‘Diyarbakır bir parça Kudüs, bir parça Paris, bir parça Roma var’
Aziz FİDANCİ/DİYARBAKIR
Bir buçuk yılda kente 762 milyon lira yatırım yaptıklarını ifade eden Kışanak, metropol ve kavşak kent olan Diyarbakır’a yatırımcıları yatırım yapmaya çağırdı.
Belediyenin sosyal politikalarıyla, yurt, kreş, bisiklet yolları, yeşil enerji bölgeleri, meyve bahçeleri, kent bostanları gibi özgün çalışmalarıyla, gelir grupları arasında açılan makası azaltmaya çalıştığını ifade eden Kışanak, yol, içme suyu, kanal hizmetlerine belediye tarihinin en büyük bütçesinin ayrıldığını söyledi.
-Başkan eski bir gazeteci gözüyle bize Diyarbakır’ı anlatır mısınız?
Diyarbakır’da ilk gözüme çarpan şey, canlı, hareketli, dinamik bir kent olmasıdır. Gerçekten de Türkiye’nin birçok kentinde çalıştım, politik nedenlerle bulundum, Diyarbakır kadar renkli, hareketli dinamik bir başka kent görmedim. Herkes İstanbul’un hareketli olduğunu düşünür; oysa İstanbul hantal bir kent, o kadar çok şey yığılmış ki onun içerisinde bazı güzellikleri bulmak ya da hareket etmek çok zor, ama Diyarbakır’ın her köşesinin tadını alabilirsiniz, ulaşabilirsiniz, erişebilirsiniz, sizi kapsar, kendini anlatabilir, kültürünü, tarihini sizinle paylaşır. İkincisi Diyarbakır hem kendi özgünlüğü içerisinde modernizmin iyi taraflarını kapsayan bir kent hem de kendi tarihi kültürel dokusunun mistik yanlarını koruyan ve taşıyan bir kenttir. Günümüzde kentler artık birbirinin kopyası olmaya başlamıştır; oysa Diyarbakır böyle değildir, kendi özgünlüğünü ve kimliğini koruyarak gelişmesi, büyümenin, modernizmle tanışmanın, sanayileşmeyle buluşmanın imkânlarını yaratmıştır.
Gazetecilik veya siyasetle uğraştığınız yıllarda, ‘ben belediye başkanı olsaydım öncelikle şunu yapardım’ dediğiniz oldu mu?
Hem gazetecilik hem siyasi kimliğimle ilgili ben hep bir kentte önce toplumun mutlu olmasını hayal ederdim. Toplum mutluysa, orada ne kadar asfalt, taş, toprak ve bina var, bunlar çok önemli değildir. Çünkü hizmet insanların mutluluğu için üretilir. Diyarbakır’da insanlar daha mutlu nasıl olabilir, sorusunun yanıtının adalette olduğunu düşünüyorum. Yani bir yerde adalet varsa orada insanlar kesinlikle mutlu olurlar. Diyarbakır’da son yıllarda farklı gelir grupları arasında bir ayrışma başlamış gibiydi, öncelikli olarak bunu ortadan kaldırmak, farklı gelir gruplarının birbiriyle yine tanışık, yine dost, yine aynı sokağı paylaşan, aynı parka giden insanlar olarak yaşamasını önemli olduğunu hayal ettim.
762 MILYON LIRA YATIRIM YAPTIK
-İnsanların hayatlarına dokunabilen önemli ne gibi çalışmalarınız oldu?
Biz önceliği altyapı ve üstyapı yatırımlarına, örnek sosyal projelere, dayanışmacı ekonomi uygulamalarına, ekolojiyi esas alan hizmetleri hayata geçirerek, insanların sosyal hayatlarına dokunmaya öncelik verdik. Büyük çoğunluğu da sosyal dengeyi gözeten, dezavantajlı kesimleri dikkate alan, doğaya saygılı bir başka şehir anlayışının mümkün olduğunu gösteren hizmetlerdi.
Bir buçuk yılda kente 762 milyon lira yatırım yaptık. Tüm maddi imkanlar ve emek gücünü kentin geleceğinden yana kullanarak, kent merkezine, yeni yerleşim alanlarına, 13 kırsal ilçenin, mahalle ve köylerine 320 kilometre içme suyu, kanalizasyon ve yağmursuyu şebekesi döşedik.
