Başka okullara kaydırılan öğrencilerin ulaşım çilesi
Norşin Öncel - Özel
4 kilometre yol yürüyen öğrenci nasıl ders dinlesin?
TİGRİS HABER- Seyrantepe ilk ve ortaokulu yıkılacağını belirten Kaya, “ Seyrantepe’de birinci sınıfa başlayan öğrencilerimiz Şılbe’ye (Yolaltı) gönderiliyorlar. Mesafe 4 kilometre. Hem yol çok uzun hem de öğrencilerin hayatını tehlikeye atacak ciddi kavşaklar var ve trafiğin yoğun ve hızlı işlediği bir yer. Kilometrelerce yol yürüyen bir çocuğun ders dinlemesi imkansız” diye konuştu.
510 bin öğrenciden 30 bini İmam Hatiplere gidiyor
Diyarbakır’da öğrencilerin İmam Hatip okullarına yönlendirildiğini ve İmam Hatiplerde boş sınıflar olmasına karşın diğer okullarda öğrencilerin sıkışık sınıflarda ders görmek zorunda bırakıldıklarını ifade eden Kaya, “Diyarbakır’da 510 bin öğrenci var ve bunun 30 bini İmam Hatiplere gidiyor. Diyarbakır’da İmam Hatip Ortaokulu sayısı 122, öğrenci sayısı ise 20 bin 700. Anadolu İmam Hatip Lisesi ise 36 tane ve öğrenci sayısı ise 2 bin 500” diye belirtti.
Derslik fazla öğrenci az, öğrenci fazla derslik az
Diyarbakır’ın Silvan ilçesinde bir okulda kapasitenin üzerinde öğrenci kaydı yapıldığını ve bunun eğitim açısından ciddi sıkıntılar oluşturduğunu dile getiren Kaya, şunları ifade etti: “Silvan’da bir Anadolu Lisesi’nde 170 öğrenci için 5 sınıf üzerinden onay alınmış. Şuana kadar 550 öğrenci kayıt yaptırmış ve daha 50 öğrenci için de kayıtlar açık gözüküyor. Okulu gittik inceledik, 23 sınıf gösteriliyor ama bütün odaları saydık 12 tane oda var. Müdür ve müdür yardımcılarının odaları dışında 12 tane oda var. 322 öğrenci taşımalı geliyor. Bu öğrencilerin beslenmesi için yemekhane gösterilmiş ama ortada yemekhane yok. Sonra bir baktık ki, aynı özellikleri taşıyan ve 30 metre ileride İmam Hatip okulu var. Milli Eğitime çok basit bir öneride bulunduk. 550 öğrenci kaydı yapmışınız ve daha 50 öğrenci için de kayıt açık gözüküyor. İmam Hatip’teki öğrenci sayısı ise 220 civarında. 2 okul arasında 30 metre var ve tek yapılacak şey tabelaları değiştirmek. 170 kişilik okula 550 kayıt yapılıyor ve yanı başında 220 öğrenci ile daha büyük bir okul var. Yan yana bulunan iki okulda bir tabela değişikliği ile sorun çözülecek ama kimse buna cesaret edemiyor. 600 öğrenciyi 12 derslikli bir okula sıkıştırarak nasıl bir eğitim verilecek doğrusu merak ediyoruz.”
Eğitim Sen Diyarbakır 1 No’lu Şube Eşbaşkanı Sadrettin Kaya, Diyarbakır’da depremden hasar gördüğü için yıkılacak olan okullardaki öğrencilerin yaşadıkları sorunlar, kentteki okulların öğrenci kapasitesi, uzaktan eğitim ve pandemi sürecinde öğretmenlerin ek ders ücretleri üzerine Tigris Haber’e değerlendirmelerde bulundu.
