Görüşmeye hazırım

Görüşmeye hazırım
AK Partili Beyoğlu’ndan HDP’li Belediye Başkanlarına çağrı

Ali Abbas Yılmaz / Özel 

Bağlar Belediye Başkanı Hüseyin Beyoğlu Tigris Habere önemli değerlendirmelerde bulundu. HDP’li Belediye başkanlarına çağrıda bulunan Beyoğlu, “Hiçbir Belediye başkanımızla sorunum yok. Bu kente hizmet etmek için herkesle görüşmeye hazırım” dedi.

AK Partili Beyoğlu, YSK sürecinden meclis çalışmalarına, Bağlar’ın temel sorunlarından hayata geçen ve geçecek olan projelere, Bağlar’daki kentsel dönüşümden kent bileşenlerinin ortak çalışma kültürüne pek çok konuda önemli açıklamalar yaptı.

YSK kararına uymak zorunda olduklarını belirten Beyoğlu, “Nasıl ki, bu arkadaşlarımız KHK’li olduğu için onlara bu görevi vermedilerse, ikinci sırada gelen de bu görevi almak zorundadır. Seçime girmişim, şahsım olarak Bağlar’da 43 bin (yüzde 26)  oy almışım. Halktan biriyim, ömrüm halkın içinde geçmiştir. Hukuk, kanun ne dediyse biz ona uyduk ve bu görev bize tevdi edildi, mazbatayı aldık.”dedi.

 

31 Mart seçimlerinde KHK’li olduğu gerekçesiyle mazbatası verilmeyen HDP’li Zeyat Ceylan’ın yerine Bağlar Belediyesi Başkanlık koltuğuna oturan AK Partili Hüseyin Beyoğlu, YSK sürecini ve Bağlar Belediyesinde yaptıkları çalışmaları, hayata geçirmeyi planladıkları projeleri Tigris Habere anlattı.

31 Mart mahalli idareler seçiminde, Diyarbakır’ın Bağlar ilçesi Belediye Başkanlığı yarısında HDP’Lİ Zeyyat Ceylan oyların 70.34'ünü AK Partili Hüseyin Beyoğlu ise yüzde 25.46’sını almıştı. Seçim sonuçlarına göre başkanlık yarışını ezici farkla önde tamamlayan HDP’li aday Ceylan’ın mazbatası YSK (Yüksek Seçim Kurulu) tarafından KHK’li olduğu gerekçesiyle verilmezken, onun yerine seçim yarısını ikinci olarak tamamlayan Beyoğlu’na başkanlık mazbatası verilmişti. Bunun yanında, HDP Belediye meclisinde de 37 üyenin 30’unu alarak meclis çoğunluğunu da elinde bulundurmuştu.

Diyarbakır’ın Bağlar Belediyesi Başkanı Hüseyin Beyoğlu, Tigris Haberin sorularını yanıtladı.

Yüzde 71 oyla seçilen ancak KHK’li olduğu gerekçesiyle mazbatası verilmeyen Zeyyat Ceylan’ın yerine siz seçildiniz. YSK’nın almış olduğu bu kararı nasıl değerlendiriyorsunuz?

