‘Doğaya ihanet ediyoruz’

‘Doğaya ihanet ediyoruz’
Diyarbakır Ziraat Mühendisleri Odası Başkanı Abdülsamet Ucaman, anız yangınlarında toprağın ve canlıların uğradığı zararlara karşı çiftçileri uyardı.

Tigris Haber - Tarımın anavatanı olan kadim coğrafyada, bin yıllarca sürede oluşan topraklardaki anız yangınları, topraktaki minareleri ve canlıları yok ederek çölleşmeye zemin hazırlıyor.

Anız yakmayan çiftçinin desteklenmesini isteyen Ucaman, anız yakmanın toprağı çölleştirdiğini söyledi. Ucaman, “Anız yakıldığında toprağın tüm yapısı, kimyası değişiyor. Sadece toprağa oksijen sağlayan canlılar bile o toprakta olmadığı zaman toprağın havalandırma sistemi bitmiş oluyor. O sistemin yeniden kurulması ise yılları alır. Toprağın içindeki agreganın oluşması bin yılları alıyor. Anızı yakmak demek o toprağı yakmak demektir.” dedi.

 “Anız yakmalar bölgede ciddi bir sıkıntı”

Diyarbakır Ziraat Mühendisleri Odası Başkanı Abdülsamet Ucaman anız yangınlarına ilişkin önemli tespitlerde bulundu.

uc.jpg

Ziraat Mühendisleri olarak her yıl anız yakmalara karşı çiftçileri defaatle bilgilendirdiklerini belirten Ucaman, “Anız yangınlarının ne kadar tehlikeli olduğunu, sonraki yıl ekilecek bitkinin toprakta gelişimini ne kadar engelleyebileceğini, toprakta bitkinin faydasına olan canlıların nasıl yok olduğunu çiftçilerimize defaten söylememize rağmen maalesef, tarlayı sürümde kolaylık oluyor bahanesiyle anız yakmalar gündeme gelebiliyor. Anız yakmalar bölgede ciddi bir sıkıntı” diye konuştu.

“MÇK dört yıldır anız gündemli toplanmıyor”

Anız yangınlarının önlenmesi konusunda Mahalli Çevre Kurullarının rolüne işaret eden Ucaman, şöyle konuştu: “Anız yangınlarını önleme noktasında alınması gereken tedbirler kapsamında Mahalli Çevre Kurulları var. MÇK valilikçe toplanıp ilgili kurumların da içinde olduğu; belediyelerin, zabıtai tedbirler noktasında emniyetin, askeriyenin, Tarım İl Müdürlüğü ve Çevre Bakanlığına bağlı kurumların da içinde yer aldığı bir kurul. Fakat maalesef son dört yıldır MÇK’nın anız gündemli toplanmadığını görüyoruz. Tabii öncesinde anız yangınlarını önleme noktasında bazı tedbirler değerlendirilmişti. Bu noktada bizim de önerilerimiz olmuştu ve o dönem anız yangınlarını belli seviyelere çekmiştik. Fakat son dört yıldır bu konuda herhangi bir girişim yok.”

“Anız yakma kanunen suçtur”

 Anız yakmanın doğaya karşı işlenmiş bir cinayet olduğuna vurgu yapan Ucaman, sözlerini şöyle sürdürdü: “Anız yakmak hem doğaya karşı bir tahribattır hem toprakta yaşayan canlıları yok etmektir. Anız yakma toprağı havalandıran kurtçuklardan tutalım bitkilere yararlı bakterilere kadar her şeye zarar veriyor. Yüksek ısınımlar aslında bitkinin geliştiği kök aksamında tahribata yol açıyor ve gelişimini engelliyor. Yangından kaynaklı oluşan ısınımla toprağın kimyasal olarak agregası değişiyor. Agregası değiştiği için de aslında toprağı işleme ve toprağa farklı materyallerle zenginleştirme ihtiyacı da söz konusu oluyor. Bu da çiftçi üzerinde ciddi bir külfet demektir ve üretici için ciddi bir zarardır. Bu noktada toprağını icâre olarak kiralatan çiftçilerin de topraklarını yaktırmama gibi bir sorumlulukları var. Tabii kanunen de suçtur ama maalesef buna rağmen anız yangınları devam ediyor.”

