Beklentiler büyük

Beklentiler büyük
Beklentiler büyük

 

İlyas AKENGİN-Ali Abbas YILMAZ-özel haber

Türkiye’nin ve bölgenin gözü, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın bugün Diyarbakır’a yapacağı ziyarete çevrildi. Yaklaşık bir yıl aradan sonra kente gelecek olan Erdoğan için yapılan tüm hazırlıklar sürüyor. 7’den 70’e herkesin gözü kulağı Erdoğan’ın bugün vereceği mesajlara çevrilirken, bizde gazete olarak Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın gelişine saatler kala siyasi parti, STK, esnaf ve halk ile görüşerek, Erdoğan’dan beklentilerini sorduk. Büyük bir heyecanla Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı bekleyen Diyarbakırlıların ortak talebi ise barış ve huzur ortamının sağlanması oldu.

Tigris Haber gazetesi olarak, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın Diyarbakır’a gelişine saatler kala kentteki siyasi parti yöneticilerinin, STK temsilcilerinin, esnafların, vatandaşların Cumhurbaşkanından beklentilerini ve taleplerini sorduk.

 

Umuyorum güzel müjdeli haberler verir

Esnaf ve Sanatkarlar Odası Başkanı Alican Ebedinoğlu: Son iki yılda bölgede önemli süreçlerden geçti. Bu iki yılda, tahribatlar, ekonomik kayıplar, İflaslar ve İşsiz kalanlar insanlar oldu. Çözüm sürecinden sonra bölgede adeta kaos ve umutsuzluk hakim oldu. Bunların tümünü düşündüğümüz zaman sayın Erdoğan’ın kente geliyor olması önemli. Gelişi herkeste olduğu gibi bizde de bir beklenti geliştiriyor. Tabi bu beklentimiz huzur ve güven ortamının sağlanmasıdır. Biz bu yönlü açıklamalar bekliyoruz. Barış için atılacak adımlar, ekonomik sorunlara ilişkin alınacak tedbirler ülke için önemlidir. Her ne kadar ziyaret referandum ağırlıklı olsa bile tabi ki Diyarbakır sürekli önemli mesajların verildiği bir kent özelliğini taşıyor.  Umuyor ve diliyoruz sayın Erdoğan ekonomik ve siyasal konular konusunda güzel müjdeler verir. Bu yönlü hem halkın hem de bizlerin beklentisi var.

 

‘Diyarbakır halkıyla kucaklaşmaya geliyor’

AK Parti Diyarbakır İl Başkanı Muhammed Akar: “Diyarbakır son iki yılda hendek ve çukur nedeniyle çok insan mağdur oldu, çok acılar yaşandı. Şehrin ekonomisi ve turizmi çok zarar gördü. Hükümette 1 yıldır bu yaraları sarmak için tüm tedbirleri aldı. Evsiz ve barksız kimse kalmadı. Sur’un ihyası, ve ekonominin canlanması için tedbirler var. Cumhurbaşkanımız da yarın moral ziyareti yapacak. Cumhurbaşkanı ve Başbakanın birlikte gittiği çok az sayıda iller vardır. Cumhurbaşkanı, Diyarbakır halkıyla kucaklaşmaya geliyor. Tabi bunların yanı sıra kentin sorunları da var, bunların çözümüne dair de yapılan çalışmaları yakından takip edecek. Yarın projelere ilişkin sürpriz açıklamalarda bulunacak.

Kürt sorunun çözümü

Türkiye’deki sorunların çözüm anahtarı bir reform sürecidir. Türkiye’de elbette birçok sorun var, Ama şunu söylemekte fayda var, mevcut sistemle, sosyal ve siyasal sorunlar çözülmez. Çift başlı bir sistem var, bir türlü bu sistem yerine oturmadı. Bunların çözüm anahtarı pakettedir. Pakette etkili ve hızlı bir yönetim geliyor. İstikrar geliyor, hizmetlerde planlı ve daha kesin sonuçlar alacak bir yapı geliyor. Bu bütün Türkiye’ye yansıyacaktır. Birinci önceliğimiz bu paketi Türkiye’nin oluru ile bunu başarmaktır. Sonra da yeni anayasa ve demokratikleşme konuları gibi birçok konuda reformlar beraberinde gelir. Referandumdan evet çıktığı takdirde ülkenin içinde bulunduğu sorunların birçoğu çözülmüş olacaktır.