Öncelikle belirtmek isterim, Türkiye Cumhuriyetimiz bir hukuk devletidir. Türkiye Cumhuriyeti’nin anayasası var, kanunları var ve kanunlarla yönetilmektedir. Kanunlara göre denilmiş ki, KHK’li biri kamuda görev yapamaz. Bu açık ve nettir. Gönül isterdi ki, KHK’li olmayan bir arkadaşın aday olmasında daha fayda olurdu. Ancak, tabii bu her partinin kendi iç meselesidir, kendi işleyişleridir. Elbette ki, biz bir seçim süreci yaşadık. Biz Diyarbakırlıyız. Kürdüm hem Kurmançi hem Zazaca biliyorum. Biz Bağlar’da 70 günlük seçim sürecinde ciddi bir çalışma yaptık. İddia ediyorum, Diyarbakır’da hiçbir aday benim kadar çalışmadı. Bağlar’da 20 binden fazla esnafı dolaştım. Yani, gitmediğim bir esnaf, gitmediğim bir sokak kalmadı. Bağlar’da hemen hemen binalarımızın yüzde 70’ine girdim. Gece gündüz çalıştım. Tabiri caizse seçim sürecinde sahada kendimden başka da kimseyi görmüyordum. Haa halkımızın takdiri o yönde oldu. Biz birinci parti gelmedik ve buna da saygı duyduk, evimizde oturduk. Seçim akşamı bütün Bağlar halkına da teşekkür ettim. Sosyal medyamda bu bellidir; oy veren vermeyen herkese teşekkür ettim. Bağlar hakkında hayırlısı ne ise rabbim onu nasip etsin dedim. Ancak gelin görün ki, sonradan bu durum ortaya çıktı. Bu durum da sadece Bağlar’da ortaya çıkmadı. Türkiye’nin 8 yerinde çıktı. Kozan’da Cumhur İttifakı’nın adayı KHK’li çıktı ve yerine ikinci parti olarak Saadet Partisine verildi. Keza, Muş’un bir beldesinde CHP’nin adayı kazandı ve KHK’li olduğu için ikinci parti olarak HDP’ye geçti. Erzurum, Van, Diyarbakır vb. 5-6 yerde de arkadaşlar KHK’li olduklarından dolayı ikinci konumda olan bizlere AK Partili adaylara geçti. Tabii bu bir kanundur. Yoksa buraya kendi başımıza gelip oturmadık. Şeriatın kestiği parmak acımaz. Kanun öyle demiş. Öyle deyince de biz kanuna uymak zorundayız. Nasıl ki, bu arkadaşlarımız KHK’li olduğu için onlara bu görevi vermedilerse, ikinci sırada gelen de bu görevi almak zorundadır. Seçime girmişim, şahsım olarak Bağlar’da 43 bin (yüzde 26)  oy almışım. Halktan biriyim, ömrüm halkın içinde geçmiştir. Hukuk, kanun ne dediyse biz ona uyduk ve bu görev bize tevdi edildi, mazbatayı aldık. Nasıl yüzde 80 ile gelen biri mazbatayı aldıysa aynı mazbatayı devlet bize de verdi. Buraya kadar siyasi. Biz mazbatayı aldıktan sonra asıl görev ondan sonra başlıyor.

İlk geldiğim meclis toplantısında arkadaşlara şunu söyledim: ‘Kıymetli arkadaşlar biz birinci parti değiliz ancak şuan görev bizde. Ben bu saatten sonra siyasi ceketimi çıkarıp hizmet ceketimi giymişim ve bu saatten sonraki tek hedefim 37 meclis üyesi arkadaşımla Bağlarımıza hizmettir. Şuna inanıyorum ki, HDP’li olsun, AK Partili olsun, MHP’li olsun, Saadet Partili olsun, kim olursa olsun seçildikten sonra tek görev hizmettir. Biz de burada birlikte güzel hizmet edelim ve kardeşçe Bağlarımızın sorunlarına yönelelim, Bağlarımızın insanlarına hizmet edelim. Tek hedefimiz bu olmalı’ diye yola çıktık.

gorusmeye-hazirim.JPG

 

Belediye meclisinde HDP çoğunlukta bu durum çalışmalarınızı nasıl etkiliyor?  Sorunların çözümü noktasında HDP’li meclis üyeleriyle birlikte hareket etmeniz önünde bir engel var mı, bu anlamda meclis üyelerine bir çağırınız var mı?