1 milyon 417 bin kişiye göre günlük 175 bin m3 atık suyu arıtabilecek kapasiteye sahip olacak şekilde İleri Biyolojik Arıtma Tesisi’nin yüzde 97’isini tamamladık. Bu arıtma tesisi Türkiye’de çok az kentte var. Şimdi bu arıtma tesislerini ilçelere kurmaya başladık. Çağın en önemli şeyi kirlenme; çünkü insanlar temiz suyu alıyorlar, kirleterek doğaya bırakıyorlar. Bunu temizlemeden doğaya bırakırsanız birkaç yılda her yer çöl olabilir ve pislikten geçilmez. Arıtma ve temizleme en önemli şey, şimdi biz bunu kent merkezinde başardık. Eğil ilçemizin arıtma tesisinin çalışmalarını başlattık, 1 yıl içerisinde bitireceğiz. Diğer ilçelerimizin projelerini yapıyoruz, hızlı bir şekilde biz bütün ilçelerimizde atık su arıtma yani kirlenmiş suyu temizleyip doğaya bırakma sistemini kuracağız.
Kışın yollarımızın yağışlarda su altında kalmaması, evlerin su baskınına uğramaması için inşa ettiğimiz Yağmursuyu ve Kanalizasyon Projesi’nin yüzde 97’sini bitirdik.
Altyapı konusunda belki halkımız bize biraz sitem etti, yolları çok kazdık, bir anda kentin 8 noktasında kazdık, tam da seçim zamanıydı. Ama bunu kentimizin altyapısı için yapmamız gerekiyordu.
- Köyler Büykşehir yasasından memnun mu?
Evet, öyle. O nedenle belediye tarihinin en büyük bütçesini yol çalışmalarına ayırdık. 13 kırsal ilçede 1700 km yol çalışması yürüttük. Kent merkezi ve kırsal ilçelerde 250 km yol asfaltladık. Kentin gelişim bölgelerinde ve kırsal ilçelerin mahallelerinde 45 kilometre yeni yol açtık. 25 km yeni yolda alt temel, temel, parke ve sathi kaplama çalışması gerçekleştirdik. Sadece bu yıl şu tarih itibariyle yol çalışmalarına 150 milyon lira kaynak harcadık. Belediyenin hizmet kapasitesinin artırılması için 50’nin üzerinde iş makinesi satın alarak, 43 milyon lira yatırım yaptık -ki köylere kadar yol, su, içme suyu, sağlık, sosyal hizmet, kültür, ulaşım hizmetini rahatlıkla verebilelim.
TOPLU TAŞIMA SISTEMINI GÜÇLENDIRDIK
Ayrıca ekoloji hedefli çalışmalar ve toplu taşıma hizmeti kapasitesini artırma çalışmaları kapsamında 59 adet doğalgazlı otobüs satın aldık. Bunlardan 48 adedi hemen hizmet vermeye başladı. 11 adet doğalgazlı otobüs ise aralık ayında halka hizmet sunacak. Otobüslerinin yakıt ikmali için Doğalgaz Dolum İstasyonu inşa ederek, devreye aldık. Kentteki otopark sorununu çözmek amacıyla şehrin ilk çok katlı otoparkını ve bisiklet yolunu tamamladık. Kentin yeni açılan tüm yollarında bisiklet yollarını planlamaya başladık. Seneye bisiklet yolu uzunluğunu 70 kilometreye çıkarmayı hedefliyoruz.
Sadece Kültür ve Kongre Merkezi’nin inşaatına 36 milyon 50 bin lira yatırım yaptık. 2016’da hizmete açılacak merkezin kaba inşaatını tamamladık. Bir ilke imza atarak, Dini Kültür Merkezi inşa ettik.
Üniversite öğrencilerine sunulan kamusal yurt imkanlarının yetersiz olması nedeniyle 272 kişilik Kız Öğrenci Yurdu’nun inşaat çalışmalarını başlattık.
İlk defa yerel yönetimler eliyle yapılan bir yurt hizmeti duyuyorum Öğrencilik yıllarınızda gittiğiniz yerde hiç böyle bir problemle karşılaştınız mı?
İzmir’de üniversite okuduğumda yurtta yer bulamadım. Ev kiralarken de her zaman öğrenciye ev verilmediğini dair sıkıntıları yaşadım. Zaman zaman tanıdıklarımın, akrabalarımın yanında onların bir odasını kullanarak okulumu okumak zorunda kaldım. Öğrencilerin ev işiydi, evin ihtiyaçlarıydı, bunları düşünmeden sadece derslerine odaklanabileceği mekanların, yurtların olması son derece önemlidir. Diyarbakır’da öğrencilerin yarıdan fazlası kendi imkanlarıyla barınma ihtiyaçlarını çözmeye çalışıyor. Bu hem çok sağlıksız hem maliyetli hem de öğrencilerin başka grupların imkanlarından yararlanıp onların yörüngesine girme riski yüksek bir durumdur. Özellikle kızlar için çok önemli; çünkü barınma sorunu ailenin istediği gibi çözülememişse okula göndermiyorlar. Kız çocuğunun okulu kazanması yetmiyor, bir de onun hangi şehre gideceği, hangi koşullarda yaşayacağı, aileler için önemli bir sorun olarak görülüyor. O nedenle öğrenci yurdu öncelikli çalışmalarımızdandır. Kadınlar için yaptık, erkekler içinde önümüzdeki sene yapacağız. İşte burada en dezavantajlıdan başlayarak hizmet üretmek kriterimiz öne çıkıyor. Kreş hizmetleri de bu kapsamda yürüttüğümüz çalışmalardandır.
