Diyarbakır Barosu’ndan Narin davasında katılma hakkı itirazı
Ardıl BATMAZ
TİGRİS HABER - Narin Güran davasında, Diyarbakır Bölge Adliye Mahkemesi 1. Ceza Dairesi’nin, Diyarbakır Barosu’nun katılma hakkının bulunmadığına ve istinaf başvurusunun reddine dair verdiği karara karşı Diyarbakır Barosu itirazda bulundu.
Baro tarafından sunulan itiraz dilekçesinde, istinaf incelemesinde Diyarbakır Barosu'nun katılma talebiyle ilgili herhangi bir ön inceleme yapılmadan doğrudan esasa ilişkin değerlendirme ile birlikte katılan sıfatının kaldırılmasının usule aykırı olduğu belirtildi. Dilekçe, Diyarbakır Bölge Adliye Mahkemesi 2. Ceza Dairesi’ne gönderilmek üzere Diyarbakır Bölge Adliye Mahkemesi 1. Ceza Dairesi’ne sunuldu.
Baro, katılma talebinin reddedilmesinin Diyarbakır Barosu’nun müdahillik hakkını, dolayısıyla kamu adına temsil ettiği hukuki ve kurumsal menfaati zedelediğini ifade etti. Bu durumun Anayasa’nın 36. maddesi kapsamında adil yargılanma ilkesine zarar verdiği vurgulandı.
Dilekçede şu ifadelere yer verildi:
“İstinaf dairesinin istinaf taleplerimizi değerlendirmeksizin başvurumuzun usulden reddine karar vermesi hak arama hürriyetini ve adil yargılanma hakkını ihlal etmektedir. Katılma Hakkı'nın ön sorun olarak tartışılmaksızın esasa dair incelemenin yapılması istinaf taleplerimizin incelenmesini engellemiştir. itirazın kabulüne karar verilmesi halinde esasa ilişkin nihai hüküm de zaten verilmiş olduğundan istinaf taleplerimiz incelenmeden hüküm verilmiş olacaktır. Bu anlamda da istinaf incelemesinde, herhangi bir ön sorun değerlendirmesi yapılmaksızın esasa ilişkin hükmün kurulması adil yargılanma ilkesini ihlal edecektir.”
‘VERİLEN KARAR İÇERİĞİ İTİBARİYLE MEVZUATA AYKIRIDIR’
Dilekçede, 1. Ceza Dairesi'nin gerekçesinin yasal mevzuata aykırı olduğu belirtildi. Diyarbakır Barosu’nun, Narin Güran’ın faillerinin tespiti, yargılanması ve cezalandırılması için yürüttüğü hukuki mücadelenin yanı sıra, aile bireylerinin önemli ölçüde şüpheli konumunda bulunmaları göz önünde bulundurulduğunda, katılma sıfatının kabul edilmesinin hukuki açıdan yerinde, gerekli ve hatta zorunlu olduğu ifade edildi. “İlk derece mahkemesinin katılma talebimizi kabul etmesi ne kadar isabetliyse, istinaf dairesinin aksi yönde verdiği karar da o kadar isabetsiz ve hukuka aykırıdır” denilen dilekçede, yargılamaya konu olayın aşamaları ve aile fertlerinin davranışları dikkate alındığında, bağımsız ve tarafsız bir katılanın dosyada yer almasının, maddi gerçeğin ortaya çıkarılması açısından elzem olduğu vurgulandı.
‘ARİF GÜRAN’IN GENEL TUTUMU DİKKAT ÇEKİCİDİR’
Dilekçede, katılan sıfatıyla dava ve duruşmalara kabul edilen baba Arif Güran’ın süreç boyunca sergilediği genel tutumun dikkat çekici olduğu ifade edildi.
“Arif Güran'ın da diğer aile fertleri gibi eşi Yüksel ile oğlu Enes'i koruma gayesiyle hareket ettiği açıkça görülmektedir. Arif Güran aşamalarındaki şikayet ve beyanlarında; genel olarak aile fertlerini suçlamamıştır. Arif Güran'ın istinaf dilekçesi irdelendiğinde de katılan Arif Güran'ın Baro'muzun katılan sıfatına itiraz ettiği, Baro'muzun katılan sıfatının kaldırılmasını talep ettiği görülmektedir. Dolayısıyla Arif Güran'ın maddi gerçeğin açığa çıkmasını ve tüm sorumluların cezalandırılmasını talep eder bir konumda olmadığı, eşini ve çocuğunu korur bir pozisyonda olduğu açıkça görülmektedir. Arif Güran'ın istinaf dilekçesinin esas bölümünde eşi Yüksel Güran ile oğlu Enes Güran yönünden hiçbir değerlendirme yapmadığı sadece Nevzat Bahtiyar'ın Çocuğa Karşı Kasten Öldürme suçundan cezalandırılmasını talep ettiği görülmektedir. Dolayısıyla Arif Güran'ın istinaf dilekçesi dahi, aslında Baro'muzun neden katılan olması gerektiğini ortaya koyması açısından önemlidir.”
İstinaf mahkemesinin gerekçeli kararında tarafsızlık ilkesine yaptığı atfın anlaşılır ve makul bir yönü bulunmadığı belirtilen dilekçede, Diyarbakır Barosu’nun soruşturma ve kovuşturmada aktif bir rol üstlendiği, olayın tüm yönleriyle ortaya çıkarılması için çaba gösterdiği ve tüm aşamalarda dosyaya katkı sunduğu vurgulandı.
Narin Güran’ın yaşam hakkının ihlali sonrasında faillerin tespiti ve cezalandırılması açısından Diyarbakır Barosu’nun davaya katılmasının bir zorunluluk olduğu belirtilen dilekçede şu değerlendirmeye yer verildi:
“Narin Güran'ın korunaklı olması gereken alanda öldürüldüğü, kasten öldürme eylemine aile fertlerinin dahil olduğu ve aile üyelerinin eylemin tüm yönleri ile açığa çıkmasını engeller durumda oldukları görülmektedir. Adaletin sağlanması, maddi gerçeğin tüm yönleri ile açığa çıkması ve yaşam hakkının tam ve eksiksiz olarak korunabilmesi adına Baro'muzun davaya katılması elzemdir. Aksi halde etkin bir kovuşturma yürütülemeyecektir. Bu durum yaşam hakkının ihlali anlamına geleceği gibi olayın etkili bir şekilde soruşturulmadığı intibaını oluşturacaktır. Anayasa Mahkemesi ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin yol gösterici içtihatları gereğince ve Yaşam Hakkı ile Adil Yargılanma İlke'sinin bir gereği olarak Baro'muzun katılma talebinin kabulüne karar verilmelidir. Aksi halde yapılan yargılamanın etkili ve adil olup olmadığı ile ilgili kuşku ortaya çıkacaktır.”




Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.