Baluken: Öcalan, hükümet ve devletin gerekli hassasiyeti göstermediğini söyledi

Baluken: Öcalan, hükümet ve devletin gerekli hassasiyeti göstermediğini söyledi
BDP Grup Başkan Vekili İdris Baluken, PKK Lideri Abdullah Öcalan ile yaptıkları görüşmeye ilişkin, "Sayın Öcalan sürecin kalıcı bir barışa dönüşmesi için hükümetin ve devletin gerekli hassasiyeti göstermediğini, gerekli adımları atmadığını ifade ediyor.

BDP grup başkan vekilleri Pervin Buldan ve İdris Baluken ile HDP Müzakere ve Çözüm Sürecinden Sorumlu Eş Genel Başkan Yardımcısı Sırrı Süreyya Önder, 9 Kasım günü İmralı Adası'na giderek PKK Lideri Abdullah Öcalan ile görüştü. Heyette yer alan BDP Grup Başkan Vekili İdris Baluken, Öcalan ile yaptıkları görüşmeyi ve İmralı sürecini DİHA'ya değerlendirdi. 

'Hükümet tarafından mekanizmalar oluşturulmadı'

Baluken, "Çözüm süreci" denilen sürecin hem Türkiye açılısından hem de Ortadoğu açısından tarihi bir takım gelişmelerin kapısını aralayan bir süreç olduğunu belirterek, sürecin bütün mekanizmalarının bugüne kadar tamamlanmış olması gerektiğini söyledi. Baluken, aradan geçen uzun zamana karşın devlet ve hükümet tarafından bu mekanizmaların halen oluşturulmadığını söyledi. Baluken, "Adaya giden-gelen heyetlerin sadece partimizle sınırlı tutulmaması gerektiğini, adaya diğer siyasi partilerin, akil insanların, meclisteki komisyonların gitmesi ile ilgili bir mekanizmanın oluşturulması gerektiğini ve müzakereye denk düşecek şekilde Sayın Öcalan'ın dış dünya ile koşullarını sağlanması gerektiğini söylemiştik. Bugüne kadar maalesef bunlar yeterince yerine getirilmedi" dedi. 

'Avukatların gitmesi gerektiğini defalarca söyledik'

"Müzakere sürecine denk düşecek mekanizmalar oluşturulmadı" diyen Baluken, bütün gidişlerde heyetlerle ilgili suni gündemlerin oluşturulduğunu söyledi. Baluken, "Bütün sorun adaya kimin gidip gitmemesiymiş gibi bir algı yaratan anlayış ortaya kondu. Bunun kendisi zaten müzakereye denk düşmeyen bir anlayıştı. Biz gidişlerle ilgili belirli periyotların dikkate alınması gerektiğini söyledik. Yani bizim 15 günde bir, ailenin haftada bir ve avukat arkadaşların gitmesi gerektiğini defalarca ifade ettik. Yine aynı şekilde gazetecilerin gitmesiyle ilgili talebi ilettik. Ama bunlara ilişkin herhangi bir şey yapılmadı" diye konuştu. 

'HDP'nin heyette yer alması önemlidir'

Baluken, bunun çok ciddi bir eksiklik olduğunu kaydederek, "Bu heyette daha önce veto edilen Sırrı Süreyya Önder'in yeni kimliği ile yani HDP kimliği ile heyete gelmesi önemli ve anlamlıdır. Bundan sonra vetonun kriterlerinin işletilmeyeceğine dair algı hem de yeni bir partinin bu müzakere sürecine dahil edilmesi ile ilgili bir algıdan değerlendirince bugüne kadar olan anlamsız bir direncin bu noktada kaldırıldığını bize düşündürüyor. Bundan sonra bu algının çevresi genişletilmelidir. Sadece HDP değil, diğer siyasi parti heyetlerinin de AKP ve CHP olabilir, yani bu yönlü bir mekanizma ile ziyaretler olabilir" ifadesini kullandı. Baluken, avukatların adaya gitmesinin önemine vurgu yaparak, "Savunma hakkı diye temel bir hak vardır. Avukatların halen adaya gidememesi hukuk dışı durumun büyüklüğünü ortaya koyuyor. Aynı zamanda hekimler de gidebilmelidir. Bağımsız heyetlerin gidişi de önemlidir. Öcalan'ın görüşlerini bir başka kanal üzerinden aktarması açısındandır" dedi. 