‘Kilometrelerce yol yürüyen bir çocuğun ders dinlemesi imkansız’
Diyarbakır’da depremden hasar gören 9 tane okulun yıkılacağını belirten Eğitim Sen Diyarbakır 1 No’lu Şube Eşbaşkanı Sadrettin Kaya, “Bağlar ve Yenişehir’deki okullar yıkılacak. Gerekçesi ise depreme dayanaklı olmamaları. Tabii ki depreme dayanaklı olmayan okullarda eğitim görülmesi doğru değil. Ama madem ki, bu okulların yıkılması ve yeni okulların yapılması gerekiyordu neden pandemi koşullarında eğitme ara verilmişken bunu yapmadınız? Eylül ayındayız daha yeni kararlar çıkıyor ve bu kararların da kaç tanesinin uygulanacağı noktasında ciddi sıkıntılar var. Bu süreç biraz da gizli yürütülmek istendi. Çünkü biz bunun bilgisini İl Milli Eğitim Müdür Yardımcısından da bu bilgiyi almaya çalıştığımızda ısrarla sakladıklarını gördük. Sonuçta biz eğitimciyiz ve ihaleye girecek değiliz. Bizi ilgilendiren işin ihale boyutu değildir. Biz öğrencilerimizin, öğretmenlerimizin mağdur edilmemesine bakarız. Böyle bir süreç niye şeffaf yürütülmez onu anlamak zor. En son uzun uğraşlar sonucunda söz konusu okulların isimlerini aldık ve gidip okul müdürleriyle, öğretmenlerle bunu konuştuk ve ciddi sıkıntılar yaşadıklarını gördük. İnönü ortaokulunda öğretmenlerin yüzde 70’nin norm fazlası olduğunu gördük. Alipınar’da sorunlar var. Aynı ilin aynı ilçenin öğrencileri farklı dönemlerde eğitim öğretim görecekmiş. Seyrantepe ilk ve ortaokulu yıkılıyor. Seyrantepe’de birinci sınıfa başlayan öğrencilerimiz Şılbe’ye (Yolaltı) gönderiliyorlar. Mesafe 4 kilometre. Hem yol çok uzun hem de öğrencilerin hayatını tehlikeye atacak ciddi kavşaklar var ve trafiğin yoğun ve hızlı işlediği bir yer. Kilometrelerce yol yürüyen bir çocuğun ders dinlemesi imkansız.”
Planlamalar sahadaki paydaşlarla birlikte yapılmalı
Seyrantepe’deki öğrencilerin yaşadığı soruna ilişkin o dönemki İl Müdürü Feysel Taşçıer ile görüştüklerini ve sorunun çözümü noktasında çaba harcayacağı sözünü aldıklarını ifade eden Kaya, sözlerini şöyle sürdürdü: “Seyrantepe’deki çocuklarımızın ailelerinin ekonomik durumları kötü. Dolayısıyla o yoksul insanların özel araç tutması imkansız. Aziziye mahallesine gönderilen çocuklar için ciddi trafik tehlikesi var, çünkü bu yolu büyükler dahi yürüyünce korkuyorlar. Öğrenciler üst geçitleri kullanmazsa olası kazaların sorumluluğunu kim alacak? Bir okulla ilgili varsa bir planlama oranın gerçek temsilcileri olan öğretmenleri, sendikaları, konuyla ilgili uzmanları çağırıp konuşmak zorundasınız. Sahadaki paydaşlarla konuşulmayan, tartışılmayan ve ortak akılla doğrusu bulunmayan tüm planlamalar sorun üretmekten başka bir işe yaramaz. 4 yıl önce Ferik Köşkü’nde okul yıkılmış ve bu süre içinde o mahalleye okul yapılmadığı için aileler son çare olarak oradan taşınmaya başladılar. Okullar ne zaman yıkılacak, yıkıldığında öğrenciler hangi alternatiflere nasıl yönlendirilecekler, bunun planlamasının doğru yapılması için sahadaki paydaşlarla istişare edilmelidir.”
Merkezdeki öğretmenlerin köylere gönderilmesi doğru değil
Merkezde grev yapan öğretmenlerin yeniden köylere gönderilmek istenmesinin yanlış olduğunu ifade eden Kaya, şunları söyledi: “Belli bir süre kırsalda çalışan ve sonrasında merkeze gelen öğretmenleri tekrardan kırsala göndermek yasal olmadığı gibi insani de değildir. Bu öğretmenleri yeniden köylere göndermek doğru değil. Çünkü bu insanlar belli bir hizmet süresini tamamlayarak buraya gelmişlerdir. Tabii süreç şeffaf ve demokratik katılımla yürütülmüş olsaydı böylesi sıkıntılar olmazdı. Yıkılacak okullar nedeniyle binlerce öğrenci yer değiştiriyor ama bunun planlaması sağlıklı bir şekilde yapılmadığı için ciddi sorunlar baş gösteriyor.”