Hedef hizmet olduktan sonra siyasi fikirlerin pek önemi olmamalıdır, hele ki belediyede. İki tür seçim var, bir yerel seçim var bir genel seçim var. Elbette ki, genel seçimle yerel seçim görevleri bakımından tamamen değişiktir. Yerel seçim hizmet odaklıdır. Mesele hizmet olduğu zaman fikirlerin önemi yok. Ben burada bir zenginlik görüyorum. Neden, çünkü tek hedefim hizmettir. Benim için siyasi tablo ne olursa olsun, hedef Bağlar’a, Bağlar insanımıza hizmettir. Hedef insanların gönüllerine girmek olduğu zaman, hedef insanlara yardım, hizmet olduğu zaman siyasi fikirlerin önemi olmaz. Meclis çoğunluğunun bizde olmamasından şöyle bir fayda da görüyorum. Evet, 37 meclis üyesinin 30’u bizde değil. Yani aynı partili değil. Ben Bağlar’da partiyi öne çıkartmıyorum. Bağlar’da hizmet önde. 30 arkadaş elbette ki, muhalefetini yapıyor, yapacak da. Belki başkaları bunda dezavantaj görür ama ben avantaj görüyorum. Ben yanlış yaptığım zaman elbette ki bu arkadaşlar dile getirecekler. Biz insanız, hata edebiliriz, yanlış yapabiliriz. Ama yeter ki, art niyet olmasın. Elbette ki, bir hatamız, yanlışımız olursa kendimizi düzeltir, daha güzel hizmet ederiz. Veyahut güzel hizmetlerimiz olduğunda da arkadaşlar da bize uyacaklardır, çünkü amaçları hizmettir. Ben bunun bir sorun olacağını tahmin etmiyorum, buna inanmıyorum. Üç aydır da bir sıkıntı yok. Elbette bir konuda bizim bakış açımız ayrı arkadaşların bakış açıları ayrı olabilir. Ama konu hizmet olduğu zaman ortak noktada buluşacağız. Ben bir sıkıntı görmüyorum.

Bağlar kentin en büyük ve en eski ilçesi dolayısıyla en fazla sorunun da biriktiği bir yer. Sizce Bağların en öncelikli ve temel sorunları nelerdir ve siz bunları nasıl çözmeyi düşünüyorsunuz?

Bağlarımız Türkiye’de emsali olmayan bir yerdir. Bağlarımız 400 bin nüfusu ile Güneydoğu Anadolumuzun en büyük ilçesidir. Bağlar, 36 ilden daha büyük bir yerdir. Bağlarımız iki ayrı bölümden oluşuyor, bir modern Bağlar bir eski Bağlar. Bağcılar bölümü, caddeleriyle, imarıyla, yeni yapılaşmasıyla, tüm güzellikleriyle ayrı. Bir de eski Bağlarımız dediğimiz bölüm var. Bağlar nüfusunun 150 bini Bağcılar tarafında 250 bini ise eski Bağlar’da yaşıyor. Eski Bağlar’da acil ve ciddi bir şekilde bir kentsel dönüşüme ihtiyaç var.

Sorularımızın arasında da vardı ama siz değinmişken ifade edelim. Bağlar ilçesinde halkın yıllardır bir kentsel dönüşüm beklentisi var. Siz görev sürenizde bu konuda herhangi bir çalışma düşünüyor musunuz bu konuda ne gibi hazırlıklarınız var?

Biz göreve geldiğimizde önümüze bir hedef koyduk. Eski Bağlar’da, 250 bin insanımızın yaşadığı bir yerde çarpık kentleşme, binalar iç içe, sokak aralarında araçlar geçemiyor. Allah muhafaza bir hasta olduğunda bir ambulansın giremeyeceği sokaklar. Yine, bir yangın durumunda bir itfaiye aracının giremeyeceği sokaklar. Doğru dürüst caddeleri olmayan bir yer. Allah muhafaza Diyarbakır’da yüzde 4 şiddetinde bir depremle binaların yüzde 70’inin yerle bir olabileceği içler acısı bir hali var. Şuanda eski Bağlar’da alt katların yüzde10’u metruk, boş yerler ve oralarda ciddi sıkıntılar yaşanıyor. Emniyetle çalışma halindeyiz ve her ay metruk evlerin yıkımını yapıyoruz. Geçen ay iki üç bina yıktık. Bu ay on metruk bina var yıkılmayı bekleyen. Önümüzdeki aylarda bu yıkım daha da artacak ama bu çözüm değil. Tek gerçek çözüm kentsel dönüşümdür.

