Demirtaş: Devlette yetki ve yükselme, Kürde yapılan zulümle bağlantılıdır

Demirtaş: Devlette yetki ve yükselme, Kürde yapılan zulümle bağlantılıdır
İHD ve kayıp yakınlarının her hafta düzenlediği "Kayıplar Bulunsun Failler Yargılansın" eyleminin 248'inci haftası eylemi Diyarbakır ve Batman'da gerçekleştirildi.

İHD Diyarbakır Şubesi ve kayıp yakınları, "Kayıplar bulunsun failleri yargılansın" sloganı ile Koşuyolu Parkı Yaşam Anıtı önünde 248'inci haftada bir araya gelerek kayıpların akıbetini sordu. Çok sayıda kayıp yakınının yanı sıra BDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş, İHD Diyarbakır Şube Başkanı Raci Bilici, BDP Diyarbakır il eş başkanları Zübeyde Zümrüt ve Mehmet Emin Yılmaz ile birlikte çok sayıda STK temsilcisi ve Barış Anneleri İnsiyatifi aktivistleri de eyleme katıldı. Üzerinde kayıp resimlerinin bulunduğu dev pankartın açıldığı ve kayıpların resimlerinin taşındığı eyleme ilk konuşmayı yapan İHD Diyarbakır Şube Başkanı Raci Bilici, kayıp yakınlarıyla birlikte 248 haftadır kayıpların bulunması ve belli olan faillerin yargılanması için bir araya geldiklerini hatırlatarak, bugüne kadar herhangi bir adımın atılmadığına dikkat çekti. Kürt halkının bir bütün olarak utançlara son vererek özgürlük mücadelesini bu aşamaya getirdiğini dile getiren Bilici, "Devlet çok iyi bilsin ki bu utanca da son vereceğiz. Onlar ne kadar bunun üzerine gitmeyerek, failleri korusalar da biz bu utanca son vereceğiz. Failleri yargı önüne çıkartıp hesap soracağız. Bu coğrafyada yaşanan hiçbir utancın gizli kalmasına izin vermeyeceğiz. Bir an önce son verilmesi gereken bir utançta koruculuk sistemidir. Birçok olayın faili olan bu mekanizmaya da bir an önce son verilmelidir "diye konuştu. 

Demirtaş: İçişleri Bakanlığı'nın bilgisi dâhilinde kayıplardan söz ediyoruz 

BDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş ise, yaptığı konuşmada kayıp yakınlarının ısrarlı adalet arayışının bir gün mutlaka gerçek adaletle son bulacağını belirtti. Gerçek barışın tesisinin tek yolunun faillerden hesap sorulması ve kayıplarla ilgili somut sonuçlara ulaşılması olduğunu vurgulayan Demirtaş, "Bunu ötesinde hükümet ne yaparsa yapsın bu meselede barışı sağlamak imkânsızdır. Bu mesele üstü kapatılacak bir mesele değildir. Türkiye'de sadece Kürt sorunundan kaynaklı kayıplar da mesele değil. Türkiye'de muhaliflere yönelik cumhuriyet tarihi boyunca kaybedilme, infaz politikaları kesintisiz bir şekilde uygulanmıştır. Ama özelikle 90'lı yıllarda Kürdistan'da bir devlet politikası olarak, MGK'da tartışılarak İçişleri Bakanlığı'nın bilgisi dâhilinde uygulaması ile gerçekleşmiş kayıplardan söz ediyoruz. Bunlar gizli saklı üstü örtülerek, yapılmış cinayetler değildir. Bu dönemin sorumluları bellidir. Dönemin Başbakan Tansu Çiller, İçişleri Bakanı Mehmet Ağar'dır" diye konuştu. 