Öcalan: Devlet gerekli adımları atmadı

Baluken, Adalet Bakanlığı ile ilişkilerin bugüne kadar bu bahsettikleri temelde olduğunu, 15 günde bir görüşmek için başvurular yaptıklarını ancak gidişlerinin 1 ayı bulduğunu, bazen bunu da aştığını hatırlatarak, bunların artık aşılması gerektiğini dile getirdi. Baluken, hükümetin son heyete yaklaşımının anlamlı olduğunu bundan sonra da böyle olması gerektiğini söyledi. PKK Lideri Öcalan'ın paylaştıklarını aktaran Baluken, şunları söyledi: "Sayın Öcalan neredeyse 1 yıla yakın bir süredir 24 saatin tamamını bu sürecin kalıcı bir barışa ve kalıcı bir çözüme geçmesi için harcadığını ve bütün yoğunlaşmasının bu olduğunu ifade ediyor. Sürecin kalıcı bir barışa dönüşmesi için hükümetin ve devletin gerekli hassasiyeti göstermediğini, gerekli olan adımları atmadığını ifade ediyor. Sürecin daha çok tek taraflı bir barış iradesi üzerinden şekillendiğini söylüyor. Hükümetin bu yaklaşımının süreci getirdiği yer olarak ise, 'bir sırat köprüsüdür' diyor. Yani sırat köprüsü genelde kıldan ince ve kılıçtan keskin tabir edilir. Tabi bu ciddi bir tespittir. Bir taraftan Ortadoğu'nun ve Kürdistan'ın bütün dengelerini değiştirecek bir süreçten bahsediyoruz ama diğer taraftan da bu sürecin gereğini yerine getirmeyen bir anlayışın süreci getirdiği noktayı görüyoruz." 

'Öcalan süreci devletin inisiyatifine bırakmayacak güçlü çağrı yapıyor'

Konuşmasının devamında bu tespitin hükümet ve devlet tarafından önemsenmesi gerektiğinin altını çizen Baluken, konuşmasını şöyle sürdürdü: "Yani bu süreç sırat köprüsünde ilerlemesi gereken bir süreç değildir. Tam tersine güvenli ilerlemesi için doğru mekanizmaların oluşturulması gerekir. Bunu yapma sorumluluğu devlet ve hükümettedir. Bunu devlet yapmazsa da, Türkiye halkları bunu yapmalıdır. Bu süreci sırat köprüsünden alıp korunaklı ve güvenli yola koymak Türkiye halklarının görevidir. Sayın Öcalan'da böyle bir tespit yaparken hem Kürt halkına hem de Türkiye halkalarına bu süreci hükümetin ya da devletin inisiyatifine bırakmayacak şekilde güçlü bir sahiplenme çağrısı yapıyor. Kendisi bu sürecin tamamında büyük bir iradeyi tek taraflı ortaya koyduğuna bundan sonra da bu iradeye sahip olduğunu ortaya koyuyor ama Sayın Öcalan'ın ortaya koyduğu iradenin ev ev, sokak sokak her platformda halk tarafından desteklenmesi ve sahip çıkması ile ilgili bir mesaj içeriyor. Bu yönü ile hepimize büyük görevler düşüyor. Sayın Öcalan'ın ortaya koyduğu barış iradesinin sahiplenilmesi konusunda büyük görevler düşüyor." 

