan konular, belki bazı sendikalar toplu sözleşme maddelerini imzalayacaklardı. Böyle bir kararımız da vardı. Ama gelinen noktada ‘ben yaptım oldu, ben dedim oldu’ tavrıyla 20 günlük emeği hiçe sayan bir durum var.” Diyerek kandırıldıklarını ima etmiştir.  Kısacası bugüne kadar mevcut anti demokratik sistemin kurallarını bile yok sayarak diğer konfederasyonlara bilgi verme gereği duymadan kamu işvereni ile kapalı kapılar ardında görüşmeler yapmayı, gece yarıları bakanlarla toplantılar yapmayı gelenek haline getiren, adına yetkili olarak atandıkları 5 milyon kamu emekçisine ve emeklisine hiç sormadan geçmiş yılların kayıplarını içermeyen tekliflerini kafalarına göre değiştirenler, hiçbir temel sorunumuzu çözmeyen mutabakatları “tarihi başarı” olarak göstererek bizleri kandırmaya çalışanlar, sırtlarını dayadıkları, iktidarın kendilerini kandırdığını iddia etmiştir."

  Neler değişti?

Hakem Kurulu kararında anılan değişikliklere işaret edilerek, "Yeni olan üç maddenin biri Büro, biri Ulaştırma, bir diğeri ise Bayındırlık iş kolu maddeleridir. Buna göre sadece  Büro ve Ulaştırma iş kolunda olup fiilen öğretmenlik yapanlar için “Öğretmen pozisyonunda görev yapanlara öğretim yılına hazırlık ödeneği” ödenmesi kabul edilmiştir. Bunun bir kazanımmış gibi sunulmasının hiçbir karşılığı yoktur. Çünkü söz konusu iş kollarında fiilen öğretmenlik yapanların sayısı oldukça sınırlıdır. Nitekim Devlet Personel Başkanlığı adına Hakem Kurulunda yer alan üye tarafından verilen bilgiye göre Büro iş kolunda öğretmen pozisyonunda olanların sayısı 140 civarında iken bu düzenlemeden yararlanacak olanların yani fiilen öğretmenlik yapanların sayısının ise 80 veya 90 civarındadır. Bunun dışında geçmiş toplu sözleşmede karar altına alınan maddelerin büyük bölümü olduğu gibi yeni sözleşmeye aktarılmıştır.  Revize edilen maddelerde ise resmi enflasyon rakamlarının bile altında oranlar belirlenmiştir. Örneğin eğitim işkolunda 2018 yılı için 1130 TL, 2019 yılı için 1.180 TL olan Öğretim yılına Hazırlık ödeneği 2020 yılı için 1.210, 2021 yılı için 1.250 TL gibi artış bile denmeyecek oranlar olarak güncellenmiştir. Yandaş medyanın deyimiyle değişim yaşanmıştır! Yine bazı işkollarında araç kullananlara ödenen mevcut 84 TL olan ilave ücret 95 TL. olmuştur. Maddi bir külfet gerektirmeyen, sadece yasal düzenleme gerektiren, aksaklıklara yol açan konular dahi kabul edilmemiştir. Hakemlik fanatik taraftarlığa dönüşmüştür. Kararda; 3600 ek gösterge konusu, hukuksuz ihraçların görevlerine iadesi, adil vergi düzenlemesi, ek ödemelerin emekliliğe yansıtılması, giyecek, yiyecek, çocuk, doğum, kira vb. temel yardımlar, güvencesiz istihdama son verilmesi, ücretsiz kreşler açılması ve açılıncaya kadar kreş ücreti ödenmesi, güvenlik soruşturmaları ve arşiv araştırması adı altındaki fişlemelere son verilmesi gibi temel konuların hiçbiri yoktur." şeklinde ifade edildi.

"Krizin faturasının emekçilere kesilmesin diye..."  

KESK olarak, bağımsız ve tarafsız arabulucu mekanizmalara karşı olmadıklarını belirten Demirkıran, HakemKurulu'na ilişkin olarak şu ifadeleri kullandı: "Dolaysıyla Kamu Görevlileri Hakem Kurulu’nun aldığı bu karar, kamu emekçileri nezdinde meşru ve hukuki değildir. Günlük bir çay parasına bile denk gelmeyen artışla kamu emekçileri ve emeklilerinin ücretlerinin artırılmasını öngören Hakem Kurulu kararını kabul etmiyoruz. Grevsiz, ILO sözleşmelerine uygun olmayan, her durumda hükümetin kararlarının çıkacağı mevcut toplu sözleşme düzeni ile geleceğimiz nokta buraya kadardır. Bu düzenle kamu emekçileri lehine herhangi bir kazanımın elde edilmesi mümkün değildir. Sistem iflas etmiştir. 4688 sayılı yasa mevta olmuştur. Hakem kurulunun kararı da göstermiştir ki, bir dönem sona ermiştir.   Yandaş Konfederasyon bir kez daha suçüstü yakalanmıştır. Elde edilen kimi ayrıcalıklarla, satış sözleşmeleriyle emek mücadelesinin yürütülemeyeceği tarihte de, ülkemizde de defalarca ispatlanmıştır. Aksini iddia ediyorlarsa, bir kez daha hodri meydan diyoruz: en yakın tarihte genel greve gidip hayatı durdurulalım. Krizin faturasının emekçilere kesilmesini engellemenin mücadele etmekten başka yolu yoktur."

Açıklamada son olarak KESK ve KESK’e bağlı 11 sendikanın, "grevli, gerçek ve özgür toplu sözleşmeli bir toplu sözleşme düzeni ve bunun için gerekli yasal düzenlemenin gerçekleştirilmesi temel gündemi" ile mücadele etmeye devam edecekleri vurgulandı.

 

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.