-Spor Salonu ne zaman tamamlanacak? O da kadınlar için mi yapılıyor?
Bir iki aya kalmaz bitecek. Her mahalleye bir spor salonu hedefi kapsamında inşa edilen bin kişi kapasiteli Kapalı Spor Salonu büyük ihtiyaçtı. Özellikle kadınların istediği bir hizmetti. Kadınların mahallelerde açık alanlarda spor sahaları, yürüyüş yolları, spor aletleri ve mekanları var. Ama aynı zamanda kapalı spor salonu talebi de vardı. Kentimizde büyük kapasiteli bir spor salonu yoktu, şimdi 1000 kişi kapasiteli büyük bir spor salonu yapıyoruz.
-Sosyal hizmetleriniz ücretsiz mi
Tamamen ücretsiz. Maddi durumu iyi olmayan ailelerin çocukların faydalanması amacıyla düzenlenen ders destek programlarından bin 850 çocuğu faydalandırdık. 15-45 yaş aralığında, yoksul, göçle gelen, işsiz ve mesleksiz, sokakta çalışan gençler, eski tutuklu ve hükümlülere yönelik düzenlenen mesleki eğitimlerden 3 bin 200 kişiyi yararlandırdık. Yaz Spor Okulları’ndan 2 bin 270 çocuğu, sportif faaliyetlerden ise 6 bin 200 kişinin yararlanmasını sağladık.
10 çocuk oyun odasının yanı sıra Yaşlılar Evi’ni hizmete açtık. Yalnız, yoksul ve bakıma ihtiyaç duyan yaşlıların kendilerini çaresiz hissetmemesi için yaşlı insanlara evde bakım, refakat hizmeti verdik, evlerini temizledik.Her yıl geleneksel olarak düzenlenen Çocuk Yaz Kampı’ndan dar gelirli 2 bin ailenin çocuğun yararlanmasını sağladık.
Kentimizde ve yanı başımızda meydana gelen mülteci dramına seyirci kalmadık. Binlerce kişiye şehrin kapılarını açtık, ikamet edilecek uygun ortamlar hazırladık.
Öğrencilerin beslenme sorununu bir nebze olsun azaltmak amacıyla Dicle Üniversitesi’nde günde ortalama 1000 kase çorbayı ücretsiz dağıttık. Engellilerin yaşama daha aktif katılmasını sağlamak amacıyla kentin üç farklı noktasına “Engelli Şarj İstasyonu” kurduk.
“Doğa ile Bütünleş Sporla Özgürleş” sloganıyla ücretsiz doğa yürüyüşleri gerçekleştirdik.
Madde kullanımına ve bağımlılığına karşı yerel yönetimler eliyle yapılan ilk çalışmaya öncülük ettik.
Sadece kütüphanemizden bir buçuk yılda 186 bin öğrencinin faydalanmasını sağladık. İlçelere dört kültür sanat okulu açtık. Kent Müzesi kurduk. Tiyatrolar, sinema gösterimleri periyodik olarak gerçekleştirdik.
-Mevsimlik işçi göçünü önlemeye yönelik neler yapıyorsunuz?
Biz belediyenin kırsal bölgelerinde kalmış arazileri mevsimlik tarım işçilerinin göçünü önlemek amacıyla mevsimlik tarım işine giden ailelerle birlikte işletmeye başladık. Sebze ve meyve üretiyoruz, son derecede başarılı bir sezon geçirdik, ailelerin de başta “yapabilir miyiz, satabilir miyiz” diye tereddütleri vardı, ama şu an kentte en çok aranan ürün haline geldi. Çünkü doğrudan tarladan pazara ulaşma imkanı buldu, böyle olunca hem taze oluyor hem de ucuz oluyor.