Öcalan: Hükümet Türkiye'yi demokratikleştirme noktasında yetersiz kaldı

"Sayın Öcalan, devletin bugüne kadar yaklaşımlarının Kürt sorununu çözme ve Türkiye'yi demokratikleştirme noktasında yetersiz kaldığını ifade ediyor. Bu sürecin uzamasının en temel sebebinin de devletin halen bu iradeye sahip çıkacak şekilde yasal bir zemin hazırlamamasına bağlıyor" diyen Baluken, yasal bir zemin olmayınca içerden ve dışarıdan süreci akamete uğratmak isteyen güçlerin sayısının ve yöneliminin arttığını kaydetti. Baluken, PKK Lideri Abdullah Öcalan'ın bahsettiği müzakere koşullarının talebinin özünde de bunun olduğunu vurgulayarak, "Bir an önce süreçle ilgili yasal zemin hazırlanmalıdır. Sayın Öcalan sürecin başından bugüne kadar hükümetten şöyle bir beklentisi olduğunu ifade etti. 'Bu süreç başladığında biz yıllardır hegemonik ilke doğrultusunda şekillenen bir zihniyetin, demokratik ilkeyi esas alması şeklinde değişmesini bekliyorduk, öyle olması gerekirdi. Bu hegemonik zihniyet devam ettiği sürece hem süreç açısından ciddi bir risk teşkil eder hem de iktidarda olan siyasi partinin halka söylediği söylemler de boşa çıkar' tespitinde bulundu. O nedenle bir zihniyet devriminin, yaklaşım değişiminin esas alınması gerektiğini ifade ediyor" dedi. 

'Kürtlerle ilgili düşman hukukundan vazgeçilmesini söyledi'

Baluken, AKP'nin değişimi hissettirecek bir pratik ortaya koymadığını söyleyerek, bu zeminin sağlam bir zemin olmadığını belirtti. Baluken, AKP'nin Ortadoğu'ya dönük politikalarda AKP'nin demokratik özü getirmediğinden dolayı sıkıntıların yaşandığını vurgulayarak, Rojava'da yaşananlara dikkat çekti. Baluken, Rojava'da bir "devrim" yaşandığını hatırlatarak, "Ortadoğu'da birçok sorunu çözecek bir süreçle karşı karşıyayız. Hükümetin politikaları ise bu iradeyi boğmaya yöneliktir. Sayın Öcalan'ın ortaya koyduğu zihniyet devrimini ve ilkesel yaklaşım çok önemsenmelidir. Sayın Öcalan Rojava devriminin Ortadoğu üzerine hesapları ve politikaları olan küresel ve bölgesel güçlerin iktidar odaklı kavgalarının hesaplandığı bir arena olarak görüyor. Bu arenada Kürtlerin diğer hakların kazanımlarını da güvenceye almasını çok önemli görüyor. Bu kazanıma sahip çıkmanın içerdeki süreç açısından da uygun olduğunu söylüyor. İçerdeki süreci Türk-Kürt ittifakı olarak daha önce tanımlamıştı. 'Böylesi bir durumda siz teller ve sınırla yaklaşırsanız bu süreci anlamadığınız anlamına gelir' tespitinde bulundu. Bunun aşılması gerektiğini, Türkiye'nin artık Kürtlerle ilgili düşman hukukundan vazgeçmesi gerektiğini söylüyor. Barış olacaksa bu tel örgülerin ve sınırların artık kaldırılması gerektiğini Sayın Öcalan çok açık ve net olarak ifade etti. Rojava konusunda kırmızıçizgi olarak tanımlanan yaklaşımların süreç açısından tehlikeli ve Kürtlerin iradesini boğmaya yönelik girişimler olduğunu söyledi" diye belirtti. 

'Öcalan hasta tutsakların durumuna dikkat çekti'

PKK Lideri Öcalan'ın hasta tutsaklar ve cezaevinde bulunan tutsakların yaşadığı sorunlara da değindiğini aktaran Baluken, şunları söyledi: "Sayın Öcalan bunların hiçbir şekilde kabul edilemez olduğunu söyledi. Hasta tutsakların bırakılmamasının süreç açısından da zorlayıcı olduğunu, cezaevinde yaşanan sıkıntıların Kürt halkı nezdinde kabul edilmediğini ifade etti. Önümüzdeki günlerde bu sorunların aşılması noktasında hükümetin bazı adımlar atması kanaatindeyiz. Çünkü bu insani bir meseledir. Siyasi bir adım değildir. Siz çözüme ve barışa kara vermişseniz böylesi insani bir meseleyi pazarlık konusu haline getirme konusundan çıkmanız lazım." Hükümetin güven verici adımlar peşinde olması gerektiğini belirten Baluken, hasta tutsaklar ve tutuklu vekillerin durumunun da bu kapsamda olduğunu söyledi. Baluken, hükümetin müzakere sürecinin mekanizmalarını oluşturmasının da süreç açısından olumlu olacağını kaydetti. 