Bir tarafta boş sınıflar diğer tarafta öğrenciler tıkış tıkış
Kentteki okullarda sınıf mevcutlarını değerlendiren Kaya, İmam Hatip okullarında az sayıda öğrenci mevcuduna karşın diğer okullarda ciddi bir yığılmanın meydana geldiğini ve bu dengesizliğin giderilmesi noktasında birçok sınıfı boş olan İmam Hatiplerin bir bölümünün Anadolu Liselerine tahsis edildiğini ifade eden Kaya, şöyle konuştu: “Yenişehir Mustafa Kemal İmam Hatip Ortaokulu var. Bu okuldaki sınıf mevcudu 15 kişi ve burada tam gün eğitim yapılıyor. Aynı bölgedeki diğer alternatif nedir, Şair Sırrı Ortaokulu. Bu okuldaki sınıf ortalaması nedir, 40 kişi ve öğrenciler sabah-öğle iki ayrı grupta eğitim görüyorlar. Bu okulda tam gün eğitim uygulanmış olsa sınıf mevcutları 80 kişi olacak. Yine, Sabri Güzel ortaokulu var ve sınıf mevcutları burada 50 civarında. Burada tam gün eğitim yapıldığını düşünün, sınıf mevcudu 100’e çıkar. Gerçekten de bu planlama çok sağlıksız. Bağlar’da Fatih İmam Hatip Anadolu Lisesi’nde 20’ye yakın sınıf boştu ve bu dönemde orada Anadolu kısmı açıldı. Bağcılar’da Karacadağ İmam Hatip Anadolu Lisesi’nin 15 sınıfı boştu. Bu yıl yine oraya da Anadolu sınıfları alındı. Bağlar’da Çelebi Eser İmam Hatip Ortaokulu var, 360 öğrenciden 67 öğrenci okula devam ediyor. 290’dan fazla öğrencisi yok. Israrla bu okullar kapatılmıyor. Halkı bir okula gitmeye zorlayamazsınız. İnsanları bu konuda yönlendirmeye hakkınız yok, kim nerede okumak istiyorsa seçmekte özgüdür.”
‘Her ilçeye İmam Hatip kaydı için kota verildi’
Öğrencilerin İmam Hatip okullarına yönlendirilmesinin yanlış olduğuna dikkat çeken Kaya, sözlerini şöyle sürdürdü: “Mayıs ayında billboardları süsleyen bir afiş vardı. Diyarbakır Valiliği, İl Milli Eğitim Müdürlüğü ve Diyarbakır’daki İmam Hatipliler Derneği ve STK’lar şunu diyordu: “Dünyada ve ahrette mutlu olmak istiyorsanız İmam Hatipler…” Devlet her kesimden vergi alıyor ve herkesten aldığı vergileri eşit uygulamak zorundadır. İnsanları bir yere yönlendirmezsiniz. İmam Hatip’e gitmeyen çocuk olgun olamayacak mı, ahrette mutlu olamayacak mı, bu nasıl bir mantıktır? Bu yönlendirmelere rağmen bir sonuç alamadılar. Ardından 27 Temmuz’da Büyükşehir Öğretmen Evi’nde gizli bir toplantı yaptılar ve her ilçeye İmam Hatipler için bir kota koydular. Kimler katıldı bu toplantıya; Diyarbakır Valiliği, İl Milli Eğitim Müdürlüğü, İlçe Milli Eğitim Müdürleri, Eğitim Bir-Sen ve 38 tane İslami STK. Eğitim Sen yok, Türk Eğitim-Sen yok. Bu toplantı eğer eğitimle ilgili bir toplantı ise burada eğitimde uzman kişiler olmalı, eğitimin paydaşları olmalı ama yok. Orada her ilçeye İmam Hatip kaydı için kota verildi. Biz bu toplantıyı deşifre ettik.”