 

‘Yatırım altyapısının ivedilikle güçlendirilmesi gerekir’

Diyarbakır Ticaret ve Sanayi Odası Başkanı Ahmet Sayar, “ Sayın Cumhurbaşkanımızın Diyarbakır'ı ziyaretinde ilimiz ve bölgemiz için vereceği mesajların önemlidir. Diyarbakır'ın sürdürülebilir kalkınmayı sağlayabilmesi için aynı zamanda ülke ekonomisine de büyük katkılar sağlayacak bazı  talepleri vardır. Kalkınmada kamu-özel sektör işbirliği son derece önemlidir. Yatırım ortamının iyileşmesiyle beraber gelecek taleplere cevap vermek için yatırım altyapısının ivedilikle güçlendirilmesi gerekir. Hızlı kalkınmada huzur, güven ve istikrarın önemi aşikardır. Sürdürülebilir ekonomik kalkınma için ivedilikle gerçekleşmesi gereken talepler ise şöyledir: Cazibe Merkezleri programı kapsamında yapılan başvurularda, Diyarbakır'ın nüfus yoğunluğu, işsizlik oranı ve sosyo-ekonomik durumunun göz önüne alınarak, projelerin öncelikli olarak değerlendirilmesi ve böylelikle Diyarbakır'ın daha fazla yatırım almasının sağlanarak istihdama katkı sunulması. Gerek Cazibe Merkezleri kapsamında gerekse de 6. Bölge teşvikleri kapsamında yapılacak imalat sanayi yatırımlarına cevap verebilmemiz için OSB arazilerinin oluşturulmasında ki bürokratik sürecin azaltılması ve hızlandırılması. Şanlıurfa-Diyarbakır-Habur ve Rize-Erzurum-Diyarbakır Otoyolu Projeleri’nin fizibilite ve proje çalışmalarının ivedilikle sonuçlandırılarak ihaleye çıkarılması. Diyarbakır Çevre Yolu projesi ile Diyarbakır'ın komşu il ve ilçeleriyle bağlantısı için yürütülmekte olan karayolu projelerinin ivedilikle bitirilmesi. Çalışmalarına 2011 yılında başlanan ve etap etap yapılması planlanan Mürşitpınar - Şanlıurfa ve Şanlıurfa - Diyarbakır hızlı tren projelerinin, eş zamanlı yürütülmesi için gerekli çalışmaların yapılarak söz konusu demiryolu hattının ihale edilmesi ve Diyarbakır'ın Mersin Limanına bağlantısının ivedilikle gerçekleştirilmesi.”

 

Cumhurbaşkanının ziyareti önemlidir

GÜNSİAD Başkanı Şah İsmail Bedirhanoğlu, “Genel olarak Cumhurbaşkanlarının, Başbakanların Diyarbakır’a gelmesi hem bölge kamuoyu bakımından hem de ülke kamuoyu bakımından merak uyandırmıştır. Çünkü verecekleri mesajlar hep kamuoyunda bir beklentiye neden olmuştur. Cumhurbaşkanların, Başbakanların ya da devlet yetkililerinin bölgenin sorunlarını yerinde incelemek, bölgedeki STK’lardan görüş alma imkânını kazandırması bakımından bu ziyaretlerin önemi ortadadır. Tabii ki, henüz Cumhurbaşkanımızın programını bilmiyoruz ama umarım Diyarbakır’daki STK’lar ile de bir görüşme yapılır. Böyle bir program gerçekleşirse biz de STK Temsilcileri olarak Sayın Cumhurbaşkanına ve Başbakana bölgenin sorunlarını iletme olanağı elde etmiş oluruz.

