VİDEO - Diyarbakır’da Amed Barış Çalıştayı: ‘Barış Süreçlerinde STK’lara Önemli Görevler Düşüyor’
Mümin Ağcakaya
TİGRİS HABER - Fahrioğlu; devam eden müzakere zemini güçlendirmek ve daha güçlü destek sunma açısından, sivil toplum bilenleri olarak bu çalışmanın çok kıymetli olduğunun altını çizdi.
Akademisyen Ferda Fahrioğlu konuşmasında;
“Türkiye'de 10 yıllardır hatta Cumhuriyeti'nden günümüze kadar devam eden Kürt meselesine baktığımızda, sorunun temeli hep Kültlerden kaynaklı bir sorunmuş gibi anlatılmaya çalışıldı. Tabii bu yüzden de mesele adına Kürt sorunu olarak söylendi. Hatta terör sorunu şeklinde aktarıldı. Dolayısıyla bu yüzyıllık meselenin şu an çözüm sürecini konuştuğumuz zamanlarda sivil toplumun rolü çok önemli” dedi.

Fahrioğlu, konuşasını şöyle sürdürdü;
“Biz sivil toplum örgütleri olarak aslında 10 yıllardır hak ihlallerini belgeleme, raporlama, bilgilendirme, kayıt altına alma gibi pek çok çalışmalar yürütüyoruz. Ve burada bulunan ‘Eleştirel Barış Ağı’ Temmuz 2024 tarihinde biz bir araya geldik ve şöyle bir çağrı yaptık.
Sivil toplumun ne kadar etkili olabildiğini, bir araya geldiğinde, birlikte hareket edebildiğini, çatışma süreçlerinin de barışa evrilmesi için nasıl aktif olabildiğini gördük. Dolayısıyla biz de dedik ki, biz sivil toplum örgütleri olarak bir araya gelelim, bir ağ oluşturalım ve birlikte o dönem henüz bir barış görüşmesinin bile olmadığı bir süreçte bunu kamusallaştırması için itici güç olalım diye.”
Sivil Toplum Barışta Nasıl Rol Alabilir?
“Amacımız tam da bu barış sürecinde, barış inşasürecinde birlikte çalışabilmek, birlikte rol almak. Buradan biraz da şeye değinmek istiyorum. Hani sivil toplum olarak bugün burada konuşacağız ama sivil toplum aslında barışta nasıl bir rol alabilir” diyen Fahrioğlu, şöyle dedi;

“Bunu hep birlikte tartışacağız. Ama aslında biz pek çok dünya deneyiminden de şunu biliyoruz ki yani sivil toplum dediğimiz barış süreçlerinde aktörler oluyor. Üst seviye aktörlerde işte kararalıcılar dediğimiz, devlet, iktidar, diğer tarafta ise PKK, Abdullah Öcalan, Kandil ve parlamento gibi aktörler var. Ve genelde bunlar bütün süreçleri yürütüyor. Toplumun geri kalana da bekle ve gör pozisyonu öngörülüyor.
‘Tabanın sesini karar alıcılara yansıtıyoruz’
Ama sivil toplum diğer akademisyenler, entelektüellerle birlikte aslında önemli bir aktör ve bir köprü görevi görüyor.

Biz sivil toplum olarak tabandan gelen sesin karar alıcılara yansıması, onların politikaların etkilenmesi için bir görev, bir rol üstleniyoruz. Şimdi Kürt meselesi gibi bir çatışmadan bahsettiğimizde bugün barıştan bahsediyorsak önce bir hafızamızı yoklamamız gerekiyor. Yani barış olsun ama önce neler yaşandı. Kürt meselesinde bu hafızayı yeniden hatırlatmak,hatırlamak çok kıymetlidir.

Orada kurulan vekillerden oluşan bir meclis komisyonu var ama o komisyonun alt komisyonların kurulması gerekiyor ve o alt komisyonlarda başta sivil toplum olmak üzere çatışmadan etkilenmiş olan insanların kendi sesleriyle özne olarak, aktör olarak orada var olmaları ve o sürecin o şekilde yönlendirilmesi önemli. Biz de bir araya gelirken biraz da bu sesimizi vurgulamak.
‘Barış Süreçlerinde Sivil Toplum Örgütlerine Önemli Görevler Düşüyor’
Ama mesele o kadar katmanlı bir meseleden bahsediyoruz ki 10 yıllardır devam eden bir çatışmanın hemen çözülmesini beklemek çok doğru olmayacak. Bunun da bilincinde olarak yola çıkıyoruz. Yani barış süreçleri de aslında zaman alan süreçler. Hatta toplumsal barış dediğimiz süreçten bahsediyorsak en az yeni bir kuşağın doğup büyümesi yani yaklaşık 20 yıllık bir süreçten bahsediliyor. Hiçbir çatışmaya tanıklık etmemiş 20 yıllık bir kuşak. Bunun da yeterli olmadığını biliyoruz.
Çünkü İrlanda'da Güney Afrika örneklerinde şunu gördük ki üzerinden 20 yıl geçse bile toplumsal barışın oluşması için yeterli olmuyor. Ve bu durumlarda sivil topluma gerçekten çok daha büyük roller düşüyor.
Tam da bunun bilincinde olarak barışın hemen oluşmayacağının farkında olarak ve o inşa edilecek barışın her tuğlasını birlikte örmek, kapsayıcı olması ve o tuğlalarda toplumun bütün kesimlerini kapsayacak herkesin yer alması önemli. Bu yüzden biz buradaki sivil toplum örgütlerini çağırdığımız Amed Barış Çalıştay'ında özellikle toplumun farklı kesimlerini temsil eden sivil toplum örgütlerini davet ettik.
‘Barış Süreçlerinde Gri Alanlar Da Var’
Yani barış sürecinde siyah ya da beyaz değil, gri alanlar var ve önemli olan bütün bu devam eden antidemokratik uygulamalara rağmen bizim mücadele ederek müzakere zeminini güçlendirmemiz, o devam eden müzakereye mücadele ile daha güçlü destek sağlamamız ve bunu sivil toplum olarak yapmamız çok kıymetli.”
Eleştirel Barış Ağı sekretaryasından akademisyen Ferda Fahrioğlu’nun açılış konuşmasından sonra çalıştaya katılan STK temsilcilerden sonra çalışmalar basına kapalı olarak devam etti.




Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.