Diyarbakır büyük bir metropol kent; artık kent içerisinde tarladan, bahçeden taze koparılmış sebze ve meyve almak önemli bir hale geldi. Kent merkezinde Meyve Bahçeleri diğer adıyla Kent Bahçeleri yaptık. 4 bin 500 meyve ağacı diktik: artık rahatlıkla gideceksiniz bahçeden vişnelerinizi kendiniz toplayıp tartıp alacaksınız. Büyük ağaçlar diktik, 2-3 yıl içerisinde meyve vermeye başlayacaklar. O zaman herkes dalından koparıp, parasını verip, götürüp evinde taze taze yiyecek. Artık insanlar organik tarıma, ürünlerin organik olmasına büyük önem gösteriyor. Bu anlamda kent bostanlarımız da meyve bahçelerimiz de dayanışmacı ekonomi modelimizin, sosyal politikalarımızın, adaletli şehirleri yaratma hedefimizin önemli çalışmalarından biridir. Biz bu çalışmalara kentlerde ihtiyaç olduğunu düşünüyoruz.
Organik tarım İstanbul’da da var…
Evet var, ancak İstanbul’un en lüks semtlerinden Etiler’de, Göztepe’de var. Sosyetelerin olduğu yerlerde küçük alanlarda kent bostanları var, organik diye üç domatesi 150 TL’ye satıyorlar, süper pahalı.
Diyarbakır’da organik tarım pazarını mı geliştireceksiniz?
Aynen öyle. Diyarbakır’da eskiden herkesin köyle bağı vardı, köyden meyve sebze geliyordu. Şimdi artık şehir nüfusu bir milyonsa, bunun sadece 150 bininin köyü var, geri kalan pazardaki sebze meyveye mahkum. Bir hafta önce Antalya’dan toplanmış, ilaçlanmaktan çürümeyen sebze meyveler bunlar, kimyasal oranı çok yüksek. Oysa Diyarbakır organik tarım konusunda inanılmaz imkânlara sahip bir kent; çünkü henüz tarıma açılmamış, işlenmemiş kirlenmemiş arazisi var. Türkiye’nin batısında böyle bir arazi bulamasınız. Şimdi ilk uygulamayı Lice’de Organik Ürün Pazarı kurarak gerçekleştireceğiz.
Diyarbakır’da hangi alanlarda yatırım yapılabilir?
Turizm, tekstil, deri, organik tarım, organik gıda sektörü alanlarında gelişmeye açık bir kent Diyarbakır.
Yatırımcılara Diyarbakır’a gelmeleri için bir çağrısınız olacak mı?
İş gücü kaynağı açısından Diyarbakır’da gerçekten artık sanayide çalışabilecek nitelikli bir iş gücü var. Hem bizim iş geliştirme ve meslek edindirme kurslarımız hem İŞGEM’in programları bu konuda nitelikli iş gücü yaratma konusunda ciddi bir kapasiteye sahiptir.
Kavşak bir kent olduğu için hem hammaddesine ulaşma hem de ürettiği mamulü dağıtma konusunda hiçbir yatırımcı bu kentte sıkıntı yaşamaz. Diyarbakır gerçekten hava ve kara yoluyla ulaşımın rahatlıkla sağlandığı kavşak bir kent; sanayi için en önemli şey hammaddeyi nereden alacağı, ürettiği ürünü nasıl pazara ulaştıracağı konusudur. Bu konularda da Diyarbakır’ın hiçbir sorunu yok.
Örneğin tekstilin ana üretim alanlarından biri ipliktir, iplik fabrikaları açısından Diyarbakır en verimli kentlerden biridir; çünkü pamuk hemen yanı başında, istediği rekoltede pamuk sipariş edip ürettirebilir. Yine enerji altyapısı itibariyle son derece erişebilir bir yerdedir. Bir tarafta Kral Kızı Barajı diğer tarafta Dicle Barajı olmak üzere iki büyük baraj arasına kurulmuş, iki nehre kıyısı olan başka bir kent yok. O nedenle ulaşım aksları, enerji hatları, hammaddeye erişim, yeraltı zenginliklerine erişim konusunda çok önemli bir noktadadır. Hem iç hem dış pazar konusunda önemli konuma sahip olan Diyarbakır, Asya’ya ve Ortadoğu’ya rahat erişim olanakları olan ve Türkiye açısından doygunluğa ulaşmamış bir pazardır. Ortadoğu, Rusya ve Asya pazarı, Türkiye ve Diyarbakır için de son derece önemlidir.
Deri sektörü Diyarbakır’da rahatlıkla gelişebilir. Hayvancılığın çok güçlü olduğu bu bölgede hammaddeye ulaşım mümkün ve Asya’ya buradan rahatlıkla pazarlanabilir. Yine gıda sektörü açısından Diyarbakır her türlü ürünün yetişmesi nedeniyle gıda sektörünün rahatlıkla gelişebileceği ender kentlerden birisidir.Önünün açık olduğunu düşünüyorum.





Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.