Gazetecilere 'çatışmalı ortam' semineri

Mayınsız bir Türkiye İnisiyatifi Koordinatörü Muteber Öğreten, kara mayınlarına ilişkin hazırlanan haberlerin tek elden yapıldığını ve kimi gazetecilerin sorgulama yapmadan haberi servis ettiğini belirterek, mayınlardan yaşanan zararlardan ise devletin sorumlu olduğunu söyledi. 

Güneydoğu Gazeteciler Cemiyeti (GGC), Diyarbakır Barosu ile Fojo Media Institut'un (İsvec Fojo Basın Enstitüsü) desteğiyle çatışmalı ortamlarda daha duyarlı haberciliğin nasıl yapılabileceğine dair 8-9 ve 10 Kasım'da üç günlük eğitim semineri düzenliyor. Kervansaray Otel'de gerçekleşen seminere bölgeden gelen 20 gazeteci katıldı. "Çatışmaya Duyarlı Gazetecilik Eğitimi" adıyla yapılan seminer bugün başladı. Seminerde ilk önce GGC Başkanı Veysi İpek açılış konuşmasını yaptı. İpek, başlatılan "çözüm süreci"nin önemine vurgu yaptı. İpek'in konuşmasından sonra seminere katılan gazeteciler tek tek kendilerine dair sunum yaptı. Ardından seminerde, "Kara mayınları ve savaş atığı patlayıcı maddelerin tanıtımı" üzerine Mayınsız bir Türkiye İnisiyatifi Koordinatörü Muteber Öğreten projeksiyon ile sunum yaptı. Öğreten, anti-personel kara mayını üzerine gazetecilerin yaptıkları haberlere daha hassasiyetle ve duyarlı yaklaşılması gerektiğine işaret ederek, kara mayınlarına ilişkin hazırlanan haberlerin tek elden yapıldığını ve kimi gazetecilerin sorgulama yapmadan haberi servis ettiğini belirtti. Hazırlanan her haberin ardından Ottawa Sözleşmesi'nin yer verilmesi gerektiğine dikkat çeken Öğreten, "Kara mayınlarının kullanımından bu yana 100 binlerce insan yaşamını yitirdi. Her yıl 4 bin insan yaşamını yitiriyor. Türkiye'de ise 100'ün üzerinde insan mayından etkileniyor. Mart ayından bu yana ölümlerin olmaması sevindiricidir. Ama kara mayınlarından dolayı halen insanlar yaşamını yitiriyor. Kara mayınları temizlenmedikçe ölümler devam edecektir. Evet, ellerimiz tetikten çekildi; ama ayaklarımızın altında halen mayınlar var" dedi. 

'Türkiye'de 1 milyon kara mayını var'

Öğreten, Türkiye'de 1 milyon kara mayınının olduğunu ifade ederek, "Bu şu anlama geliyor aslında; Türkiye'de 1 milyon insan mayına kurban olabilir. Maliyeti çok ucuz olan mayınların temizliği ise bin katıdır. Bir mayının temizlenmesi 100 saati alır. 350'den fazla mayın tipi var. Savaş ve çatışmaların olduğu yerlerde mayınlar oluyor" diye konuştu. 

'Takip ediyoruz'

"PKK'nin daha önce döşediği mayının patlaması sonucu.." şeklinde devam eden cümlelerin artık klişeleştiğini söyleyen Öğreten, bu şekilde servis edilen haberlerin sorgulanması gerektiğine dikkat çekti. Öğreten, hem PKK'yi hem de devleti mayınlar konusunda takip ettiklerini de sözlerine ekleyerek, yaşanan zararlardan ise devletin sorumlu olduğunu söyledi. Öğreten, mayınlara dair yapılan her haberde Ottawa Sözleşmesi'nin hatırlatılması gerektiğine işaret ederek, kara mayınları konusunda Türkiye'nin adım atmadığını ifade etti. 

'Öncelikle köylerdeki mayınlar temizlenmeli'

Öğreten, 1990'lı yıllarda devletin PKK için birçok yere mayın yerleştirdiğini belirterek, askeri tesislerin etrafında 97 bin 446 ve sınır bölgelerine ise 907 bin 497 mayının yerleştirildiğini aktardı. Öğreten, mayınların daha çok bölge illerinde olduğunu da ifade etti. Öğreten, köye dönüşlerin olması için de öncelikle boşaltılan köylerde yerleştirilen mayınların da temizlenmesi gerektiğini kaydetti. 

Seminer 3 gün boyunca sürecek

Seminer, Diyarbakır Barosu Başkanı Av. Tahir Elçi'nin Uluslararası İnsancıl Hukuk ve Çocuk Hakları konusunda yapacağı sunum ile devam edecek. Ayrıca 9 ve 10 Kasım'da ise, Duyarlı Çatışma Haberciliği Direktörü Peter du Toit, "Çatışmanın sebeplerini ve dinamiğini anlamak ve fark yaratan gazeteciler" başlığıyla sunum yapacak. Seminer kapanış konuşması ile sona erecek. 3 günün ardından seminere katılan 20 gazeteciye belge verilecek. 

(diha)