Derin kesim sürümü kolaylaştırır

 Çiftçilerin anız yakma bahaneleri üzerine konuşan Ucaman şu ifadeleri kullandı: “Çiftçiler ikinci ürün için tarla sürümünde kolaylık olsun diye anız yakarak toprağın yapısına ve toprakta yaşayan canlılara büyük zararlar veriyor. Oysa ki, biçerdöverler artık yeni sistem teknik donanım sayesinde ekinleri daha derinden kesebiliyor. Yani hem toprağın yeniden sürümü böylelikle daha kolaylaşıyor hem de çiftçilerimizin ürün verimliliği daha da artabiliyor. Düşünün biz 2 yıldır samanı bile dışarıdan ithal eder hale geldik. Çiftçi için derinden kesim hem sürümde kolaylık sağlıyor hem de saman artışından kaynaklı daha avantajlı bir iş oluyor. Çiftçi bu durumu göz önünde bulundurabilir. Bunun yanında bitkinin bıraktığı kök sistemi ve öz aksamı hem toprağı daha hafif hale getiriyor hem de toprağa bıraktığı organik maddeler noktasında bitkiye ek yararlar sağlıyor. Bu sayede bitkinin kök gelişim alanı da daha iyi düzenleniyor. Sadece sürümde kolaylık nedeniyle anız yakmak ve toprağa büyük zararlar vermek kimsenin hakkı değildir. Böyle bir vebali kimse üzerine almamalıdır. Aslında genel anlamda çiftçilerimizin bu bilince ulaştığını da düşünüyorum. Ancak yine de valiliğin anız yakmaları önleme noktasında alacağı tedbirler önemini korumaktadır. Mahalli Çevre Kurulları biran önce faaliyetlerine başlamalı ve yerel yönetimler olsun, STK’lar olsun bu çalışmanın içine katılmalıdır. MÇK anız gündemli olağanüstü toplanmalı ve çalışmalarına başlamalıdır.”

Anız yakma toprağı verimsizleştiriyor

 Anız yakmanın toprakta kronik zararlara yol açtığını belirten Ucaman, “Çiftçilerimiz toprağı işliyor, gübresini, ilacını veriyor ama eskisine göre istediği verimi alamıyor. Kadimden beridir bu topraklar ekliyor. İlk tarımın yapıldığı topraklar bin yıllardır işleniyor. Ama nedense son 20 yıldır bu topraklarda belli sıkıntılar oluştu bunlara bakmak gerekiyor. Çiftçi neden istediği verimi alamıyor. Anız yangınlarının bunda etkisi nedir? Karasabanla işlenen topraklar bugün en ileri teknikle işleniyor ama buna rağmen hala neden toprağı daha kolay işleme bahanesiyle anız yakma olayları yaşanabiliyor. Çiftçiler sürümü kolaylaştırma, mazot maliyetini düşürme vb. nedenleri ileri sürebiliyor ama anız yakmanın toprağa verdiği zarar ve verime olumsuz etkisi kat be kat fazladır. Toprak işleme maliyetini düşürme adına toprağa geri dönüşümü imkansız zararlar vermek çok yanlış bir davranıştır. Aslında anız yakarak toprağı verimsizleştiren çiftçi yakı maliyetinden çok çok fazla bir zararı kendi eliyle yaratıyor. Aslında tam da bu bilinç eksikliğinden dolayı kimi çiftçilerimiz bu yanlışa sürükleniyor.” İfadelerini kullandı.

ucm.jpg

 Anız yakmayan çiftçiye destek verilsin

Çiftçileri anız yakmamaları konusunda bilinçlendirmenin yanında çiftçilerin girdi maliyetlerini azaltacak tedbirlerin alınması gerektiğine vurgu yapan Ucaman, “ Evet, çiftçilerimiz ciddi sıkıntılar yaşıyor; desteklemeler istenilen seviyede değil, girdi maliyetleri çok yüksek, tarım politikasında ciddi eksiklikler var. Bakanlık anız yakmayan çiftçilere ekstra destekler verebilir. Yani, çiftçinin tarlasını sürerken harcadığı yakıtın bir kısmını karşılayabilir. Madem çiftçi tarlasını daha kolay sürebiliyorum diye anız yakmaya tevessül ediyorsa ve yakıttan tasarruf etme derdindeyse o zaman anız yakmayan çiftçiye ekstra bir destek bu konuda yararlı olacaktır düşüncesindeyim. Tabii bu sadece anız yakılmaması için pansuman bir tedavi olacaktır. Tarımın ciddi sorunları ise bir tarafta olduğu gibi duruyor.” diye konuştu.  

“Anızı yakmak demek o toprağı yakmak demektir”

Anız yakılan toprakta oluşan zararların telafisinin çok zaman aldığına işaret eden Ucaman, şunları söyledi: “Anız yakıldığında toprağın tüm yapısı, kimyası değişiyor. Sadece toprağa oksijen sağlayan canlılar bile o toprakta olmadığı zaman toprağın havalandırma sistemi bitmiş oluyor. O sistemin yeniden kurulması ise yılları alır. Toprağın içindeki agreganın oluşması bin yılları alıyor. Anızı yakmak demek o toprağı yakmak demektir. Çiftçi bu durumun yeterince farkında değil. Her yıl toprağını alt üst ederek bu zararlar ortadan kalkmıyor. Her yıl toprak daha da fakirleşiyor, verimsiz hale geliyor. Bitkinin kök sistemi gelişmediğinde bu sefer de dışarıdan ekstra kök geliştirici kullanmak zorunda kalıyor ve bu da çiftçi için apayrı bir maliyet demektir. Çiftçi kendi eliyle anızını yakarak verimsizleştirdiği toprağı sonradan ekstradan beslemek zorunda kalıyor. Ve çiftçi bu kök geliştiriciyi artık her yıl atmak zorundadır. Bu da her yıl girdi maliyetlerinin çiftçi açısından daha da artmasına yol açıyor.  Artık toprak kronik bir hasta haline geliyor.”