 

‘Bankalar somut adımlar atmadılar’

Son yıllarda bölgede yaşanan şiddet olayların, çatışmalı sürecin bölgede yaratmış olduğu ağır bir ekonomik tablo var. Tabii ki, devlet bu ekonomik tahribatın giderilmesi noktasında bir takım tedbirler aldı. Ancak bu ağır ekonomik tablonun tamamen giderilmesi açısından hala daha atılması gereken adımlar var. Çatışmaların yaşandığı bölgelerdeki esnafların büyük kayıpları oldu ve bu noktada yeterli adımlar atılmadı. Kredilerin yapılandırılması ile ilgili bankalar somut adımlar atmadılar. Yani, finansal erişim konusunda esnaflar hala ciddi sıkıntılar yaşamaktalar. Yine, esnafların çatışmalı ortamdan dolayı kapalı oldukları dönemlerde yaşadıkları zarar ziyanın karşılanması noktasında da henüz bir şey yapılabilmiş değildir. Elbette ki, cazibe merkezleri kapsamında ve 6’ıncı bölge teşvikleri ile bölgeye Cumhuriyet tarihinin en önemli destekleri, muafiyetleri sunuldu. Ancak bu teşvikler yapılsa bile ciddi altyapı eksiklikleri var. Organize sanayinin hızlı bir şekilde genişletilmesi gerekiyor. Bu konudaki bürokratik engellerin bir an önce aşılması lazım.”

 

‘Kürt sorununun çözümü için demokrasi şarttır’

HAKPAR Genel Başkanı Refik Karakoç, “HAKPAR olarak referandumla ilgili kararımızı açıklamıştık. Bu değişiklikler içinde ne Kürt sorunu ile ilgili ne de demokrasi ile ilgili bir şey yok. Yapılmak istenen şey, sistemi değiştirerek devletin aygıtlarını daha hızlı çalıştırmaya dönük bir düzenlemedir. Dolayısıyla biz Kürtlerin içinde olmadığı bir değişikliğe karşı ‘Hayır’ çalışması yapıyoruz. Biz anayasanın tamamının değişmesi gerektiğini söylüyoruz. Kürt sorununun çözümü için demokrasi şarttır. Kürt sorunu çözülemeden demokrasi gelmez, demokrasi olmadan Kürt sorunu çözülemez. Dolayısıyla Türkiye’nin Avrupa normlarında bir demokrasiye ulaşması lazım. Bunun için de Türkiye’nin AB sürecinin devam etmesi ve gerekenlerin yerine getirilmesi gerektiğini düşünüyoruz. Bugün ‘EVET’ diyenler rahat bir şekilde propagandalarını yaparken ‘HAYIR’ diyenlere bin bir zorluk çıkartılıyor. Bir Newroz etkinliğine izin vermeyen bir sistemden söz ediyoruz. Kapalı spor salonunda bile Newroz’u kutlamamıza izin vermediler. OHAL şartlarında seçim ya da referandum yapılması doğru değil. Eğer referandumda ‘Evet’ çıkarsa ülkenin, bölgenin çok ciddi yeni sıkıntılarla karşı karşıya kalacağını düşünüyoruz. TRT Kurdi her gün sokaklarda halkın nabzını tutuyor. Ama daha ‘HAYIR’ diyen biri ile röportaj yaptıklarını görmedim. Bu çifte standarttır. Kürt sorunu yok sayılarak bu sorun çözülmez. Ülkenin geleceği Avrupa Birliğindedir. Anayasa paketine ilişkin olarak da şunu söylüyoruz; içinde Kürt olmayan, Kürtlerin haklarını tanımayan bir değişikliğe ‘Hayır’ diyoruz.”

 

‘Kürt meselesi siyasal bir sorundur’

 PAK Mustafa Özçelik, “Cumhurbaşkanı ve Başbakanın Diyarbakır’a gelişleri referandum eksenli olacak. PAK olara bu referandumda protesto tavrını uygun bulduk. Gerek referanduma sunulan 18 maddelik düzenlemelerde gerekse de mevcut anayasada Kürtlerin hiçbir talebine yanıt yok. Ve Kürtlerin Evet ya da Hayır eksenli bir taraflaşmada yer almalarını, Kürtlerin gündemini böylesine bir şeyle işgal etmenin fayda getirmeyeceğini düşünüyoruz. Bizim Cumhurbaşkanına çağrımız şudur; 94 yıldır Türkiye Cumhuriyeti devletinin izlemiş olduğu çözümsüzlük, şiddet, inkâr, öteleme, oyalama siyaseti bir tarafa bırakılsın. Kürt meselesi bir ekonomik, terör meselesi değildir. Bir halkın kendi geleceğini belirleme sorunudur, siyasal bir sorundur. Bu temelde sorunun siyasal çözümü için somut adımlar atılmalıdır. Tüm Kürt partileri ile görüşmelerin yapılacağı bir çözüm süreci en doğrusudur. Savaş’a, şiddet’e, OHAL’e son verilmelidir.”

