DTK'DAN “BARIŞ” ÇAĞRISI

DTK'DAN “BARIŞ” ÇAĞRISI
Olağanüstü toplanan DTK Genel Kurulu'nda konuşan DTK Eşbaşkanı Selma Irmak, Mandela örneğini vererek, Öcalan'ın özgürlüğünün şart olduğunun altını çizerek, "


DİYARBAKIR - Mandela halkların arasına inmeden kalıcı bir barış sağlanamadı" dedi. DTK Eşbaşkanı Hatip Dicle de, şu çağrıda bulundu: "Eğer Türkiye'nin Suriye'ye dönmesini istemiyorlarsa, ki hala yol yakındır, Dolmabahçe Mutabakatı'nı esas alıp müzakere sürecine geçirilmelidir." 

AKP hükümetinin devreye koyduğu topyekûn savaş konseptine karşı olağanüstü toplanma kararı alan DTK Genel Kurulu, Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi Tiyatro Salonu'nda bir araya geldi. AKP hükümetinin savaş çığırtkanlığı karşısında izlenilecek yolların tartışıldığı toplantıya, DTK delegelerinin yanı sıra DTK Eşbaşkanları Hatip Dicle ve Selma ırmak, DBP Eş Genel Başkanı Kamuran Yüksek ve HDP Eş Genel Başkan Yardımcısı Ayhan Bilgen Katıldı. Toplantıda ilk olarak konuşan DTK Eşbaşkanı Selma Irmak, halkların 7 Haziran seçimlerinde barış umuduyla HDP'ye 6 milyonun üzerinde oy verdiğini ancak AKP hükümetinin bu sonucu kabul etmediğini söyledi. 

'Diyalog yolu yanlış değil'

Seçim sonuçlarını hazmedemeyen AKP'nin topyekûn savaş başlatmasının ardından onlarca yurttaşın katledildiğini hatırlatan Irmak, "36 yıllık barış yolunda her iki taraftan da geri dönüşü olmayan acılar yaşandı. Ancak Öcalan'ın çağrısıyla bu on yıllardır devam eden çatışmalı süreç, yerini barış umuduna bıraktı. Müzakere süreci bitmemiştir. Diyalog yolu, fikir ve düşüncenin, siyasetin ön plana çıkarılması yolu yanlış değildi ve halklar tarafından onaylandı. Bizlerin de sahiplendiği ve izlediği yol budur" şeklinde konuştu. 

'Tek çare ulusal birliktir'

Tarihte hep yok sayılan Kürtlerin artık Ortadoğu'da insanlığı savunan noktaya geldiğini söyleyen Irmak, "Kürtler artık Ortadoğu'nun yeniden inşasının mimarı haline gelmiştir. Öcalan'ın felsefesi üzerinden yürüyen Kürt halkı, iktidari yaklaşımları bu topraklardan söküp atmak için mücadele ediyor. Ortadoğu'nun kurtuluşu da buradan geçmektedir" dedi. 

Halklar arasından farklılık yaratılmasının her zaman daha fazla acı getirdiğini söyleyen Irmak, "Halkların özgür yaşamı, komünal yaşam isteği acıların önüne geçiyor. Kürtler tellerle 4 parçaya ayrıldı. Artık bakıyoruz ki sınırlarda anlamını yitirdi. Sınırların anlamını yitirmesiyle 4 parçada yaşayan halklarda birbirlerine daha fazla yaklaşmaktır. Ancak bazı kesimlerin gündelik menfaatleri için bazen Kürt birliği üzerinde oyunlar oynanabiliniyor. Şunu çok iyi bilmeliyiz ki tek çaremiz ve dermanımız ulusal birliktir. Eleştirilebilinir, kardeşler birbirini eleştirebilir ancak saldırmamalıdır" ifadelerini kullandı. 


'Demokratik özerklik için mücadeleye devam edilmeli'

Özgürlüğün bedel ödenmeden alınamayacağını vurgulayan Irmak, "Dünden bugüne çok bedel verdik. Bedel vermekten de korkmuyoruz. Verilmeyen özgürlüğü alabilmek için örgütlü durmak gerekir. Müzakere yolunu izleyeceğiz ancak sadece bununla yetinirsek özgürlüğümüzü alamayacağız. Müzakereyi izlemekle beraber, örgütlülüğümüzü her zamankinden daha fazla sağlamalıyız. Demokratik özerkliğimizi sağlamak için mücadelemize devam etmeliyiz" dedi. 