yy-002.jpg

“Anız yakma alanı haritası çıkarılsın”

 Anız yangınlarını önlemde kurumlara düşen görevleri hatırlatan Ucaman, şöyle konuştu: “Çiftçilerin anız yangınlarının zararlarına karşı bilinçlendirilmesinde özellikle Tarım Bakanlığına çok iş düşüyor. Anız yangınlarının zararlarına yönelik olarak camilerde hutbeler okutulabilir. Toprak da bir canlıdır ve canlıyı öldürmenin vebali sürekli bir şekilde işlenmelidir. Bu konuda müftülüklere de büyük görev düşüyor. Tarım İl Müdürlükleri, Milli Eğitim, yerel yönetimler, zabıtai tedbirler, hukuki yaptırımlar vs. tüm bunlar bir koordinasyon şeklinde hareket etmek zorundadır. Anız yakma konusunda halkın bilinçlendirilmesi faaliyeti sadece anız yakmaların yaşandığı dönemlerle de sınırlanmamalı. Anız yakıldığında itfaiyenin ulaşması, Jandarmanın gidip zabıt tutması vs. bunlar önemli ama yangın olmadan alanda ciddi bir uyarı çalışmasının yapılması gerekir. Yoksa iş işten geçtikten sonra alınacak tedbirler ve uygulanacak yaptırımlar meseleyle kararlı bir mücadele için çok yetersiz kalıyor. Zaten anız yangınlarında çiftçilerin yüzde 70-80’i cezai yaptırımla da karşılaşmıyor. Çünkü ispat olmuyor. Çoğu zaman sadece anızın yandığına dair bir tespit yapılabiliyor. Dolayısıyla bu konuda ciddi herhangi bir cezai müeyyide de yaşanmıyor. Oysa ki, Tarım Bakanlığının mühendisleri var ve anız yakılma dönemleri dışında da çiftçilere gidilmelidir. Bunun dışında anız yangınlarının sıkça yaşandığı bölgelere ilişkin bir harita çıkarılabilir. Çünkü her yıl anız yakılan alanlar bellidir. Haliyle burada sahanın tamamından ziyade yangınların süreklileştiği, yoğunlaştığı alanlara özel bir müdahale söz konusu olabilir. Anız yakılan arazilerin kimlere ait olduğu, kimler tarafından işlendiği zaten önden bellidir. Dolayısıyla aslında önleyici tedbirler noktasında belli bir yol haritasıyla hareket edilebilir. Dağlık alanlarda anız yangınları pek yaşanmıyor. Anız yangınlarıyla mücadele için öyle tüm sahaya yayılmanın da anlamı yok. Bir komisyon marifetiyle anız yangınları haritası pekala çıkarılabilir. Anızı yakılan köylülerle gidilip sohbet edilir, ikna edilir ve gerekli uyarılarda bulunulur. Anız yangınlarına karşı sadece broşürlerle ya da kamu spotu ile yapılan uyarılar bu konuda yetersiz kalmaktadır. Sahada anız yangınları meydana geldikten sonra yüzde 90 ala gidiliyor, tespitler yapılıyor. Ama bize gerekli olan asıl şey yangın olmadan sahada olmak, çiftçilere gerekli bilinci vermek ve uyarılarda bulunmak gerekiyor. Anız yakan çiftçiler tespit edildiğinde para cezasından hapis cezasına kadar hukuki yaptırımları var. Ayrıca anız yakan çiftçilerin desteklerinin kesildiğini de biliyoruz. Ancak cezai yaptırımla karşılaşan çiftçilerin oranının çok düşük olduğunu da biliyoruz.”

“Anız yakma topraktaki her şeyi yok ediyor, çölleştiriyor”

Anız yakılmaması konusunda çiftçilere uyarıda bulunan Ucaman, son olarak şunları söyledi: “Bu konu aslında her şeyden önce vicdani bir konudur. Aslında biz toprak konusunda, doğa konusunda bizden sonraki jenerasyonların emanetini taşıyoruz. Yani ortada emanet alınan ve teslim edilmesi gereken bir durumdan bahsediyoruz. Bin yıllardır işlenen tertemiz ve pirupak bir şekilde bize emanet edilen bir toprağa, doğaya biz anız yakarak ihanet ediyoruz. Halbu ki bize teslim edildiği şekliyle o emaneti bizim de sonraki nesillere teslim etmek gibi bir sorumluluğumuz var. Biz bu toprağı kirlettiğimizde, yok ettiğimizde bizden sonraki kuşaklara problemli bir toprak bırakacağız. Bu vicdani bir vebaldir, sorumluluktur. Bize nasıl temiz bir şekilde teslim edildiyse bu topraklar bizim de temiz bir şekilde teslim etmemiz gerekiyor. Çiftçilerimiz sadece bu vicdani noktada dahi bir duyarlılık geliştirebilseler anız yangınlarının önüne geçebiliriz. Anız yakma topraktaki her şeyi yok ediyor, çölleştiriyor.

Özel Haber: Ali Abbas Yılmaz / Berçem Kartal Altunakar

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.