Biz bu dönüşümü tek başımıza elbette ki yapamayız. Geçenlerde Ankara’da bir toplantımız oldu. Çevre ve şehircilik Bakanımızla bu durumu konuştuk. Sağolsun ilgilendiler ve bizden bu konuda bir rapor istediler. Şuan biz de profesyonel şirketlerle işbirliği içindeyiz, vermişiz. Bağlarımızla ilgili ciddi bir rapor hazırlıyoruz. Bu rapor kâğıt üzerinde hazırlanmıyor. Bölge bölge önce dronelarla tespit ediyoruz. Semtlerin bölüm bölüm bina durumlarını, arsa durumlarını tespit ediyoruz. Rapor bittikten sonra biz etap etap kentsel dönüşüme başlamayı planlıyoruz. Örneğin bir bölgeyi pilot bölge ilan edip ilk olarak orada başlarız. Biz 5 yılda kentsel dönüşümün yüzde 10’unu da yapsak bir yol haritası çizilmiş olur. Artık bu bir devlet meselesi olur ve güzel bir şekilde devam eder.

Ben halk adamıyım, halkçı bir insanım, halkın içinde dolaşıyorum. Halkı seven bir adamım, halk varsa ben varım. Nasıl seçimden sonra halkın içinde dolaşıyorsam, seçimden sonra da her gün sokak sokak dolaşıyorum. Karşıma pırıl pırıl çocuklarımız çıkıyor, ‘Başkanım futbol sahası, halı saha bize’ diyorlar. Tamam diyorum ama yapacak yer yok. Hakları olan bir şey, bizim de o hizmeti mecburen götürmemiz gerekiyor ama yer yok, o hizmeti götüremiyoruz. O zaman ne olacak, mutlak surette kentsel dönüşüm olacak. Yoksa bütün vebal bizim boynumuzdadır. Biz yöneticilerin boynundadır. Her kim nerede yöneticisi ise bu vebal onun boynundadır. Dernek yöneticisiyse onun boynunda, sendika yöneticisiyse onun boynunda, STK yöneticisiyse onun boynundadır. Bu şehir bizim. Bu insanlar bizim. Bu insanlara biz dokunmasak, bu şehri temizlemezsek; şuan orada 240 bin nüfus yaşıyor ve 3 yıl sonra orada 400 bin nüfus yaşayacak ve orada yetişen gençlikte biz hiçbir şey bekleyemeyeceğiz. Ne bir eğitim verebiliriz ne çocuklara oyun alanı verebiliriz. Bugünkü şartlarda doğan çocukların yüzde 30- 40’ı hastalıklı çocuklardır. Çünkü sağlıksız yerlerde yaşıyorlar. Beslenemiyorlar. Sıcaktan, soğuktan korunamıyorlar. İki yaşındaki çocuklarda böbrek yetmezliği var, astım var. Nedir; iki gözlü odada bir ömür geçiriyorlar. Küçücük bedenlere hastalık giriyor. Onun için vebal büyüktür. Bu siyaset üstü bir durumdur. Siyasetle baktığımız zaman biz vebale gireriz. Siyaset üstü, elbirliği ile bu sorunlarımızı çözmeliyiz, halletmeliyiz. Siyaset mecliste yapılır, belediyecilikte yapılmaz. Ben burada siyaset yapmıyorum. Ben burada hizmet edeceğim, bana halkın rızası lazım. Bize Allah rızası ve halkın duası lazım.

gorusmeye-hazirim-001.JPG

Kentsel dönüşüm dediniz, peki bu proje ne zaman hayata geçecek?

Allahın izniyle iki aya kadar projelerimiz biter. Biz zaten diyalog halindeyiz ve raporumuzu Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’na, TOKİ’ye götüreceğiz. İnşallah ilk olarak bir pilot bölge tespit edip ilkbaharda, mart- nisan aylarında başlamayı hedefliyoruz.

Bağlar’ın temel sorunlarından bir iki başlık halinde bahseder misiniz?

Bağlar’ın sorunu eğitimdir. Çocuklarımızın eğitim durumu cidden düşüktür. Eski Bağlar2da çocuklarımızın eğitim imkânı çok zayıftır. Bağlar’da bulunan metruk binaları hızla onarıyoruz ve Milli Eğitimle birlikte çocuklarımıza yönelik kurslar açıyoruz. Halk Eğitim Merkezimizle birlikte, Gençlik Spor İl Müdürlüğümüzle birlikte… Binalar bizde öğretmenler onlarda halkımıza bedava kurslar vereceğiz. Onun dışında üniversiteye hazırlık kursları açacağız. Binalarımız tamamlanmak üzere ve Eylül’de ihtiyaç sahibi kardeşlerimize, gençlerimize yönelik kurslarımızı hayata geçireceğiz.