'Faili meçhul devletin resmi politikası olarak uygulandı'

Kayıpların devletin resmi politikasının sonucu olduğunu söyleyen Demirtaş, o dönem listelerin hazırlandığını ve MGK toplantılarında karar altına alındığını hatırlattı. Kimlerin nasıl yok edileceğinin bir devlet politikası olarak hayata geçirildiğini ifade eden Demirtaş, "AKP iktidarı 12 yıldır bunları bilmesine rağmen, tüm kayıtlarda bunların bulunmasına rağmen herhangi bir işlem yapmamıştır. Açılan birkaç faili meçhul davasında da dün olduğu gibi korucu başları, tetikçiler tahliye edilmiştir. Kürt siyasetçiler yıllardır delilsiz, haklarında ciddi bir suçlama olmamasına rağmen tutukludur. Ama onlarca faili meçhulden yargılanan korucubaşı tahliye edilmiştir. Haklarında deliller, tanıklar beyanlar var ama mahkeme bunları tahliye etmiştir" dedi. 

'Başbakan failleri açığa çıkartmakla mükelleftir'

AKP'nin "bizim dönemde faili meçhul cinayet işlenmemiştir" dediğini belirten Demirtaş, sadece AKP hükümeti döneminde 136 çocuğun öldüğünü ve bunların faillerinin adil yargılanmadığına dikkat çekti. Uğur Kaymaz, Ceylan Önkol'un faillerinden hala hesap sorulmadığını belirten Demirtaş, "Şu andaki iktidar Berfo Ana'nın sesine kulak mı verdi? Bizzat Başbakan kendisini dinlemesine, namus sözü vermesine rağmen Berfo Ana'nın gözü açık gitmiştir. Bütün bu anaların eli iktidarın yakasındadır. Başbakan bunları ortaya çıkarmakla mükelleftir. Başbakan'ın eğer Allah'a inancı varsa öbür dünyada da hesabı sorulacak kendisi iyi biliyor" dedi. Başbakan kendi iktidar sevdası uğruna ülkenin gündemini çarptırdığını da ifade eden Demirtaş, kayıplarının hesaplarının mutlaka bir gün sorulacağını kaydetti. 

'Kürdün en çok kafasına sıkan en çok rütbe almıştır'

Konuşmasının devamında savcıların kendileriyle uğraşmasından dolayı faili meçhullerle uğraşmaya zaman bulamadığını belirten Demirtaş, "Bizim toplantılarımıza ayırdıkları zamanın yarısını buna ayırsaydılar failli meçhulleri aydınlatırlardı. Emniyet müdürlerinin, valilerinin çoğunun işi BDP ile uğraşmak. Varsa yoksa BDP'yi nasıl engelleyebiliriz. Bu eli kanlı katillerin çoğu sizin içinizden çıktı. Bunlar halen AKP hükümetinde görev yapıyorlar. Bu tetikçilerin çoğu değişik kademelerde üst düzeyde görev yapıyorlar. Kim burada çok Kürt öldürmüşse, devlette yükselmiştir. Kürdün en çok kafasına sıkan, en çok rütbe almıştır. Devlette yetki ve yükselme Kürde yapılan zulümle bağlantılıdır" şeklinde konuştu. Kayıpların bir halkın onur meselesi olduğunu dile getiren Demirtaş, "Cenazesine, evladına, şehidine sahip çıkamayan bir halk hiçbir şeye sahip olamaz. Onurunu yitirmiş bir halk olur. O yüzden bu annelerin direnişi hepimiz adına onur direnişidir. Bizim adımıza bu onuru koruyan aileler hepimizin onurunu korumaya çalışıyorlar. Aranan adalet anlayışı budur. Faillerin hepsi halk arasında lanetle anıldılar. Kimi itirafçıdır, kimi bu kör sokaklarda gençlerin ensesine namluyu dayayıp kurşun sıktığı için devlet tarafından ödüllendirilmiş olsa da halkın nezdinde şerefsiz olarak anıldılar. Katillerin hepsi tarih sayfasına şerefsiz olara yazıldılar, onları koruyanlar da şerefsizlikleriyle anılacaklar. Ama bu halkın evlatları bir birine sahip çıkarak, bu mücadeleyi yükselterek tarihin şerefli sayfasına yazıldılar" dedi. 