‘Diyarbakır’da 510 bin öğrenciden 30 bini İmam Hatiplere gidiyor’
Öğrencilerin İmam Hatip okullarına yönlendirilmesine dair itirazlarına devam eden Kaya, şöyle konuştu: “Diyarbakır’da 510 bin öğrenci var ve bunun 30 bini İmam Hatiplere gidiyor. Peki, 480 bin öğrenci üvey evlat mıdır? Diyarbakır’da İmam Hatip Ortaokulu sayısı 122, öğrenci sayısı ise 20 bin 700. Anadolu İmam Hatip Lisesi ise 36 tane ve öğrenci sayısı ise 2 bin 500. Şimdi söz konusu toplantıya katılan iş insanları var ve bunlar neden bir tane özel İmam Hatip okulu açmazlar veya çocuklarını neden özel okullara gönderirler? Eğer sizin çocuklarınız özel okullara gidiyorsa bu halkın çocuklarını neden İmam Hatiplere yönlendiriyorsunuz?”
‘İnsanları zorla İmam Hatiplere yönlendirmek doğru değil’
Görevden alınan İl Milli Eğitim Müdürü Feysel Taşçıer’in boş olan İmam Hatiplerde Anadolu Lisesi için sınıflar açtığını belirten Kaya, “Eğitimle ilgili politikalar siyaset üstü olmalıdır. İnsanları zorla İmam Hatiplere yönlendirmek doğru değildir. Bazı bölgelerde normal ortaokullar olmadığı için insanlar çocuklarını İmam Hatiplere göndermek zorunda bırakılıyor. Eğer görevden alınan İl Müdürü’nün bazı İmam Hatiplerdeki boş sınıfları Anadolu Lisesi’ne açmasaydı bu yıl binlerce öğrenci dışarıda kalacaktı. Tabii bu durum bir dönemlik geçici bir çözümdü ama buna da birileri karşı çıktı. Öyle ki, kimileri İl Milli Eğitim Müdürlerin değiştirebildikleriyle ilgili sosyal medyada paylaşımlarda bulunabiliyorlar. Eğitimle ilgili olmayan STK’lar eğitimi yönetmeye kalkabiliyor. Bu doğru değil. Halk çocuklarını nereye gönderiyorsa onun önü açılmalı ve devletin kaynakları öğrencilerin başarısının yükseltilmesi için harcanmalıdır” diye konuştu.
170 kişilik okula 600 öğrenci
Diyarbakır’ın Silvan ilçesinde bir okulda kapasitenin üzerinde öğrenci kaydı yapıldığını ve bunun eğitim açısından ciddi sıkıntılar oluşturduğunu dile getiren Kaya, şunları ifade etti: “Silvan’da bir Anadolu Lisesi’nde 170 öğrenci için 5 sınıf üzerinden onay alınmış. Şuana kadar 550 öğrenci kayıt yaptırmış ve daha 50 öğrenci için de kayıtlar açık gözüküyor. Okulu gittik inceledik, 23 sınıf gösteriliyor ama bütün odaları saydık 12 tane oda var. Müdür ve müdür yardımcılarının odaları dışında 12 tane oda var. 322 öğrenci taşımalı geliyor. Bu öğrencilerin beslenmesi için yemekhane gösterilmiş ama ortada yemekhane yok. Sonra bir baktık ki, aynı özellikleri taşıyan ve 30 metre ileride İmam Hatip okulu var. Milli Eğitime çok basit bir öneride bulunduk. 550 öğrenci kaydı yapmışınız ve daha 50 öğrenci için de kayıt açık gözüküyor. İmam Hatip’teki öğrenci sayısı ise 220 civarında. 2 okul arasında 30 metre var ve tek yapılacak şey tabelaları değiştirmek. 170 kişilik okula 550 kayıt yapılıyor ve yanı başında 220 öğrenci ile daha büyük bir okul var. Yan yana bulunan iki okulda bir tabela değişikliği ile sorun çözülecek ama kimse buna cesaret edemiyor. 600 öğrenciyi 12 derslikli bir okula sıkıştırarak nasıl bir eğitim verilecek doğrusu merak ediyoruz.”