Halkın, sokağın sizden başka ne gibi talepleri var?

Halk, iş, iş, iş istiyor. Halkımız ciddi fakirlik yaşıyor. Sokakları, evleri dolaşıyorum. ‘Valla diyorlar biz oy vermedik size ama sizin hizmet edeceğinize inanıyoruz. İş olanağını çoğaltacağınıza inanıyoruz.”şeklinde halktan dönüşler alıyoruz. Bağlar’da organik sebze yetiştiriciliği yapmayı ve bu projede en az 3- 4 bin insanımızı istihdam etmeyi düşünüyoruz. Yetiştirdiğimiz organik sebzeleri Bağlar’da çeşitli satış noktalarında halka maliyet fiyatına vereceğiz.

Kadın semt pazarcılarının zaman zaman erkek semt pazarcılarla yaşadığı yer sorunları gündeme geldi. Sizin yönetiminizde kadın semt pazarcılarının yerleri konusunda nasıl bir tasarrufunuz olacak?

Bir yerde hayat varsa mutlak sıkıntı vardır. Sıkıntısız bir hayat yok. Bu evin içinde olur, daire içinde olabilir, halkın içinde olabilir. Şuan kadar eski Bağlar’da erkek semt pazarı var Bağcılarda ise kadın semt pazarı var. Bağcılar mahallemiz dahi çoğu illerden daha büyüktür. Biz şuan hem kadın pazarcılarla hem de erkek pazarcılarla ayrı ayrı görüşüyoruz. Bu konuya dair meclisimizde bir komisyon kurduk. Komisyon hem kadın hem erkek pazarcılarla hem de zabıtalarımızla görüşecek. İki tarafı da mağdur etmeyecek bir çözüm üretilecektir.

Yeni değişen Hal Yasası’nda yapılan değişikliklere göre ilçelerde kapalı semt pazarları kurulması gündemdeydi…

Biz de bunun üzerinde çalışıyoruz. Önümüzdeki ay bunun için bir komisyon kuracağız. Ben de şahsım olarak seyyar pazarlardan ziyade mümkün mertebe kapalı/sabit semt pazarlarının kurulmasını savunuyorum. Sabit semt parlarında hem çevre temizliği daha iyi olur hem oranın düzeni daha iyi olur. Tabii bu tek başıma benim alacağım bir karar değil. Bağlarda ben değil biz varız. Biz herkesin fikrini alacağız, halkın yararına ne varsa onu birlikte yapacağız. Buraya geldiğimde üç hedefim vardı. Bir, gönül belediyeciliği. İki, sosyal belediyecilik. Üç, hizmet belediyeciliği. İlk bir ay hiç sokaklardan çıkmadım. Sabah toplantılarının dışında hep halkın içinde oldum. ‘Koltuğa oturduk, halk umurumuzda değil’, değil. Elbette gittiğimiz bir yerde biri bizi tenkit de edebilir, sevebilir de. Biz halkın içinde çıkmadık. Sosyal belediyecilikte ne yaptık; 20 binden fala eve girdik. Belediyemizin imkânlarıyla biz o evlere yardım götürebildik. Hizmet alanında ise Türkiye’de kimsenin yapamayacağını yaptık. Hizmet ile de belediyenin kasasında para harcayarak yapılmaz. Şehrimizde yaşayan insanlara bir hizmet götür de nereden götürürsen götür. Biz duyduk ki, Karayolları Genel Müdürlüğü 120 bin metrekare bazalt kaldırım taşı ihalesi yapmışlar.  Bu ihale başta Diyarbakır’ın olmasına rağmen başka bir ile verilmiş. İlin ismini vermeyeyim. Durumu öğrendiğim gibi Sayın valimle görüştüm. Allah razı olsun Sayın İl valimiz Hasan Basri Güzeloğlu Bey, son derece duyarlı, Diyarbakır’ı seven, Diyarbakır aşığı bir valimizdir. Birlikte çalıştık ve o 120 bin metrekarelik hizmeti Bağlar’a getirttik. Yoksa bunun gelmesi imkânsız gibi bir şeydir. 60 milyon TL’lik bir ihale. Normalde belediye imkânlarıyla bunu 5 yılda yapamayız. Şuan başladı ve çalışmalar devam ediyor. Şuan yapılan yerlerde yürümek istiyorsunuz ama diğer yerler berbat. Çok şükür, rabbim bu hizmeti nasip etmişse ne mutlu bize. Mesele budur.