Görüşmelerin teknik detayları 

PKK Lideri Öcalan ile yaptıkları görüşmenin teknik detaylarına ve ortamına değinen Baluken, kendisi açısından her gidişinin ayrı bir heyecan olduğunu söyledi. Baluken, adaya indikleri zaman Öcalan'ın toplantı salonunda kendilerini ayakta karşıladığını, kendilerini oturttuktan sonra kendisinin de oturduğunu belirterek, "Doğal olarak önce sağlıkla ilgili başlıyoruz konuya. Biz bu soruları sorarken, Sayın Öcalan o konulara çok girmek istemiyor. Kısa cevaplar vererek, toplantı kısmına geçilmesini istiyor. Toplantıya geçince önce bizden aktarımlar oluyor. Biz heyet olarak Kandil'e gidiyoruz. KCK ile yaptığımız tartışmalar, dışarıda hükümet ile görüşmeler ve halkın mücadelesi ile siyasal sürece ilişkin bilgiler verip aktarım yapıyoruz. Bunun içinde zaman zaman Sayın Öcalan konularla ilgili çözümlemeler yapıyor. Ben tabi bu kadar ağır koşullarda Sayın Öcalan'ın en küçük bir ayrıntı üzerinde bile dakikalarca bilimsel ve felsefi ölçüleri aşacak şekilde değerlendirme yapmasına hem hekim olarak hem de siyasetçi olarak şaşırıyorum" dedi. 

'Genelde Sırrı beye dönerek espri yapıyor'

Baluken, Öcalan'ın sağlıkla ilgili konular geçtiğinde pozitif bilim ile duygusal zeka arasında derin analizler yaptığını ve toplantılarının sadece siyasi konuların geçtiği toplantılar olmadığını vurguladı. Aktarımların ardından Öcalan'ın konuşmaya başladığının altını çizen Baluken, "Küçük bir sayfaya kısa notlarla ana başlıklar alıyor. Önce onları okuyor. Bizler de not alıyoruz. Ardından onları açan ve kapsamlı yorumlar yapan değerlendirmelerde bulunuyor. Toplantılarda zaman zaman neşeleniyor. Ses tonundan hissediyorsunuz. Zaman zaman espri yapıyor. Espri yapınca genelde Sırrı beye dönerek espri yapıyor. Daha sonra tekrar toplantıya devam ediyor. Zaman zamanda çok öfkeleniyor" diye konuştu. 

'Zamanın nasıl geçtiğini anlamıyorsunuz'

Baluken, Öcalan'ın spontan dikkatinin çok yüksek olduğunu bunu görüşmeleri sırasında çok açıkça görebildiklerini söyleyerek, "Bazen bir mimiğimize bile dikkat ediyor. Toplantı süreleri içinde planlamalar oluyor. Bu son görüşmede bir yemek arası verildi. Biz ayrı bir yerde yedik. Sayın Öcalan'da odasına çekildi sanırım, orda yemek ihtiyacını karşıladı. Yemekten sonra tekrar toplantıya geçiyoruz. Saatin nasıl geçtiğini fark etmiyorsunuz. Sayın Öcalan'ın çok akıcı bir dili var" dedi. 

'Sık sık bir lidere ait olabilecek cümleler kuruyor'

Baluken, toplantı öncesinde Öcalan'ın süreyi kendilerine söylediğini, kendilerinin de buna riayet ettiklerini vurgulayarak, "Konuşmalar esnasında bir lidere ait olabilecek cümleler çıkıyor sık sık. Biz bunları not aldıktan sonra onların ne kadar kapsamlı olduğunu daha sonra okuyunca anlıyoruz. Bir liderin ağzından çıkacak cümlelerdir" dedi. Baluken, devlet heyetinin görüşmelere müdahil olduğu zamanlarda Öcalan'ın onlara ihtiyaç duyduğunda sorular sorduğunu belirterek, "Adaya giderken cezaevi görevlileri ile gidiyoruz. Ne çok sıcak bir ortam olduğunu ne de buz gibi olduğunu söyleyebiliriz. Gidişimizde cezaevi müdürü bizi karşıladı. Kendisi daha önce kaza geçirmişti, sağlık sorunlarına ilişkin uzunca konuştuk kendisiyle" diye belirtti. 

Kaynak:

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.