‘EBA’ya girmeyen öğrenci sayısı 200 bini geçmiş’
Eğitim Sen olarak yüz yüze eğitimden yana olduklarını belirten Kaya, uzaktan eğitimin, yoksul, dezavantajlı insanların eğitimden yararlanma oranını daha da düşürdüğünü ifade ederken, uzaktan eğitimde yaşanan sorunlara ilişkin olarak ise şunları söyledi: “Diyarbakır’da ortalaması yüzde 4’lerdedir. En iyi okullarda yüzde 15’lerdedir. Şuan Diyarbakır’da geçen dönemde EBA’ya girmeyen öğrenci sayısı 200 bini geçmiş. Bu rakamları ilçe ilçe açıklayabiliriz. Televizyon sıkıntılı, kırsal kesimdeki insanlar anadilden kaynaklı anlamıyor. Mevsimlik tarım işçilerinin çocukları uzaktan eğitim görmüyor. Kalabalık ailelerde birden fazla çocuğun dersleri çakışıyor. İnternet noktasında ciddi sıkıntılar var. 8 GB internet verdiklerini söylüyorlar ancak bu canlı dersler için geçerli değil. Öğrenci canlı ders dinlediği anda kendi internetinden yiyor. Velilere bundan kaynaklı geçen dönem 70 ile 100 TL arasında faturalar geldi. Öğretmenlerin 4 GB interneti 4 saatlik derste bitiyor ve 8 GB’ı öğretmenler paralı olarak tamamlıyor. Okullarda uzaktan eğitimin koşulları yok.”
Koşullar oluşturulsun, yüz yüze eğitime geçilsin
Uygun koşulların biran önce oluşturularak yüz yüze eğitime geçilmesi gerektiğini kaydeden Kaya, sözlerine şöyle devam etti: “Biz ısrarla şunu diyoruz; kaynaklarınızı, ek bütçeyi ayarlayın ve yüz yüze eğitimi hayata geçirin. Yüz yüze eğitim olmadıkça öğrenciler eğitimden uzaklaşıyor. Şuan öğrencilerin ciddi bir bölümünde eğitimden uzaklaşma ve başka alanlarda iş arama eğilimi gelişiyor. Bunun telafisini yapamayız. Toplumun geleceği olan gençlik için kaygılıyız. Ek bütçe, ek öğretmen, ek personel ile dezenfektan, hijyen ve sağlık koşullarını oluşturarak en kısa zamanda yüz yüze eğitime geçelim. Yoksa bir kuşağı kaybedeceğiz.”
Öğretmenler boş durmuyor, çalışıyor
Pandemi sürecinde öğretmenlerin ek ders ücretlerine ilişkin bir belirsizliğin yaşandığını ifade eden Kaya, şöyle konuştu: “Mart ayında öğretmenlerin ek ders ücretlerini ödediler ama bu süreçte ne yapacakları belli değil. 4 Eylül tarihinde kadar bu konuda bir sorun gözükmüyordu ama bu tarihte Personel Genel Müdürlüğü’nün yayınladığı yazı ile kafalar karıştı. O yazıyı Milli Eğitim’deki sendikalar, müdürler ve şube müdürlerinden anlayan olmadı. Çünkü öyle muğlak bir tanımlama var ki, bir taraftan bakıyorsunuz ek ders ücretleri ödenecek, diğer taraftan bakıyorsunuz hayır ödenmeyecek. “Fiilen ders yapma koşulları” diyorlar ama bu koşullar yok. Peki, öğretmenler boş mu duruyor, hayır. Haftada 20 saate yakın EBA’dan, Zoom’dan ders anlatıyorlar. Ders yüklüyorlar. Haftada bir gün öğretmenleri okullara çağırıyorsunuz. Öğretmenler öğrencilerini, arıyor, soruyor. Gecenin bir yarısı öğretmenler velilerden gelen telefonları yanıtlıyorlar. Biz zaten evde boş oturalım ek ders alalım demiyoruz. Koşullar oluşturulsun, okullara gelip derslerimizi anlatalım.”
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.