 

‘Bölge halkının derdine deva olacak bir politika üretilememiştir’

Pir Sultan Abdal Dernekleri Diyarbakır Şubesi Başkanı Cafer Koluman, “Açıkçası Cumhurbaşkanının Diyarbakır’a gelişinden çok da bir beklentimiz yok. Çünkü 15 yıldır iktidarda olan bir hükümet ve geçmişte bu hükümette Başbakanlık yapmış şimdiki Cumhurbaşkanının bölgeye gelişleri ya oy isteme amaçlı ya da güvenlik amaçlıydı. Yıllardır sıkıntı çeken bölge halkının derdine deva olacak bir politika üretilememiştir. Son iki yıldır bölgede yaşanan yıkım ve tahribat, bölge halkının çektiği sıkıntılar ortadayken, yapılan değişiklikte bunların en ufak bir şekilde yer alamaması bu referandumun bölge halkına bir yarar sağlamayacağı aşikârdır. Dolayısıyla herhangi bir beklenti içinde olmadığımızı ne yazık ki, buradan ifade etmek zorundayım.”

‘Bu değişiklikler Kürtlere maddi manevi neler getirecek?’

Saadet Partisi Diyarbakır İl Başkanı Fesih Bozan, “Cumhurbaşkanı ve Başbakandan beklentimiz, içerdeki ve dışarıdaki olaylar göz önüne alındığında bizim daha çok birleştirici, birlik ve beraberliğe, kucaklayıcı bir barış dili kullanmaya ihtiyacımız var ve bunu bekliyoruz. Kutuplaştırıcı dilden uzak durulması gerektiği kanaatindeyiz. Ayrıca bu kentin istihdama, fabrikalara ihtiyacı var. Eğer üretime, istihdama yönelik böylesi bir açılış olmayacaksa yine her zamanki gibi kuru açılışlar olacak demektir. Sadece bina açılışlarıyla halkımızın sorunları bitmeyecektir. Referandumun Kürt halkına getirisi nedir, götürüsü nedir? 18 madde geçtiği zaman Kürt halkı buradan nasıl bir hak elde edecek. Bu değişiklikler Kürtlere maddi manevi neler getirecek? Kürt halkı buradan, insani, kültürel, yaşamsal, ekonomik, siyasal ne tür haklar kazanacak? Bu değişikliğe referandumda evet çıkarsa bunun işsizliğe getirisi ne olacak? Açıkçası bu yönlü taleplerin karşılanacağı yönünde beklentiler içindeyiz. Bu referandumda evet çıkarsa, yaşanmakta olan partizancılığa, yandaşlığa, rüşvete, yoksulluğa karşı nasıl bir önlem alınacak, hangi madde ile bunların önü alınacak bunların açıklanmasını bekliyoruz. Yoksa her toplantıda olduğu gibi Kılıçdaroğlu’nu eleştirmek halkı bilgilendirmiyor sadece toplumdaki kutuplaşmayı sağlıyor. Bizim Cumhurbaşkanından, Başbakandan beklentimiz, özellikle bu referandumda Kürt halkına ne var, işsize ne var, ülkenin birlik ve beraberliğini sağlayacak, ülkeyi bütünleştirecek, birliği, kardeşliği sağlayacak olan hangi maddeler var bunların açıklanmasını istiyoruz.”

 

‘Sorunlara yönelik köklü çözümlerin üretilmesi gerekiyor’

HÜDA PAR İl Başkanı Şeyhmus Tanrıkulu, “Halkımızın karşı karşıya kaldığı büyük sorun ve sıkıntılar vardır. Öncelikle bu sorun ve sıkıntıların bugüne kadar açıklanan ekonomik paketlerle giderilemediğini ve bu mağduriyetlerin devam ettiğini belirtmek isterim. Çukur ve barikat siyasetinin neden olduğu ve sonuç itibariyle de halkımızın mağdur olduğu sorunlara yönelik köklü çözümlerin üretilmesi gerekiyor. Yani, evi yıkılan insanların razı olacakları şekilde evlerinin verilmesi lazım. Kredi verilmeyen esnaflara kredi verilmesi ve kredi koşullarının hafifletilmesi lazım. İŞKUR alımlarında adaletli olunması lazım.

