Baluken: Tel örgülerin ayıramadığı halkın arasına duvar örülüyor

Baluken: Tel örgülerin ayıramadığı halkın arasına duvar örülüyor
BDP Grup Başkan Vekili İdris Baluken, "Çeteler Rojava'da halka yönelik saldırılarını arttırırken, Türkiye tarafında ise tel örgülerin ayıramadığı halkı birbirinden koparmak için şimdi de duvar örme faaliyeti yürütülmektedir" dedi.

BDP Grup Başkan Vekili ve Bingöl Milletvekili İdris Baluken, Nusaybin sınırında örülen "utanç duvarı"na ilişkin Meclis'te basın toplantısı düzenledi. Baluken, Suriye halklarının statükoda ısrar eden Baas rejimi ile dış destekli despotik güçler arasında iktidar savaşının arasında sıkıştığını belirterek, "Rojava ise, ne çatışan güçlerin ne de statükocu Baas rejiminin yanında yer almadı. Yıllardır yaşadıkları onca zulme rağmen boyun eğmeyen ve örgütlü bir mücadeleyle onurunu, kimliğini, dilini, kültürünü koruyan Kürt halkı, kendi özerkliğini ilan ederek, demokratik devrimin inşa sürecini başlattı" dedi. Rojava'da yaratılan demokratik sistemin otoriter rejimlerde ısrar eden ülkeleri korkuttuğuna işaret eden Baluken, "Bu korkunun sonucu olarak halkların demokratik kurtuluşunu esas alan demokratik özerklik mücadelesini boğmak ve bu mücadelenin yaygınlaşmasını önlemek amacıyla Rojava hedef alınmaktadır" diye konuştu. 

'Hükümetin güvensizliği derinleşiyor'

Baluken, Türkiye'nin Rojava ile doğru temelde ilişkiler kurması gerektiğini vurgulayarak, şunları ifade etti: "Türkiye, Kürtlerin statüsünü engelleyebilmek için çetelerin yürüttüğü saldırılara el altından destek vermekte, Rojava'nın istikrarsızlaştırılmasını hedefleyen politikalar yürütmektedir. Türkiye tarafından çetelere her türlü lojistik, sağlık ve diğer yardımlar sağlanırken, Rojava halkına karşı ise ambargo uygulanmakta, sınır kapılarına kilit vurulmaktadır. Bir yandan Ortadoğu'nun dört yanına yayılmış olan Kürt sorununun çözümü için Sayın Öcalan ile görüşme süreci başlatan AKP hükümeti, diğer taraftan ise Suriye'de, Rojava'da Kürtlerin kazanımlarına yönelik gerçekleştirilen saldırıları alttan desteklemesi, hükümetin çözüm sürecine yönelik samimiyetini de kuşkulu hale getirmektedir. Oysa çözüm iddiasındaki bir hükümetin Rojava politikasının da çözüme hizmet eder noktada olması, Rojava halkına baskıyla, engellemeyle değil diyalog ve hoşgörüyle yaklaşması gerekir. Ne yazık ki hükümet böyle bir tutum içerisinde olmadığı için kendisine karşı duyulan güvensizliği daha da derinleştirmektedir." 

'Bu duvara izin vermeyeceğiz'

"Çeteler Rojava'da halka yönelik saldırılarını arttırırken, Türkiye tarafında da ise tel örgülerin ayıramadığı halkı birbirinden koparmak için şimdi de duvar örme faaliyeti yürütülmektedir" diyen Baluken, bu duvara izin vermeyeceklerini kaydetti. Baluken, örülmeye çalışılan bu duvarın Kürt fobisinin bir sonucu olduğuna dikkat çekerek, "Ne yazık ki, Kürtlerin halk olmaktan kaynaklı hakları ve bu haklarını elde etmek için örgütlü bir mücadele etrafında biraraya gelmesi halen hazmedilememektedir. Şu çok net bilinmektedir ki; halkların iradesi karşısında hiçbir duvar dayanamaz" diye belirtti. 

'Duvardan vazgeçilmezse Kürtler direnir'

Baluken, Nusaybin Belediye Başkanı Ayşe Gökkan'ın sınırda mayınlı arazide başlattığı ölüm orucunun ve oturma eyleminin Kürt halkının duyduğu tepkinin hangi aşamada olduğunu göstermesi açısından önemli olduğunun altını çizerek, hükümetin bu utanç duvarı yapımından vazgeçmemesi durumunda ise Kürtlerin direneceğini söyledi. Örülen duvarın yeni bir isyanı ve direnişi doğuracağını söyleyen Baluken, "Bu gerçeğin çok net görülmesi gerekir. Bu nedenle hükümete duvar politikasından bir an önce vazgeçmeye, utanç duvarları yerine kardeşlik köprüsü kurmaya çağırıyoruz. Bu bağlamda çetelere destek politikasından da derhal vazgeçmeye çağırıyoruz" dedi. 

'Rojava'ya saldırılar İran'da idamlar'

Baluken, BDP olarak duvarın örüldüğü ilk gönden itibaren tepkilerini ortaya koyduklarını dile getirerek, örülen bu duvara karşı seslerini yükselteceklerini kaydetti. Baluken, Rojava'da yaşanan saldırılara paralel olarak İran'da da Kürtlere yönelik imha politikasının devam ettiğine dikkat çekerek, "2011 yılından buyana PJAK ile ateşkes pozisyonunda olan İran, ateşkesin şartlarından olan idamları durdurma kararına uymamaktadır. İran rejimi 26 Ekim'de PJAK üyeleri Hebibulah Gulperipur ve Rıza İsmail Mamed'i hunhar bir biçimde idam etti. Mele Rehim Reşidi adlı bir tutsak da Urmiye'de idam edildi. Bu idamların ardından İran Yüksek Mahkemesi iki Kürt tutsağın daha idamını onaylamış durumdadır" vurgusunu yaptı.

'Kürtler idamlar karşısında sessiz kalmamalı'

Tahran yönetiminin Kürtlere yönelik idam ve infaz politikasına ağırlık vermesinin bölgesel gelişmelerle doğrudan bağlantılı olduğunun altını çizen Baluken, "İdamlar, Kürtlerin statüsüne yönelik sürdürülen topyekün saldırının İran ayağıdır. Bu idamların Ankara-Tahran yakınlaşmasının arttığı bir süreçte devreye konulması dikkat çekicidir. Bugün Sayın Cumhurbaşkanı ve Sayın Başbakan İran Dışişleri Bakanı ile görüşüyorlar. Buradan İran yönetimine açıkça çağrı yapıyoruz. Kürtlere yönelik bu imha politikasından derhal vazgeçin, insanlık suçu olan idamları derhal durdurun. Eğer hükümet İran'daki idamları onaylamıyorsa, desteklemiyorsa bu politikaya ortak olmaması, idamların durdurulması için net tavrını bir an önce ortaya koyması gerekir. Tarih ve insanlık vicdanı bu acımasız vahşet politikalarını, bu insanlık suçunu asla unutmayacaktır. Halkımız kendisine dayatılan bu teslim alma politikalarına karşı asla sessiz kalmayacak, her alanda mücadelesini ve isyanını sürdürecektir. Halkımızı özellikle idamlar konusunda da duyarlı olmaya, tepkilerini yükseltmeye çağırıyoruz. Uluslararası toplumu ve uluslararası insan hakları kuruluşlarını İran'da Kürtlere uygulanan idam vahşeti karşısında sessiz kalmamaya çağırıyoruz" dedi. 

(diha)

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.