Ev işçisi kadınlar: Güvence istiyoruz

Ev işçisi kadınlar: Güvence istiyoruz
Ev işçisi kadınlar, ev işçiliğinin de İş Yasası kapsamına alınması ve kölelik koşullarına son verilmesi için İmece Ev İşçileri Sendikası'nda mücadele yürütüyor.

DİYARBAKIR - Kimi cam temizlerken düşüp sakat kalıyor ya da yaşamını yitiriyor, kimi yıllardır çalıştığı için kalıcı bel boyun hastalıklarına yakalanıyor, kimi çalıştığı yerde işverenin hakaretlerine maruz kalıyor; kimisi tacize uğruyor, kimisi ise göçmen olduğu için şüphe duyuluyor. Yaşadıkları tüm bu sıkıntıların yanı sıra emekleri de görmezden gelinerek işçi statüsünde dahi görülmüyorlar. Uluslararası Çalışma Örgütü (ILO) verilerine göre, dünyada 50 milyon, Türkiye'de 1 milyon civarında bulunan ev işçisi kadınların tek bir talebi var o da insanca yaşamak.

“Ev işçileri İş Yasası kapsamına alınmalı”

"Toz bezi değil, ev işçisiyiz" diyen ve emeklerinin görünür olması ve İş Yasası kapsamına alınmak isteyen ev işçileri, 2 yıldır İmece Ev İşçileri Sendikası altında haklarını almak için örgütleniyor. Ev İşçileri Yasası çıkarılarak çalışma koşullarının düzenlenmesi ve iş kazalarına karşı işçi sağlığı ve güvenliği risklerinin ortadan kaldırılmasının sağlayacak yasanın çıkartılması içim mücadele eden ev işçileri, göçmen ev işçilerinin de ülkeye giriş çıkışlarının kolaylaştırılmasının sağlanması kayıtlı çalışmalarının önündeki engellerin kaldırılması, tüm ev işçilerinin sigortalı olabilmesi için gerekli düzenlemeler gerçekleştirilmesini istiyor. İmece Ev İşçileri Sendikası altında örgütlenen ev işçisi kadınlar çalışma koşullarını ve taleplerini anlattı.

“İşler o kadar ağır geliyor ki halimiz kalmıyor”

13 yıl bir evde ev işçisi olarak çalışan ve ardından çalıştığı evde işine son verilen ev işçisi Ayten Kargın, işe haftada 5 gün gittiğini ve daha sonra çalışmasının gündeliğe dönüştüğünü söyledi. Kargın, "O eve ciddi emekler vermiştim ve bir aile gibiydik ev sahibiyle. Biz aileydik ama iş çıkarları işin içine girince ailelikten çıktım. Ama İmece Ev İşçisi Sendikası ile tanıştıktan sonra çalıştığım yerin ev sahibine dava açtım" dedi.

Sendikalı olmadan önce "ev işçiliği bizim kaderimizdir" dediğini ancak örgütlü ve sendikalı olunca kendine güveni geldiğini ifade eden Kargın, "Biz ev işçileri gerçekten çok zor koşullarda çalışıyoruz. Kimyasal maddelere maruz kalıyoruz, dizlerimiz, ellerimiz, bileklerimiz sakatlanıyor. Bazen işler o kadar ağır geliyor ki çalışacak halimiz kalmıyor. Mesela, ben dizlerimin üstüne asla çökemem" diye konuştu.

Devletten en büyük taleplerinin ev işçilerinin de sigorta primlerinin yatırılmasını sağlayacak yasal düzenlemenin yapılması olduğunu dile getiren Kargın, bunun için mücadelelerine devam edeceklerini söyledi.

“3 yıl çalıştım ama benden çok şey aldı”

Minire İnal da yıllardır ev işçiliği yapan ve emeği görülmeyen kadınlardan. 2006 yılında ev işçiliğine başladığını 2009 yılında da temizlediği evin camından düşerek yaralanan İnal yaşadıklarını, "3 yıl ev işçisi olarak çalıştım ama benden çok şey aldı" diye özetliyor. Geçirdiği iş kazasının ardından omurgalarında kırıklar oluştuğunu ve hala vücudunun bir çok yerinde platinler olduğunu belirten İnal, yaşadığı iş kazası sonrası ne yapacağını bilemediğini örgütlü mücadele sayesinde sendika aracılığıyla işveren hakkında dava açabildiğini söyledi. İnal'ın da talebi tıpkı diğer meslektaşları gibi ev işçilerinin de İş Yasası kapsamına alınması. (diha)

 

 

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.