‘30 milyona yakın Kürt vatandaşını küstürmek doğru değildir’

Kürtlerin meşru ve temel hakları noktasında ise bir asırdan fazladır gasp edilen haklarının verilmesi gerektiğine inanıyoruz. 2005 yılında Sayın Cumhurbaşkanımız bu halka bir söz vermişti, şimdi aradan 12 yıl geçmiş ve Cumhurbaşkanı buraya geliyor bu konuda yeni bir söz vermesi gerekiyor. Cumhurbaşkanı, Kürtçe eğitim ve öğretimi kabul ettiğini deklere etmelidir. En azından bunu orta vadede yapacağını söylemeli ve kamuoyunu bu noktada rahatlatmalıdır. Yani, MHP’li milliyetçi kesimlerden yaşayacağı oy kaybını göze alarak bunu yapmalıdır. Biz bunu daha önce de ifade ettik, mesele sadece MHP’lileri kaybetmeyelim derken 30 milyona yakın Kürt vatandaşını küstürmek doğru değildir. Dolayısıyla Kürtlerin en temel meşru hakları verilmesi noktasında anadilde eğitim, ha keza Kürtçenin ikinci resmi dil olması gibi önemli konularda bir adım atacağının işaretini vermeli bunu beyan etmelidir. Eğer bunlar yapılırsa ben inanıyorum ki, mazlum mustazaflar bunun karşılığını verecektir ama bunlar olmazsa, geçen yılki gibi olursa herhangi bir şey elde edilmez. Lütfen, psikolojik travma geçiren bu halkı rahatlatacak adımların mesajları verilsin.”

 

 ‘Kürt sorunu ancak şiddet dışı yöntemlerle kalıcı, barışçıl bir çözüme ulaşabilir’

Diyarbakır Barosu Başkanı Ahmet Özmen, “Son bir iki yıl içerisinde bölgede yaşanan çatışmalı süreçle çözüm sürecinin sekteye uğraması Kürt halkı açısından arzu edilen bir netice değildir. Çözüm sürecine verilen yoğun ilgi ve desteğin de farkındayız. Biz Diyarbakır Barosu olarak da şahsım olarak da Kürt sorununun ancak demokratik ve barışçıl yöntemlerle çözülebileceğine olan inancımızı, görüşümüzü hala koruyoruz. Kürt sorunu ancak şiddet dışı yöntemlerle kalıcı, barışçıl bir çözüme ulaşabilir. Bu bağlamda yine Kürt sorunu masaya yatırılarak, güvenlik perspektifli bir bakış açısının yanı sıra diyalog kanallarının açılması ve gerekli adımların atılması yönünde halkın bir beklentisi var. Referandumun sonucu ‘Evet’ de olsa ‘Hayır’ da olsa 17 Nisan sabahı Türkiye’nin bütün problemleri devam edecek. Bu yapılan anayasa değişikliği de yeni bir anayasa anlamına gelmiyor. Yani, sadece yürütme - icra organının işleyişine dair bir değişiklik içeriyor. Toplumun tüm kesimlerinin uzun yıllardır üzerinde mutabık oldukları bir nokta var; 12 Eylül ürünü olan askeri darbe anayasasının değiştirilmesi, yeni, sivil bir anayasa yapılmasıdır. Dolayısıyla bu referandumda ‘Evet’ ya da ‘Hayır’ çıkması Türkiye’nin yeni, sivil, demokratik, insan haklarına dayalı katılımcı bir anayasa ihtiyacını ortadan kaldırmayacak. Dolayısıyla meclisin referandum sonrası toplumun bu ihtiyacını karşılaması ve yeni anayasa yapımını gündeminde tutmaları gerekiyor.