Demirtaş'ın konuşmasının ardından 24 Temmuz 1994 tarihinde Hakkari'nin Şemdinli ilçesine bağlı Ormancık köyünde askerler tarafından gözaltına alınan Casım Çelik, Yusuf Çelik, Mihraç Çelik, Hurşit Taşkın, Kemal İzci, Abdulaziz İnan, Salih Şengül, Naci Şengül, Sıdık Şengül, Cemal Selvi ve Hayrullah Öztürk'ün kaybettiriliş öyküsü okundu. Gözaltına alınan ve bir daha kendilerinden haber alınamayan yurttaşların öyküsünden sonra kayıp yakınlarının eylemi 5 dakikalık oturma eylemi ile sona erdi. 


BATMAN 

İHD Batman Şubesi ve kayıp yakınlarının her hafta gerçekleştirdiği "Kayıplar bulunsun failler yargılansın" eyleminin 248'nci haftasında Batman'da bir grup HÜDA PAR üyesi olduğu iddia edilen silahlı grubun saldırı sonucu katledilen Özcan Temel'in akıbeti soruldu. Gülistan Caddesi'nde devam eden eylemde kaybedilen ve faili meçhul cinayetlere kurban gidenlerin resimlerinin bulunduğu "Kayıplar bulunsun failler yargılansın" yazılı pankart açıldı. Eyleme kayıp yakınları yanı sıra İHD üye ve yöneticileri, Barış Anneleri İnisiyatifi aktivistleri, BDP, MEYA-DER, KURDÎ-DER ve bazı STK temsilcileri ile çok sayıda yurttaş katıldı. Eylemde ilk konuşan İHD Batman Şube Başkanı Osman Künteş, Temel'in katledildiği olaya atıfta bulunarak insan hakkına yapılan şiddetlerin asla kabul edilmeyeceğini vurguladı. Gerek 90'lı yılların faili meçhul cinayetlerinin failleri gerekse de önceki hafta katledilen Temel'in faillerinin bir an önce açığa çıkarılması çağrısında bulunan Künteş, "90'lı yıllarda karanlıkta kalan faillerin katileri gibi bu olayda o karanlığın gölgesinde kalmasın. Katillerin bulunması için ne gerekiyorsa devlet yapmalıdır. Bu failler ortaya çıkarılıncaya kadar bizler alanları terk etmeyeceğiz. Susurluk olayı çözülmeden Mehmet Sincar'ın, Vedat Aydın'ın, Musa Anter'in, Şerzan Kurt'un ve Özcan Temel'in katilleri de kolay kolay ortaya çıkmayacağını çok iyi biliyoruz" diye konuştu. 

'20 yıl aradan sonra karanlık güçler iş başında'

Künteş'in ardından açıklamayı yapan İHD Batman Şube Yöneticisi İlyas Ekinci, Kürt halkının asırlardır çok büyük acılar çektiğini ifade ederek, 30 yıldır yaşadığı coğrafyada bomba ve silah seslerinin hiç eksik olmadığına dikkat çekti. Savaşın dünyanın en modern aygıtlarıyla Kürtlerin yaşadığı coğrafyada tüm yakıcılığıyla sürdürüldüğüne dikkat çeken Ekinci, "90'lı yıllarda savaşın en barbar en kirli yöntemleri devreye sokuldu. Gündüz ortasında binlerce insan bir metre geriden kafalarına kurşun sıkılarak infaz ediliyordu. Bir günde tam 12 vatandaşın öldürüldüğüne tanıklık yaptı bu kentin sokakları. Kayıpların bulunması ve faili meçhul cinayetlerin aydınlatılması konusunda hak, hukuk arayarak adaletin yerine getirilmesi talebinde bulunuyoruz. Biz bu çaba ve gayret içerisindeyken, 90'lı yılarda devreye sokulan kirli savaşın uygulayıcıları olan karanlık güçler, 20 yıl aradan sonra tekrar sahneye çıkıp Petrol Mahallesi'nde Özcan Temel isimli vatandaşı silahlarla taranarak katletmesi 6 kişinin de yaralaması kabul edilecek bir durum değildir" diye konuştu. 

Açıklama oturma eyleminin ardından sona erdi.

 

(diha)

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.