Kadın semt pazarları erkeklere verilecek diye kaygılar var siz bu konuda net bir şey söyleyebilir misiniz?

Öyle bir şey olamaz. Benim için çalışan çalışandır. Kadın çalışan da kutsaldır, başımızın tacıdır erkek çalışan da kutsaldır, başımızın tacıdır. Asla kadın kardeşlerimizin yerleri onlardan alınmayacak. Ancak yine de onlar bilir ama bana göre her iki taraf da her iki tarafta çalışabilir. Tabii bu konuda komisyon ne karar verir onu bilmem ama bence eğer her iki taraf da anlaşabilirse iki tarafta da çalışabilirler. Bağcılar büyük bir yerdir. Pazartesi günü biri bir tarafta diğeri bir tarafta Pazar açabilir. Keza bu eski Bağlar için de geçerlidir. Kadın erkek ayrımı yapmadan, benim yanımda fark etmez… Veya şöyle, onlar kendi ararlında anlaşırlarsa, ittifak olurlarsa aldıkları karar ne ise biz o karara destek veririz. Yeter ki, halkın yararına olsun. Yoksa asla, kadınlarımızı bir tarafa atıp erkeklerimizi getirip oraya yerleştirmek gibi bir şey söz konusu bile değil.

Beş yılda ne tür projeler yapmayı düşünüyorsunuz?

Bağlarımız hizmete susamış bir yerdir. Maalesef şimdiye kadar gözle görülür, elle tutulur bir şey Bağlar’da yapılmamış. Ama biz hızla başlayacağız. Bağlar’da belediyemize ait güzel arsalarımız var. Biz o alanları değerlendireceğiz. Bu yılsonuna kadar yetiştirmek kaydıyla Yeni Hal karşısında 13 -14 dönümlük bir yerimiz ve havaalanına giden protokol yolunun sağ tarafında bir yerimiz var. Biz proje aşamasını bitirdik ve şuanda ihaleye çıkartıyoruz. Bağlar Belediyesinde yapacağım bütün ihaleleri şeffaf yapıyorum, KİK’e bırakarak yapıyorum.  Birilerine peşkeş çekmek değil, herkes ihaleye girebilsin. Ama tabii isterim ki, Diyarbakırlılarımız alsın. Bu benim kişisel isteğimdir. İsterim ki, harcayacağımız her kuruş Diyarbakır’ımızdaki iş insanımıza, esnafımıza, çalışanımıza gitsin, onlar kazansın. Bahsi geçen ihalede çok modern bir park yapıyoruz. İçinde kütüphanesi, millet kıraathanesi, engelli kardeşlerimize yönelik spor ve yürüyüş alanları, vatandaşlarımızın yürüyebileceği, dinlenebileceği modern alanlar olacak. Bir aya kadar proje çıkar, asarız, yılsonuna kadar da bunu yetiştiririz. Önümüzdeki yıllarda bu projeler çoğalacak. Yine, acil olarak bir spor kompleksi yapmayı düşünüyoruz. Yeni Bağlar’da dev bir kongre merkezi yapılacak. En az 2 bin 500 kişilik bir kongre merkezi. Onun yanında yüzme havuzları, basketbol sahaları, voleybol sahaları, halı sahalar, tenis kortu, yürüyüş alanları… Bağlar’daki kardeşlerimiz rahatlıkla bundan yararlanacaktır. Bu projeyi de hibe usulüyle yapmayı düşünüyorum. Bağlar belki de Türkiye’de en çok engelli kardeşimizin yaşadığı bir yerdir ve bir yıl içinde engelli kardeşlerimize dönük bir projeyi, engelli merkezini hayata geçireceğiz. Sadece engellilere dönük bu projede spor alanları olacak, kurs yerleri olacak. Yani hem hayata tutunabilecekleri hem de sporlarını yapabilecekleri bir merkez olacak. Bu en önemli projelerimizden biridir.