‘En başat beklentimiz Başkanımız Tahir Elçi’nin faillerinin bulunmasıdır’

Referandum sürecinde ne yazık ki, toplumda bir kutuplaşma meydana geldi. Evet diyenler bir kutupta Hayır diyenler bir kutupta bir ayrışmaya, zıtlaşmaya sebep oldu. Toplumun ihtiyacı olan şey bu değil. Referandum sonrasında özellikle siyasilere, devlet yöneticilerine ayrıca bir görev düşüyor. Toplumdaki bu ayrışmayı ortadan kaldıracak, birleştirici, bütünleştirici, kapsayıcı bir üslupla toplumda yeni bir iklim yaratmaları gerektiğini düşünüyorum. Bölge insanının temel beklentisi başta da ifade ettiğim gibi Kürt meselesinde atılacak adımlar noktasında bir açıklama yapılmasıdır. İkincisi ise Baro olarak özellikle belirtmek isterim, Baro Başkanımız Tahir Elçi katledildi. Bizim şuan en başat beklentimiz Başkanımız Tahir Elçi’nin faillerinin bulunmasıdır.”

 

‘Gençlerimizin dağa gidişlerinin önünün kesilmesi gerekiyor’

Diyarbakır Diyanet- Sen Şube Başkanı Ömer Evsen, “ Sayın Cumhurbaşkanı ve Başbakanın birlikte Diyarbakır’a geliyor olmaları ciddi manada hem Diyarbakırlılara hem bölgeye vermiş oldukları önemi göstermektedir. Bu noktada sadece ekonomik gelişme ile ilgili değil, Kürt sorunu çerçevesinde Sayın Cumhurbaşkanımızın söyleyeceği şeyler önümüzdeki süreçte yeni bir paradigma oluşmasını sağlayacak ve çözüm noktasında ciddi manada önümüzü açacaktır. Biz Diyarbakırlılar olarak hem ekonomik çalışmalarla ilgili hem de Kürt sorununun çözülmesi noktasında bir irade beyanının yapılmasını bekliyoruz. Sayın Cumhurbaşkanımız muhtemelen bölgedeki sivil toplum kuruluşlarının önderleriyle ve kanaat önderleriyle görüşecektir. Kanaat önderlerimiz de muhtemelen bu sorunun biran önce çözülmesi gerektiğine dair görüşlerini kendilerine ifade edeceklerdir. Çünkü, akan kan bizi hiçbir şekilde rahatlatmamaktadır. Ölen kim olursa olsun bizim evlatlarımızdır. Gençlerimizin dağa gidişlerinin önünün kesilmesi gerekiyor ve buna dair çalışmaların ön plana çıkarılması gerektiğini bekliyor ve umuyoruz.

 ‘Bölge halkına bir tedavi sunacağına benim kanaatim tamdır’

Ortak Akıl Platformu Koordinatörü Abdulvasi Yaz, “Cumhurbaşkanımızın Diyarbakır’a teşrifiyle inanıyorum, inşallah çok güzel yeni kapılar açılacak. Bizim Cumhurbaşkanımızdan bölgedeki gençliğe, bölge halkına yönelik taleplerimiz çoktur. Sayın Cumhurbaşkanımız zaten işin arifidir, kendisi her şeyi iyi biliyor, bölgeyi de iyi biliyor. Allaha şükür bölgemiz kalkındı ama bu bölge diğer bölgelere nispeten ekonomik ve sosyal açılardan daha geridir ve Cumhurbaşkanımızın bu bölgeye sahip çıkmasını ve bizleri başka zihniyetlere teslim etmemesini istiyoruz. Cumhurbaşkanımız toplumun beklentilerini çok iyi biliyor ve bu beklentileri boş çıkarmayacaktır. Cumhurbaşkanımızın, Bölge halkına bir tedavi sunacağına benim kanaatim tamdır.”

