Diyarbakır’da petrol uğruna tarım alanları gözden çıkarılıyor
Ardıl BATMAZ
TİGRİS HABER - Diyarbakır'ın Sur ilçesi, Yenievler Mahallesi mevkiinde Transatlantic Petroleum Ham Petrol ve Doğalgaz Arama ve Üretim A.Ş. tarafından gerçekleştirilmesi planlanan "Ham Petrol Arama - Çıkarma (Üretim) ve Depolama Faaliyeti" projesi ile ilgili Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği İl Müdürlüğünün verdiği “ÇED gerekli değildir” kararına karşı Diyarbakır Barosu’nun açtığı iptal davası kapsamında keşif yapıldı.

Keşfin ardından Diyarbakır 4. İdare Mahkemesi’ne beyan dilekçesi gönderen Diyarbakır Barosu Çevre ve Kent Hukuku Komisyonu Başkanı Avukat Ahmet İnan, petrol arama ve çıkarma faaliyetlerinin bölgedeki tarım toprakları ve su kaynakları üzerindeki tahribine ve yapılan usulsüzlüklere dikkat çekti.
'ALINMASI GEREKEN ÖNLEMLER HAYATA GEÇİRİLMEDİ'
Söz konusu projenin faaliyet alanı yaklaşık 32.44 hektarlık bir alanı kapsıyor ve bu alanın tamamı DSİ'nin de görüşlerinde yer verdiği üzere tarım ve sulama alanı içerisinde yer alıyor. Proje sahası, köylere yalnızca 150-300 metre mesafede bulunuyor. Sadece bu yönüyle bile yaşam alanlarının hemen yanı başında, ciddi çevresel risk barındıran bir faaliyet yürütüldüğü belirtiliyor. Devlet Su İşleri’nin (DSİ) proje hakkında verdiği görüşte, alanın mevsimsel dere yataklarını, sulama sahasını ve şahıs kuyularını kapsadığı, bu nedenle alternatif yer araştırması yapılması gerektiği ifade ediliyor. Ayrıca yer altı sularının korunmasına dair hiçbir somut verinin, su kalitesi veya debi analizinin ÇED dosyasında yer almadığı da dile getiriliyor.

Proje tanıtım dosyasına göre, alanda petrol üretimi sırasında kullanılacak tankların çevresine havuzlar yapılması, sondaj çamuru havuzlarının kurulması ve güvenlik önlemlerinin alınması gerekiyordu.
Ancak bölgede yapılan keşif sırasında bu önlemlerin hiçbirinin hayata geçirilmediği gözlemlendi. Enjekte edilecek atık sıvıların ise hangi alana bırakıldığı ve nasıl denetleneceği belirsiz. Ayrıca bölgede 13’ten fazla aktif petrol lokasyonu olmasına rağmen, çevresel etkilerin topluca değerlendirildiği bir kümülatif etki analizinin yapılmadığı belirtiliyor.

"YABANCI ŞİRKETLER TOPRAKLARIMIZA DAYANDI"
Ülkenin enerji ihtiyacının ve bu ihtiyacın kendi öz gücüyle karşılanmasının önemli olduğunun faekında olduklarını belirten İnan, enerji üretimi yapılırken; su varlıkları ve tarımsal üretim alanlarının yok edilmesine karşı olduklarını söyledi.
"Tarımsal üretimi dışa bağımlı hale gelmiş ve su varlığı kendisine yetmeyen bir ülkenin, kendi enerjisini üretmesinin de hiç bir anlamı kalmayacaktır. Hatta su varlığının riskli seviyelere gelmesiyle, tüm enerji üretim faaliyetlerinde su kullanılması hasebiyle enerji üretimi de yapılamayacaktır. Bizzat petrol faaliyetlerinin kendisinde sondaj soğutma işlemlerinde tonlarca su kullanılmaktadır... Amerikalı, Kanadalı, Avusturyalı şirketlerin topraklarımıza dayandığını ve tarım topraklarımızın Diyarbakır'da çok yoğun bir şekilde petrol faaliyetlerine açıldığını göz önünde bulundurursak, kamunun doğal kaynaklarını ve hukukun üstünlüğünü savunmanın önemi daha da artmaktadır."




Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.