Nasıl bir belediye devraldınız, kasada ne kadar paranız vardı, şuan durum nedir?

Biz öyle çok borcu olan bir belediye devralmadık. Aşağı, yukarı 2 milyon TL bir borcu vardı ve bir belediye için de o kadar önemli bir borç değildir. Normal bir belediye devraldık. Tabii derdimiz bizden öncekini eleştirmek değildir. Biz güzel bir şey yaptığımızda zaten ortaya çıkar.

Kentin sorunlarının çözümü noktasında başta Büyükşehir Belediye Başkanı olmak üzere diğer ilçe belediye başkanları ile görüşmeyi düşünüyor musunuz? Aranızda herhangi bir sorun var mı?

Şahsım olarak hiçbir insana karşı bir önyargım yoktur. Her insanı kendim kadar iyi bilirim, değerli bilirim, değer veririm. Söz konusu Diyarbakır’ımıza hizmetse, Bağlarımıza hizmetse, Yenişehir’imize, Kayapınar’ımıza, Sur’umuza, Büyükşehir’imize hizmetse ben herkesle konuşmaya da proje desteğine de hazırım. Benim hiç kimseye karşı bir art niyetim yok. Hiç kimseyle bir sıkıntım yok.

Selçuk Bey ile görüşmeyi düşünüyor musunuz?

Ben selam veririm ve selamımı alan herkesle görüşürüm. Selçuk Bey de buraya hizmet veriyor biz de hizmet veriyoruz. O da hizmet için gelmiş biz de hizmet için gelmişiz. Şuanda siyaset zamanı değildir, siyaset defteri kapanmıştır. Şuan hizmet zamanıdır. Bana göre hizmet zamanında da hepimiz birlikte olmalıyız, birlikte hizmet etmeliyiz. Ben Bağlar Belediyesi başkanıyım ama benim için Diyarbakır bir bütündür. Benim için Kayapınar da Bağlar kadar önemlidir, Yenişehir de Sur da Büyükşehir de.  Keşke elimde olsa bütün o yerlere de ben hizmet edeyim. Vallahi imkânım olsa fark gözetmeksizin yaparım. Bu konuda herkesle de görüşmeye hazırım. Biz buranın insanlarıyız birbirimize muhtacız, kardeşçe yaşamak zorundayız. Biz yöneticiler olarak örnek olmalıyız. Ayrımcı değil birleştirici olmalıyız. Biz yöneticiler olarak insanlara tartışma yaratacak zemin, imkân vermemeliyiz. Burada AK Parti ve HDP’nin olmasını bir zenginlik ve Diyarbakır’ın yararına, hayır çıkacak bir şey olarak görüyorum. Fikrimiz ne olursa olsun birleşmeliyiz. Koyu HDP’li, koyu MHP’li, Koyu AK Partili olabiliriz ama aynı safta olmalıyız. Sonuçta hepimiz arkadaşız. Bir düğün olduğu zaman gelip hepimiz aynı masada oturacağız. Hepimiz o mutluluğa ortak olacağız. O zaman demek ki, biz bunu genişletebiliriz. Hizmette de bunu yapabiliriz. Kardeşlikte de bunu yapabiliriz. Ama yine herkes kendi fikrini güder.

Biz Diyarbakır’ı çok seviyoruz. Ben inanıyorum ki, Diyarbakır’daki herkes, başta Sayın valimiz, diğer kurum müdürlerimiz, bütün belediye başkanlarımız, hepimiz Diyarbakır’ın aşığıyız. Herkesin, canı gönülden elinden geldiğince, Diyarbakır’a nasıl hizmet edebilirim inancı içinde vardır. Bunu herkes için diyorum. O zaman kardeşim gelin hep birlikte Diyarbakır’a güzel hizmetler edelim.

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.