‘Çözüm sürecini çok uzattılar, çabuk çözeceklerdi’

Emekli Ali Öner, “Ben 64 yaşındayım ve emekliyim. Cumhurbaşkanı geldi rahatlık geldi. Tabii ki, Kürt sorununun çözülmesi daha iyi olur. Başkanlık sisteminin gelmesi daha iyi olur. Ben emekliyim ama hala çalışmak zorundayım. Cumhurbaşkanının emeklilere de biraz bakması lazımdır. Cumhurbaşkanı Türkiye’nin başına geldiğinde bir sıçrama oldu. Zaten bir de Özal zamanında olmuştu. Artık vatandaş herkesi de tanıyor, kimin ne olduğunu ne yaptığını biliyor. İktidarı da muhalefeti de tanıyor. Cumhurbaşkanının Kürt sorununu çözmesi hakikaten iyidir. Mesela bu operasyonlarda nice insanlar öldü. Şimdi ölen hepsi bizim insanlarımızdır. Çocuklarımızın kandırılmasının önüne geçilmeli esasen bunu yapan kişilerin yakalanması lazım. Çözüm süreci keşke hiç olmasaydı, bu süreçte yığınak yaptılar, sonra çok olaylar yaşandı. Çözüm sürecini de çok uzattılar, çabuk çözeceklerdi. Uzatmakla bu iş olmuyor, bir ayda çözmeleri gerekirdi. Bu işin çözümü bundan sonra nasıl olur bundan da umutlu değilim. Tabii ki, hükümet hakkıyla, adaletiyle hükmedecek ama hükmetmezse pasif kalırsa olmaz.

 

‘Huzur içinde yaşayalım’

Sur esnaflarından Eşref Altaş, “ Bağ- Kur emeklisiyim, 60 yaşındayım ve burada 2 yıldır esnafım. Burayı açtıktan 3 gün sonra olaylar başladı. Dükkânıma roket isabet etti, dükkânım mahvoldu. Neyse, olaylar bitti ve devlet 50 bin TL kredi imkanı sağladı ama bunu da borçlara verdik. Şimdi 6 ayda bir 12 bin 500 TL borç ödemek zorundayım. Şimdi de bu borcu nasıl ödeyeceğimizin sıkıntısı içindeyiz. Şuan dükkan kiramızı, dükkana yaptığımız masrafı bile çıkaramıyoruz. 2 senedir buradaki esnaf hep içeri giriyor, bu nereye kadar gider? Müşteri olacak çark dönecek ki, esnaf içeri girmesin borçlarını ödesin. Ay sonu geliyor esnaflar birbirine yardım ediyor ama nereye kadar. Cumhurbaşkanından beklediğimiz barış sürecinin yeniden başlamasıdır. Herkes huzur içerisinde yaşasın. Erdoğan’ın ilk dört senesi güzeldi ve herkes de bu durumdan memnundu ama sonra gittikçe geriye doğru gitti. Bu cadde esnafı kan ağlıyor, kimse gelmiyor. Bırakın yabancı turisti yerli turist bile gelmiyor. Bu cadde tıklım tıklım olurdu, öğle saati olmuş kimse yok. Biran önce bu barış süreci başlasın ve bitirilsin, bir sonca ulaşılsın.”

 

‘4 aylık kapalı kalmanın karşılığı geri ödemli 50 bin TL kredi miydi?’

Sur esnaflarından Alattin Çavuş, “20 yılı aşkındır Sur’da esnafım. Sur esnafının derdini Ankara’dan öğrenemezler, Sur’a gelmeleri esnaflarla konuşmaları gerekiyor. Sur esnafının derdi nedir, esnaf ne istiyor hükümetin sorması lazım. Ahmet Davutoğlu geldi, tüm esnafların ihtiyacına cevap vereceğini söyledi, nerede şimdi? 4 ay boyunca dükkanım kapalı kaldı, iş yapamadım, borçlarım öylece kaldı. Ben umutsuz bir esnaf olarak söylüyorum, biran evvel bu polis koridorlarının açılması lazım. Halk tedirgin, çarşıya gelmiyor. O yüzden vatandaşlar AVM’leri tercih ediyor. Şuan Gazi caddesini, Sur’u öldürmüşler. Şuan neyin güvenliği sağlanıyor onu da anlamış değilim. Tamam bir olay vardı, olay bertaraf edildi ama çıkın artık gözükmeyin. Şuan Sur eski Sur değil, insanlar gelmiyor. Nasıl satış yapacaksın? Yerli de yabancı da artık turist yok. Eskiden buraya kafile kafile turistler gelirdi. Bakın bugün ay sonu ve ben borcumu ödeyemedim. Ben AK Partiye oy veriyorum ama bugün HDP’li vekillerin tutuklanmasını içime sindiremiyorum. Çünkü, halk tarafından seçilmiş genel başkanlar, milletvekilleri bugün cezaevinde. Bunları içeri tıkamazsınız, bunlar halkın isteklerine cevap vermek için gelmişler. Geçmişte Sayın Cumhurbaşkanımızın başına gelenleri, bugün Cumhurbaşkanımız HDP’ye uyguluyor. Yapılmaması lazım. Halkın iradesine saygı duymak lazım. “