'Öcalan'ın deklarasyonunun takipçisi olacağız'

Kalıcı bir barışın sağlanabilmesi için PKK Lideri Abdullah Öcalan'ın özgürlüğünün şart olduğunu vurgulayan Irmak, "Mandela örneği ortadadır. Mandela halkların arasına inmeden kalıcı bir barış sağlanamadı" dedi. PKK Lideri Abdullah Öcalan'ın 2013 Newrozu'na gönderdiği mesajın bir deklarasyon olarak tanımlayan Irmak, "Sayın Öcalan bu paradigmada silahlarla değil, konuşarak, siyasetle sorunun çözülmesi gerektiğini belirtmiştir. Bu yolun takipçisi olmalıyız. Yüzyıllardır bu topraklarda yaşayan halkların birbirinden ayrılması mümkün değildir. Beraber yaşayacağız ama özgür bir şekilde, beraber yaşayacağız ama tek tip olarak değil, farklılıklarımızla" dedi. Irmak, hükümete kalıcı bir barış için 2013 deklarasyonu ile Dolmabahçe Mutabakatı'nı esas alması çağrısında bulundu. 

Dicle: Öcalan savaş yerine barış paradigmasını yürüttü 

Konuşmasına, "Özgürlük ve demokrasi mücadelesinde şehit düşenlerin anısı önünde saygıyla eğiliyorum" diyerek başlayan DTK Eşbaşkanı Hatip Dicle, "1990'dan itibaren Ortadoğu coğrafyası büyük bir kan revan içerisinde. Ortadoğu merkezinde bir 3'üncü dünya savaşıyla karşı karşıyayız. 1990 sonrası küresel kapitalizmin, emparyalizmin Ortadoğu'ya yeni bir dizayn verme istemiyle başlayan bu düzen 25 yıldır Ortadoğu'da şiddetli bir savaş yürütmektedir" dedi.

PKK Lideri Abdullah Öcalan'ın 1993 yıllarında şu anki süreci kavradığını ve iktidar yerine halkçı, savaşa karşı barışı içeren bir paradigma yürüttüğünü belirten Dicle, "Öcalan bu sürecin yaşanmaması için defalarca tek taraflı ateşkes ilan etti. Maalesef muhataplarımız bunu anlamazlıktan gelerek sürekli saldırı geliştirdi" dedi. Öcalan'ın 1999'dan itibaren içine girilen süreci çatışmalı uzlaşmalı bir süreç olarak değerlendirdiğini belirten Dicle, "2011 ve 2012 yıllarını hepimiz çok yakından gözledik. Sayın Öcalan, son 2-3 yıldır halkların çıkarına bir ortam hazırladı. Bunun hazmedemeyen diktatörlük sevdalıları, topyekûn savaş politikasını devreye koydu. Önderlik sürecin bu aşamaya gelmesini engellemek için çok yoğun bir mücadele yürüttü. Belki İmralı görüşmeleri kamuoyuna yansımıyor ama biz buna çok iyi şahit olduk" diye konuştu. 

'Halklar savaşa geçit vermeyecek'

Kürt halkının artık yalnız olmadığını belirten Dicle, "Kürtler, Türkiye halklarıyla, sosyalist, emekçi halklarla barışsever halklarla bu barışı savunacaktır. Devletlerin çıkarına olan, halkın çocuklarını birbirini vurdurarak iktidarlarını korumak için çıkarılan savaşa izin verilmeyeceğine inanıyorum. Yaşamını yitiren asker ailelerinin devlet yetkililerine sözlü tepki göstermesi beklediğimiz barış girişiminin bir yansıması oldu. Ne Türkiye halkları bu savaşı eskisi gibi alkışlayacak ne de Kürdistan halkı bu savaşa geçit verecektir" şeklinde konuştu. 

'Dolmabahçe Mutabakatı esas alınıp müzakereye geçirilmeli'

Yeni ve tahkim edilmiş bir ateşkes sürecinin çift taraflı hayata geçirilip, bir çatışmasızlık ortamı yaratılması gerektiğini belirten Dicle, şöyle devam etti: "2013 Newrozu'nda ilan edilen tarihsel bir anlama sahip olan önderliğin çağrısı yazılı bir mutabakatla sonuçlandı. Belki de Kürtler ile hükümet temsilcileri tarihte ilk defa bir mutabakata imza aldılar. Süreci izleyen ve gözlemleyen biri olarak, Önderliğin bu Dolmabahçe Mutabakatı'na ne kadar vurgu yaptığını belirtmek isterim. Önderlik ısrarla bir darbe tarihi olan 28 Şubat tarihini vurguladı. 'Biz darbelere karşıyız' diyordu. Eğer Türkiye'nin Suriye'ye dönmesini istemiyorlarsa ki hala yol yakındır, Dolmabahçe Mutabakatı'nı esas alıp müzakere sürecine geçirilmelidir" ifadelerini kullandı.

 

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.