 

‘Evimden çıkarken gece tedirgin oluyorum’

Börek ustası Mehmet Yalçın, “Sur olayları olmadan burada 800 tane poğaça satıyordum ama bu olaylardan bu yana günlük 65 TL zarar ediyorum. Tabii şuan çarşının toparlanmasını, kendine gelmesini bekliyoruz. Bu olaylar ilk bittiği zaman 80 poğaça satıyordum şimdi ise 250 tane satıyorum. Tek temennimiz her şeyin eski düzene oturmasıdır. Ben oyum da AK Partiye veriyorum ve şuana kadar gelen en iyi lider de odur.  Cumhurbaşkanından ne istiyoruz, huzur, barış istiyoruz; patlama olmasın, savaş olmasın. Hepimiz de Kürdüz, biz Türklere hor bakmıyoruz ama Türklere baktığın zaman diyorlar ki, ‘Kürt olsa evliya alam avluya’. Türklerin gözünde Kürtler üvey evlat gibi. Bir baba bütün çocuklarına eşit davranmazsa o eve ne huzur gelir ne barış gelir ne de demokrasi gelir. Şuanda o liderdir, bir nevi Türkiye’nin babasıdır. Türk’e de Kürt’e de Laz’a da aynı davranacak, aynı davranmazsa bu ülkeye her türlü ayrımcılık girer. Bak benim şuana kadar bir defa karakola düşmüşlüğüm yok ama evimden çıkarken gece tedirgin oluyorum.”

‘Hayallerimiz yıkıldı’

Kuyumcu esnafı Atilla Ödoğlu, “İnşallah, Cumhurbaşkanının Diyarbakır’a gelişinin hepimize hayırlı olmasını diliyoruz. Biz esnaf olarak 4 ay kapalı kaldık ve bize herhangi bir yardımda, destekte bulunulmadı. Bunun mağduriyetini çok yaşadık. Sur esnafına desteklerini diliyoruz, istiyoruz. Çünkü 4 ay boyunca dükkanlarımız kapalıydı. Evet, 50 bin TL bir kredi verildi ama bu sonuç itibariyle bir hibe değildi. Bize, örneğin vergimizde af olması gerekirdi, ekstradan destek amaçlı yardım olmalıydı ama herhangi bir yardımda bulunulmadı, hayallerimiz yıkıldı. Bölgeye ilişkin ise iş olanağının artmasını, fabrikaların kurulmasını istiyoruz. Gençlerimize iş olanağı olmayınca ne oluyor, gençler hırsızlığa yöneliyor. Hakkımızda ne hayırlı ise rabbim onu nasip etsin. Çözümse çözüm, barışsa barış, halk için ne hayırlıysa Allah bize onu nasip etsin.”

 

‘Halk yaralıdır’

75 yaşındaki Kemal Akyol:  “Cumhurbaşkanı tabi ki buyursun gelsin, ancak buradan Kürt sorunun çözümüne dair farklı söylemlerde bulunacağını sanmıyorum. Başkanlık sistemi geçerse meclis fesih edilir. Başkanlık sistemi geçerse Kürt sorunu daha da ağırlaşır. Kürt sorunun çözümü şuan çok zor. Diyarbakır ve bölge halkı son iki yıldır çok çekti. Halk yaralıdır. “

 

ABD tipi başkanlık olursa halk ‘evet’ der

67 yaşındaki Nur Mehmet Bayram: “Cumhurbaşkanının Kürt sorununa ilişkin olumlu mesajlar vermesini bekliyoruz.  OHAL’den dolayı bölge zaten sıkıntılı. İş güç yok. Eskiden Sur gece saatlerinde çok hareketliydi. Şimdi akşam oldu mu kimse kalmıyor. Başkanlık sistemi ABD’nin ki gibi olursa halk evet der. Ama mevcut sisteme evet demez”

 

Etiketler :
HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.